Lale KEMAL
Teorik olarak Jandarma Genel Komutanlığı, emniyet ve asayiş işleri ve diğer görev ve hizmetlerinin yerine getirilmesi yönünden barış zamanında şeklen İçişleri Bakanlığı’na bağlı görev yapan silahlı, askeri bir güvenlik ve kolluk kuvveti iken savaş zamanında TSK bünyesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Ne var ki, ülke güvenliği açısından asayişi eşgüdüm içinde sağlaması gereken jandarma ve polisin, biri askeri diğeri sivil iki ayrı kuruma bağlı faaliyet gösteriyor olması zaten baştan sorunlu.
6-7 Ekim tarihleri arasında Suriye’deki Kobane kentinde IŞİD terör örgütüne karşı savaşmakta olan bu ülke Kürtlerine Türk hükümetinin yardım elini uzatmadığı gerekçesiyle başta güneydoğu, Türkiye’nin birçok ilinde olaylar çıkmış, 34 kadar kişi hayatını kaybetmişti. Başbakan Davutoğlu’nun hafta başında açıkladığı iç güvenlik paketi de, Kobane olaylarının hemen akabinde geliyor. Bu pakette, polise aşırı yetki veren maddeler, makul şüphe gerekçesiyle muhalif kesimlerin baskı altına alınması açısından endişe yaratırken jandarma teşkilatında yapılacağı açıklanan değişikliğin de TSK’nın tepkisine neden olduğu kamuoyuna yansıdı.
Davutoğlu, reform diye nitelediği değişiklikle Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın (SGK) İçişleri Bakanlığı’na bağlanacağını açıkladı. İçişleri Bakanlığı da detaylı açıklamasında, JGK ve SGK’nın, askeri görevleri dışındaki görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin olarak atama, değerlendirme ve disiplin konularında içişleri bakanını ve valileri yetkilendiren düzenlemeler yapıldığını bildirdi. Diğer bir deyişle aslında JGK ve SGK siyasi iradeye tam olarak bağlanmıyor, eskisinden farklı olarak asayiş görevleri sırasındaki jandarma faaliyetleri denetim altına alınmaya çalışılıyor. Zira, Kobane olayları sırasında da güneydoğu illerinde 49 kadar kaymakamlık göstericilerin işgaline uğradığında ilgili il valilerinin Jandarma’ya yaptıkları birlik kaydırma talepleri tam olarak yerine getirilmemiş. Davutoğlu da valilerin yaşadığı bu sorunları Jandarma Genel Komutanlığı’na iletmiş.
Bu olayın, iktidarı, uzun yıllar sonra JGK’yı o da kısmen kendisine bağlama planını hızlandırmaya zorladığı anlaşılıyor. Esasen, öngördüğü demokratikleşme kriterlerinden Türkiye’nin çoktandır uzaklaştığı AB’nin 8 Ekim tarihli ilerleme raporunda da, JGK’nın, TSK’ya bağlı olan statüsünün sorunlu alanlar arasında sayılmaya devam ettiğini hatırlatalım.
Raporda, iç güvenlik operasyonlarına silahlı kuvvetlerin dahil olmasına geçit veren İl Özel İdaresi Kanunu’nun, askeri operasyonlar üzerinde sivil makamların denetiminin genişletilmesi yolunda reformlara ihtiyaç olduğu vurgulanarak, “Özellikle, Jandarma’nın asayiş faaliyetlerinde valilerin sivil denetimi yetersiz kalmaya devam ediyor,” deniyor.
Hükümetin, basın, ifade, toplanma özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi birçok alanda baskıcı uygulamalara giderken, iç güvenlik paketiyle AB’nin demokratik kriterlerinin işine geldiği bölümlerini cımbızla çekip çıkardığı anlaşılıyor.
Suriye’de radikal gruplara gönderilmekte olduğundan şüphelenilen ve silah yüklü olduğu iddia edilen MİT TIR’larının hükümet tarafından polisçe aranması engellendiğinde savcının jandarmayı devreye sokması gibi olaylar, “Jandarma buna benzer şüpheli olaylarda kontrol altına alınmak için mi kısmen sivil iradeye bağlanıyor?” sorularını ister istemez akıllara getiriyor.
Dolayısıyla, iktidarın reform diye ambalajladığı jandarma tasarrufunu, kimi keyfi uygulamalara geçit vermek için bir araç olarak kullanmayacağının garantisinin olmadığı bir dönemden geçiyoruz.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016