Murat AKSOY
Suriye’deki iç savaşın kuşkusuz en büyük dramlarından birisi mülteciler. Çoğunluğunun Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e sığındığı mülteci sayısı 5 milyonu geçmiş durumda. Bunların yarısı (2.4 milyonu) Türkiye’de.
Türkiye’ye sığınan mülteciler, kendilerini güvende hissetmiyor olmalılar ki, daha iyi bir hayat kurmak için Avrupa ülkelerine ulaşmak için hayatlarını riske atıyorlar.
Gün geçmiyor ki, Ege’de deniz açılan botlardan ölüm haberi gelmesin. Bu kazlarda ölenlerin çoğunluğunun çocuk ve kadın olduğunu da unutmayalım.
Türkiye, ülkemize sığınan mülteciler için bugüne kadar özellikle maddi olmak üzere büyük fedakarlıklar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Ancak hemen ifade edelim ki, bu mülteci dramının siyaseten sorumlu ülkelerinden birisi de Türkiye.
İflas eden Suriye politikasını sürdürmeye karalı olan Erdoğan/AKP iktidar blokunun bu tercihi, mülteci sayısının her gün artmasından başka bir sonuç doğurmuyor.
PARAYA FEDA EDİLEN DEĞERLER
Erdoğan/AKP iktidar bloku, mültecilere ev sahipliği ve Suriye’deki pozisyonunu “değerli yalnızlık” olarak sundu. Bu kavramla muradı, insanlığa yani mültecilere verilen değeri ve Suriye’de insanlık onurunu önceleyen bir siyaseti tercih ettiklerini anlatmaktı.
Oysa gerçek, “hamaset”ten başka bir şey değildi. Nitekim, Erdoğan/AKP iktidar bloku, geçtiğimiz yılın ortasında Almanya Başbakanı Angele Merkel ile yapılan görüşmede; övündüğü “değerli yalnızlığa” gerçek değerini biçti: 3 milyar Euro.
Bu bedelin karşılığı ise ülkeye sığınan mültecilerin Avrupa’ya gidişini önlemekti. Erdoğan/AKP iktidar bloku, 3 milyar Euro karşılığında Avrupa’nın ileri uç karakolluğuna soyundu.
Geçtiğimiz yıl 3 Milyar Euro ile açtıkları karakolluk ücretini, geçtiğimiz hafta Brüksel’de gerçekleşen AB-Türkiye Zirvesi’nde 6 milyar Euro’ya çıkardılar. Yanında Türkiye’den AB’ye gideceklere uygulanacak vizelerin Haziran sonunda kaldırılması, AB müzakerelerinde Fransa ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti tarafından bloke edilen bazı fasılların da açılmasını talep ettiler.
SİYASETE FEDA EDİLEN DEĞERLER
Türkiye’nin bu taleplerinin ne kadar kabul edildiğini tam olarak 18 Mart’ta yapılacak liderler zirvesinde göreceğiz.
Ancak, geçen hafta yapılan zirvede ortaya çıkan tablo; AB’nin Türkiye’yi ileri uç karakolu olmaya ikna için kendini dayandırdığı ahlaki ve siyasi değerleri, siyasete feda etmeye meyilli olduğudur.
Türkiye’nin sayısı her gün artan Suriyeli sığınmacıyı ülkede tutmak için AB, Türkiye’nin sunduğu şartların bir kısmını kabul ederek kendini bu insanlık trajedisinde dışında tutmaya çalışacak görünüyor. AB’nin bu tavrı, birliğin kendi değerlerini de inkar etmesi anlamına geliyor.
Erdoğan/AKP iktidar blokunu, AB’den alacağı rakamı 6 milyar Euro’ya çıkarmasını, vize muafiyetinin haziran sonunda sağlanmasını içerde büyük başarı olarak sunuyor. Bunun AKP tabanının da, AB’yi dize getirdik olarak algılanması içten bile değil.
Eğer AB’nin bu politikası Türkiye’yi AB’den izole etmek ise anlaşılabilir ama değilse bu süreç orta vadede AB’yi de etkileyecektir.
BU TÜRKİYE AB’YE ÜYE OLABİLİR Mİ?
Türkiye’nin ileri sürdüğü pazarlık unsurlarından biri olan yeni fasılların açılması. Üyelik müzakereleri sürecinde bazıları Fransa ve Kıbrıs Rum yönetimi tarafından bloke edilmiş başlıklardan olan Enerji (15. fasıl), Yargı ve Temel Haklar (23. fasıl), Adalet, Özgürlük ve Güvenlik (24. fasıl), Eğitim ve Kültür (26. fasıl) ve Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları (31. fasıl) açılması sığınmacı krizinden bağımsız olarak ne kadar mümkündür?
Suriyeli mültecileri bir şantaj unsuru olarak AB karşısına sürmek Türkiye’deki anti-demokratik gidişi yok eder mi?
Son yıllarda demokrasi alanındaki tüm kazanımların yok edildiği bir Türkiye AB üyesi olabilir mi?
Son dönemde düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, hukuk alanındaki ihlaller bu kadar artmış bir Türkiye AB üyesi olabilir mi?
Olamayacağı çok açık.
Açık ki, bu gerçekler, geçen haftaki zirvede başta İtalya olmak üzere Fransa ve başka ülkeler tarafından dile getirilmiş ve Türkiye ile yapılacak mülteci anlaşmasının veto edilmesi gündeme gelmiştir. Son karar 18 Mart’ta verilecek.
Son not olarak şunu eyleyelim.
Kendi ülkesinin vatandaşlarına demokrat olmayan bir yönetimin Suriyeli vatandaşlara demokrat olması mümkün değildir.
Bunun olabilirliğinin yolu, Suriyeli sığınmacıların birer AKP’li olmasından geçiyor. Böylece Suriyeli sığınmacılar, sığınmacılıktan AKP’nin makbul vatandaşına dönüşüp AKP’lilerin yararlandıkları tüm haklardan yararlanabilirler.
Öyle görünüyor ki, AB’den alınması hedeflenen 6 Milyar Euro mültecilerin AKP’leşmesi için kullanılacak.
MURAT AKSOY / HABERDAR
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018