Gürbüz ÖZALTINLI
Uzunca süredir başdanışmanlık rütbesiyle konuşup yazan isimler var. Danışmanlığın “karar vericilik” olmadığını biliyoruz. Fakat istikrarlı biçimde oturdukları koltuklar, onların, Cumhurbaşkanı’nın düşünce dünyasına ilişkin bize fikir verebilecek temsilciler olduğunu düşündürtüyor. Israrla savundukları temel düşüncelerin, strateji analizlerinin Erdoğan gözünde değeri olmasa, sert tartışmaların öznesi olmuş bu isimlerin hala o koltuklarda oturmaları ve bu kadar görünür olmaları herhalde mümkün olmazdı.
Eğer bu akıl yürütme yanlış değilse, durum hakikaten ürkütücü demektir.
Bu danışmanlara bakarsanız yaşadığımız ağır terör dalgası Türkiye’nin doğru yolda olduğunu gösteriyor. Türkiye Ak Parti iktidarlarıyla, ilk kez kendi çıkarlarını temel alan bağımsız dış politika üretebilir konuma geldi ve bunun kaçınılmaz bedelleri var. Küresel ölçekte büyük bir güç kayması yaşanıyor ve yükselen bir ülke olarak bölge kaynaklarının yeniden paylaşımında emperyalist güçlerin hedefindeyiz. DAEŞ, PKK taşeron örgütler olarak bu güçlere hizmet ediyorlar.
Söylenen özetle bu.
Bu açıklama şeması, bazı doğrulara dayanarak ve politikanın son derece karmaşık, sayısız yaşamsal detaylarla dolu dinamiklerini görünmez kılarak, başımıza gelenleri “haklı ve doğru” yolda olmanın sonucu olarak gösteren bir basite indirgemeciliği ifade ediyor. Düz mantığa seslenmenin; hazır düşünce kalıplarına yaslanmanın; “haklı ve kişilikli” olma gururunun cazibesini taşıyor.
Bu tür propagandalara alışığız. Fakat iş siyaset stratejisi iddiası taşımaya yöneldiğinde hamaset deyip geçemeyiz.
***
Türkiye’nin Ak Parti iktidarlarıyla birlikte kendi çıkarlarını öne çıkartan, göreli olarak bağımsız, kişilikli politikalar ürettiği; güç alanını genişletmeye yöneldiği doğru. Bu ilkesel olarak desteklenmesi gereken yeni bir durum. Fakat bu yolda yürürken neyin nasıl yapıldığı; izlenen somut politikaların hangi sonuçları ürettiği, herhalde çok önemli. Somut sonuçları soyut ilkeler üzerinden aklamak, politika konuşmaktan; sorgulamaktan vazgeçmek demektir. Kötü bir el çabukluğudur.
Siz haritayı önünüze açıp, gücün Batı’dan Doğu’ya kaydığını söyleyerek, Pasifik Asya’sından Avrupa’ya “yeni ipek yolu” adını koyduğunuz enerji koridorları çizerek, Türkiye’yi de merkeze yerleştirerek bize bir şey söylemiş olmazsınız. Haritanın doğruluğu, politikanın da doğru olduğunu göstermez.
Öncelikle politikada “haklı” ile “doğru” kavramını birbirinden ayırarak konuşmaya başlamak gerekir. Coğrafyanın uygun yerinde olmak size “haklılık” duygusu verebilir. Taleplerinizi meşru bulabilirsiniz. Fakat politikada coğrafyadan daha önemli gerçekler vardır. Politika “haklılık” üzerine değil “güç” üzerine oynanan oyundur. “Doğru” kavramı da tam burada anlam kazanır. Rasyonaliteden yoksun bir haklılık, önce sizin canınızı yakar. Hem de fena halde.
***
Erdoğan çizgisinin- ki Davutoğlu da yön çiziciler içindedir- İsrail ve Batı dünyasıyla çatışmasının altında bölgesel iddiaların olduğu bir gerçektir. Bu doğaldır. Sorun bu gerilimleri iyi yönetip yönetememektedir. Üç cümleyle özetlemeye çalışayım: 1) İsrail, Mısır ve Suriye siyasetlerinde gücümüzün taşımaya yetmeyeceği bir aşırılıkta ve katılıkta yürünmüştür. Koşulların değişimine uygun dönüşler yapılamamıştır.2) IŞİD tehdidi zamanında ve doğru değerlendirilememiştir. 3) Kürt ulusallaşması karşısında geliştirilen siyaset, geleneksel olanı aşamamış, korkular ağır basmış, Kobani başta olmak üzere önemli yanlışlar yapılmıştır.
Danışmanların yaklaşımında büyük bir tehlike daha var. Genel çerçevelerine baktığınızda, Türkiye’nin çıkarlarını “yükselen Doğu ekseninde” yer almakta gördüklerini; Avrupa ve ABD’yi bu güç kaymasını engellemeye çalışan taraflar olarak tanımladıklarını anlıyorsunuz. İsrail ve Rusya ile yakınlaşmanın da bu model içinde anlamlandırıldığını görüyorsunuz.
Sonuç olarak bu strateji okumasıyla yönetiliyorsak; yönümüzü “doğru” buluyor ve terör dalgasını bu “büyük resmin” içine oturtarak katlanılması mukadder bir bedel olarak gören bir irade altındaysak…
Durum vahim demektir…
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023