Melih ALTINOK
ABD’li düşünce kuruluşu Freedom House’un (Özgürlük Evi) 2013 basın özgürlüğü raporunda, Türkiye 62 puanla 134. Sırada yer aldı. Bu da AB adayı Türkiye’nin Mısır, Libya, Kırgızistan gibi ülkelerle aynı kategoride olduğu anlamına geliyor.
Bırakın yazmayı, okumanın cesaret gerektirdiği Gündem gibi gazetelerde yazdım. Hatta sonuncusundan da “siyasi” nedenlerle tasfiye edildim. Dolayısıyla basın özgürlüğü benim için şahsi bir “mesele” de. Bu yüzden Free Press Unlimited gibi, Türkiye’deki basın özgürlüğüne radikal eleştiriler getiren bağımsız kuruluşların çalışmalarını da yakından takip edip destekliyorum.
Ne var ki konuyu bu denli önemseyen biri olarak FH’nin raporu karşısında heyecanlanmak şöyle dursun, sadece güldüm. Ne gariptir ki, medyadaki tekel konumlarıyla basın özgürlüğü hakkında ağızlarını bile açmaya hakları olmayanlar üzerine atlayıverdiler.
Rapor, yayınlayan kuruluşun niteliği ve araştırma kriterleri sorgulanmadan merkez medya-ilişikleri ve cemaatin yayın organları tarafından köpürtülmeye başlandı. Yiğit Özgür’ün “gerizekâlı” isimli karikatüründen fırlamış avatarlar tarafından da twitter’da yorumlanıyor: “A basın özgürlüğü mü, ben biliyorum. 174. Sıradaymışız işte, ne konuşu’yonuz!”
Dediğim gibi, zaten gülmekten konuşamıyoruz ama bu dezenformasyonu basın özgürlüğü adına deşifre etmek de imtina edilemeyecek bir sorumluluk. Öncelikle, Freedom House, janjanlı adının çağrışımlarının aksine, motivasyonu demokrasi ve özgürlükler olan bir kuruluş değil. Ta 2. Dünya Savaşı yıllarında ABD’nin ulusal çıkarlarını korumak ve komünizm gibi dönemsel tehditleri itibarsızlaştırmak için kurulmuş organik bir örgütlenme. Uluslararası kriterlere göre, STK’dan sayılması bile tartışmalı. Özgürlükler tehlikeye girdiğinde değil, daha ziyade ülkelerin iç ve dış politikaları ABD’nin dümen suyundan çıkıp özgürleşince devreye giriyor. Örneğin doğal kaynakların gelirlerini, ABD’li kartellerin tekerine çomak sokarak halka paylaştıran Chavez gibi bir lider mi çıktı sahneye? FH anında beliriyor. Halkın katledildiği, sömürüldüğü diktatörlük dönemlerinde demokrasi adına esirgediği eleştirelliğini, muğlak kriterler eşliğinde basın özgürlüğü alanında bonkörce savuruyor. Küba, Venezüella, Nikaragua gibi onlarca örneğin hikâyesini, Yıldıray Oğur’un pazar günü Türkiye’de yayımlanan makalesinden okuyabilirsiniz.
FH’nin Türkiye’yi hedef tahtasına oturtmasının nedeni de farklı değil. Türkiye, son yıllarda, Mısır başta olmak üzere bölge politikaları ABD’den bağımsızlaştırdıkça, FH’nin gözüne her zamankinden fazla batmaya başladı.
Abarttığımı mı düşünüyorsunuz? O halde hatırlayalım. Örneğin FH, 2013 Türkiye’sine gazeteci de olan bazı tutuklular ve işsiz yazarlar gibi nedenlerle 62 puan veriyor. Bu denli hassas olan FH, sizce Özgür Gündem’in resmî çeteler tarafından bombalandığı, onlarca çalışanının, bırakın tutuklanmayı, sokak ortasında katledildiği 1994’te Türkiye’ye basın özgürlüğünden kaç vermiştir? “Soru mu bu” diyorsunuz değil mi? Haklısınız kıyas bile kabul etmez. Ama FH pek sorun etmiyor böyle “şeyleri”. 90’larda öldürülen 50 gazeteci için, hepitopu üç beş puan kırıvermiş Türkiye’nin şimdiki notundan, o kadarcık…
“Yahu not verme kriteriniz nedir o halde” diye sormanız anlamsız. Zira Twitter’da İzzet Yaşar'ın yazdığı gibi, FH Türkiye’ye bakınca “yolsuzlukları yazan gazeteciler kovuluyor” iddiasını görüyor. Ama aynı ülkede, polis istihbaratın manipülatif yolsuzluk iddialarını yayınlamak için “özel” gazetelerin kurulduğunu umursamıyor mesela.
Ya da faşizan ceza kanunlarında tutuklu gazeteciler lehine reforma giden siyasal iktidarı, yargıdaki örgütlenmesiyle sıkıştıran paralel çetenin “basın faaliyetleriyle” ilgilenmiyor.
Gerçi niye yoracaklar ki kendilerini. Çevreye meyleden ülkelerin üzerinde ABD’nin ulusal çıkarları için Demokles’in kılıcı gibi sallanan Özgürlük Evi’nin Türkiye’deki müştemilatı kimlerine beş yıldızlı otel. Adamlar da 1984 romanında, ülkeyi mutlak bir diktatörlükle yöneten Ingsoc partisinin mottosunu ezberletmiş “bizimkilere”, yılda bir kere tekmil verdirip okutturuyor işte:
“Savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cahillik güçtür!”
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019