Ferhat KENTEL

Ferhat KENTEL
Ferhat KENTEL
Tüm Yazıları
Hrant 57 yaşında
17.09.2011
2827

15 eylül Hrant Dink’in doğum günüydü. Yaşasaydı, 57 yaşına basacaktı...

Hrant doğum gününü yaşayamadı. Bu devletin en karanlık elleri onu yaşatmadıkları için, onu yaşatarak bu karanlığa karşı mücadele eden insanlar ve Hrant Dink Vakfı onun doğum gününde, onun adına düzenledikleri “Uluslararası Hrant Dink ödülü” töreninin üçüncüsünü gerçekleştirdiler.

Bu ödül, “daha özgür ve adil bir dünya için çalışan”, bu uğurda “bireysel risk alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan, bunları yaparken, insanlara mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren” insanlara veriliyor.

İşte bundan öncekilerde olduğu gibi, bu seferki ödüller de Hrant’ın mücadelesini, dilini güçlendiren ve çoğaltan iki cesur insana; Ahmet Altan ve “şiddet ve cinsel istismarı mağduru kadın ve çocukların savunucusu” Meksikalı yazar Lydia Cacho’ya verildi.

Garip bir tören bu... Hrant’ın olmadığı, acısının sindiği, ama Hrant artık olmadığı için düzenlenen hüzünlü ama coşkulu bir tören...

Müzikleriyle insanları coşturan Ermenistanlı “Van Project Yerkirunion” grubu... Ve onların erkek solisti! Bir insan bu kadar mı coşkulu olur! Bulunduğu yere, Ermenistanlıların ve Türkiyelilerin biraraya gelmiş olmasından ötürü duyduğu keyfi bu kadar mı yansıtır! “Sarı gelin / Sari gyalin”i Yavuz Bingöl’le birlikte söylerken bu kadar mı keyif alır!

O ve diğerleri, töreni düzenleyen herkes, ödül alanlar, yaptıkları konuşmalar... Hepsi hüznü içimize gömüp, onun üzerine mücadele ruhuna, unutmama inadına bir kere daha güç verdiler.

Ve 19 eylül pazartesi günü, katillerinin yargılandığı, bir arpa boyu yol alamayan davanın yeni bir duruşması var.

Bu devlet Hrant’ın katlinin hesabını hâlâ soramadı. Hrant’ın gerçek katillerinin bulunup yargılanması, aynı zamanda bu memleketin düşman üreten sorunlarının çözülmesi yolunda dev bir adım olacak.

Hrant’ın arkadaşları bu adalet talebini dile getirdiler ve Başbakan’a bir mektup yazdılar. Bu mektubu bu gazetede de çeşitli yazarlar köşelerine koydular. Ben de buraya koyuyorum. Gözden kaçmasın, bir kere daha duyulsun diye:

***

Sayın Başbakan,

Arkadaşımız Hrant Dink’i öldürdüler.

Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır.

Dilekçe verdiğimiz topyekun devlet, kendini katile yakın gördü.

Zaten; katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti.

Bir türlü ilamını malum edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliği ile kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı

Şikayetçiyiz.

“Namus Sözümdür Adalet” diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaret parmağıyla gösterip “bunu” diyen yardımcınızı “Meclis Başkanı”, resmi makamda, adamları resmen “yakarız canını bak” diyen valinizi “Vekil”, emanet edilen canı kollamayan, kötülerin işini kolaylaştıran Emniyet Müdürü’nüzü “Vali”, 17 yaşındaki O.S.’yi kocaman “Ogün Samast” ettiniz.

Kan adaletle susar, şikayetçiyiz.

İsim verdik soruşturun diye, İçişleri Bakanı’nız olmaz onlar bizim çocuklar dedi.

Dışişleri Bakanı’nız AİHM savunmasında bu toprakların yiğit evladına “Nazi” dedi.

Çevik kuvvetleriniz Rakel Dink önlerinden geçerken katillere yazılan methiye türkülerini mırıldanarak Beşiktaş Adliyesi’nde koro yapıverdiler.

Katillerimizi adalet evine getiren Jandarma, cezaevi aracına “Ya sev ya terk et” diye yapıştırma asmıştı.

Sayın Başbakan, nedir daha derine inmeyi engelleyen o büyük kasabanın sırrı”? Nedir sözünüzü tutmanıza mani olan?

Azınlıklardan gasp edilenin birazını geri vermeniz sebebiyle seslendirdiğiniz nutukta “Bu ülkede hiç kimse ruh tedirginliğiyle yaşamayacak artık.” diyordunuz Hrant’ın veda mektubuna atfen.

İnanın tedirginliğimiz her zamankinden büyüktür.

Sayın Başbakan, mala gelenin telafisi bulunur

Cana gelene de davranınız.

O Anadolu Toprağı’ndan Hrant Dink’in payına bir metrekare toprak düştü; mezarıdır!

Kamera denilen vaka-ü nüvis silinmiş, bize kalan azıcık 19 Ocak 2007 seyirliğinde 5 kişi saydık Hrant’a pusu kuranlardan.

Kim bunlar Sayın Başbakan?

Görüneni, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hakim olsun diye.

Bizim hakkımız bizde saklı duruyor, helalleşmekten başka çarenin kalmadığı savaş yorgunu memleketimizde.

Suallerimiz cevapsız... Adalet nöbetçisi “Hepimiz Hrant’ız” diyen yüzbinlerin eli hâlâ vicdanında... Cevaplarımızı almadan susmayacağız, sormaya devam edeceğiz.

Hrant için, Adalet için.

Hrant’ın Arkadaşları”

***

Ve unutmadığımızı, unutmayacağımızı bir kere daha dile getirmek için, mahkeme günü 19 eylül pazartesi, sabah saat 10:00’da, Beşiktaş’ta, İskele Meydanı’nda biraraya geliyoruz!


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar