Mehmet ALTAN
Olağanüstü Hâl dönemlerinde hapishaneler daha da sıkıntılıdır. Zaten çok kısıtlı olan haklar daha da kısıtlanır. Aile, avukat görüşmelerinden tutun da savunma içerikli yazışmalara kadar her şey daha da zorlaşır.
Silivri’de tuttuğum hapishane notları, tutuklanmamı bütün detaylarıyla anlattığım el yazısıyla 45 sayfalık, “Benden Darbeci Çıkmaz” başlığı attığım bir bölümle başlıyor. Bunu yazdım ama dışarıya ulaştırmama izin vermediler, henüz yayınlamadım da…
***
İçerde, gene hemen ilk başlarda, Basın Tarihi’ni yazmaya devam edebilir miyim düşüncesiyle, gözaltında okuduğum ve bizim yaşadıklarımızla fazlasıyla ortak noktası olan “Ahmet Rıza Bey Silivri’de” başlıklı gene el yazısıyla 18 sayfalık bir metin daha yazmışım.
1858 - 1930 yılları arasında yaşayan Ahmet Rıza Bey hem İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin önde gelen kurucularından biri hem de Auguste Comte’un pozitivizm felsefesini Türkiye’ye tanıştıran kişi.
Osmanlı’nın kurtuluşunu ve kalkınmasını, kişi veya siyasal rejim değişiklikleri yerine toplumsal yapı değişikliğinde gören ve bu yönde çalışmalar yapan ve inişli, çıkışlı bir yaşamın da sahibi.
Ancak Ahmet Rıza yazısına da izin çıkmadı.
Bu metin tahliye olduktan sonra yayımladığım ilk Basın Tarihi yazısı oldu.
***
Sonra notlarımda Aralık 2016 başına kadar bir sakinlik var…
Yayınladığım ilk notu 3 Aralık’ta yazmışım.
Bunu da ancak iki yıl sonra 5 Aralık 2018’de “Kayıp Cumartesiler” başlığıyla yayımladım.
Çekirge macerasını da orada anlattım.
***
Şimdi yeniden Aralık gelince, ben de Silivri Notları’nda yayımlayamadığım tek tük kalan bazı kısımlara geri döndüm.
Ondan biri de hemen 1 Aralık günü yazdığım ilk not.
Neredeyse günü gününe tam dört yıl önce.
10 Eylül’de gözaltına almışlar, 22 Eylül’de tutuklamışlar, 12 gün tecritte bırakmışlar.
Sonra 3 Ekim tarihinde beni üç kişilik bir hücreye koymuşlar.
Bu ilk notu da bu sürecin sonunda “yeni hücremde”, tutukluluğumun 80. gününde yazmışım.
***
Kâğıda önce tarih atmışım: 1 Aralık 2016…
Diklemesine minik bir çizgi çizip devam etmişim:
Perşembe…
Başına yıldız işareti koyup yazdığım ilk cümle şöyle:
Sabah avlu; bir kış güneşi var, ama bana sanki bahar müjdecisi bir Akdeniz güneşi gibi geliyor.
Belki de garip bir şekilde mevcudu daha sevecen, daha sıcak bir kış güneşi gibi algılamak istiyorum.
Saat daha 10, bir yaşam kıvancı var, yürüyorum.
***
Bir yıldız daha koyup ikinci paragrafa devam ediyorum :
Biraz da böyle algıladığım için sanki mesela Nice’de, ünlü Promenade Des Anglais’de gezintiye çıkmış gibi hayal ediyorum, daha doğrusu bunu hisseder gibi yürüyorum avluda…
Sanki en yakın kahvelerden birine dalıp bir espresso içecekmişim gibi…
***
Notlar, her defasında başına bir yıldız koyduğum paragraflarla devam ediyor:
Silivri’de tutsaklığı anlatan bir kitabı zihnimde evirip çeviriyorum.
Adı,‘Silivri’de Çekirge’ mi olsun, yoksa ‘Silivri’de Sonbahar’ mı?
Bunu da kış güneşi altında volta atarken zihnimden geçiriyorum…
Aslında birçok şey için sonbahar.
20. yüzyıl, Orta-Doğu, Dünya, Türkiye…
Ve benim için…
Burada çok daha yoğun bir şekilde tüm gelişmeleri mümkün olabildiğince en ince ayrıntılarına kadar soluksuz izleyip, değerlendirmeye çalışıyorum. Değerlendirirken aklıma ister istemez Osmanlı’nın son günleri, 1911 sonrası gelişmeler, Balkan Savaşı gibi olumsuz örnekler geliyor.
‘Çekirge’ benzetmesi mi, ‘sonbahar’ mı daha uygun, galiba buna biraz da yakın gelecek karar verecek.
***
Yıldızlı paragraflar ardı ardına devam ediyor :
Buradan da Ahmet Rıza’nın gözaltında okuduğum kısa anıları aklıma geliyor. Öylesine bugünlere benziyor ki yüz yıl önce, yüz yıl sonra körlemesine kendi etrafında dönüp duran bir kısır dans sanki buralarda yaşamak.
***
“Sabır yaşamı daha da sıradanlaştırıyor” ama zihnin faaliyetini de dopingli bir hâle getiriyor.
***
Şark’ın siyasî zulümleri de Ahmet Rıza’yı anımsamamı kışkırtıyor…
Siyasal rekabeti kişisel öç alma girişimlerini indirgemeleri okuyunca, buralardaki siyasi iktidar arzusunun nasıl yedikçe açılan bir iştahı yansıttığını bir kez daha görüyorum.
Hele siyasal İslam…
Siyasal İslam’ın açık büfenin başından ayrılmamak için nasıl her şeyi yapabileceğini…
Kutsallar üzerinden siyaset sömürüsü yapan ve iktidar için hiçbir kutsalının olmadığını…
Ve bunun için her şeyi ama her şeyi yapmaktan çekinmeyecek bir siyasal müptezelliği refleks hâline getirdiğini fiilen yaşıyorum.
***
1 Aralık notlarının altına o günün olaylarını yansıtan bir kaç kısa gelişme aktarmışım:
Lavrov, Bahçeli-Binali görüşmesi, Dolar tarihî zirveyi gördü (3.46)
Dolar dört yıl önce tarihî zirvedeymiş, şimdi onun iki katından fazla bir yerde, demek ki arşı âlâda…
Ardından bir cümle daha:
AB ile terör yasası ve vizenin yeniden düzenlenmesi…
Belli ki bundan medet ummuşuz… Hâlbuki ancak birkaç yıl sonra Terör Yasasına, “eleştirinin terör sayılmayacağı” şeklinde bir cümle ilave ettiler ama umursamadılar.
Yazı yazanlara zulüm devam ediyor.
Tabii AB de vizeyi kaldırmadı.
***
Yukardaki birkaç cümleyi dikdörtgen bir kutuya almışım.
En son olarak gene dikdörtgen kutu içinde son bir cümle daha var:
Tutukluluğa itiraza ret, akşamüstü saat 17-18 gibi geldi…
***
Dört yıl önceki Silivri Notları’nın son cümlesini bilgisayara aktarırken içim burkuldu…
Türkiye ve yargıdaki dört yıl önceki durum şimdi değişti mi, ne gezer…
Anayasayı yok sayarak gözaltına alan, anayasayı yok sayarak tutuklayan ,anayasayı yok sayarak yargılayan, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen alenen anayasal suç işleyerek zorbalıkla hapiste tutmaya direnen ve 21 ay boyunca her ay anayasayı yok sayarak “tutukluluğa itirazı ret” eden zevat halen görevinin başında.
Hepsinin en azından benim örneğimde, anayasayı yok saydığı hüküm altına alındı, alındı da ne oldu?
Hepsinin de kim olduğu belli…
Ama bir de anayasaya aldırmadan tavana bakan bu zevatın koruyucusu ve kollayıcısı HSK var.
Meslekî onur ve hukuksal ahlak yoksa ne reformu…
Reformmuş!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025