Melih ALTINOK
Oksimoron üretmek konusunda pek bir mahiriz. Bu “zenginliğin” kaynağında cehalet olsa daha kolay tolere eder ve üzerine espri yapmakla yetinebilirdim. Ancak bu alandaki “eser” sahiplerinden akademik titrlerine ya da demokrasi üzerine nutuklarına bakınca insan bir manipülasyon kampanyası olasılığını göz ardı edemiyor.
Birkaç yıl öncesini hatırlayın. Askeri vesayet, yargısının, yerindelik denetimleriyle Anayasa Mahkemesi’nin siyaseti yeterince güdükleştirdiği yetmiyormuş gibi, darbe planları ve muhtarılar da hazırlıyordu. Böyle bir atmosferde ilk kez bir hükümet siyaset kurumun üç paralık itibarını yerden kaldırmaya yeltendi. Askeri vesayetin siyaseti işlevsizleştirmek için oluşturduğu mekanizmalara kısmen de olsa müdahale etti.
Serbest ve genel seçimlerle siyasal iktidarı kuranların, halktan aldıkları doğrudan yetkiyi, askeri ve sivil bürokrasinin gücünü seçilmişler lehine daraltması her demokraside ancak alkışlanacak bir durumdu. Türkiye’de de, en azından gerçeği bükmek konusunda ulusolculardan ayrı gördüğümüz isimlerden de bu hakkı teslim etmelerini bekliyorduk.
Ancak yine olmadı. Darbeler üreten eski rejimden yakınan bazı isimler, Kemalist kişilik bozukluğundan mustarip statükonun apolojistleriyle saf tuttular. Siyasetin halkın iradesi adına bu naif cüretinin bile demokrasi adına “tehlike” olarak sunulmasına katkı yaptılar.
İşte o zamanlar bu paranoyayı ifade etmek için “bizimkilerin” icat ettiği kavram “sivil vesayet”ti. Sanırım patenti de, çok değil o günlerden birkaç yıl sonra PKK ile çözüm müzakerelerine başlayacak olan hükümetin yaptığı duble yolları “Kürtleri katletmek için hazırlık” olarak gördüğünü yazan bir akademikteydi.
Derken bu kavram alay konusu olup yalnızca Kemalistlerin başvuracağı kadar düşünce yeni bir formül devreye sokuldu. Evet, sıkı durun, yeni göz bebeğimiz “millet faşizmi.”
Bunun isim hakkı da, bir çırpıda kendisine köşe verecek tonla gazete sayabileceğimiz, hiç olmazsa fiilen çıkarttığı gazeteyi işaret edebileceğimiz, ancak Kıbrıs’ta bir internet sitesinde yazmasına müsaade edildiğini söyleyen yazara ait.
Peki, yazar “devlet faşizminden millet faşizmine” yöneldiğimiz iddiasına dayanak olarak neyi gösteriyor?
Bu yönde sistemle ilgili yapısal değişiklikleri mi?
Tek kelimeyle hayır!
Erdoğan’ın konuşmalarında sık sık millet demesine, onun tabiriyle “millet aşağı millet yukarıya, gene insan yok, gene birey yok, gene vatandaş yok…”
Allah Allah, faşizm başka bir şey ve bu tanımı kullanmak için başka göstergeler olsa gerek, değil mi?
Bir hitap şeklinden aşırı yorumla “Duçe” çıkartanlara sormak lazım. “Halkım” ya da “vatandaşlarım”, olsa garip olur gerçi ama hadi onları da sayalım, “insanlarım,” “bireylerim” kullanılsa sizce nasıl olur?
Tamam, ciddi olayım, çabalıyorum da ama bir ülkede hükümetin faşizme yöneldiğini iddia edenlerden de aynı hassasiyeti beklemeliyiz değil mi?
Erdoğan’ın sert üslubu, evlere müdahale ediliyor ya da içki yasaklandı yalanları, medyanın ticari örgütlenmesini değinmeden “yandaş medyadan” yakınmalar ya da polisin toplumsal olaylardaki sert müdahalesi dışında söyleyecek bir şeyiniz olmalı.
Ha bir de Sabih Kanadoğlugillerin bile artık dillendirirken yüzünün kızardığı o anakronik “Weimer Almanyası-anayasası” benzetmesi ve “içinden Hitler çıkartan sandık” masalı var değil mi?
Ya, partilerin kapatıldığı, muhalefetin yasaklandığı hatta üyelerinin devlet eliyle katledildiği, yargının nerdeyse tüm kuvvetleri tek bir elde topladığı bir ülkeyle ne kadar da benziyoruz. Bence de, 30 yıldır devletle savaşan ayrılıkçı bir örgütün yasal ve meşru yönetmelerle parlamentosuna siyasi temsilcilerini sokabildiği bir ülkenin siyasi atmosferi, Britanya’ya ya da İspanya gibi Avrupa demokrasilerine değil olsa Hitler’i iktidara taşıyan Almanya’nınkine benzer. Ordu-yargı ittifakının faşist partiyi iktidara taşıdığı Weimer dönemi de, ordu-yargı hegemonyasının kırıldığı AK parti döneminin tıpatıpıdır. Zaten yeni-sivil anayasayı rafa kaldıran da, ilk dört madde, Türklük tanımı diye tutturan, parti kapatmanın zorlaştırılmasına, siyaset kanallarının açılmasına direnen Rosa Lüksemburgların partisi CHP ya da MHP değil , “kırmızı çizgisiz masaya oturuyorum” diyen Nazi’lerin muadili AK Parti’dir.
Cümle içinde “faşizmi” kullanmanızın gizleyemediği faşizan yaklaşımlarınızı, 2000 öncesini adeta asrısaadet devri diye yutturduğunuz gençlere satabilirsiniz. Kemalistler hatta Ortodoks sol da ortada kayda değer bir reform adımı yokken AK Parti’ye açtığınız kredinin, radikal adımlar gelince kesilmesinin tamamen “duygusallığınızdan” kaynaklandığını ağız ucuyla da olsa kabul edebilir. Hatta bugüne kadar ki hakkaniyetli tavırlarından ötürü mahallelerinde dışlanmaktan bıkıp Gezi’yi trapez olarak kullananlar da destek olur size. “Gerekiyorsa eleştirilir” gibi sağlıklı, basit bir yaklaşım varken, “aslında AK Partiyi eleştirmenin dayanılmaz faziletinden” falan bahsederken sizin ikrarınızın meşruiyetine sığınabilirler.
Ama ülkedeki dönüşüm süreciyle birlikte söz söyleme tekelinizi kıran reaya sizleri artık çok iyi tanıdı. Siyasetin eleştiriyi hak eden ve tolere edilebilir icraatlarını, demokrasi düşmanlığından başka bir şey olmayan “anti siyaseti” teorize etmeden nasıl mahkûm edeceğini biliyor. Eski Türkiye’de muhalefet olarak yutturulan, “demokratik seçimler sonucunda oluşturulmuş meclisten çıkan hükümetin siyaset alanını tehlike sayan” yaklaşımın asıl faşizm olduğunu biliyor. Halkın iradesini, ancak CHP benzeri devletin ideolojik aygıtları Meclis’e taşırsa meşru, muhafazakârlara teveccüh gösterirse ise gayrı meşru sayan itikadınızın darbe rejimin can suyu olduğunu görüyor.
Evet, size göre muhafazakâr bir partinin “demokrasi oyununu” layıkıyla oynayıp başarı kazanmasının “kendisi” suç. Bunu tüm dünyanın izlediği serbest, genel ve meşru üç genel, iki yerel ve iki referandumla sürdürmesi ise faşizm. Bu partiyi iktidara taşıyan milyonlar ise “diktatörün kara gömleklileri” ya da yanlış bilinçten mustarip koyun sürüsü. Bu koşularda da her seçim, 60’lardaki atalarınızın tabiriyle “cici demokrasisinin” gayrı meşru yarışı… O halde yaşasın mahşere kadar parlamento dışı muhalefet!
Eski Türkiye’de, mesela 27 Mayıs darbesinin sabahında, uçağa doldurulup Ankara’ya nakledilen organik aydınlara “iktidarın zaten meşruiyetini yitirdiği” söylettiriliyordu. Çelik’in şarkısında olduğu gibi, devir değişti e tabi organik aydınların yöntemleri de. Şimdilerde Türkiye için yazdıkları “diktatör Tayyip millet faşizmine yürüyor” makalelerini, Ercan Havalimanı’na inmeden, konforlu konforlu evlerinden Kıbrıs sitelerine gönderiyorlar.
http://serbestiyet.com/organik-aydini-sozunden-taniriz-da-millet-fasizmi-ne-ola-ki/
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları



























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019