Mehmet ALTAN
15 Kasım, Seyit Rıza’nın idamının 87. yıldönümüydü.
Vikipedi’de “Dersim İsyanları” na baktım.
Bir bölüm şöyleydi:
“Bölge gerek coğrafi yapısı gerekse merkeze uzaklığı nedeniyle merkezî otoritenin tam sağlanamadığı, ağalık tarzı feodal bağların kuvvetli olduğu bir yapıdaydı.
Bu açıdan Osmanlı döneminde de bölgede pek çok ayaklanma yaşanmıştır.
Dersim ayaklanmaları olarak adlandırılan bölgedeki isyanlar arasında Osmanlı dönemindeki son isyan, I. Dünya Savaşı sırasında 1916 yılında meydana gelmiştir. Dönemin içişleri bakanlarından Şükrü Kaya 1876 yılından beri bölgeye 11 askerî harekât düzenlendiğini; ancak bir çözüm sağlanamadığını belirterek, bölgenin bu alandaki geçmişini ortaya koyar.”
Şükrü Kaya’nın telaffuz ettiği ilk isyan tarihi olan 1876 yılından bu yana148 yıl geçmiş.
Siyaset, toz duman içinde gene Kürt Sorununu tartışıyor.
Türkiye’nin sorun çözemediğini bir kez daha görüyoruz.
xxxxxx
Demokrasi, hukuk, temel hak ve özgürlükleri yok sayarak, kendi dikte ettiği sınırlar içinde sorun çözmeye çalışan son girişim de iyice ibretlik.
Sebebini daha önce kısaca değerlendirmiştim:
“Hepimiz Türkiye’nin sorunlarının çözülmesini istiyoruz.
Kürt sorunu da bu sorunların en temellerinden birisidir. Ama çözülebilmesi için devlet zihniyetinin değişmesi gerekiyor.
Uluslararası konjonktür değişti. Yani ‘sen çözmezsen’ başkası başka türlü çözecektir.
Bu işi çözmeyince de sorun yerel olmaktan çıkar evrensel hale gelir.
Mesela Suriye’de Rusya ve ABD bir anayasa sürecinde anlaşırlarsa ve orada da bir Rojava Federasyonu hayata geçiyorsa, Türkiye bu süreçte bu tavrıyla buna müdahil olamaz.
Yani bu sürecin bir parçası haline gelemez. Dolayısıyla bir sıkışıklık var. Yaşananları dış politikadaki çok ağır çıkmazlara sürüklenmenin getirdiği bir tavır değişikliği olarak nitelendiriyorum.”
Rusya’nın muhtemel bir Suriye harekâtına sert tavır alması, Trump Hükümetinde dışişleri bakanı olacak kişinin bölgeyle ilgili görüşleri, durumun sıkışıklığını daha da arttırmış gözüküyor.
xxxxxxx
Dışardaki bu sıkışıklıktan kurtulmaya çalışan hamleler yaparken, bu mecburi hamlelere bir anayasa değişikliği eklemek, bu değişiklikle yeniden bir dönem veya daha uzun süreler kalıcı iktidar olma planları yapmak, kargaşayı ve öngörülmezliği daha da artırıyor.
İşler sarpa sarınca baskı da artıyor.
Bir yanda “çözüm” çabaları söz konusu gibi dururken, diğer yanda kayyımlar, geçici olarak geri çekildiği açıklanan “etki ajanlığı yasa tasarısı” gündem belirliyor.
Ne olup bittiğini kimsenin anlamadığı bir garip savrulma dönemi.
xxxxxxx
Hem de nasıl bir savrulma…
Kim adına, hangi yetkiyle konuştuğu belli olmayan atanmış bir memur, olup bitenin “PKK’nın bir Kürt siyasi hareketi olarak görülmesine yönelik geliştirilmiş bir devlet inisiyatifinin dili olarak anlaşılması” gerektiğini söylüyor.
Söyledikleri öncelikle AKP içinde deprem yaratınca, söylediklerinde düzeltme yapıyor.
Cümleye "karşı" kelimesi ilave ederek söylediklerinin anlamını değiştiriyor:
“PKK’nın bir Kürt siyasi hareketi olarak görülmesine karşı geliştirilmiş bir devlet inisiyatifinin dili olarak anlaşılması gerekiyor.”
Öz güven ve yeterlilik olmadığı için değeri tahşiş edilerek her daim telaffuz edilen bir “devlet aklı” lafı var ya… O akıl, kimin aklı acaba?
O aklın temsilcisi bu atanmış memur mu?
“Devlet aklı” denince herkesin susması mı gerekiyor?
Daha ilk tepkide derhal anlamı değiştirilen bu “akıl” çok güvenilir bir akıl mı?
xxxxxxx
Cumhuriyet demokratikleşmesin…
Hukuk devleti söz konusu olmasın…
Temel hak ve özgürlükler gündemden kalksın…
Halkın vergilerinin nereye harcandığı asla denetlenmesin…
Ve koşullarını bizim belirleyeceğimiz çözümler olsun.
Kısacası, kuralları işleterek ortadan kalkacak sorunlar kuralların işletilmesine neden olmasın, neyi nasıl çözeceğimizi biz kendi keyfimize, kendi çıkarlarımıza göre şekillendirelim.
Buna da sık sık “devlet aklı” diyelim.
xxxxxxx
Ağırlaşan sorunların ta kendisi olan bu zihniyet hiçbir şey çözemiyor.
Yumurta fiyatlarının iki haftada yüzde 30 artmasını da önleyemiyor.
Aynı yerde dönüp duruyor sadece.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2025
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025