Uğur Gürses
100 yılda bir gelen bir salgında işini, gelirini kaybeden sabit giderlerini karşılama güçlüğüne düşen geniş bir kesime doğrudan destek vermek yerine, bankadan borçlandırmayı tercih eden hükümet, “dünya devlerini geride bıraktığı” iletişimini yapıyor.
“Dünya devlerinin geride bırakıldığı” propagandası yapılırken tabii ki hedef vatandaş. Mayıs başında Anadolu Ajansı haberi ile “bombardıman” başladı. İletişim Başkanlığı’nın bu iletişim manevrasının kokpitinde olduğu anlaşılıyordu. Çok sevdikleri kavramlarla, “algıyı başka yöne çekerek” yanıltıcı bir bilgilendirme yapılıyordu.
“Devler” denilen de diğer gelişmekte olan ülkeler. Yoksa gelişmiş “devler” hem yurttaşına, işletmesine doğrudan mali destekte hem de kredide Türkiye’nin çok ilerisinde.
Öyle ki “onlar zengin ülke tabii ki veriler” diyebilecek bir tablo da yok; zira karşılaştırmalar GSYH’na oranla yapılıyor. Tablolar yazının devamında.
“Türkiye likit destekle devleri geride bıraktı” başlıkla duyurulan haberin spotu şöyleydi: “Türkiye’nin likit destek oranı GSYH’sinin yüzde 9.4’ü oranında olurken, aynı kategorideki ülkeler arasında Türkiye’ye en fazla yaklaşan ülke yüzde 6.2 ile Brezilya oldu. Çin yüzde 1.3, Rusya yüzde 1.5’te kaldı.”
Kaynak ise IMF gösterilmişti. Sayılar doğru idi ama ölçüm için doğru kategoriye değil, başka bir kategoriye, kredi patlamasındaki şampiyonluğa işaret ediliyordu.
Anadolu Ajansı “devleri geride bıraktığımızı” aşağıda paylaştığım kendi tablolarında mavi sütunlara (Toplam likidite desteği) işaret ederek yapıyordu. Oysa bakmamız gereken yer bej sütunlardı. (Ek Harcama -Sağlık dışı sektörler)

Ankara’nın çabası, hedefi şuydu; pandemide ekonomik kayıpları olan yurttaşlar, işletmeler ikna edilmeye çalışılıyordu. Sanki yaşadıklarına bakarak değil de farklı olarak kendilerine söylenenle ikna olabileceklermiş gibi.
31 Mayıs günü kabine toplantısı sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi; “Bugün Türkiye, dünyada millî gelirine oranla halkına en etkin, yaygın ve yüksek tutarlı destekleri sağlayan ülkelerin başında gelmektedir.”
Erdoğan sözlerine devam ediyordu: “Dünyada her şey güllük gülistanlık da sadece Türkiye’de sıkıntı yaşanıyor gibi bir hava oluşturmaya çalışanlara verilecek en güzel cevap uluslararası kuruluşların işte bu tespitidir”.
“Uluslararası kuruluşlar” dediği IMF idi. Vatandaşa dönüp “herkesten daha fazla yardım ettik” mealinde ikna etmeye çalışırken, IMF’nin adını zikretmeden ama verilerini kılavuz alarak hakemliğine başvuruyordu.
Ama yeniden tekrarlayayım; IMF’nin yayımladığı verilerde Türkiye’ye şampiyonluk getirecek bir doğrudan destek tablosu yok. Dünya güllük gülistanlık değildi ama yurttaşının cebine yüklü çek bırakan ülkeler önden koşuyordu.
IMF’nin tabloları şurada: Fiscal Monitor Database of Country Fiscal Measures in Response to the COVID-19 Pandemic.
IMF iki ana grupta ele alıyor; biri doğrudan mali destekler, diğeri ise garanti ve likidite destekleri. Doğrudan mali destekler, adı üzerinde bütçeden doğrudan yurttaşlara ve işletmelere yapılan karşılıksız hibe ödemelerinden oluşuyor. Garanti ve likidite destekleri ise ağırlıkla kredi kolaylıkları ve garantileri içeriyor.
Türkiye’nin verdiği doğrudan destek miktarı IMF tablolarında, sağlık dışı ödemelerde 10 milyar dolar, yani GSYH’nın yüzde 1.5’i olarak yer alıyor. İkinci grupta, yani kredi kolaylıkları, garantiler ve likidite desteklerinde ise 67 milyar dolar (GSYH’nın 9.4’ü) olarak yer almış. Peki bu ikinci grupta bu kadar yüksek olan ‘destek’ nedir? Tabii ki kamu bankalarının piyasaya pompaladığı yaklaşık 350 milyar TL kredi ile KGF’nin ilave verdiği 118 milyar TL’lik kefalet. İşte Ankara’nın öne çıkardığı ve “devleri geride bıraktığı” iddiasında olan kalem bu.
İşte bu ikinci grupla beraber “destek şişirmesi” 661 milyar TL’ye ulaşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da 31 Mayıs konuşmasında, salgınla mücadelede verilen mali desteklerin toplamda 661 milyar lirayı bulduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin “salgın sürecini çok ciddi ekonomik kayıplara, sosyal sıkıntılara, güvenlik tehditlerine maruz kalmadan geçirmesinde” çok büyük katkısı olduğunu söylüyordu.
Doğrusu 661 milyar TL’lik bir mali desteğin büyük bir bölümünün kamu bankaları kanalıyla verilen krediler olduğunu bilsem de ana ayrıntılarını yine de merak ettim.
Hemen ertesi günü, 1 Haziran günü Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, bir twitter mesajı ile şunları yazdı: “Ekonomi Reform Programımızda yer alan eylemlerinden birini daha hayata geçirdik. İlkini dün açıkladığımız Kamu Maliyesi Raporu, üçer aylık dönemler itibarıyla yayımlanacak.”
Kamu Maliyesi Raporu yayımlanmıştı.
Raporu merakla okuyunca karşıma çıkan şu oldu: 661 milyar TL’lik pandemi desteklerinin alt kalemleri olduğu gibi tablolaştırılmıştı.
Bu tablo çok açık biçimde doğrudan yapılan mali destek-hibe miktarlarını gösteriyor.
Tabloda yeşil renkle vurgulanan satırlar, yurttaşlara-işletmelere doğrudan yapılan ödemeleri gösteriyor.
Tablo, bu ödemelerin ne kadarının bütçeden ne kadarının İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yapıldığını da gösteriyor.
Çok açık ki bütçeden şimdiye kadar yapılan doğrudan ödeme toplamı 11 milyar TL.
İşsizlik Fonu’ndan yapılan ise 57.3 milyar TL.
İşsizlik Fonu’nun, işçilerin ücretlerinin bir parçası olan primlerle oluştuğu dikkate alınırsa bu fondan yapılan ödemeler, ‘işçinin parasını işçiye ödemek’ demek.
Kamu bütçesinden pandemi nedeniyle iş, gelir kaybına uğrayan yurttaşlara kamu bütçesinden ödenen para sadece 11 milyar TL.
İşte bu akıl alır gibi değil. 100 yılda bir karşılaşılan yıkıcı bir salgında yurttaşlara tahsis edilen kamu kaynağının değeri bir otoyol bağlantılı köprüye ödenen kadar değil.

TABLO 1
Kaynak: Kamu Maliyesi Raporu – ugurses.net (Dipnotlar için metnin sonuna bakınız)
Diğer kalemler ise sağlanan kolaylıklar, ertelemeler gibi destekler nedeniyle kamunun kaybettiği gelir ya da yüklendiği ilave maliyetleri gösteriyor.
Devlet kendi cebinden ne harcadıysa hangi vergiden vazgeçip ötelediyse nihai olarak bütçe dengesine yansıyor bunlar.
Yani bunların hepsinin cari yıl içine yansıyan toplam maliyetini, nihai olarak bütçe açığında görüyoruz. 2021 bütçe açığına da yansıyacak.
Neyse ki Kamu Maliyesi Raporu’nda diğer ülkelerle birlikte bütçe açığındaki değişim grafikle gösteriliyordu:

ugurses.net Kaynak: Kamu Maliyesi Raporu
Grafikte diğer ülkelerin pandemi destekleri ile bütçe açıklarının nasıl büyüdüğü açık biçimde görülürken, Türkiye’nin bütçe dengesi GSYH’nın yüzde 2.9’undan sadece ve sadece yüzde 3.4’üne çıkmıştı. Yani binde 5’lik bir artış olmuştu.
Oysa diğer ülkelerin bütçe açıklarının GSYH’larına oranla yüzde 3.5-5 arası arttığı görülüyordu.
Peki IMF tablolarında bu durum nasıl görünüyordu?

TABLO 2
ugurses.net
İşte gerçek tablo bu.
“Türkiye’de sıkıntı yaşanıyor gibi bir hava oluşturmaya çalışanlara verilecek en güzel cevap uluslararası kuruluşların işte bu tespitidir” derken, Cumhurbaşkanı Erdoğan farkında mıydı bilmiyorum; ama o uluslararası kuruluş bize Türkiye’nin en düşük doğrudan mali destek veren ülke olduğunu söylüyordu, yayımladığı tablolarda.
ABD’nin üç ayrı ek bütçe ile yurttaşlarına çek dağıttığını anımsayalım. İşte bu kategoride G20’nin son 3’ünde yer alıyoruz.
Bitmedi; OECD’nin 31 Mayıs’ta yayımladığı raporda da benzer bir saptama var. Zaten kullandıkları veri de IMF tabanlı. Orada da Türkiye’nin doğrudan desteği GSYH’nın yüzde 1.9’u hesaplamışlar. BU da IMF verilerindeki sağlık harcamaları ile sağlık dışı harcama toplamına eşit. Burada da görülüyor ki kendi grubundaki ülkelerin harcadığının yarısından az.

Kaynak: OECD
Tekrar başa dönelim; doğru Türkiye kendi grubunda likidite desteğinde en yakın rakibinin yüzde 50 fazlasını yaptı. Ancak bunu ne pahasına yaptı? Döviz rezervlerini boşaltıp, Merkez Bankası’nı 60 milyar dolar borçlu hale getirerek, ülkeyi kırılgan ve ödemeler dengesi krizi eşine getirip bırakarak.
Çoğu ülkenin politika yapıcıları, mali desteği hane halkına verirken, buradan ekonomiye akacak talebin, kapanma ve karantina koşulları nedeniyle iş ve hasılat kaybına uğrayan iş kesimine akmasını sağlamak istediler. Bizde ise talebi besleyecek doğrudan gelir aktarımı yerine, kredi patlaması ile döviz, altın ve ithal otomobil talebi patlatıldı.

TABLO 3
5 milyona yakın işsize ilave olarak yaklaşık 5 milyon kişinin de işbaşı dışına çıktığı, toplamda 10 milyon kişinin iş ve gelir kaybına uğradığı bir tabloda, kredi pompalamasına ve negatif reel faize dayanan politikayla eriyen rezervler ile kur patladı, enflasyon ve harcanabilir gelir geriledi. Muhtemeldir ki orta gelir grubunda da çalışanlar çoğu işyerinde enflasyonun altında ya da sıfır ücret artışı aldılar.
Bu tabloda “Devleri geride bırakma” iddiası olsa olsa züğürt tesellisi olur.
***
Tablo 1’e ait özgün dipnotlar:
2) Salgın döneminde değişen piyasa koşulları nedeniyle tarımsal üretici ve esnafa verilen hazine faiz destekli kredi talebindeki artıştan ve bu dönemde yapılan kredi ertelemelerinden kaynaklanan ilave ödemeleri göstermektedir.
(3) Esnafa hibe olarak yapılan kira desteği, nakdi destek ve ciro kaybı ödemelerini içermektedir. Kira ve nakdi destek hibesi 14 Aralık 2021; Ciro Desteği 6 Şubat 2021; Esnafa Hibe Desteği 17 Mayıs 2021 tarihlerinde kamuoyuna duyurulmuştur.
(4) 2021 Nisan ayı itibarıyla gerçekleşen “Gelir, Kira ve Ciro Kaybı Destek” bilgilerini içermektedir.
(5) Sosyal Destek Programı kapsamında 4,4 Milyar TL merkezi yönetim bütçesinden, 4,2 milyar TL Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ödeme yapılmıştır. Hane başına birden fazla ödeme yapılması söz konusu olduğu için faydalanıcı hane sayısı mükererlik içerecektir. Ayrıca, Biz Bize Yeteriz Türkiyem Kampanyası kapsamında 2,1 milyar TL’lik ödeme yapılmıştır.
(6) Vergi oran indirimlerinden toplumun tüm kesimleri yararlanmıştır.
(7) Fesih kısıtı 30/6/2021 tarihinde sonlanacaktır.
(8) Salgın gerekçesiyle uygulanan kısa çalışma 30/6/2021 tarihinde sonlanacaktır.
(9) Kurumsal kredi paketlerinden kullandırım sayısı 1 milyon 246 bin 881; bireysel tüketici kredi paketlerinden kullandırım sayısı 8 milyon 257 bindir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları



































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.12.2022
18.07.2022
18.02.2022
13.02.2022
29.01.2022
24.01.2022
17.01.2022
10.01.2022
4.01.2022
2.01.2022