Alper GÖRMÜŞ
PKK’nın, kendisine müzahir Kürtlerin bile tepkisini çekecek eylemlere yönelmesinin mantıklı ve makul gerekçelerini bulamamak, bu eylemleri izah etmeye çalışanları mantıksız ve makul olmayan argümanlarla düşünmeye sevk ediyor.
Bu argümanlardan birine göre, PKK açısından artık sıradan Kürtlerin hiçbir önemi yoktur. Çünkü PKK Kürtlerin içinden çıkmış olsa da “Kürtler için bir örgüt” olmaktan çıkıp “kendisi için bir örgüt” haline gelmiştir ve dolayısıyla eylemlerinin Kürtler tarafından benimsenip benimsenmemesini fazlaca umursamaz.
Bu yaklaşım sahipleri, özellikle çözüm ihtimalinin güçlendiği koşullarda PKK’nın “by-pass edilme” kuşkusuyla eylemlerini artırıp “ben buradayım” mesajları gönderdiğini hatırlatıyorlar; onlara göre bu da PKK’nın “Kürtlerin hakları”ndan çok kendi “örgütsel hakları”nı önemsediğini gösteriyor.
Doğru; PKK ‘bensiz olmaz’ diyor da...
Tespit doğru. Gerçekten de bazı ateşkeslerin bozulmasında ya da çözüm süreçlerinin baltalanmasında PKK’nın ne kadar heveskâr olduğunu gösteren az örnek yaşamadık. Fakat unutmayalım ki, bu dönemlerde devlet tarafı da hep “Bak, uğruna mücadele verdiğini söylediğin şeyler bir bir oluyor, bu durumda sen de yavaş yavaş buharlaş” dedi PKK’ya... 2013 Nevruzu’nda, barışın elle tutulacak kadar somutlaştığı koşullarda, sorunun çözümünü en fazla isteyen siyasetçilerden Bülent Arınç bile “Peki PKK’lılar ne olacak” sorusuna “nereye defolup giderlerse gitsinler” cevabını vermedi mi?
Bu yaklaşım sahipleri, PKK’ya zımnen şöyle hitap etmiş oluyorlar:
“Sen, Kürtlerin siyasi, kültürel vb. hakları için ortaya çıktığını, bu amaç doğrultusunda idealistçe bir mücadele içine girdiğini söylemiyor musun? Madem öyle, seni dışarıda bırakacak olsa da senin taleplerini içeren bir çözüm ihtimali ortaya çıktığında neden huzursuzlanıyorsun? Senin meselen ‘haklar’ değil mi, öyleyse sen buharlaşıver şöyle, çekil kenara, devlet de senin talip ettiğin hakları Kürt halkına versin!”
“Çözüm mözüm yok”, “muhatap Kürt halkı”, “sorunu halkla çözeceğiz” çıkışları hep bu temelde oluşturulmuyor mu?
Doğru; PKK kendisi için de istiyor...
Henüz o noktada değiliz ama, diyelim ki devlet, kimlik talepleri dahil, Kürtleri bu ülkenin eşit yurttaşları haline getirecek bütün adımları atmaya hazır hale geldi ve bir noktada da attı: Bu koşullarda dahi PKK’dan “uzamasını”, “buharlaşmasını”, “kenara çekilmesini” istemek gerçekçi midir?
Bu soruyu PKK’nın uzun süredir yürürlükte olan ateşkesi Temmuz 2011’deki Silvan saldırısıyla bozmasından sonra da sormuş, şu cevabı vermiştim:
“Hayır, değildir; meğerki PKK’lılar iktidar hırsları olmayan, yıllardır dağda zor koşullarda yaşayıp savaşmaları karşılığında hiçbir şey talep etmeyen derviş ruhlu insanlar olsunlar.
“Oysa değiller... Onlar da insan ve herhangi bir siyasi mücadelenin bütün yürütücüleri gibi, onların da amaçladıkları siyasi-toplumsal düzen gerçekleşme aşamasına doğru ilerledikçe yeni düzen içinde yer alma ve giderek ‘yönetme’ arzuları daha da büyüyor... Hangi mücadelenin önderleri ve fiili yürütücüleri mücadele sona erdikten sonra kenara çekilmiş ve her şeyi, adına savaştıkları halka bırakmıştır?”
Özetle: PKK’lıların kendileri için (de) taleplerde bulunmaları, PKK’yı “kendisi için” bir örgüt haline getirmez.
İkinci argüman: Bir kukla ‘olarak’ PKK
Bu bakış açısından öne sürülen ikinci argümana göre ise, PKK artık hiçbir iradesi olmayan bir örgüt haline gelmiştir; çeşitli istihbarat örgütlerinin kuklasıdır ve eylemlerini onların emirlerine göre belirlemektedir...
Bu argümanlar, PKK’nın, Kürtlerin yaşadığı bölgeleri yönetme gibi temel bir hedefinin olmaması durumunda anlamlı olabilirdi (eskiden “bağımsızlık” diyorlardı, şimdi “özerklik”). Oysa hepimiz biliyoruz ki PKK’nın en temeldeki hedefi bu ve hiçbir örgüt, yönetmeye talip olduğu bir halkın eğilimlerini tümüyle hesap dışı tutamaz.
Elbette bazı hesaplar başka bazı hesaplarla çelişebilir ve bu durumda bazı tercihler kaçınılmaz olabilir. Mesela Suriye’de bir iç savaş patlak vermeseydi ve PKK’nın Suriye’ye dair hesaplarıyla Türkiye’ye dair hesapları çelişmeseydi, son bir yılda şahit olduğumuz şiddeti yaşamayabilirdik. Fakat bu, PKK’nın Türkiye Kürtlerini ve onların haklarını artık önemsemediği, “kendisi için bir örgüt” haline geldiğini göstermez. Sonuçta PKK bir tercih yapmıştır ve bu tercih (şehir savaşları ve öbür terör saldırıları) bizzat kendi iradesinin sonucudur.
Şimdi, baştaki soruyu, buraya kadar yazdıklarımla birleştirerek yeniden sorayım: PKK’nın, kendisine müzahir Kürtlerin bile tepkisini çekecek eylemlere yönelmesini, a) iradesini tamamen yabancı istihbarat örgütlerine teslim etmiş olmasıyla ve b) artık “kendisi için bir örgüt” haline geldiği için Kürtlerin tepkisini umursamamasıyla açıklayamıyorsak, neyle açıklayacağız?
Benim cevabım şöyle: Şehir (hendek) savaşları da, iktidar siyasetçileri için ölüm emri çıkarmak da, bunun bir sonucu olarak bayram sabahında ziyaretçi süsü verilerek gelinen evde 12 yaşında bir çocuğun gözleri önünde babasını öldürmek de dahil, PKK son bir yıldaki şiddet eylemlerine, bir “kukla” örgüt olduğu için değil, Kürtlerin tepkilerini umursamadığı için de değil, “doğru” eylemler oldukları düşüncesiyle başvurmuştur.
Peki bu nasıl oluyor? Sınanıp halk tarafından onaylanmadığı kesinleşen eylem biçimleri, nasıl oluyor da bu tepkiye rağmen sürekli hale gelebiliyor?
Bunun nedeni, PKK açısından “doğru eylem”in ölçüsünün halkın o eyleme karşı nasıl bir tutum aldığından bağımsız olması... PKK gibi iradeci politik hareketlerde bir eylemin doğru ya da yanlış olması, hareketin önderlerinin o eyleme ilişkin kendi değerlendirmeleridir. Halk, bir eylemi yanlış bulabilir, fakat hareketin önderleri onun doğruluğunda ısrar ediyorlarsa o eylem “doğru”dur. Çünkü onlara göre halk olaylara gündelik bir gözden ve gündelik çıkarlarıyla bakar, dolayısıyla bazı eylem biçimleri gerektiğinde “halka rağmen” sürdürülmelidir.
Şehir savaşlarının öbür yüzü
Öte yandan savaşın PKK tarafından şehirlere taşınması ve suikastlere başvurulması, PKK ile PKK’ya müzahir Kürtler arasında da yeni bir ilişki anlamına geliyor.
Savaşın eski haliyle, yani PKK ile asker arasında dağlarda sürdüğü koşullarda PKK ile PKK’ya müzahir Kürtler arasında gerilim yoktu. Fakat savaşın şehirlere taşınması, bu açıdan da ciddi sonuçlar doğuruyor... Çünkü PKK’nın yeni tercihi doğrudan doğruya Kürtlerin gündelik hayatını etkiliyor, hatta onların evsiz-barksız kalması sonucunu doğruyor.
PKK, şehirlerde devletin silahlı güçleriyle karşı karşıya geldiğinde Kürtlerin kendisinin yanında direneceğini ummuştu; fakat öyle olmadı, halk, PKK’nın “serhildan” çağrılarına icabet etmedi.
Böyle bir tablo, adım adım PKK’nın tabanıyla arasının açılmasını imâ eder. Çünkü PKK’nın söylemine göre Kürtlerin yaşadığı bölgeler “düşman” işgali altındadır ve PKK, “düşman”a karşı mücadele eden direniş örgütüdür. Dolayısıyla, savaşın şehirlere inmesiyle birlikte PKK’nın kendisiyle birlikte direnmeyenlere karşı hissiyatı, bir dış düşmanın fiili işgali altında bulunan bir ülkedeki direniş örgütünün kendisiyle işbirliği yapmayan yerli halka karşı geliştireceği hissiyata yaklaşacaktır.
Fakat burada PKK çok büyük bir problemle karşı karşıya, o da şu: Halk, kendini bir dış düşmanın işgali altındaymış gibi hissetmiyor.
PKK, “halka rağmen halk için” ısrarını sürdürdükçe kendi tabanıyla arasındaki gerilim daha da büyüyecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025