Melih ALTINOK
Hükümetten ÖYM düzenlemesi hakkında farklı sesler yükseliyor.
Net olansa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın değişikliğe büyük oranda ikna olduğu.
Yo, kimi arkadaşlarımızın çok sevdiği gibi bu işi Ankara’daki “tapınak şövalyelerinin” faaliyetlerine falan bağlamıyorum elbette.
Hükümete çok ama çok yakın medyanın, bu düzenlemeyi, zorunlu proletarya diktatörlüğünün ardından gelen sosyalizm havasında sunmasınaysa gülüp geçiyorum zaten.
ÖYM’lerle ilgili kararında Başbakan’ın da mustarip olduğu, pek çoğumuzun direnemeyip seline kapıldığı, sayılarına tezat sesleri gür çıkan müzmin muhalif kesimlerin mahalle baskısıdır.
İşi babasını savunan bir evladın masumiyetinden çıkartıp, hesaplanmış jest ve mimikler de dâhil profesyonel bir manipülasyon faaliyetine çeviren Pınar Doğan-Dani Rodrik’ten tutun da, marjinal sol gruplara kadar fiili bir ittifakın yarattığı baskıdır bu.
Hükümetle kulis yapan endişeli eski ve yeni askerî bürokratların, CHP’nin pohpohlaması işin tuzu biberidir.
Yeni program hazırlığı yaptığı açıklanan Ayşenur Arslan’ın CNN Türk’teki programında reklam arası verilmesini “basın özgürlüğüne darbe” diye anonslayan Amberin Zaman’ın da katkısı vardır bu havada.
İçeride “Yetmez ama evetçilere” göz kırpıp, dışarıda reform sürecini ecnebilere “İranlaşma” olarak lanse eden duayenlerin de.
Orhan Kemal Cengiz’in dediği gibi, “Cumartesi annelerinin Galatasaray’da ne işi var, Silivri’nin önünde toplanmaları lazım, çocuklarının katilleri Silivri’de” diye isyan edeceklerine, Silivri önünde sanıklar lehine “duyarlılık çağrısı” yapmaya hazırlanan solcu akademiklere de alkış tabii ki.
İşte, hükümetin, itidalli uzlaşı dönemine sürüklenmesinde bu yoğun manipülasyon faaliyetinin etkisi büyüktür.
Bu mahalle baskısı nice demokratları, “referandumda evet dediğim için özür diliyorum formu”nu doldurma noktasına savurmadı ki, içte ve özellikle dışta “aman başımız ağrımasın” diyen Erdoğan’ı ve hükümeti sendeletmesin?
Dünyanın her yerindeki muadillerinin gündemi askerî vesayetle hesaplaşma, sivilleşme, şeffaflaşma olan demokratlarımız bile kararsızken, “muhafazakâr” bir iktidar bu iş için niye öne atılsın?
Size diyorum dostlar. Belki tutumları Cemaat’inkine denk düşecek diye, pasif kalıp bu dezenformasyona destek olan herkesimden ve inançtan demokratlar.
Bugüne değin sustunuz ama hiç olmazsa 1 temmuzdan önce çıkartılması istenen düzenleme şekillenmeden biraz netleşin.
Bunu, “cinayetinin arkasında örgüt yok” kararı verildiğinde haklı olarak sokağa döküldüğünüz, ancak öldürülmesiyle ilişkilendirilen Zirve Katliamı davasında “aha da o örgüt Ergenekon’dur” diyen iddianameyi görmezden geldiğiniz Hrant için yapmalısınız mesela.
Bakın, Zirve Katliamı davasının müdahil avukatı Erdal Doğan ne diyor:
“ÖYM’lerin doğal yargı gereği kaldırılması gerektiği düşüncesindeyim ancak CMK 250. Madde ile savcılara verilen yetkilerin bu gibi cinayetlerde düzgün şekilde kullanılmış olması, dokunulmazlık zırhına kimsenin sokulmaması Türkiye için tarihî döneme işaret etti.”
Avukat haklı. Keşke İsviçre’de yaşasaydık da özel mahkemelerimiz olmasaydı. Ama CMK 250/3, askerlerin “kendi mahkemelerinde” değil, biz reayalara bakan mahkemelerde yargılanmasının yolunu açmasa, gayrımüslim vatandaşların katledilmesinde rolü olduğu iddia edilen o askerler şimdi nerdeydi sizce?
251. Madde olmasa, Gölcük’teki aramayı kim yapardı, Kozmik Oda’ya birazcık da olsa kim girerdi?
Demek ki neymiş? Devlet görevlilerinin sanık olduğu Balyoz, Ergenekon vs. gibi darbe davalarında özel yetkiler şartmış. Düzenlemeye dair tartışmaları kaygıyla izleyen efsane İtalyan savcı Felice Casson’un dediği gibi “Hakikate ulaşabilmek için dokunulamaz kimse olmaması gerekir”miş. Bu düzenleme heybeden çıkmamış.
Sapla saman birbirine karışmasın. AK Parti’nin olası fütursuzluklarını engelleyecek demokratikleşmenin yolu, siyaset kurumu üzerindeki vesayetin kozmik odalarına dalan, dokunulmaz askerlere vatandaş muamelesi çeken yasayı ve mahkemeleri tukaka ilan etmekten geçmiyor.
MİT kriziyle kafanızı karıştırmalarına da izin vermeyin. O dönemde siyasal iktidarın politikalarını yargının “esastan” denetleyemeyeceğini söyleyip hükümetin yanında yer almıştık. Şimdi de siyaset üzerindeki başka bir vesayetin, askerî vesayetin tehdidinin toprağa gömülmesi, yargının işinin yarım kalmaması için hükümetin bu girişimine muhalefet etmeliyiz.
Türk hukuk sistemin ceberut zihniyetinden kaynaklanan arızaları, DGM’lerde karşı olduğumuz zihniyeti yerden yere vurmak, insan hakları ve demokrasi adına bu alanlarda iyileşme talep etmek elbette işimiz. Fakat darbe rejimin aktif unsurlarının ve safralarının “esaslı soruşturulmasının” engellenmesine siyaseten doğruculuk adına alet olmak bize mi kaldı?
Evet, umarız tartışmalara “AK Parti terör ile mücadele konusunda, darbeciler ile mücadele konusunda, organize suç örgütleri ile mücadele konusunda yargının elini zayıflatacak bir uygulamaya imza atmadı, atmayacak” sözleriyle katılan Hüseyin Çelik’in sağduyusu galebe çalar. Biz testi kırılmadan uyarımızı yapalım da.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019