İbrahim Kahveci
Bu yazı aslında bir ülkenin batış hikayesinin bir parçasını dile getiriyor. Diğer parçaları ara ara gündeme getirmiştik ama şimdi bir başkasına bakacağız.
Kişi başına geliri 13 bin dolar olarak açıklanan fakat 4,8 milyon ailenin yardım aldığı bir ülkeyiz.
Zengin miyiz?
Fakir miyiz?
2019 yılında ortalama 2.072,7 TL olan açlık sınırı 365,9 $ ediyordu. İşte o yıl ortalama olarak bir emeklinin maaşı 338,2 $ karşılığına geliyordu.
Bugün açlık sınırı (ilk 6 ay) 17.295,4 lira; ortalama kur ile 545,8 $ ediyor. Ve dolar bazında baktığınızda ortalama bir emekli maaşının da 385,5 $’a yükseldiği görülüyor. Lakin 2019 yılında açlık sınırı ile emekli maaş farkı yüzde -8,2 iken şimdi fark yüzde -41,5 ediyor.
Emekli dolar yemediğine göre emeklinin açlık karşısında geliri 1/3 oranında düşmüş durumda.
***
Gelir açısından durumumuz aslında bir bütün olarak aynı. Euro Bölgesi kişi başına gelir 37 bin 400 Euro iken biz bunun 1/3’üne ancak ulaşıyoruz. Yani bizden 3 kat zenginler.
Evet, gelir açısından durum bu…
Ya gider açısından durum nedir?
Mesela Bodrum, Çeşme vs gibi yerler Yunan adalarından çok ama çok pahalı. Türkler akın akın Yunan adalarına gidiyor.
Durum sadece tatil yörelerinde mi öyle? Hayır… İstanbul’da bir kenar kafede çay için, su için vs hesap 10 Euro’dan başlıyor. Bir yemek yemenin nerede ise alt limiti 10 Euro. Lakin Londra’da, Berlin’de o yemeği daha ucuza yiyorsunuz.
Tekstil-giyimde üretici ülkeyiz ama bir mont İtalya’dan, Fransa’dan daha pahalı. Hatta asıl sorun şu: Aynı marka ürünler bile Türkiye’de daha pahalı.
Pazartesi günü yazmıştım: Türkiye’deki Dolar enflasyonu ABD’nin 3 katı diye. Yani Türkiye’de asıl sorun TL enflasyonu değil, fiyatların dolar bazında da çok fazla artmış olması.
90’larda da yüksek enflasyon yaşıyorduk ama fiyatlar sadece TL bazında artıyordu. Şimdi en büyük sorunumuz dolar bazında artan fiyat dengesizliği oldu.
Sahi dolar bazında fiyatlar neden arttı? Ve dolar bazında artan bu fiyatları düşürebilecek miyiz?
***
Biz niye hem fakir hem de çok pahalı bir ülkeyiz?
Sorunun birçok nedeni var ama temel nedenlerinden biri de gelir dağılımı olsa gerek. Yani ne fiyata ne faize bakmadan tüketen çılgın bir kesim var. Bu kesim öyle bıçak gibi ayrılmıyor. En üstteki daha lüks ama giderek alttaki de daha fazla harcama yapıyor.
Mesela geçen yıl otomobil kredi faizi yüzde 30’lardayken şimdi yüzde 70’lere çıktı ama ithal otomobil sayımız yüzde 13,8 arttı.
İşte UBS bir veri açıkladı: Diyor ki “2024 Küresel Servet Raporuna göre Türkiye TL cinsinden kişisel servet artışında yaklaşık yüzde 157’lik büyüme ile 1. sırada yer aldı.” Ama dolar cinsinden de yüzde 63’lük bir servet artışı yaşanmış ülkemizde.
Bakın bu bir yıllık servet artışı gelire dayanan bir artış değil; bu artış fiyat artışından geliyor. Yani 100 bin dolarlık evin fiyatı 220 bin dolara çıktığı gibi. Mesela Turgut Altınok çok büyük bir servet artışı yaşamış oldu.
Servet artışı ve tüketim arasında elbette bir ilişki oluşur. Geliri artmayan bir ülkede fiyatların dolar bazında bu kadar artışını nasıl izah edebiliriz?
Zaten gelir dağılımı da 2014 sonrası hızla bozulan bir ülkeyiz. Grafikte görüldüğü gibi Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra tek kazanan en zengin yüzde 5’lik kesim olmuş.
Lafta fakirlerin lideri ama gerçekte sadece en zenginlerin lideri ile karşı karşıyayız.
***
Şimdi burada asıl sorunumuza geliyoruz.
Türkiye’de dolar bazında fiyatların artışının sebebi nedir ya da kimlerdir? Ve biz çözümü nerede arıyoruz?
Mehmet Şimşek’in belki de çözemediği ana mesele burası…
Nass politikası ile ülkenin temel yapıları çökertildi ve gelir dağılımı çok bozuldu. Ama fatura kısmında maalesef yine dar gelirliyi gözümüze kestirdik. Maalesef henüz Şimşek’ten kalıcı bir önlem göremedik.
Şimdilik finansal denge ile gidiyoruz ama bu yol maalesef çok acı ve hasarlı olacak. Keşke sorunun RANT kaynaklı olduğunu anlamış olsaydık… Keşke.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025