Fehmi KORU
Bizde de televizyon programları konusunda uzmanlaşmış meslektaşlar var; izlemesem de dizilerle ilgili ayrıntıları onların sütunlarından öğreniyorum. Ancak, hiç kusura bakmasınlar, o meşhur ‘Diriliş: Ertuğrul’ dizisiyle ilgili en fazla bilgilendiğim yazıyı bir yakınımın dikkatime sunduğu bir Amerikalı eleştirmenin kaleminden okudum.
Amerikalı mı?
Evet öyle…
İnternet üzerinden istediğiniz filmleri ve dizileri izlemenize izin veren Netflix’le tanışanlarınız biliyor: Amerikan ve Avrupa dizileri yanında pek çok başka ülkeyle birlikte Türk film ve dizilerini de artık uluslararası camia izleyebiliyor.
Tahta kaşıkla ‘Haydi buyurun’
Amerikalı yazar Türkiye’yi bilmiyor; hayatında hiç Türkçe sözcük duymamış, tek bir Türk filmi de izlememiş; ama ‘‘Şöyle adam gibi bir savaş filmi veya dizisi olsa da izlesem’’ havasına girdiği bir gün Netflix’te karşısına ‘Ertuğrul’ dizisi çıkınca dayanamayıp ‘‘Hele bir bakayım’’diye işe koyulmuş…
Ne zaman tarihi bir film izlese tepesi atar, dizilerde ilk bölümden öteye geçmezmiş. Ertuğruldizisi ise daha ilk bölümünden kendisini etkisi altına alıvermiş…
Hem de dizinin muhtemelen Türkiye’de hükümetin milliyetçi bir propaganda aracı olduğunu da düşündüğü halde…
Bakın ne diyor: ‘‘İkinci sezonun ilk bölümünün ‘tanıtımı’ şöyle: Selçuk Sultanlığı Anadolu’ya hükümran; önderi Alaaddin Keykubad onun en parlak döneminin sultanı… Türk tarihini hiç bilmiyorum; hani Anadolu’nun neresi olduğunu bilsem bile ‘en parlak dönem’ ile ne kast edildiği tamamen meçhulüm. Osmanlı tarihinin en parlak dönemi ne zamandı diye sorsanız, onu bile bilemem. Cahilliğimi bağışlayın.’’
Böyle biri yazarımız. Dizinin ilk 10 bölümünü birbiri ardına altyazıyla izlemiş ve keyif almış. Dizinin çekildiği mekanlar, dönem kıyafetleri ve özellikle atlar çok hoşuna gitmiş. ‘‘Dizideki erkekler kaftanlarının içinde birer tahta kaşık taşıyor, davet sahibi ‘Hadi buyrun, yiyelim’ dediğinde onları çıkarıp yemeğe koyuluyorlar’’ diye dikkatini çeken bir durumu anlatıyor.
Kendisini bir merak almış; ‘‘Ne zaman ve nasıl bitecek bakalım bu dizi?’’ merakıyla düşünürken ilk sezonun 76 bölüm olduğunu öğrenince şaşakalmış, ama durmamış…
Dahası da var. ‘‘Dizide insanlar ya çok iyi ya da çok kötü; arası yok’’ diyor ve ekliyor: ‘‘İyilerin hepsi Müslüman, kötüler de Hıristiyan. Romalı kardinal ile Tapınak Şövalyeleri’nin ‘benim adamım’ olması gerekir değil mi?’’
‘‘Artık ben de bir beyim’’
Üçüncü bölümden itibaren Hıristiyanları tutmaktan vazgeçmiş… 68. bölüme geldiğinde, kendi kendine ‘‘Eğer şu Avrupalı namussuzun kafası koparılmazsa ben de izlemeyi bırakacağım’’ dediğini fark etmiş… Adamın kafası gidince az kalsın ‘‘Allahu ekber’’ diye bağıracakmış…
Dizideki kahramanlar birbirleriyle konuşurken sıkça ‘‘İnşallah, Allah’ın izniyle, çok şükür’’diyorlar ya, yazarımız da, ilk sezonun sonuna doğru günlük konuşmalarına aynı sözleri istemeden sokuşturduğunu fark etmiş; ‘‘Üstelik dindar biri de değilim’’ diyor…
Yazar aynı zamanda ‘Game of Thrones’ ve benzeri dizileri de izlediği için Ertuğrul’da da açık-saçıklık beklemesi normal. ‘‘Ertuğrul’da bu yok; çıplaklığa ne ihtiyaç var?’’ diyor yazar.
Hiç bırakmamış, 76 bölümü birbiri ardına izlemiş; 40 dakikadan 50 saat sürmüş bu macera. Altyazılı izlediği halde Türkçe konuşmalardan bazı sözcükler aklında kalmış, bazılarını sözlükten öğrenmeye başlamış.
‘‘Mesela ‘bey’ ne demek biliyorum; dizideki her önemli kişiye diğerleri ‘bey’ diye hitap ediyorlar. Ben de kendimin ‘bey’ olduğum kanaatindeyim. Bunu kullanmaya da kararlıyım. Ben Türk diliyle çevrilmiş dizinin hasta izleyicisiyim ve yarın ikinci sezonu izlemeye başlıyorum’’ diye bitirmiş yazısını.
Yazının altında bazı okurların gönderdiği mesajlar da yer alıyor. Yabancı okurlar genellikle okuduklarından ne kadar keyif aldıklarını duyurmak istiyor; Türk okurlar ise yazarın bu yazıyla kafa bulduğu kanısındalar.
Kafa mı bulmuş acaba?
Bunun için ilk hamlede 50 saati bir diziye ayırmak, orada da durmayıp sonraki sezonları da izleme zahmetine katlanmak biraz fazla vakit israfı değil mi?
Neyse. Ben bu yazıdan bayağı zevk aldım.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025