Ömer F. Gergerlioğlu
Erdoğan'a odaklanmak
17.04.2014
1710
Tayyip Erdoğan şüphesiz çok güçlü bir lider. Allah vergisi yöneticilik kabiliyetini siyasal alanda halkı etkileyerek kullanmasını iyi biliyor. Aleyhine olan durumları da hitabeti, karizması ve kazandığı güvenle bertaraf etmeyi biliyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın adı yine gündemde. Erdoğan muhtemelen aday olacak ve kazanacak. Yerel seçimlerde bile adaya değil Erdoğan'a oy veren bir taban bulunduktan sonra Erdoğan'ın böyle bir yönelişte bulunmaması mümkün değil.
Bilhassa İslamcılar, dindarlar yerine göre at gözlüğü takarak Erdoğan'ın liderliğinin koşulsuz desteklenmesi gerektiğini düşünüyor. Erdoğan'ın hataları gündeme getirildiğinde "Erdoğan'ın seçimleri kazanması için Bosna'da, Filistin'de, Arakan'da dua edildi" deniliyor ve akan sular duruveriyor. İslamcılar için çok önemli olan ittihad'ı İslam'ın Erdoğan'ın şahsında sağlanmasının üstünde bir şey olamayacağına vurgu yapılıyor. Böyle duygusallıklarla hareket edilmesi kimileri için göz yaşartıcı olabilir ama otoriterleşmenin kötülüğünü görmeyi engelleyeceği için son derece tehlikelidir.
Ancak herşey Erdoğan'ın kazanması yönünde çalışırken unutulan bir husus var. Bir faniye bu kadar odaklanmak İslami açıdan doğru mu?
Müslümanların önderi olan Hz. Muhammmed'e baktığımız zaman onun peygamberliği boyunca insanları anlamaya, dinlemeye, sorunları çözmeye, paylaşmaya odaklandığını görürüz. Onun getirdiğine o zaman ve diğer zamanlarda inanmayanlar bile onun mütevazi kişiliğine, istişareye verdiği öneme, merhametine, nezafeti ve nezaketine hayran olmuştur. Hz. Muhammed'in sorgusuz sualsiz Cennet'e gireceğine yani "masum " olduğuna inanan Müslümanlar bile ona keskin itirazlarda bulunabilmiştir. Siyasi tavırlarda olan bu itirazlarında muhalefetlerini açıkça göstermişlerdir. "Bu görüşün Allah'ın vahyi değilse itiraz ediyorum" demişlerdir. Hz. Muhammed, kendisine ve arkadaşlarına karşı inanılmaz zulüm yapan Mekke'yi fethedip şehre girerken zafer kazanmış bir komutan gibi değil, başını devesinin boynuna değdirecek kadar eğerek tevazu içindeydi. Önder masum olsa, zafer kazansa bile tevazu gösteren, eleştirileri kabul eden, paylaşan kişidir. O kendisini yücelten, karşısında titreyenlere "Ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum" diyerek sadeliğini, tevazusunu vurgulardı. Ama şimdiki zamanların Müslümanları fani Erdoğan'ı her konuda temize çıkarabilmek için üstün bir performans göstermektedirler.
Hz. Muhammed'in elçisi olduğu öğretiler zaten o toplumdaki otoriterliği kırmaya, yıkmaya yönelikti. Efendinin köleye, erkeğin kadına, büyüğün küçüğe, zenginin fakire, nefsin ruha olan tahakkümünü kırıcı ifadeler ön plandaydı. İbadetleri yapan Müslümanlar emirlerin ruhundan kopma tehlikesini en büyük tehlike olarak ne zaman görecek?
Aslında Erdoğan'a taraf olmayı devam ettirse bile onun otoriter tavırlarına karşı ilk muhalefeti İslamcıların yapması gerekir. Bugün bunun tersini görüyoruz. Sol, liberal kesim eleştiri yapınca envai tür saiklerle İslamcılarımız savunmaya geçiyor. Bu, en başta dinin ruhuna aykırıdır. Eleştirmenin hemen keskin karşıtlık anlamına geldiği bugünlerde sözlerimizin yeterli anlaşılması ihtimali zayıf olsa da hatırlatmamızı yapmak zorundayız.
Keskin karşıtlaşmışların egemen olduğu bir ülkede olsak bile hakkı teslim edenlerin kaybetmeyeceğini asıl kazananların onlar olduğunu tekrar hatırlatmak gerekir.
Fethullah Gülen'in cemaatinin mensupları için de bu ifadelerimiz geçerlidir. Bu kavgada gözü kapalı "taraftarcılık, lidercilik" hastalığından kurtulmadan kimse kurtuluşa eremez.
"Demokratik seçimlerin olduğu bir ülkede Erdoğan'a diktatör denmesi haksızlıktır " deniyor doğru ama otoriterleşmenin sonunun diktatörlük olduğunu niye göremiyorsunuz?
İslam tarihinin en önemli kırılma anı olan Kerbela hadisesinde otoriterliğin izlerini görmüyor musunuz? Hz. Hüseyin son ana kadar anlaşma, konuşma kapılarını açık bırakmış ancak karşısındakiler "fırsat bu fırsat" diyerek Yezid tarafından gelen otoriter emirle katliam işlemişlerdi. Bu hadiseyi unutulması gereken, deşilmemesi gereken bir olay olarak gören gelenek maalesef şimdi de otoriterleşmenin afetlerini unutuyor.
Hz. Ali ve Hz. Hüseyin istişareye dayanan bir yönetimin otoriterleşmeye kaydığını gördükleri için mücadele etmişlerdi. Bu eğilimin toplumun başına büyük bir bela olacağını bildikleri için canlarını feda etmekten çekinmemişlerdi. Otoriter yöneticiler genelde sessiz kalan, başını eğen ve çıkarını gözeten toplumu görünce de diktatörleşmişti. Ama bugün İslamcılık adına bu yöneliş görmezden geliniyor.
Son derece iyi, becerikli, beğenilen bir kişi olsanız bile otoriter bir yönetim tarzının fesada yol açacağını unutmamalısınız. Bunun adına Batı'da "demokrasi" demişlerse İslam'da zaten "istişare" denmişti, hatırladınız mı?
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2020
26.08.2020
9.02.2018
5.02.2018
3.02.2018
25.06.2018
23.06.2018
18.06.2018
12.06.2018
11.06.2018