Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye’de yaşanan kimi gelişmelere, örneğin Kozmik Oda meselesine ve benzerlerine mesafeli durmak, müstehzi bakmak, sorumluluk yıkarak tartışmak pek revaçta.
Bu durum dahi son dönemlerde ülkedeki siyasi algıya ne denli takıntılı bir ruh halinin egemen olduğunu gösteriyor.
Örneğin Balyoz davası…
Ülkenin dün en önemli adli temizlik hamlesi olan bugün ise en önemli adli skandalı haline dönen bu davanın “araçsallaşma düzeyi” yine zirve yapıyor.
Nitekim kimileri için bu dava, asker ile iktidarın yaptığı ittifak sonucu darbecilerin parçayı kurtarmasından, vesayet düzeninin AK Parti’yle geri dönmesinin simgesi. Bu bakışa göre davayı kötüye kullanmakla suçlanan cemaat bir “sivil örgüt”. Hatta mağdur, mağdur olduğu ölçüde demokrasinin taşıyıcısı ve bir demokratik mücadele platformu.
Aynı dava kimileri için her yönüyle ve baştan aşağıya sahte bir dava, bir sahtecilik işi. Hedefi ilk günden itibaren askerin tasfiyesi olan “organize” bir süreç. Balyoz kasetleri, belgeleri, bunların ulaştığı gazeteciler, bunları basan yayın organları, yazarlar bu sürecin bir parçası. Yargılanan askerler ise istisnasız mağdur, hatta kimileri açısından “kahraman”.
Tekrarlayalım…
1. İddianamede yer alan pek çok evrak ve belgenin sahte olduğuna dair kuvvetli bulgular var. Tutuklanan muvazzaf askerlerin nicelik ve niteliğine bakarsanız, ortada bir tasfiye operasyonu olduğuna dair yine kuvvetli kuşkular var. Yola çıkarken sadece bu noktayı kerteriz alırsanız, varacağınız yer davanın bir komplo olduğunu söyleyenlerin yanıdır.
2. Söz konusu belgelerden bağımsız olarak yine iddianamede yer alan “ses kayıtlarına ve askeri seminerin hazırlanma çerçevesi”ne bakıldığında ise ortada hiç tartışmasız bir şekilde bir askeri darbe niyeti, hatta hazırlığı bulunmaktadır. Yola buradan çıkıp, sahteciliği tümüyle arka plana ittiğinizde ise varacağınız yer, darbe girişimlerini birilerinin hazır ettiği, daha doğrusu hükümetin cemaatle iktidar kavgasını bu istikamette kullandığı “hükmü” olur.
Ancak bugün elimizdeki veriler, gerçeğin bu ikisinin arasında ya da karması olduğunu gösteriyor: Ortada hem darbe girişimi var, hem bunu kullanarak hak ve hukuk gasbı üzerine dayalı tasfiye girişimi.
O zaman soru şudur:
Bunu kim yaptı? Nasıl yaptı? Hangi amaçla yaptı?
Bugün ülkedeki pozisyon alma ve fikir üretme hafifliği, bunun etrafındaki siyasi çatışmalar, taraflar, bu sorulara göre yanıt aramayı ve bu yönde akıl yürütmeyi engelliyor.
Örneğin “cemaat” bu konuda ciddi bir şekilde zan altında. Tüm zamanlamalar, karineler, ilişkilerin gönderme yaptığı “adreslerden birisi” orası. Ne var ki kuvvetli ve yeminli AK parti karşıtları cemaati koruma altında tutuyorlar.
Olmadı şu söyleniyor: “AK Parti-cemaat işbirliği yaptılar, ortaya çıkan durum bu ikisinin sorumluluğundadır…”
Elbette öyle. İşbirliği ortada. Bunu AK Parti de söylüyor. Siyasi iktidarın taşıdığı sorumluluk da açık. Ancak bunların hiç biri yukarıdaki sorulara yanıt vermeye yetmiyor, hatta yanıtların yanından bile geçmiyor.
Kaldı ki siyasi iktidar kimi “ödevlerini” yapıyor. Cemaati temizlemeye çalışan, soruşturma ekiplerini değiştiren, özel yetkili mahkemeleri kaldıran, anayasa mahkemesi kararlarının önünü açan, düzeltme kararlarına siyasi iklim desteği veren bir hükümet var ortada. Bundan ötesi AK Parti’ye sandıkta sorulacak siyasi bir hesapdır. Onun da kapıları açıktır.
İşin özüne geri dönelim…
Türkiye bir değişim süreci yaşadı. Ve işleri “eline yüzüne bulaştırdı”. Daha doğrusu toplumun büyük bir kesiminin desteklediği değişim politikaları ve sivilleşmeye dair doğru ve haklı adli süreçler kötü niyetle kullanıldı.
Bugün kim neden, nasıl yanıldı haberleri ve yorumları yapmak bu durum karşısında oldukça hafif kalıyor.
Kozmik Oda meselesi benzer bir tablo sunuyor. Kozmik oda hukuka kapalı bir alandı. Açıldı. Ve bu toplumda destek buldu. Ancak açanların niyetinin farklı olduğu bugün ortaya çıktı. Ortaya çıkan manzara ise dehşet verici.
Tüm bunlar neden oldu ve nelere mal oldu sorusuna Türkiye er ya da geç bir yanıt bulmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025