Alper GÖRMÜŞ
İstanbul’daki ikinci seçimin öncesinde okumaya başladığım o kitap olmasaydı, BBC’nin seçimin hemen ertesinde Fatih’te Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) taraftarlarıyla konuşarak oluşturduğu haber için seçtiği başlığı abartılı bulabilirdim: “Fatih’teki AKP’lilere göre yenilginin nedeni Suriyeliler ve Berat Albayrak...” (Başlığın “Berat Albayrak” kısmından değil, “Suriyeliler” kısmından söz ediyorum.)
İki nedenle: Birincisi, AK Parti’nin yenilgisine yorulacak onca gerekçe varken “Suriyeliler” meselesi bu kadar yukarıya tırmanabilir mi diye tereddüt ederdim... İkincisi, “Suriyeliler”i mesele edenler onların din kardeşleri AK Partililer değil de seküler kesimler değil miydi diye sorar, yine tereddüt ederdim.
Fakat dedim ya, seçimlerden önce okumaya başladığım, Fatih’te (ve Başakşehir’de) yürütülen saha araştırmasına dayanan bir kitap nedeniyle BBC’nin başlığını abartılı bulmadım. Çünkü BBC röportajındaki AK Partililerin ilçelerindeki Suriyelilere karşı verdikleri tepki ile kitaptaki AK Partililerin Suriyelilere karşı verdikleri tepki birebir örtüşüyordu.
Yani, kitabı okurken izlediğim tepkilere yeteri kadar şaşırdığım için BBC röportajındaki tepkilere o kadar şaşırmadım ve (tekraren), BBC’nin, AK Parti’nin kalesi Fatih’teki şaşırtıcı sonuçta Suriyelilerin rolüne dikkat çekmesini abartılı bulmadım.
Fatih Başakşehir
Zikrettiğim kitabın adı, İletişim Yayınları’ndan bu yıl çıkan Fatih Başakşehir / Muhafazakâr Mahallede İktidar ve Dönüşen Habitus...
Kitabın yazarı İrfan Özet önsözde amacını şöyle açıklıyor:
“Bu araştırmada, 21. Yüzyılın ilk yıllarından itibaren Türkiye’de yeni bir egemen blok haline gelen muhafazakârların, kent ortamlarında hayata geçirdiği habitusun dönüşümü konu edilmektedir. 1950 sonrası göç süreciyle birlikte gelişen habitus, ana hatlarıyla kolektif dışlamanın öne çıkmadığı, dayanışmacı ve içermeci bir kamusal deneyime sahipti. Günümüze geldiğimizde ise, egemen topluluklara özgü dışlayıcı eğilimlerin merkezîleştiği görülmektedir. Araştırma, güncel bir deneyim alanı olarak bu dönüşümü, muhafazakârlığın İstanbul metropolündeki sembolik mekânlarından Fatih ve Başakşehir sınırlarında yakalamaya çalışmaktadır.”
Kitabın, Peyami Safa’nın ünlü eseri Fatih-Harbiye’ye nazireyle seçilmiş başlığının vaat ettiği çekiciliğin hakkını verdiğini peşinen belirteyim. Zaten, yazarın amaç kısmında belirttiği kitabın ana temasına dair başka bir yazı daha kaleme alacağım. Bu yazıda ise sadece kitabın yan temalarından biri olan Fatih’te yerleşik dindarların Suriyelilere bakışından bazı bölümler aktaracağım. Hatta gelin bu tepkileri BBC’nin roportajındaki tepkilerle harmanlayarak izleyelim, böylesi daha anlamlı olacak...
Seçimden önce de öyle konuşuyorlarmış
Suriyelileri hiç sokmuyorum buradan içeri: “Suriyelilerden sonra Fatih’te kiralar inanılmaz arttı. Biz emlakçıyız ve şu an hiç kiralık evimiz yok. Hep satılık evlerimiz var. Gerçi ben Suriyelileri hiç sokmuyorum buradan içeri. Komşuma bile önermem yani bunları.” (AK Parti Fatih İlçe Teşkilatı’nın önemli isimlerinden emlakçı Tuncer, kitaptan)
Suriyeliler yüzünden kaybettin Reis: “AK Parti’nin kaybetmesinin nedeni... Ben buradan Reis’e sesleniyorum. Suriyeliler yüzünden kaybettin Reis...” (Yavuz Karaatay, Fatih sakini, BBC röportajından).
Vatandaşlarımızın çok zorluğu var: “Suriye olayları var. Buradaki insanların, vatandaşlarımızın çok zorluğu var. Yani insanlar bu adamı (Binali Yıldırım’ı) seviyorlar ama bu nedenle oy da vermediler yani. (Servet Sayan, Fatih sakini. BBC röportajından).
Hani derler ya, iyilikten maraz doğuyor: “Bunlar çok garipler. Bir şey demeye mahal vermeden, hemen tersliyorlar. İlk geldikleri zamanlar el açıyorlardı. Acıyorduk. İçimiz elvermiyordu hallerine, birkaç kuruş veriyorduk. Ama daha üç beş ay önce bir çocuk yine el açıyordu, ‘Hadi oğlum, git!’ deyip, şöyle elimi göğsüne koyup ittim. Tükürdü arabaya. Tekme attı. Ben de Allah yarattı demedim vurdum yumruğu suratına. Küçük müçük, ama bizim de nevrimiz dönüyor. Hani derler ya, iyilikten maraz doğuyor. İşte aynen böyle. Türk dilenciyi özledik. Yani bir de şey, arsızlar. Hani para falan veriyorsunuz, daha da fazla istiyorlar. Yapışıyor yani.” (AK Parti Ayvansaray Mahalle Başkanı Kudret, kitaptan).
İmamoğlu da Suriyelilere çare bulmazsa ona da vermeyiz: “Ben AK Partiliyim, her zaman oyumu ona verdim. Ama bu seçimde niye ona oy vermedim, öğrenmek ister misin? Ben Gedikpaşa’da esnafım, dükkân sahibiyim. Bu Suriyelilerin yüzünden ona oy vermedim. 31 Mart’ta da İmamoğlu’na oy verdim. 31 Mart’ta evdekiler vermedi, ben tek verdim. Bu seçimde dedim ki hakkımı size helâl etmem, vereceksiniz dedim, çünkü biraz burnu sürtsün, aklı başına gelsin. İnşallah Suriyeliler gider, gitmezse, Anavatan’ı biliyor musunuz, Anavatan nasıl böyle olduysa bu da aynısı olur. Ama İmamoğlu da Suriyelilere çare bulmazsa ona da vermeyiz.” (Askeri Kılıç, BBC röportajından).
İstanbul’daki Suriyelilerin kışı asıl şimdi başlıyor
Bugüne kadar Türkiye’deki Suriyeli varlığına lafını esirgemeden itiraz edenler hep laik-seküler kesimlerden çıkardı. Mesela bir Cumhuriyet Halk Partili belediye başkan adayı, seçilirse ilini-ilçesini Suriyelilerden arındıracağını söyler, iktidar basını da onu ırkçılıkla suçlardı.
Keza, benzer eleştiriler basında da sadece laik-seküler kalemlerden gelirdi. Bu kesimlerin, İmamoğlu’nun başkan seçilmesinden sonra onu güç durumda bırakmamak için eleştirilerini azaltmayacağı anlaşılıyor. Mesela Yılmaz Özdil seçimden birkaç gün sonra (27 Haziran) kaleme aldığı “Fatih” başlıklı yazısında şöyle dedi:
“Saraylarda şatafat içinde yaşamaktan sokaktaki vatandaşla temasları koptuğu için, vatandaşın neler çektiğini bilmedikleri için, hâlâ ‘Akp acaba Fatih’i neden kaybetti’ diye merak ediyorlar! İstanbul’da 700 binden fazla Suriyeli var.
“Elbette yolsuzluk, partizanlık, israf gibi çok sayıda öncelikli sorun var ama, bana sorarsanız İstanbul’un bir numaralı sorunu, bu. ‘Bunu tartışmak ırkçılıktır’ filan gibi saçma klişelere kulağınızı tıkayıp, herkese anlatın kardeşim... Türkiye’de her 20 kişiden biri Suriyeli, bu doğum hızıyla 20 yıla kalmadan her 13 kişiden biri Suriyeli olacak. (...) Her şey çok güzel olsun istiyorsak... İstanbul’dan başlayarak Suriyeli meselesini çözmek zorundayız.”
İmamoğlu’nun da “çözüm”ü buralarda aradığını biliyoruz. Geçtiğimiz günlerde Hürriyet’ten İpek Özbey’e verdiği söyleşide söylediklerini hatırlayalım:
“İstanbul’da büyük mağduriyet yaşayan mültecilerin mutlak vatanına dönmesi lazım. Ne bu şehir ne bu ülke bunu kaldırır. (...) Benim şehrimin dokusu değişemez. Bir günde bütün tabelalar Arapça olamaz.”
İşte böyle... Yani İstanbul’daki Suriyelilerin kışı asıl şimdi başlıyor. Çünkü artık, “Suriyeliler gitmeli” diyenlerin yerel iktidarındayız ve çünkü İstanbul belediye başkanlığı bugüne kadar partilerinde olduğu için hoşnutsuzluklarını gizleyen AK Partililer de seslerini yükseltecekler; başladılar bile.
İnşallah yanılırım ama “yeni fay hattı” ifadesinin abartılı bir ifade olmadığını fazla uzak olmayan bir zamanda anlayacağız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025