Mümtazer TÜRKÖNE
Lafı eğip bükmenin anlamı yok. Anayasanın “değiştirilemez” hükmünü içeren 4. maddesi ve bu hükümle değiştirilmesi engellenen ilk üç madde değil, doğrudan Kürt sorunu tartışılıyor.
Kimsenin ne birinci maddede yer alan “Cumhuriyet” ile ne de ikinci maddede sıralanan cumhuriyetin “demokratik”, “sosyal”, “hukuk devleti” niteliği ile sorunu yok. Üçüncü maddede yer verilen “İstiklâl Marşı”na, başkentin Ankara oluşuna ve ay-yıldızlı Türk bayrağına da itiraz eden bir ses kimseden çıkmıyor. Cumhuriyetin “laik” niteliği bile bu sefer tartışma konusu yapılmıyor. Gündeme getirilen 2. Maddede yer verilen “devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü” ilkesinin koruması altına yerleştirilen “dili Türkçedir” kuralı üzerinden Kürtçeye biçilen statü ve değiştirilemez hükümlerin kaynağı olarak 2. maddeye konulan “Atatürk milliyetçiliği” ibaresi.
Anayasa gündemi, her haliyle anayasa gündemi değil. 2011-13 arasında 26 ay boyunca Meclis’te Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmış ve 60 maddede anlaşma sağlanmıştı, şimdi hatırlayan bile yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan “ilk dört maddeyle sıkıntımız yok” diyerek bu tartışmayı noktalamak maksadıyla “Biz yeni anayasa sürecini yönetmek arzusundayız” vurgusu yapıyor. Burada “yönetmek” kelimesi “gündem belirlemek” anlamına geliyor. Ekonominin baş ağrıtan yoğunluğunu biraz azaltmak için. HÜDA-PAR’ın Genel Başkanı Yapıcıoğlu’da, “değiştirilemez” hükmünü içeren 4. Maddeyi ittifak ortaklarına çelme takacak şekilde gündeme getirirken aslında anayasayı değil, “Kürtçe” üzerinden DEM’i sollayıp öne geçmeye çalışıyor.
Anayasalarla ilgili iki hususu kuvvetle hatırlamamız lâzım.
Birincisi, anayasalar siyasal hukuka dair metinler olmaktan önce sosyal sözleşmelerdir. Sosyal Sözleşme sözü şu anlama gelir. Anayasalar yapılırken devlet veya siyasî otorite taraf değildir. Toplum kendi arasında benimsediği ortak kuralları belirleyen bir düzen kurar ve bu ortak yetkileri egemen güce yani devlete devreder. Bu yüzden anayasalara Sosyal Sözleşme adı verilir. Bu sosyal sözleşmeler yani anayasalar dokunulmaz ve devredilmez temel haklar düzenini yetkilerin devredildiği egemen güce karşı korumak ve güvence altına almak için yapılır. Anayasaların yürütme-yasama-yargı gibi erkleri düzenlemesi ve birbiriyle ilişkisini belirlemesi, yetkileri ve sorumlulukları paylaştırması onların işleyişinden önce anayasalarda yer alan temel hak ve özgürlükleri koruyacak denge ve fren mekanizmalarını oluşturmak içindir.
“DEĞİŞTİRİLEMEZ” HÜKÜMDE ALMANYA VE FRANSA ÖRNEKLERİ…
İkincisi, anayasaya ne yazarsanız yazın hepsi gelip milletin vicdanında o hükümlerin karşılığı olarak somut şekilde yaşayan yorumlardan ve ortak iradeden güç alır ve hayat bulur. Bu ortak iradeyi, yani milleti meydana getiren ruh ise kader birliğidir. Bütün kutsal metinlerin başına geldiği gibi, her anayasal prensip somutlaşan bir yoruma konu edilir. “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” yani ulus-devlet prensibi Fransa’da merkezî devlet olarak anlaşılırken, Almanya’da federal yapı olarak gösterilir, birbirine zıt bu iki ilkenin her ikisi de bu ülkelerde “değiştirilemez” prensipler olarak anayasalarda yer alır.
1961 Anayasası “Türk milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak” diyordu, şimdiki anayasa değiştirilemez maddeler arasında “Atatürk milliyetçiliği” idealine yer veriyor. Hangisi “devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü”nü sağlama konusunda daha elverişli? Cevap yorumunuza bağlı. Güneş Dil Teorisi’ni, Türk Tarih Tezini, o dönemde kafataslarını ölçmek için kullanılan kumpasları Atatürk milliyetçiliği zarfının içinde masaya süren bir ırkçının yorumu bile karşınıza çıkabilir. Ancak bir millet halinde yekvücut kalmak gibi önceliğiniz varsa Anayasanın ruhuna uygun olan yorum, Atatürk’ün kendi kaleminden çıkma Medenî Bilgiler kitabında yer alan “Millet” tanımıdır. Ortak bir hatıra mirası ve hafıza, geleceği birlikte yaşama iradesi diye tanımlanan “kader birliği”. Anayasadaki Atatürk milliyetçiliğini bu şekilde yorumladıktan sonra Kürtlerle yaşadığımız uzun tarihi hatırlamanız ve hatırlatmanız yeterli olur. Haçlı seferlerini durduran Kılıç Aslan’ın ve Selahaddin Eyyubi’nin ordularındaki Kürtleri ve Türkleri, Yavuz’un Kürtleri de içine alan bir uzlaşma ile Osmanlı’yı koca bir Orta Doğu devletine dönüştürmesini, Balkan bozgununda Osmanlı askerleri ağaçlara asılırken Türk-Kürt diye ayrıma tabi tutulmadıklarını, Çanakkale’de birlikte aynı vatanı savunduğumuzu, Kurtuluş Savaşı boyunca Kürtlerin Ankara Hükümetini desteklediğini hatırlamanız zengin “ortak miras” için yeterli olacaktır. Size düşen bu ortak mirası “geleceği birlikte yaşama” iradesine dönüştürmek için çaba harcamak, en başta da anayasanızı bu ufka yerleştirmek ve bu amaçla yorumlamaktır.
GELECEĞİ BİRLİKTE YAŞAMA İRADESİ
Daha önce (1961 anayasası) “resmî dil” ibaresinin şimdiki anayasayı “devletin dili Türkçedir” şeklinde girmesinin de Kürtçenin statüsünü belirlemek adına pratikte hiçbir farkı yok. Aşırıya kaçan yorumlar gerçeği çarpıtmak için yapılır. Bir resmî dil, her devlet için ihtiyaçtır; mühim olan diğer dillere tanıdığınız statüdür. Yine aslolan toplumun ihtiyaçları ve anayasaların güvence altına aldığı temel insan haklarıdır. Bir insanın ana dilini yasaklayamazsınız. O dili kullanmasına ve geliştirmesine engel olamazsınız. Türkiye’de “devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü”nü sağlamak adına bu alanda çok büyük eşikler aşıldı, daha da aşılabilir.
Sorun anayasadan değil, bu maddeleri siyasî çıkar, düşman yaratmak ve kendine bir pay almak için fütursuzca kullananlardan kaynaklanıyor. İstiklal Harbinde, Yunan ordusunu çiçeklerle ve Yunan bayraklarıyla karşılayanlar, millet canını dişine takmış vatanını savunurken asker kaçağı olarak dağlarda eşkıyalık yapanlar, savaşı fırsat bilip karaborsacılıktan servet edinenler, giden gayrımüslimlerin mallarına el koyanlar hala aramızdalar. Aman dikkat edin.
Anayasayı maksada uygun yorumlamak bize kalmış; soruyu Türklere de Kürtlere de şöyle sorun: Geleceği birlikte yaşama irademiz ne durumda?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025