İbrahim Karagül
Türkiye’yi kaybeden coğrafyayı kaybedecektir.
Bu, bin yıldır hiç değişmeyen bir gerçektir. Bundan sonra bu tez, bu söylem, bu gerçeklik çok daha güçlü, çok daha belirgin hale gelecektir. Ve o söz şeyle değişecektir: Bu coğrafyada hiçbir ülke Türkiye’siz, Türkiye’yi karşısına alarak bir tasarrufta bulunamaz. Harita çizemez, devlet yıkıp devlet kuramaz, savaş veya barış yapamaz, düzen kuramaz..
Türkiye dünyanın en hızlı yükselen gücüdür, dünyanın en şaşırtıcı sıçramasını yapmaktadır. Sadece ekonomik yükseliş değildir bu; Türkiye yüzyıllara dayanan siyasi genetiğini yeniden keşfetmiş ve devreye sokmuştur ve bu tarih değiştirici bir güçtür.
O psikolojik eşik aşıldı. Artık hazmedeceksiniz!
İmparatorluk geçmişi olan, dünyanın merkez ülkelerinin tamamı, bu değişimin ne anlama geldiğini, neleri değiştireceğini, ne tür “yeni durumlar” oluşturacağını çok iyi kavramaktadır. Kavga işte bu yüzen çok büyüktür.
İddia ne tadar büyükse kavga da, hesaplaşma da o kadar büyük olacaktır. Ülkemize saldırılar, bizim verdiğimiz tacizden değil, dünyanın, özellikle de Batı dünyasının bu yeni durumu hazmedememesindenkaynaklanmaktadır. Ülkemizi çevreleme, dar bir alana sıkıştırma, terör ya da başka araçlarla zorlama çabaları hep bu yüzdendir.
Ama artık o psikolojik eşik aşılmıştır. 20. Yüzyılın vesayet psikolojisi kırılmıştır. Türkiye’yi bir “cephe ülkesi” ya da “yedekte tutulacak ülke” değerlendirmelerinin tamamı iflas etmiştir. Çünkü bu ülke, kendini cephe olarak görenlerin, yedekte tutmaya çalışanların birçoğundan daha güçlü, en önemlisi de çok dahaetkili bir ülke haline gelmiştir.
“ABD ne der” diyenlerin tamamı ‘işsiz’ kalmıştır..
Artık “ABD bu işe ne der”, “Avrupa Birliği ne der”, “NATO bize ne der” söyleminin Türkiye kamuoyunda hiçbir karşılığı kalmamıştır. Kitleleri bu şekilde korkutma, sindirme, hükümeti ve devleti böyle tehdit etme, hizaya sokma yöntemleri anlamsızlaşmıştır.
Bu söylemi pazarlayanların tamamı “işsiz” kalmıştır. ABD adına “terörle mücadele”, AB adına “demokrasi ve özgürlük” palavraları servis edenlerin de itibarsızlaştığı ortadadır. Çünkü onlar bu ülkeye yabancılaşmışlardır, Türkiye’nin yükselişini kaçırmışlardır.
1950’lerden bu yana, bütün coğrafyada beraber hareket ettiğimiz bu üç çevrenin üçü de, bugünkü tasarruf ve eylemleriyle Türkiye için tehdit oluşturmaya başlamıştır.
Türkiye’yi kaybetti, kendini ‘tecrit’ etti
ABD’nin bölgemizdeki tasarrufları Türkiye’yi küçültmeye, bölmeye dönüktür. Bölgedeki bütün terör örgütleriyle ortaklık yapıp Türkiye’yi hedef alması, dünya için de yepyeni bir durumdur.
Washington Türkiye’yi sınırlama sevdasıyla kendini tecrit etmiş, marjinalleştirmiş, sadece Türkiye için değil, dünya için de yıkıcı bir tehdit haline gelmiştir. Bütün itibarını, güvenilirliğini kaybetmiştir. ABD, dünyanın geleceği için, insanlığın ortak iyiliği için katkı yapacak ülke olmaktan hızla çıkmaktadır.
Bu yüzden sadece Türkiye için değil, sadece kendisiyle yarışan Çin ya da Rusya için de değil, Avrupa ülkelerinden dünyanın tamamına kadar “tehlikeli” bir ülke haline gelmiştir. Birçokları açıkça söyleyemese de ABD’den uzaklaşmanın yollarını aramaktadır.
21. yüzyılın en büyük yalanı: “ABD’nin her şeye gücü yeter”
“ABD’nin her şeye gücü yeter” sözü bir belki yirminci yüzyılın ikinci yarısında doğruydu ama bugün ve 21. Yüzyıla dönük hesapların tamamında en büyük yalandır. Bu söze yatırım yapan kaybeder, edecektir. Soğuk savaş bittiğinde dünya ABD’nin arkasına sıralanmıştı. Onun öncülüğünde bir dünya düzeni kurulacaktı. Kendileri buna “Amerikan Yüzyılı” bile dediler.
Ama daha iki binli yıllara gelmeden bunun mümkün olmadığı ortaya çıktı. ABD’nin, dünyaya liderlik edecek ahlâkî olgunluğa, ekonomik güce ve askeri güce tek başına sahip olmadığı görüldü. Ve o proje çöktü.
Bu birinci devreydi ve kapandı. Dünyada yeni güçler, yeni ekonomik ve siya başkentler oluştu. Ve hepsi ABD’nin liderlik rolünü reddetti. İkinci aşamaya geçildi. Ekonomik ve siyasi iktidar alanı paylaşılacaktı. Merkez güçler buna hazırdı. Beraber, gücün paylaşımına göre bir düzen öne sürüldü. Ancak ABD’nin hırsı, kibri ve aç gözlülüğü bu seçeneği de ortadan kaldırdı.
Gerileme dönemi: içerideki nüfuz güçleri de kurtaramaz
İkinci dönem de böylece kapandı. Bu aşamadan sonra dünya ABD’yi yalnızbırakmaya başladı. Üçüncü dönem, ABD’nin gerileme, kendi iç kavgalarına gömülme, dünyadaki etkisini daraltma, içe kapanma dönemi başladı.
ABD’nin dünya lideri olacağı dönemde Türkiye ona tam destek verdi. Tam bir bağımlılık söz konusuydu. İkinci dönemde bölgemizdeki tasarrufları bizi rahatsız etmeye başladı ama “içerideki” FETÖ ve diğerleri gibi ABD nüfuz güçleri Türkiye’nin bağımsız hareket etmesini, kendi yolunu çizmesini engelledi.
Üçüncü dönemde hem ABD’nin tehdit boyutu arttı, hem de içerideki nüfuz güçleri zayıfladı. İşte Türkiye bu dönemde güçlü bir yükseliş dönemine girdi. Türkiye ile beraber ABD’den kopuşlar dünya genelinde bir siyasi dalgaya dönüştü. Kudüs meselesinde yanında birkaç küçük ülke dışında kimsenin kalmaması işte bunun göstergesidir.
Savunma alanında tam bir seferberlik ilan edilmeli!
Bu aşamadan sonra sadece “ABD ne der” sözü değil, ABD’nin bütün telkin ve ortaklık teklifleri de birer yalandır, palavradır. Bu aşamadan sonra NATO’nun ne yapacağı Türkiye için en büyük sorgulamalardan biri olacaktır. Ülkemize yönelen hiçbir tehdide açık tavır almayan, gizli gizli o tehditlere destek olan NATO ittifakı Türkiye için bir tehdit haline gelmiştir.
Bu bağımlılık sorgulanmalı hatta bağımlılıktan kurtulmanın yolları aranmalıdır. Savunma alternatifleri devreye sokulmalı, yeni arayışlara girilmeli, savunma teknolojileri alanında tam bir seferberlik ilan edilmelidir.
Böyle bir seferberlik, Türkiye’nin tam bağımsızlığını pekiştirecek ama en önemlisi de yükselişini önlenemez hale getirecektir. Tehdit kavramlarımız 15 Temmuz’da kökten değişmiştir. Artık ABD de, NATO da bizim için ittifak halkaları değildir.
Büyük devrim: Bin yıllık siyasi genetik keşfedildi
Türkiye için büyük devrim, bin yıllık siyasi genetiğini keşfetmesidir. Bu bin yıl içinde, bugün Ortadoğu denilen bölgede hiçbir güç, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni karşısına alan hiçbir ülke, bir varlık, bir gelecek inşa edememiştir.
Bundan sonra da böyle olacaktır. İster ABD olsun, ister AB ülkeleri olsun, isterse Rusya ya da bölge ülkeleri olsun, Türkiye’ye rağmen hareket eden, Türkiye’yi devre dışı bırakmaya çalışan, Türkiye’yi Anadolu’ya hapsedip oyun kurmaya çalışan her ülke kaybedecektir.
ABD bunun ilk kaybedenidir. Türkiye’yi kaybettikten sonra bölgede de kayıpları başlamıştır. Belki rastlantıdır ama Türkiye’yi kaybetmesine paralel biçimde dünyada da yalnızlaşmakta, gerilemektedir. Washington’daki sistem içi kavgalara bakarsak, bu kayıplar devam edecektir.
ABD bayrağı PKK flaması oldu: Bu utanç onlara yeter
Bu aşamada, hele ki Afrin operasyonu devam ederken ABD’nin Suriye’de hiçbir konuda söz hakkı yoktur, olmayacaktır. Kimdir, neden o topraklardadır ve hangi meşruiyetle Suriye üzerinden Türkiye ya da başka ülkelere söz söylemektedir?
Temel prensip oradaki varlığını inkârdır. Bunun dışında hiçbir söz ve yaklaşım anlam içermemektedir. Sadece bir terör örgütü dışında ABD’nin orada olmasını kabul eden kimse yoktur. Terör üzerinden meşruiyet iddiasını kimseye anlatamaz, kendi halkına bile.
Çünkü ABD en başka kendi halkını aldatmaktadır. CENTCOM özerk bir yapı gibi, ABD devleti içinde bir başka devlet gibi hareket ederek Amerikan çıkarlarını yok etmektedir. Bu da ABD’yi dünyanın gözü önünde “beş paralık ülke” duruma düşürmektedir. Amerikan bayrağının PKK flamasına dönüşmesi en büyük utançtır, bir ülkenin kendini aşağılamasıdır.
Washington yönetimi bir an önce Pentagon’daki bu kliğe müdahale etmelidir. Yoksa kaybedecek olan kendisidir. Bugünün dünyasında bütün ülkelerin ABD’yi adeta cüzzamlı görmesi bu yüzdendir.
CENTCOM, İsrail ordusudur. ABD “hasta adam” olmuştur
CENTCOM terör eksenine kaymıştır, bir tür haydutluğa başlamıştır. Bu klik, bu askeri yapı Washington’dan değil de Tel Aviv’denyönetilmektedir. CENTCOM bir İsrail ordusu olarak hareket etmekte, İsrail çıkarlarına göre operasyonlar yapmaktadır. ABD’deki iktidar parçalanmışlığının en vahim örneği budur. ABD devlet yapısına çok ağır zararlar verecek bu durum, sistem içi kavgayı devasa boyutlara taşıyacaktır. Artık dünyanın bir “Hasta ABD” sorunu vardır…
Hal böyle iken hala ABD ile iş tutup Türkiye’ye yön vermeye çalışanlar, onun bölge perspektiflerini pazarlayanlar, PKK üzerinden bu bölgede hiçbir yere varılamayacağını anlamalılar. O koridor çökecek, ABD Suriye’nin kuzeyinden, Fırat’ın doğusu da dahil olmak üzere, çekilecek, bunu bilmeliler.
Biz Selçuklu’dan beri bu ‘oyun’u çalışıyoruz.
Artık çok farklı bir Türkiye vardır ve tarihin akışı yön değiştirmiştir. İçeride ve dışarıda, Türkiye’yi sınırlamaya çalışanların tamamı bu hesaplaşmayı kaybedecektir. Öyleyse herkesin bu büyük yürüyüşe omuz vermesi, güç vermesi tek yoldur.
Tarih yapıcıların safında olmak varken, kaybedenler safında yer almak hiç de akıllıca değildir. Biz bu yolun en ön sırasında yürümeye devam edeceğiz. Çünkü biz bu coğrafyada bin yıldır hep en ön safta yürümeyi bildik. Başka nasıl ayakta kaldık, nasıl küresel güç haritalarını değiştirdik sanıyorsunuz.
Eğer mesele harita ise, Türkiye masanın tam ortasındadır. Öyle PKK, PYD ile bozulabilecek bir senaryo değildir bu. Büyük Oyun’dur ve biz Selçuklu’dan beri bunu çalışıyoruz.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021