Markar ESAYAN
Daha önceki yazıların birkaçında, devletlerarası güç mücadelelerinde dezavantajı devletlerin, büyük devletler karşısında başarmaları gereken temel bir meseleden bahsetmiştim.
O da şuydu: Büyük devletlerin baskısı ve engelleme hameleleri karşısında, buna maruz kalan devletin enerjisinin tamamını kendini korumaya harcaması çöküşü garantilemektir. Enerjinin bir kısmının “artırılarak” bunu ülkeyi geliştirmek ve güçlendirmek için kullanılması gerekir.
Avrupa devletleri, Osmanlı’nın en güçlü olduğu zamanlarda bunu başarmış ve enerjisinin yüzde otuzunu bilimsel/ekonomik sıçrama ile idari reformlara aktarmıştı.
Modern öncesi dönemde tüm bu mücadeleler kaba güce dayanıyordu ve sarihti. Ancak ulus devletler ve büyük savaş sonrası oluşan demokratik kurumlar, uluslararası hukuk, medya gücü, bu mücadelenin estetize olmasına yol açtı. Mücadele çok daha sertleşirken, devletlerin kendi ve başka ülkelerin vatandaşlarına uyguladığı zorbalıklara uluslararası koruma ve hukuksal çerçeve sağlandı.
Mesela BM Suriye için R2P doktrinini, yani koruma sorumluluğunu yerine getirmezken, Irak’ın işgali için meşruiyet sağlayabiliyordu. Öte yandan son olarak yaşadığımız Başika Kampı krizinde, Türkiye son derece meşru nedenlerle Irak’tayken, o ülkede 63 ülke askeri varken, ABD’den İbadi’yi destekleyen açıklamalar geldi. BM de Irak Merkezi Hükümeti’nin şikayetini“haklı” bulursa, bölge için ortaya konan strateji BM üzerinden meşruiyet kazanmış olacak.
Dolayısıyla demokrasi, hukuk ve uluslararası kurumların güç savaşlarında suiistimal edildiği çok daha karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Türkiye’nin iç barışını ve sınırlarını korumaya çalışırken, aslında ona destek vermesi gereken kurumlar da karşımıza geçmiş bulunuyor. Bu engelleme ve haksızlıkları aşmak için de farklı bir enerji kaynağı bulunmalı. Diplomatik sıçramalarla engellemeleri aşmak, zaman kazanmak. Bu zamanı ülkeyi güçlendirmek için doğru kullanmak.
15 yıldır, Türkiye yazının girişindeki kuralı ilk kez uygulayabiliyor. İlan edilmemiş bir 3. Dünya Savaşı’nda hedef ülke olurken, Osmangazi, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve Avrasya Tüneli’ni açmak, 3. Havalimanı projesine ara vermemek, Boğazların güvenliğini garanti altına alacak Kanalİstanbul gibi projelere başlayabilmek ilk kez başardığımız bir durum. Evvelki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın Avrasya Tüneli’nden birlikte geçişlerini izlerken aklımıza bunlar gelmiş olmalıydı.
Biz bu projelere bakarken sadece halkımıza verilen birinci sınıf bir hizmeti değil, bunun büyük hikayedeki yerini de görüyoruz.
Bu manada tüm bu büyük projelerde dönemin Başbakan’ı, günümüzün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bu projeleri yönetmiş Binali Yıldırım’ın başbakanlığının ne kadar stratejik bir tercih olduğu da ortaya çıkıyor. Düne kadar bu projeler için “yapamazsınız” diyenler, bugün yapılanları küçümsüyor, siyasi etkisini yok sayıyorlar. Çünkü başarılan Türkiye için çok hayati bir şeydir.
Osmanlı 1838 yılında büyük devletlerle yapılan sözde “ticaret” anlaşmalarıyla önce ekonomik, sonra da siyasi kapana alınmıştı. 2. Abdülhamid bu kapanı kırmak için reformlara, projelere başvurduysa da, içerdeki ve dışarıdaki muhasarayı aşamadı. Sonrasında çöküş geldi.
Yeni Türkiye’nin yükselişi de bu kapanı kırmakla oluyor ve olmaya da devam edecek.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019