Akın ÖZÇER
Bir önceki yazımda Türkiye’nin esasları Atatürkçü düşünce sistemine göre asker ağırlıklı MGK tarafından belirlenen “milli” dış politikasının AB Helsinki süreciyle birlikte değişmeye başladığına dikkat çekmiştim. Bu politikanın değişime uğrayan ögelerinin başında da Soğuk Savaş döneminin“diğer devletlerin içişlerine karışmamak ve kendi içişlerimize karışılmasına izin vermemek” olarak ifade olunan temel ilkesi geliyordu. Gerçi Türkiye artık kurucu üyesi olduğu AK (Avrupa Konseyi) ve üyeliğine aday olduğu AB (Avrupa Birliği) organlarının içişlerine karışmasına alışmış sayılırdı. Ama adaylık statüsüyle birlikte artık Ortak Güvenlik ve Dış Politika’sına (OGDP) uyum amacıyla dünyadaki gelişmelerle ilgili AB bildirilerine de katılmaya başlamıştı. Böylece Orta Doğu dâhil dünyanın birçok bölgesindeki gelişmeler konusunda demokrasi ve temel insan haklarından yana tutum alıyor ve “diğer ülkelerin içişlerine karışmama” ilkesini de çiğnemiş oluyordu.
Dışişleri Bakanlığı’nın bilgi notlarına bakıldığında, dış politikamızın hiç değişmeyen dünyada ve bölgesinde barış, güvenlik ve istikrarın korunmasından yana klasik tutumuna şimdi bir de “insan haklarının, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve sosyal adaletin güvencesini oluşturma” boyutunun eklenmiş olması dikkat çekiyor. Üstelik dış politikanın yeni boyutu bununla da sınırlı değil. Bir de “üçüncü ülkelerin gerek kendi içlerindeki, gerek aralarındaki sorunların çözümünde kolaylaştırıcı ve uzlaştırıcı, hatta arabuluculuk rolü üstlenilmesi” gibi iddialı bir boyutu da var. Dış politika bu boyutuyla, kısıtlayıcı niteliğinin altını geçen yazımda özellikle çizdiğim “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”nin (MGSB) zincirlerinden en azından söylemde kurtulmuş olduğu izlenimi veriyor.
Bununla birlikte, kendi Kürt sorununu demokratik yollardan çözüme kavuşturamayan, nedenleri ne olursa olsun Kıbrıs sorununa çözüm getiremeyen, Ermenistan’la ilişkilerini rayına oturtamayan bir Türkiye’nin bugün kalkıp üçüncü ülkeler arasında arabuluculuğa soyunmasının bir “iyi niyet gösterisi” olmanın ötesinde pek bir anlam taşımadığını söyleyip geçelim. Zira geçmişte bir ölçüde Suriye ile İsrail arasında başarılı olmuş bir girişimi dış politikanın yeni bir boyutu olarak takdim etmek yerine oturmuyor. Bakanlığın dış politikayla ilgili notlarında yer alan “ülkeler arasındaki ilişkilere çok sayıdaki karmaşık sorunlar merceğinden değil, kazan-kazan ilkesine dayalı işbirliğini ve dostlukları geliştirici fırsatlar ve girişimler optiğinden bakan Türkiye uyuşmazlıkların çözümü ve arabuluculuk konularında eskiye çok daha faal bir performans sergilemektedir” cümlesi de bugün itibariyle doğru değil. Bilgi notları artık eskiden olduğu gibi dosyalarında kalmadığına ve internet aracılığıyla kamuoyuna ulaştığına göre güncellemeye önem vermek gerekiyor. Yoksa Türkiye’nin başkalarına tavsiye ettiği optikten neden önce kendi sorunlarına bakmadığını soranlara verecek yanıt bulamayız.
Asıl konuya dönecek olursak, Türkiye’nin Orta Doğu’daki demokratikleşme taleplerine en azından bugün güçlü destek verdiğini ve bunun olumlu bir politika değişikliği olduğunu söylemek gerekiyor. Nitekim “sürdürülebilir istikrarın ancak halkların barış, güvenlik ve refahının güvence altına alınmasıyla sağlanabileceğine” inanan Türkiye böylece bölgeye yönelik “içişlerine karışmama” ilkesini değiştirmiş oluyor. Daha önce sadece tarihî kardeşlik bağlarına vurgu yapılmakla yetinilen Arap ülkeleriyle ilişkiler bahsinde artık değişim sürecinin “çoğulcu, katılımcı ve insan haklarına dayalı düzenlerin tesis edilmesiyle tamamlanması” arzusuna vurgu yapılıyor.
Türkiye’nin dış politikasına yeni dâhil ettiği demokrasi ve insan hakları vurgusu komşularını da kapsıyor, ya da en azından öyle olması gerekiyor. Ancak bu sefer, demokratikleşme şöyle dursun, demokrasi taleplerini dahi hiç dikkate almayan, cezalandıran hatta Suriye’de olduğu gibi silahla bastırmaya çalışan yönetimlerle yürütüle gelen geleneksel iyi komşuluk ilişkilerinin zedelenmesi riski ortaya çıkıyor. Dolayısıyla demokrasi ve insan hakları vurgusunun Türkiye’nin komşularıyla mevcut sorunlarının çözümlenmesi iradesini vurgulayan “sıfır sorun” yaklaşımını olumsuz yönde etkilemesi ve çelişkili bir duruma neden olması kaçınılmaz görünüyor.
Haftasonu Genç Siviller hareketinin Orta Doğulu muhaliflerle kurduğu Nahda Network isimli platformun Bursa’da düzenlediği konferansta bu çelişkili durum gündemde önemli bir yer tuttu. Orta Doğulu katılımcılar arasında çoğunlukta bulunan Suriyeli muhalifler ve bölgeye giden görgü tanıkları, Esed rejiminin antidemokratik politikaları, yol açtığı korkunç insan hakları ihlâlleri ve bunları gizlemeye yönelik propaganda faaliyetleri hakkında olabildiğince ayrıntılı bilgi aktardılar.
Bugün Suriye sorununu başta ABD olmak üzere büyük ülkelerin stratejik çıkarları üzerinden okuyanlar az değil. Buradan hareketle Esed yönetiminin düşmesinin İran’ın kıskaca alınmasının ilk aşaması olduğu dile getiriliyor. Bütün bunları tartışmak mümkün elbette ama bugün Suriye’de başta yaşam hakkı olmak üzere temel insan haklarının ağır biçimde ihlâl edildiği tartışılmaz bir gerçek. O bakımdan herkesin stratejik tartışmalara girmeden önce bu ihlâllerin karşısında güçlü biçimde durması gerekmiyor mu?
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023