Şahin ALPAY
Geçen hafta sonu 34. Abant Platformu toplantısına katıldım. Toplantı beklenenin ötesinde ilgi gördü.
1998'de başlayan Abant Platformu toplantılarının birçoğuna katıldım. Daha önce hiç bu kadar yaygın ve yoğun ilgi görenine tanık olmadım. Hızla faşizan bir tek–adam yönetimine doğru yol aldığımız endişesini paylaşan, toplumun hemen her kesiminden ve farklı siyasi eğilimlerden aydınlar toplantıya katıldılar, fikir alışverişinde bulundular ve otoriterleşmeye karşı, özgürlükçü demokrasiden yana tavır aldılar.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen toplantılar, başından itibaren şu düşünceye dayandı: Farklı siyasi eğilimlerden aydınlar arasında diyalog ve özgürlükçü demokrasinin temel ilkeleri üzerinde mutabakat eksikliği var. Bu girişim, halka her zaman, her ülkede öncülük etmiş olan aydınların bu eksiklerini gidermelerine bir katkı olabilir.
34. toplantıya gösterilen ilgi, bana öncelikle şunu düşündürdü: Türkiye'ye 20. yüzyılın ilk çeyreğinde bir tek – parti yönetimi, ikinci yarısı boyunca da temel kararların parlamentoda değil askerler tarafından alındığı türden bir yarı - demokrasi hakim oldu. Demokrasi mücadelesi, esas olarak askeri vesayete karşı, parlamentonun üstünlüğünü sağlama hedefine odaklandı. Bu mücadele içinde, demokrasinin sandıktan ibaret olmadığı, aynı ölçüde yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin saygı görmesi bilinci uyandıysa da ikinci planda kaldı.
Hem iktidarın seçimle belirlenmesi, hem de yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin, insan haklarının güven altına alınması anlamına gelen AB kriterlerini hakim kılmak vaadiyle iktidara gelen, bu yolda önemli adımlar da atan AKP iktidarının 2011 seçimlerinden bu yana, demokrasiyi seçime indirgeyerek çoğunluk diktatörlüğüne yönelmesi, hemen her kesimde temel hak ve özgürlüklerin, hukuk devletinin, yargı bağımsızlığının, ifade ve basın özgürlüğünün değerinin anlaşılmasına yol açıyor. Demokrasiyi yaşayarak öğreniyoruz. Daha önce bir araya geldikleri görülmemiş, çok farklı siyasi eğilimlerden aydınların bugün doğrudan diyalog kurmak, hak ve özgürlükler için dayanışmak ihtiyacını duymalarının nedeni bu. Belki biraz iddialı olacak ama 34. Abant Platformu Türkiye'de aydınların demokrasinin temel ilkeleri üzerinde mutabakata doğru attıkları bir adım olarak değerlendirilebilir.
Toplantıda şu ana fikrimi tekrarlama fırsatını buldum: Özgürlükçü demokrasinin yerleşememiş oluşunun esas sorumlusunun, halkın, seçmenlerin (İslam dininden kaynaklanan) otoriteye biat / itaat kültürü olduğuna dair iddiayı hayli yanıltıcı buluyorum. Halk arasında iktidarın seçimle belirlenmesi anlamında demokrasiye oldukça güçlü bir bağlılık olduğu muhakkak. Öte yandan hak ve özgürlük vaad ederek iktidara gelen partiler, bunlara sırt çevirince halkın desteğini kaybedip eriyip gitti. AKP iktidarı da bugün tuttuğu yolda devam ederse eriyip bitecektir. AKP'nin aldığı oylar, İslam inancıyla, biat kültürüyle açıklanamaz. Yaşam standartlarında göreli iyileşme, muhalefetin inandırıcılıktan uzaklığı, halkın “darbe” ve “kaos” iddialarıyla ürkütülmesi dikkate alınması gereken esas etkenler.
Özgürlükçü demokrasinin yerleşememiş oluşunun esas nedeni, halkın, seçmenin biat kültüründe değil, aydınlarımızın (yaygın bir ifadeyle) sadece “kendine demokrasi” isteyen eğiliminde aranmalı. Başka bir ifadeyle Türkiye'nin demokrasi sorunu esas olarak halktan değil, elitler yani siyasi, iktisadi, idari ve kültürel güç sahipleri arasında hak ve özgürlükler üzerinde yaygın mutabakatın bulunmayışından kaynaklanıyor. 1982 anayasasının yerine sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapılamamış olmasının ve yapılabilecek gibi görünmeyişinin esas nedeni de burada yatıyor. Yaşadıklarımız, seçkinlerimizi demokrasinin temel ilkeleri üzerinde bir mutabakata doğru götürüyorsa, ne mutlu.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020