Ali BAYRAMOĞLU
Olağanüstü bir durum yaşadık ve olağanüstü tedbirler sayfası açıldı.
Olağanüstü durumlar ve olağanüstü tedbirler hemen her zaman hem bir gerekliliğe hem endişelere işaret ederler.
Gereklilik, bizdeki örnekte, topluma, devlete, rejime dair bir tür olmak ya da olmamak meselesi, bir beka sorunudur. Ordu, adliye, eğitim başta olmak üzere tüm bir devlet yapısından hasta doku temizlenmeli, onlardan boşalan yere ise sağlıklı doku yerleştirilmelidir.
Endişe ise çok yönlüdür, pek çok soruyu beraberinde getirir.
İlk soru demeti şudur:
Bu kirli doku temizlenebilecek midir? Bu kadar etkin olabilmiş bir dokunun toplumsal katmanlarda, devlette yaygınlığının önüne geçilebilecek midir? Örgüt derinliğine ve yaptığı ittifaklara dair bilinmeyenlerin bu kadar çok olduğu bir ortamda, yaşadığımız felaket tekrar eder mi?
İkinci soru grubu şöyledir:
Tekerrür korkusu, evin içine kadar sızabilen, tüm sistemin damarlarına yayılmış gizli teşkilat endişesi ürettiği güvensizlik ruh haliyle, siyasi iktidarı, siyasi liderleri “mutlak biat/sadakat”, “tam aidiyet arayışı”na ve devleti bu istikamette inşa etmelerine iter mi?
Üçüncü soru grubu:
En az 100.000 insanı konu alan idari ve adli tedbirlerde (açığa almalarda, meslekten çıkarma, müsadere kararlarında, tutuklama ve kovuşturmalarda kaçınılmaz görünen) hata payı ne olacaktır? Kötüye kullanma ya da baskının sıradanlaşması, örneğin emniyette, adliyede, idarede yetkililerin “başıma iş gelmesin, benden çıksın” ya da“araya şu da karışsın” eğilimi ne kadar öne çıkacaktır?
Bu soru ve sorunlar sadece Türkiye için değil, bu tür bir durumla karşı karşıya kalacak tüm ülkeler için geçerlidir.
Deneyimle sabittir: Şüphe ve güvensizlik, kişisel ve ideolojik sadakati hedef alan kurum yapılanması, hemen her zaman, en tehlikeli kapıyı, otoriterleşme kapısını açmıştır.
Türkiye uzunca süredir böyle bir baskı altında...
17-25 Aralık 2013 tarihinden bu yana “çifte otoriterleşme baskısı”ifadesini bu köşede pek çok kez kullandım. Paralel yapının, 2013 Aralık ayındaki darbe girişimi, devlet gücünü gasp etmesi, son derece ciddi ve açık bir otoriterleşme eğilimiydi. Bu yapının tasfiyesi kaçınılmazdı. Ancak Gülencilerin gizli dokusu nedeniyle, tasfiyeler kanıt kadar tahmin ve takdirle yapıldı, kimi zaman HSYK yasasında olduğu gibi zaman zaman hukuk devleti sınırlarını zorlayan tedbirler alındı. Bu tedbirler de sistem üzerinde bir başka otoriterleşme baskısı yarattı.
Bundan bugün herkesin, dünden ders alması gereken bir noktadayız.
Zira aynı ikili baskıyı fazlasıyla yaşıyoruz.
Düne oranla yapılacak iş kimi açılardan daha kolay:
Gülencilerin bir sivil toplum örgütü ya da özgür ve muhalif bir basın grubu olduğunu söyleyen akıllı ve ahlaklı kimse kalmadı. Mecliste temsil edilen tüm siyasi partiler darbe ve alınması gereken önemler hakkında hem fikir. Siyasi iktidarın olağanüstü hali kendi çıkarına, muhalefeti susturmak için kullanma niyeti taşımadığı tüm çıplaklığıyla ortada ve bu konuda da bir konsensüs var.
Düne oranla daha zor hususlar da var:
Yediğimiz ve devleti sarsan, yeniden inşayı gerektiren büyük vurgunun tahribatı, devlet otoritesinin yeniden tam tesisi, devletin yeniden inşası bunlar arasında. Sevindirici olan bu sürecin iktidar ve muhalefet partilerinin işbirliğiyle yürüyor olmasıdır. Ancak liyakat-sadakat, güvensizlik-biat, kurum, asker ve memur zihniyeti gibi konular, niyet ötesinde meselelerdir, refleksler devreye girerler ve çok hassas olmayı gerektirirler.
Şunu kimse unutmamalı, bugün devletin ve sistemin yeniden inşası sırasındaki eğilim ve ilkeler Türkiye'nin yarınını şekillendirecekler.
Sorumluluk herkesin sırtında ve büyük...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025