Vahap COŞKUN
Türkiye, artık hemen her gün yeni bir hukuk skandalına uyanıyor. Son kurban, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu oldu. Kaftancıoğlu’na hepsi eski tarihli sosyal medya paylaşımlarından ötürü 5 ayrı davadan toplam 9 yıl 8 ay hapis cezası verilmişti. Yargıtay, bu davalardan ikisini düşürdü, diğer üç davadan verilen 4 yıl 11 aylık cezayı ise -birini düzelterek- onadı.
Hapis cezasının yanı sıra Yargıtay, TCK’nın 53. Maddesi uyarınca Kaftancıoğlu’na getirilen “siyasi parti yöneticiliği” kısıtlamasını da onadığından, Kaftancıoğlu siyasi yasaklı hale de geldi.
Varılan hükme dair iki noktanın altını kalın bir biçimde çizmek gerekir: Birincisi, Kaftancıoğlu’nun mahkûmiyetine neden olan sosyal medya paylaşımlarının tamamının 2012-2017 yıllar arası döneme ait olmasıdır. İkincisi; Kaftancıoğlu hakkındaki soruşturmaların onun CHP İstanbul İl Başkanı olmasından, davaların ise CHP’nin İstanbul seçimlerini kazanmasından sonra başlamasıdır.
Altı çizilen bu noktalar bizi bir neticeye vardırır: Eğer, Kaftancıoğlu CHP’nin İstanbul İl Başkanı olmasa idi, onun hakkında bir soruşturma başlatılmazdı. Ve eğer AK Parti, İstanbul belediyesini kaybetmeseydi, muhtemel Kaftancıoğlu ceza almazdı. Yani yargı, bir intikam aygıtına dönüştürüldü. İktidar siyaseten yapamadığını, basit bir aparatı kıldığı yargı eliyle yaptı ve bir türlü hazmedemediği İstanbul’un yenilgisinin intikamını Kaftancıoğlu’ndan aldı. Kararın başka bir izahı yoktur; ortada hukuki bir karar değil, siyasi bir rövanşizm vardır.
Muhalifleri ezmek
Totaliter ve otoriter ülkelerde hukuk, iktidarlar tarafından muhalifleri tasfiye etmek ve gerektiğinde bir bütün olarak muhalefeti ezmek için kullanılır. Hukuku hukuk yapan temel ilkelerin peyderpey terk edildiği bu vasatta hukuka atfedilen mana, toplumsal barış ve düzeni tesis ve idame ettirmesi ve adaleti sağlaması değil, iktidarın ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Hukuk, iktidarın menfaatlerine uygun işlediği nispette hukuktur ya da daha açık bir ifadeyle hukuk, iktidarın dediğidir.
Muhaliflerin sindirilmesi, bu çerçevede, hukukun en mühim vazifelerinden biri olur. İktidar, herhangi bir nedenden ötürü kendisi için tehlikeli addettiği kişi ve grupları saf dışı etmek için bir sopa olarak hukuka müracaat eder. Hukuk aracılığıyla muhalifler kriminalize edilir ve cezalandırılır. Muhalifleri sahadan sürmek için yeni suç kategorileri ihdas edilir ve geçmişte bir suç teşkil etmeyen eylemler yeniden “kıymetlendirilerek” suç kapsamına alınır.
Kurallar herkes için aynı anlamı taşımaz ve herkese eşit bir biçimde tatbik edilmez. Kişi yargı makamları tarafından, fiiline göre değil, iktidar karşısındaki konumuna göre muameleye tabi tutulur. Bir eylem, iktidardakiler için ayrı ama muhalifler için ayrı sonuç doğurur. Bir ifade, iktidarın mensupları ve yakınlarına zerre dokunmazken, muhaliflerin hayatlarını karartır. Zira hukuk, adalete göre değil, adamına göredir.
Hukuksuzluk bir bumerangdır
Türkiye’de olan budur; Demirtaş’ın, Kavala’nın ve son olarak Kaftancıoğlu’nun yaşadığı da budur.
Kaftancıoğlu çözüm süreci döneminde paylaştığı sosyal medya mesajları nedeniyle yargılandı ve mahkûm edildi. Bu bağlamda iki hususa dikkat edilmelidir:
İlk olarak, o paylaşımların hepsi, ifade özgürlüğü kapsamındadır. Hiçbirinde tek bir suç unsuru yoktur. Kaftancıoğu ve benzer paylaşımda bulunanların cezalandırılması açık bir hukuksuzluktur. Ve bu hukuksuzluk eninde sonunda tespit edilecek; Anayasa Mahkemesi’nden, o da olmazsa AİHM’den dönecektir. Hukuksuzluğu savunanlara ise bunun ayıbını boyunlarında taşımak düşecektir.
İkinci olarak, iktidarın dün kendi başlattığı bir süreci bugün muhalefeti güçsüz kılmak ve muhalifleri bertaraf etmek için kullanması ne siyasi ne de ahlaki olarak bir yere oturtulabilir. Ama bunun da ötesinde bu tavrıyla iktidar, ilerde kendi eliyle kendi başına çorap örülmesine zemin hazırlamıştır. Çünkü iktidar muhiplerinin hemen hepsinin geçmişinde, gerek çözüm sürecini savunan ve gerek FETÖ’yü öven mebzul miktarda yazı, mesaj veya paylaşım bulmak mümkündür.
Dolayısıyla sosyal medyada kazı yapmayı ve kişilerin belli bir bağlamda söyledikleri ifadelerden bugünün ihtiyaçları mucibince suç çıkartmayı bir ceza hukuku kaidesine dönüştürmek, akıl kârı değildir. Zira bu kaide, yarın hava döndüğünde bu kez mevcut iktidara ve yandaşlarına yönelir. Onların mesajları ortaya sürülür ve herkesi bol kepçeden terörist ilan eden mahkeme kararları bu kez onlara tatbik edilir.
Hâsılı hukuksuzluk bir bumerangdır; döner dolaşır ve nihayetinde gelir sahibini vurur.
28 Şubat’ı hatırlamak
Hukuksuzlukla hükmedenler ezeli bir zaafla maluldürler; iktidar başlarını döndürür ve hukuksuz düzenlerinin daimi olacağını sanırlar. Güçleri yoğunlaştıkça özgüvenleri tavan yapar ve ilelebet muktedir kalacakları zehabına kapılırlar. Bu güç zehirlenmesinin tipik bir örneği, 28 Şubat idi. 28 Şubatçılar, gayri hukuki temeller üzerine kurdukları yapının bin yıl süreceğini söyleyecek kadar kendilerinden emindiler. Ama bırakın bin yılı, 28 Şubat birkaç yıl bile dayanamadı ve dönemin, hukuku elinin tersi ile iten muktedirleri daha sonra hukuku arar oldular.
AK Parti ve taraftarları her vesile ile 28 Şubat’ı anmayı severler ve bunu da hep mağduriyetlerini hatırlatmak ve başkalarına ders vermek için yaparlar. Lakin eğer 28 Şubat’tan bahsedilecekse bugünkü AK Parti’nin çıkartması gereken üç ders var: Birincisi, dünün mağduriyetlerinin bugünkü zulümleri meşrulaştırmayacağıdır. İkincisi, adaletsiz her yapının çürük olacağı ve mutlaka yıkılacağıdır. Üçüncüsü de, herkesin er ya da geç hukuka ihtiyaç duyacağıdır. Bunlar, 28 Şubat için olduğu kadar, AK Parti için de geçerlidir.
Ezcümle zulüm ile abad olunmaz ve bir zamanların Erdoğan’ının dediği gibi “hukuk herkese lazımdır.”
Politikyol, 15 Mayıs 2022
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025