Sinan ÇİFTYÜREK
I - Küreselleşme trendi ile ters orantılı korumacılık, vekâlet savaşları yerine doğrudan savaşları getirir mi?
Önce Avusturya, Hollanda, Fransa’da… neofaşizm ile yabancı düşmanlığı güçlendi. Ardından İngilizlerin, AB’den ayrılma (Brexit) kararı ile korumacılık ve içe kapanma gelişti. Şimdi Trump ile ABD’nin, Meksika’ya duvar örme başta olmak üzere içe kapanmada atası İngilizleri izleyeceğinin işaretlerini veriyor. Gözler yaklaşan Hollanda genel seçimleri ve Fransa başkanlık seçimlerine çevrilmiş, “ya buralarda da İngiltere benzeri sonuç çıkarsa” kaygısıyla bekleniyor.
Obama’nın “Dünya ekonomisinin kurallarının sadece Çin gibi ülkelerce yazılmasına izin veremeyiz. Biz de bu kuralları yazanlardan olmalıyız” ifadeleriyle savunup imzaladığı Trans-Pasifik Anlaşması’nı; Trump “ABD ekonomisine zarar vereceği” gerekçesiyle 12 ülkeyi kapsayan anlaşmadan çekilme kararını imzaladı. Trump’ın imzaladığı diğer kararname, milyonlarca Meksikalı göçmen işçiyi sınır dışı etmek ve Meksika sınırına duvar örmek oldu.
Batı kapitalizminde gelişen içe kapanma/korumacılık ile eş zamanlı büyüyen yabancı düşmanlığı tehlikelidir.
Birincisi; ekonomik, ticari, kültürel, sosyal küreselleşmenin bu denli geliştiği Dünya da, içe kapanmak zor ve fakat Almanya’da bile Alman olmayan nüfusun %20’leri geçtiği bir etnik küreselleşmede yabancı düşmanlığı derinleşirse kimsenin tahmin etmeyeceği etnik temizliği tetikleyebilir!
İkincisi; yirmi yıldan beri ağırlıkla Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgeninde süren ve yenileni, galibi olmayan vekalet savaşları yerini doğrudan savaşa bırakabilir. Bunlar elbette zor ama imkânsız değil çünkü ekonomik-ticari korumacılık adımlarını, küresel aktörlerin askeri hareketliliği izliyor.
ABD’nin, Avrupa’ya, Avrupa’nın da Baltık ülkelerine askeri güç kaydırması; Batının NATO ile ısrarla Doğuya genişlemeyle Rusya’yı çevreleme adımları; Ukrayna, Afganistan, Suriye… üzerinde süren ve sonu gelmeyen egemenlik hesapları; Trump ile ABD-İran geriliminin tırmanması; Yemen’de İran yanlısı Husilerin S. Arabistan’a saldırıları; nihayet ABD’nin, Güneydoğu Pasifikte Çin’i hedef alan askeri yığınak ve buna karşı Çin’in ilk uçak gemisini sahaya sürmesi dahil askeri hazırlıklarını ekleyelim. Ağırlaşan ekonomik kriz ile birlikte ele alındığında küresel aktörlerin doğrudan yeni bir Dünya savaşına hazırlanmak gibi tehlikeli bir tırmanış var.
II - Herkesin nefesini tutup beklediği Trump, iş başı yaptı
Trump iş başı yaptı, siyaset ile ekonomi aktörlerinin, “Trump ne yapacak” beklentisi de 20 Ocak’ta sona erdi. İktidarın ilk bir iki ayında başkan ve bakanların bürokratlardan gerekli brifingleri alma süreci tamamlanmadan Trump belli kararnameleri imzaladı bile. Merak edilen şudur; Cumhuriyetçi Trump; Demokratların iktidarındaki kimi uygulamaları değiştirme hatta tümüyle kaldırmanın yanı sıra devletin stratejik yönelimlerini de değiştirebilir mi? Peşinen belirteyim, hayır yapamaz.
Trump ve ekibi; Meksika üzerinden somutlaşan göçmen iş gücüne kapıları kapatma; sağlık sigortası ObamaCare’nin iptali; Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan (TPP) çekilme… gibi konularda Obama’dan farklı uygulamaya gidebilirdi, gitti de. Bu adımların bazıları kuvvetler ayrılığına
dayanan Amerikan sistemine takılmaya başlasa da tekrar gündeme getirebilir çünkü belirttiğim adımlar, başkan ve hükümetinin yetki alanlarındadır.
Buna karşın ABD rejiminin uzun hedefli öyle ki on yılları alan stratejik yönelimlerini içeren alanlarda değişiklik beklemek doğru değil ki bunların başında ABD’nin 21.yy’da Avrasya üzerinde hedeflediği egemenlik stratejisi gelir.
SSCB’nin yıkılmasıyla oluşturulan ve tıpkı “Soğuk Savaş” politikası gibi on yılları kapsayacak olan Asya Egemenlik Stratejisini Trump veya bir başka başkan haydi deyince değiştiremez. Çünkü bu stratejisi, Cumhuriyetçi ya da Demokratların değil devletin 40 yılı kapsayan stratejisidir. Şunu ekleyelim; Avrasya stratejisi gereği Afganistan ve Irak’a işgal kararını veren de Demokratlar değil Cumhuriyetçilerin iktidarıdır.
Başkan stratejinin kendisini değil ancak Avrasya coğrafyası üzerinde süren savaşın ağırlık merkezini değiştirebilir. Trump, başta savaşın ağırlık merkezini Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgeninden Güneydoğu Pasifike kaydırma işaretlerin verdi ancak şimdilik bunu da yapmayacağı görülüyor.
ABD-Çin arasında iki mesele var; ticaret açığı ve Milliyetçi Çin. Trump, "Çin, Japonya ve Meksika'ya milyarlarca dolar kaybettik. Daha iyi ticaret anlaşmaları yapabilmek için akıllı ve başarılı insanlara ihtiyacımız var" diyerek Çin ile dış ticareti lehine çevirme arayışını sürdürüp Tayvan meselesini kaşırken, Rusya’ya göz kırpıp Çin’i yalnızlaştırma siyasetini de izleyeceği görülüyor tabii Rusya oyunu yutarsa!
ABD’nin Rusya ile savaşı sadece Güney Pasifik’te değil Güney ve Batı Asya başta olmak üzere her yerde sürerken, Trump uzattığı Çin havucunu Putin’in yutarak Şanghay ittifakındaki müttefiki Çin’i satacağını düşünenler yanılacak.
Kaldı ki Trump ve ekibi; Halep’in, Esad dolayısıyla Rusya kontrolüne geçmesiyle Suriye’de ABD rolü azaldı” değerlendirmesi ile “Obama’nın pasif yönetimi” nedeniyle Ortadoğu’da inisiyatifi Rusya’ya kaptırdı genellemesini sorgulayıp dengeyi ABD lehine kurabilmek için Musul ve Rakka’da işi sıkıya alıyorken; İran ile füze krizini tırmandırmışken… Bir, Pasifikte en azından şimdilik askeri seçenek yerine ticaret savaşlarına ağırlık vereceği görülüyor. İki, Rusya ile bunca çatışma alanı varken Pasifikte Çin’e karşı Rusya’yı yedeklemesi çok zor. Üç, İran ile krizi tırmandırırken Türkiye ile ilişkileri düzeltme gereği duyacaktır ki bunun başta Kürdistan meselesi olmak üzere sonuçları olacaktır. Yani Erdoğan’ın, Trump’a dönük taşıdığı kaygılardan daha fazlasını Kürtler özellikle Rojava Kürtleri taşımalıdırlar.
III - Bağımsız Kürdistan’ın yeni bariyeri; Moskova troykasının statüko savunusu!
İran, kendi stratejisini Irak ile Suriye’nin birliğinin savunusu üzerinde kurarak her ki coğrafya’da doğrudan savaşıyor. İran “birliğini” Irak ve Suriye üzerinde savunurken hedefinde esas Kürdistan ulusal güçleri bulunuyor. Hep yazdım; Kürdistan’ın bağımsızlığı meselesinde en büyük dalgakıran İran rejimidir diye!
Türkiye dün de bugün de sınır ötesi askeri işgallerle bağımsız veya federatif Kürdistan’ı engellenmek istiyor. Türkiye’nin esas Kürdistan basıncından hareketle; Rusya ve İran’a yani statükoyu savunan Doğu eksenine yaklaşması, başta Doğu Perinçek olmak üzere tüm Kemalist/sosyalist siyasetçi ile gazetecilerin “nihayet doğru çizgiye geldin” diyerek sevinmelerine yol açtı.
Halep’in Rusya, İran ve NATO üyesi (!) Türkiye desteğiyle Suriye rejimince alınmasında yaşanan durum benzeri şimdi El Bab’ta yaşanabilir mi? Türk devleti Kuzey ve Doğudan El Bab’a yönelirken, Suriye rejim ordusu Güney’den El Bab’ı kuşatarak kent merkezine 3-4 km
mesafeye kadar yaklaştı. Rejim ordusu bugün yarın El Bab’a girip Türk Ordusu ile burun buruna gelirse ne olacak? Türk yetkililerinin güvendiği “Rus koordinasyonu” meseleyi çözer mi?
Türk hükümeti sıkça “biz buraları DAİŞ’ten temizledikten sonra Suriye teslim etmeyiz” deseler de Rusya’nın telkinleriyle Türk ordusunun Suriye lehine geri çekilmesi sürpriz olmayacak. Dolayısıyla El Bab, Türkiye-Suriye ilişkilerinin güçlendirilmesinin yeni kapısı ve Türk devletinin, Rojava işgalini Suriye rejimi adına vekâleten sürdürdüğünün tipik örneği olmaya aday! Ancak burada bir mesele var; Türk devletinin Trump yönetimi ile giriştiği “Rakka’da PYD’yi bırak ben askerin olurum” pazarlığı sonuç verir ve ABD desteğini alırsa El Bab’ı Suriye’ye teslim etmesi zor olur çünkü bu durumda başka planlar işleyecek demektir.
Rusya Stratejik Çalışmalar Enstitüsü (RISS) Başkanı Leonid Reşetnikov, “Kürtlerin olduğu her yerde dillerini yaşatmalarına ve kültürel olarak gelişmelerine imkân tanınmalıdır ama devlet kurmalarına biz karşıyız. Tarihin kaderi böyle. Ne yapalım bugün; Irak’tan sonra İran, Suriye ve Türkiye’yi mi parçalayalım? Ermenistan’da da Kürtler var” derken Türkiye ve İran ile mevcut statükonun korunmasında birleşiyor. Rusya’da birliğini, Suriye-Irak-İran üzerinden arıyor yani bugün “İran parçalanırsa yarın sıra bana gelir” korkusuyla bölgede statükoyu savunuyor.
Rusya; Güney Kürdistan ile ilişkileri geliştirmesi, Rojava’ya içeriği tam belli olmasa da özerklik önermesi, Astana toplantısını düzenlemesi ve PYD ile diğer Kürt taraflarını davet etmesi… Tüm bunlar: bir, mevcut sınırları korumak yolunda kazın geleceği yerde tavuğu esirgeme politikalarıdır. İki, statükocuların savunusuna karşın Kürdistan bağımsızlığını ilan ederse ilişkilenebilmenin yollarını düşeme arayışlarıdır. Üç, Ortadoğu’da siyaset yapacak her aktör gibi Kürtlerle ilişkilenmeden siyaset denkleminin kurulamayacağı gerçeğini bilmesidir. Cenevre ve Astana’da sonuç alınamaması bunun yakın örneği.
Ayrıca Rusya emperyalizmi liderliğinde Doğu ekseni, somutta da Üçlü ittifak, Suriye’de inisiyatif alarak savaşı bitirmek isterken; ABD emperyalizmi liderliğinde Batı savaşı sürdürmek isterse savaşın bitmesi zor. Örneğin Trump’ın “Suriye’de güvenli bölge kurma” yönelimine, Rusya “bize danışılmadan olmaz” ya da “Güvenli Bölge kurmak demek fiilen savaş ilanı demektir” beyanları zorluğun ilk işaretleridir.
Moskova troykası, Kürdistan’ın bağımsızlık karşıtlığı üzerinden İran ile Türkiye’yi geçici olarak bir arada tutabilir ancak kökleri gerilere dayanan bölgesel rekabet nedeniyle iki devletin uzun süre birlikte hareket etmelerinin güçlükleri var vb.
Bütün bunlar bir yana özetlediğimiz gelişmelerden hareketle Kürt siyaseti ne yapacaktır? Esas mesele budur.
*Güney Kürdistan iktidarı; Irak başbakanı İbadi’nin tabiriyle “teorik aşamada” dediği bağımsızlığı artık hızla pratikleştirmelidir. İlk ciddi adım, KDP ile YNK Peşmergesi ayrımı hızla ve inandırıcı olarak aşılmalıdır. Kaldı ki Güney Kürdistan artık ya bağımsızlığı gerçekleştirecek ya da Hewler-Süleymaniye gerilimi üzerinden yeni bir parçalanma yaşayacak.
*Rojava’da siyasi ve askeri ortaklaşma (TEVDEM ile ENKS ve YPG ile Roj Peşmergesi) kaçınılmaz bir ulusal zorunluluk olarak kendini çoktan dayatıyor. Bu zorunluluğun gerekleri ya yerine getirilir ya da tarih önünde sorumlular hesap verir.
*Kürt siyaseti, Kürdistan parçalarının (bugün Güney ile Rojava’nın) örtüşen geleceklerinin siyasal ve örgütsel gerekliliklerini “nasıl yerine getiririz” diye üzerinde kafa yormalıdırlar.
*Güney ile Rojava’nın son yıllarda yaşadığı zengin deneyim ve sahadaki etkinliğinden hareketle kendi öz gücüne güvenmeyi esas almalı. 40 milyonu aşkın nüfusuyla Kürt halkının Güneyin bağımsızlığı ve Rojavanın federasyonlaşmasının arakasında durduğu
özgüveniyle kendileri olabilmelidir. Sonuç; başkalarının ne dediği bir yere kadar önemlidir asıl olan Kürtlerin bağımsızlığa hazır olmalarıdır. 09.02.2017 [email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018