İbrahim Kahveci
O cümlelerin sertliği nereden geliyor
Oldukça ciddi meselelerimiz var.
Yıllardır yazarım. İlk yıllarda (2009-2010) “Aman böyle yapmayın, bu gidişle Türkiye büyüme gücünü kaybedecek” derdim. Nitekim büyüme gücümüzü kaybettik. Yüzde 5,0 civarı büyüme oranlarında bile ekonomi ısınıyor. Hatta yüzde 1-2 büyüme oranlarında bile cari açık veriyoruz. Neden mi?
Çünkü yeterince üretemiyoruz.
Üretemiyoruz çünkü, üreticiden çok vergi alıyoruz.
Sonraki yıllarda da sorunlar üzerine çokça konular ele aldım. Örneğin 2014-2015 yıllarında finans sistemi üzerine çok eğildim. Özellikle ipoteğe dayalı bankacılık sistemi ile herkesin mecburen inşaatçı olduğunu anlattım.
Kısacası ekonomide sorunlar noktasında nerede ise herkesin uyanmasına çalıştım. Elimden geldiğince anlatmaya-izah etmeye çalıştım.
Bu arada hiç unutmamamız gereken noktaları da yeniden hatırlayalım: Türkiye “Orta Gelir Tuzağında” bir ülke değildir; “Orta Yaş Fırsatında” bir ülkedir. Fırsat ülkesi olarak potansiyelimiz çok ama çok yüksektir.
Genç ve dinamik bir ülkeyiz. Bu yıllarda çok ama çok çalışmamız lazım. Bütün sistemi bu fırsat eşiğine göre yapılandırmamız gerekiyor.
Yoksa fırsat yılları bir bir gelip geçiyor.
H H H
Bunları yeniden neden yazıyorum.
Ekonomik sorunları izahta mecburen daha sert cümleler kullanmak zorunda kalıyorum. Öncelikle bir sorun ortaya çıkmadan önce çözüme ulaştırılması bu alanda çok daha zordur. Hatırlayın Mehmet Şimşek’i... Bursa’da uyarıda bulundu ama Ankara’da kendisi uyarı yedi.
Önceki gün Dünya Gazetesinin manşeti: Vatandaş AB ve ABD’nin ekonomik baskı yaptığını sanıyormuş... Oysa AB ve ABD yıllardır bize para yolluyor. Gel de bunu anlat.
İşte bu ortamda sorunları dile getirmek ve çözüm aramak gerçekten çok ama çok zor.
Mesela dün... Yatırımlar noktasına değindim. Çünkü biliyoruz ki 16 yıldır finansal denge ile (yüksek faiz) sağlanan ekonomik yapının sonuna geliyoruz. Önümüzdeki dönemde çok ciddi kaynak sorunları oluşacak. Mesela bankalar kısa süre sonra belki de yüzde 7,50-8,0 faiz oranlarından ancak dolar borçlanabilecek.
Düşünsenize, yüzde 7,0-8,0 faiz oranını. Hem de dolar; TL değil.
Bu faiz oranları üzerinden hangi yatırım kendini amorti edebilir? Ne kadar karlı yatırım olacak ki; kendini karşılayabilsin.
İşte bu yeni döneme kamunun da hazırlanması gerekiyor. Artık yatırımlar üzerindeki vergi yükünü azaltmamız şart (Böylece bütçeye daha az vergi toplanacak). Ve de kamu yatırımlarını da verimli alanlara kaydırmamız gerekiyor. Aksi halde uzun vadede çok büyük bir yıkım yiyebiliriz.
Bakınız geçen hafta doları frenledik ama yan maliyeti yüzde 17,0-18,0 faiz oldu. Artık kredi maliyetleri yüzde 25,0’lere ulaşıyor.
Bir düşünün; 10 milyon liralık yatırım yapıyorsunuz ama sadece faiz maliyeti 2,5 milyon lira. Ya da tersini düşünün: İşletmenizde kredi kullanıyorsanız ve yüzde 25’in altında kar marjınız var ise, artık batma yolunda ilerliyorsunuz demektir.
LAFTAKİ DÜŞMANLIK EKONOMİDE YOK
Sermaye akımına ve dış ticaret verilerine bakınca siyasetin dili ile uyuşmayan veriler karşımıza çıkıyor. Nasıl mı?
Bu yılın ilk dört ayında AB’ye ihracatımız %21,5 artıyor (4 milyar 360 milyon dolar). AB dışına ihracatımız ise %2,8 azalıyor (-746 milyon dolar).
Ülkemizin toplam ihracat artışı %8,6 ama Almanya’ya ihracat %18,8, İngiltere’ye %16,7, İtalya’ya %18,7, Fransa’ya %22,1, İspanya’ya %28,2 artış oluyor. Hatta Hollanda’ya bile ihracat %45,4 artıyor.
Buna karşılık Irak ihracatı %16,7 azalıyor. İşte burada siyaset etkisi görebiliriz. Çünkü Kuzey Irak ile Barzani hamlesi galiba dış ticarette etkisini gösteriyor.
Sadece dış ticaret değil. İşin turist tarafında da işler oldukça iyi. Mesela bu yılın ilk dört ayında gelen turist sayısı yüzde 32,5 artışla 7 milyon 784 bin kişiye ulaşıyor. Bu sayı 2014 yılının da üzerinde rekor bir sayıdır. (Ocak-Nisan 2014 gelen turist sayısı: 7 milyon 3 bin)
Bu yıl Ruslar yüzde 63,9 artış ve 524 bin kişi ile dikkat çekiyor ama Almanlar 672 bin kişi ile daha çok gelmiş. Alman turist sayısında da yüzde 18,1 artış var. Avrupa Birliği -OECD olarak sınıflanan zengin Avrupalı turist sayısı şu şekilde gelişiyor:
2014: 2 milyon 674 bin.
2015: 2 milyon 600 bin
2016: 2 milyon 013 bin
2017: 1 milyon 598 bin
2018: 2 milyon 028 bin
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025