Fehmi KORU
Televizyon haberlerini izliyorum. Bir kentimiz her zamankinden daha yoğun yağmur almış, yağmur sele dönüşmüş. Aynı zamanda rüzgar da deli esmeye başlamış ve çatılar uçuşmuş, insanların tepesine tuğlalar/kiremitler düşmüş.
Muhabirler bu doğal afete tanık olan kişilerle görüşüyor.
Her görüşülen kişi kendi başına geleni anlatırken hep aynı benzetmeyi yapıyor: “Bomba patladı sandım…”
Bir-iki değil, her konuşulan sayısız kişinin ortak benzetme maddesi ‘bomba’…
İrkildim.
Sadece irkilmekle kalmadım, haberleri devleti yönetenlerin izleyip izlemediğini de düşündüm.
Türkiye sınırları içerisinde bir savaş yaşamıyor. Terör bile eskisi kadar başını göstermiyor. Bir yerlerde bombaların patladığı falan da yok.
Öyleyse doğal olaylar biraz doğallıktan uzaklaştığında neden akıllara hep ‘bomba’ benzetmesi geliyor?
Bu soruyu önemsiyorum.
Zannederim, son zamanlarda birden fazla ülkede askerlerimizin varlığı ve bu arada uzaklardaki bir ülkenin -ABD’nin- zorlamasıyla bize komşu bazı ülkelerde yaşananlar insanlarımızı ‘savaş içinde imiş gibi’ bir his içerisine sokuyor.
Aynı durumun Türkiye’ye komşu ülkelerin bazılarında -mesela İran’da, Irak’ta, Suriye’de- yaşayan insanların gündelik hayatlarının epeydir bir parçası olduğunu sanıyorum. Oralarda zaten her gün bombalar patlıyor veya İran’da olduğu gibi dışarıdan bombalanma tehdidi insanları öyle bir hisse sevkediyor.
Kendi talimatıyla öldürülen Gen. Kasım Süleymani suikastına İran’ın intikam amaçlı eylemlerle cevap vermesi ihtimaline karşılık, “Öyle yaparlarsa, biz de ülkelerinde tespit ettiğimiz 52 tarihi ve kültürel hedefi bombalarımızla yok edeceğiz” tehdidini savuran Donald Trump’ın çıkışı ister istemez öyle bir his doğurur.
Benzer bir his bundan böyle Amerikalıları da etkisi altında alacaktır.
Yurtları dışında yaşayan veya asker olarak değişik ülkelerde bulunan Amerikalılar her an başlarına bir şeyler gelebileceğini düşünüyor hale doğal olarak gelmişlerdir.
Nitekim, benim yukarıdaki cümleyi yazmamdan beş dakika bile geçmeden uluslararası ajanslar, Pentagon’a dayanarak, İran’ın Irak’taki Amerikan üslerine çok sayıda balistik füze saldırısı gerçekleştirdiğini duyurdu.
Sadece askerler ve yurtdışında yaşayanlar olsa neyse, ABD’de düne kadar rahat ve huzur içerisinde yaşayan sıradan insanlar da bu kargaşalı ortamda ülkelerinin terörün hedefi haline dönüşeceği endişesine kapılmışlarsa bunu garip karşılayabilir miyiz?
Cenaze töreninde yaşanan izdihamdan 50’den fazla insanın hayatını kaybetmesi, Kasım Süleymani’ye İran halkının verdiği değeri göstermiş oldu. Suikast haberinin duyulmasıyla birlikte Tahran yönetiminden yapılan açıklamalarda en çok kullanılan sözcüğün ‘intikam’ olması da herhalde şaşırtıcı değildir.
Nasıl ‘intikam’ alacak İran?
En ufak kıpırtı bundan böyle ‘bomba’ hissini daha önce hiç duymamış geniş yığınlara dünyanın pek çok ülkesinde yaşatacaktır.
Trump’ın, selefi olan başkanların kendi dönemlerinde başvurmadıklarını bizzat açıkladığı “Süleymani’yi yok etme” girişimiyle dünyanın başına açtığı dert, en fazla, bireyler üzerinde korku olarak iz bırakacak.
Korku.
En ilkel duygulardan biridir korku ve ilk çağlardan beri belli kişi ve çevreler tarafından kitleleri istemedikleri istikamete doğru götürmek, akıllarından bile geçmeyen davranışlara sevk etmek için zaman zaman kullanılmış bir yöntemdir.
Çağdaş dönemlerde demokratik yönetimler korkuyu insanların hayatının bir parçası olmaktan çıkarmış, korku yalnızca ‘terörist’ örgütlerin kullandığı bir yöntem halini almıştı.
[ABD’nin 32. Başkanı Franklin D. Roosevelt, seçimi kazandıktan sonra yaptığı ilk konuşmada (1933) “Korkudan başka korkulacak bir şey yoktur” demişti. Amerikan halkı Trump’a kadar hep o yatıştırıcı sözün gerçek olduğuna inanageldi.]
ABD’nin yeniden seçilebilmek için her yolu deneyen popülist başkanı Trump’ın bir süreden beri sürdürdüğü iç-dış politikalarla birlikte, korku, yeniden bir sindirme aracı halini almaya başladı.
Irak ve Suriye’ye nasıl yaklaştıysa, İran ile hesaplaşma üzerinden kendi halkına da benzer bir yaklaşım sergilemekte Trump.
Korkutuyor.
Otomobil ekzosundan çıkabilecek gürültüyü bomba patlaması olarak algılamaya yatkın bir topluma dönüşebilir Amerikan halkı.
İstenenin, korku hissiyle, korkuyu salan iradenin istediği gibi davranılması olduğu çok belli.
Sandığa gittiğinde, Amerikan seçmeninin, bu havayı kimin suni olarak yarattığı üzerinde düşünmeksizin, güçlü liderlik sergileyen adaya -yani Donald Trump’a- oyunu vermesi…
Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki ihtilaflar sebebiyle kapıldığı hissi, Amerikan halkı, popülist politikacı Trump’ın kasdi yönlendirmesiyle bundan böyle gerçekmiş gibi yaşayacağa benziyor.
Zor bir döneme giriliyor.
George Orwell’in ‘1984’ romanını bir de bu gözle okuma zamanı…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025