Hasan CEMAL
Bir babayım.
İki kızı olan bir baba.
Özgecan haberlerini izledikçe içim yanıyor.
İsyan ediyorum.
Lanet ediyorum.
Tanrım, böyle bir acı nasıl yaşanır, diyorum kendi kendime…
Böyle bir vahşeti duyumsamak için elbette baba olmak, ana olmak ya da kadın olmak, erkek olmak gerekmiyor.
İnsan olmak yeterli bunun için.
İnsanlıktan azıcık nasibini alanlar, böyle bir korkunç acıyı yüreğinde hisseder.
İsyan eder.
Lanet eder.
Ama bugün asıl kadınlar ayaklanmış durumda.
Artık yeter, yetti artık duygusu özellikle kadınlarda büyük ve haklı bir öfkeyi dalga dalga kabartıyor.
Ve o klasik soru:
Ne yapmalı?
Kadına cinsel tacizi…
Kadına tecavüzü…
Kadına hiç bitmeyen şiddeti…
Bütün bunları yok etmek için neler yapmalı?..
Evet, eğitim.
Evet, zihniyet değişimi.
Evet, etkili ve caydırıcı ceza.
Evet, polisiye önlem.
Evet, yargı düzenini düzeltici adımlar.
Evet, toplum ve devlet düzeninde kadına bakışı köklü biçimde sarsacak, değiştirecek dönüşümler.
Evet, kadının bu kadar aşağılandığı, horlandığı, itilip kakıldığıerkek-egemen aile ve toplum düzeninde radikal değişim.
Ve bütün bunları belirtirken bir noktayı özellikle vurgulamak:
‘Kadın-erkek eşitliği’ni temel alan bir zihniyet devrimiyaşanmadan, devlet ve toplum düzeni ‘kadın-erkek eşitliği’ne göre tepeden tırnağa şekillenmeden kadına şiddet son bulmaz.
Elbette kolay değildir bu.
Ya da ince uzun bir yoldur.
Ama her yolculuk bir ilk adımla başlar.
O ilk adım, ‘kadın-erkek eşitliği’ni ciddiye almaktır.
Laf olmaktan çıkarmaktır.
Uygulamaktır.
Kadın-erkek eşitliğinin ışığında, bu memleketin toplum ve devlet düzenini, yargısını, polisini, eğitimini gözden geçirmek, iyileştirmeye çalışmaktan başka çaremiz yok.
Maalesef Türkiye bugün bu noktadan uzak, gittikçe de uzaklaşıyor.
Üstelik kutuplaşıyor, cepheleşiyor, birbirine düşman kamplara bölünüyor.
Saray’daki Sultan böyle istiyor, böyle yapıyor çünkü…
'Nasıl tecavüzcü olunur?'
Bu satırları yazmadan önce, Leyla Alp’in T24’teki yazısını okudum.
Nasıl tecavüzcü olunur?
Şu satırlarını köşeme alıyorum.
Gece yarısı sokağa çıktı diye… Kahkaha attı diye…
Kısa etek giydi diye…
Bir kadının tecavüzünü mazur gördüğünde tecavüzcü olursun.
Bir dizide, bir filmde kadına tecavüz edilmesini yüzünde gevrek bir gülümsemeyle izlediğinde tecavüzcü olursun.
Tecavüze uğrayan sevgiline, eşine, çocuğuna kirlendigözüyle baktığında tecavüzcü olursun. "Üzerinde ne vardı?" diye sorduğunda tecavüzcü olursun. Görmezden geldiğinde, utandığında tecavüzcü olursun. Sarmalamak yerine ayıpladığında tecavüzcü olursun.
Tecavüz eden yakınını koruyup kolladığında “iftira atıyorlar” diye cansiparane savunduğunda tecavüzcü olursun…
Tecavüz edilip öldürülen kadınların resimlerini yayınlayıp, sanıkların fotoğraflarını buzlayıp "Beni tahrik etti" sözlerini büyük puntolarla yazdığında tecavüzcü olursun.
"Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak" dediğinde tecavüzcü olursun.
Bir kadının ya da çocuğun tecavüze uğradığını söylemesini delil saymadığında, tecavüzün yarım kalmasına iyi hal indirimi verdiğinde tecavüzcü olursun. "İsteseydi karşı koyabilirdi" dediğinde tecavüzcü olursun.
İşte bu kadar kolaydır tecavüzcü olmak.
Bambaşka bir karakter, ruh hali, hastalık gerektirmez.
Sen meşrulaştırırsın.
O uygular…
Sen tetikçi olursun.
Ona sadece yapmak düşer.
Ve yaptığının bir cezası olmadığını, olmayacağını bilir. “Ben vatan haini değilim “diye kendini müdafaa bile eder.
Çünkü alkışlayanı boldur.
Kapı komşusundan iş arkadaşına, polisinden mahkemesine, hatta vekiline kadar…
Tecavüze uğrayan kadının hangi saatte sokakta olduğunu, üzerinde ne olduğunu, nereli olduğunu, ne içtiğini sorgulayan zihniyet tecavüzün tetikçisidir.

İşte bu kadar kolaydır bu sorunun yanıtı…
Evet soru kötü…
Ama evet bilerek isteyerek seçtim…
Belki bir yere dokunur diye.
Ne bileyim belki yüzünüz falan kızarır diye.
Belki daha doğmamış kız çocuğunuzu düşünürsünüz diye… İncinirsiniz diye efendim, evet incinin diye…
Biz çok inciniyoruz çünkü.
Etek boyumuzu, rujumuzun rengini, hangi saatte nerede olduğumuzu sormanızdan sorgulamanızdan, sokakların sadece erkeklere ait olduğunu düşünmenizden…
Ve öfkeleniyoruz.
Evet artık sadece korkmuyor, öfkeleniyoruz.
Ve bence bu öfkeden korkmanızda fayda var.
İdamdan medet ummak çıkmaz sokaktır
Evet, ‘tecavüzcüler’den kurtulmak kolay olmayacak.
Kurtulmak için bilinçli, kararlı, sabırlı bir mücadele verilmesi şart.
Bu arada özellikle belirtmekte yarar var.
‘İdam’dan, sallandırma ve linç kütüründen medet ummak tam anlamıyla bir çıkmaz sokaktır.
Ayrıca ‘uygarlık’tan uzaklaşmaktır.
Tekrar ediyorum:
Özünde kadın-erkek eşitliği yatan bir ‘zihniyet devrimi’ne giden yolda mücadeleye devam etmektir doğru olan…
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024