Ayşe HÜR
Bugün 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'den sonra ilk kez halk 12. Cumhurbaşkanı'nı seçebilir. Köşk'e çıkanları tanıttığımız yazının ikinci bölümü...
Dün Atatürk, İnönü, Bayar, Gürsel ve Sunay’ın cumhurbaşkanı seçilmesi süreçlerini özetlemiştim. Dün bıraktığım yerden hafıza tazeleme işine deva ediyorum.
‘OLUMLU PASİF’: FAHRİ KORUTÜRK
1973 baharında Sunay’ın görev süresi biterken Ağustos 1972’de Genelkurmay Başkanı olan Faruk Gürler, cumhurbaşkanı olma umuduyla görevinden istifa etmiş ve Senato’ya girmişti Ancak ordunun siyasi partileri ikna turları sonuç vermedi. Askerlerin tehdit ve markajı altında seçimlere geçildi. Oylar Gürler ile AP’nin asker kökenli adayı Tekin Arıburun ve Demokratik Parti (DP) adayı Ferruh Bozbeyli arasında bölündü, defalarca oylama yapıldı ama üç aday da seçilemedi.
Bunun üzerine ordunun komuta kademeleri, cumhurbaşkanlığı seçimini iki yıl erteletmek istedi. Ama bunu mümkün kılacak kanun teklifi TBMM’de bir oyla reddedildi. Bunun üzerine CHP lideri Ecevit'le AP lideri Demirel Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhittin Taylan'ın adaylığında anlaştılar. Ancak TBMM üyesi olmayan Taylan’ın kontenjan senatörü olarak Meclis’e sokulması, Sunay tarafından onaylanmadı. Bunun üzerine AP, CHP ve Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) apar topar eski Deniz Kuvvetleri Komutanı (Kontenjan senatörü ve Moskova Büyükelçisi Fahri Özdilek'i ortaklaşa aday gösterdiler. İddialara göre Korutürk’ü de ordu önermişti. Fahri Korutürk Cevdet Sunay tarafından 1968’de kontenjan senatörlüğüne atandığını için bu sefer Sunay’ın engelleme yapması mümkün değildi. Bunlar olurken annesini ziyaret için İstanbul’da Moda'da olan Fahri Korutürk, gece yarısı gelen bir telefonla 'frakınızı alıp yarın Ankara’ya gelebilir misiniz?’ cümlesiyle cumhurbaşkanlığı adaylığını öğrendi. Ankara’ya gittiğinde seçilme nedenini sorduğunda “dürüstsünüz, askersiniz, demokrat bir kişiliğiniz var" dendiğini anlatır. Kendisine göre “kenarda köşede kalmış biri olduğu için” seçilmişti!
Askerler Meclis localarında
6 Nisan 1973 günü yapılan 15. tura 635 üyeden 557’si katılmış, bunların 365’i (yani Meclis’in yüzde 57,5’i) nihayet Korutürk’e ‘evet’ demişti. Seçimlerin ilk turunda dinleyici localarında yerini alan 52 general ve Meclis’in etrafındaki askeri tertibat İnönü’nün ve Gürsel’in cumhurbaşkanı seçimlerini çağrıştırıyordu. Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un ve Hava Kuvvetlerinden yüksek rütbelilerin ortada görünmemesi ise cuntadaki çatlağa işaret ediyordu. Daha sonra Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun naklettiğine göre Cumhurbaşkanı seçildiği günün akşamı, bir amiral, Korutürk’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi için kulis faaliyetlerini yürüten Fahri Çoker’e telefon açarak “kurtardın bizi Fahri Paşa” diye memnuniyetini ve takdirlerini bildirmişti. Anlaşılan o gün bir darbenin eşiğinden dönülmüştü.
Fahri Korutürk kültürlü, zarif biriydi. Eşi Emel Hanım resim yapardı. Korutürk dönemini esas olarak siyasi çatışmalar, kutuplaşmalar, hükümet krizleri karakterize etti. Tam 16 hükümet gelip geçti cumhurbaşkanlığı sırasında. Korutürk bir röportajında, “Öldüğümde sorgu melekleri dünyada ne yaptın diye sorduklarında ‘herhalde hükümet buhranlarını çözmeye çalışmakla vakit geçirdim’ karşılığını vereceğim” demişti. Hem kişiliği hem de 1961 Anayasası’nın rejimi vesayet altına almak konusunda açık kapı bırakmamak kaygısıyla hazırlanmış yapısı yüzünden bu çatışmaları önleyemezdi ama bunun için inisiyatif de almadı, olayları izlemekle yetindi. Demirel'e biraz mesafeli, Erbakan'a bayağı mesafeli, Ecevit'e nispeten yakındı. “Olumlu pasif” adı takılmıştı kendisine.
(Emel ve Fahri Korutürk çifti bir resepsiyonda)
21 Aralık 1979’da Kenan Evren’in başkanlığında İstanbul’daki Birinci Ordu Karargâhı’nda toplanan komutanlar siyasilere bir uyarı mektubu yazmaya karar vermişlerdi. Mektubunun 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan farkı, mektubun partileri değil, tüm anayasal kuruluşları uyarmasıydı. 27 Aralık 1979 Perşembe günü, haftalık olağan toplantıda Cumhurbaşkanı Korutürk’e verilen ‘Türk Silahlı Kuvvetlerinin Görüşü’ başlıklı mektup, Cumhurbaşkanınca, beş gün süreyle kamuoyuna açıklanmadı. Gerekçe, Korutürk’ün “yeni yıl dolayısıyla milletin keyfini kaçırmak” istememesiydi. Korutürk, 2 Ocak 1980 günü, Başbakan Süleyman Demirel ile CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’i Çankaya Köşkü’ne davet ederek mektubun suretini verdi. Verirken de, ‘bu işin komplikasyonlara sebebiyet verilmeden Meclis’te çözülmesini ve yetkinin Meclis’te olduğunu, dolayısıyla bu mektubun yadırganmamasını’ tavsiye etti.
Cumhurbaşkanı Korutürk, aynı gün mektubun bir suretini, TBMM Cumhuriyet Senatosu, Milli Birlik Grubu (MBG), Kontenjan Senatörleri Grubu Başkanlarıyla, TBMM’de grubu bulunan siyasi parti liderlerine gönderdi. Bu tarihten yoğun bir tartışma başladı. İktidar topu muhalefete, muhalefet iktidara atıyordu.
TBMM’de 124 nafile tur
1980 yılı başında, ekonomideki sürekli olarak kötüye gidişi durdurmak için, Süleyman Demirel’in ekonomik danışmanı Turgut Özal’ın hazırladığı ‘24 Ocak Kararları’nın sarsıntısı sürerken 6 Nisan 1980’de Fahri Korutürk’ün görev süresinin tamamlanması yeni bir gerginlik kaynağı oldu. AP lideri Süleyman Demirel ile CHP lideri Bülent Ecevit’in ortak bir aday üzerinde anlaşamaması üzerine, 5 ay boyunca TBMM’de tam 124 tur oylama yapıldığı halde Cumhurbaşkanı seçilemedi. Daha doğrusu turların başlaması için Mardin Bağımsız Milletvekili Nurettin Yılmaz’ın aday olması dışında aday bile çıkmamıştı.
Buna MSP Genel Başkanı Erbakan’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine katılmaması, 6 Eylül 1980 günü Konya’da yapılan Kudüs mitinginde atılan sloganlar, bir üniversitede İstiklal Marşı okunurken bir bölüm öğrencinin ayağa kalkmaması, bir sendika toplantısında Enternasyonal Marşı söylenmesi darbeciler için ek birer meşruiyet kaynağı oldu. 12 Eylül 1980 Cuma günü sabaha karşı 4’te TRT’de İstiklal Marşı çalındıktan sonra anons yapılmadan Harbiye Marşı çalındı. Marşın bitimiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, emir ve komuta zinciri içinde, ülke yönetimini ele geçirdiğini açıklayan Milli Güvenlik Konseyi'nin 1 Numaralı Bildirisi okundu. Ardından Hasan Mutlucan’ın davudi sesiyle okuduğu Rumeli türküleri eşliğinde, Türkiye Karanlık Çağı’na adımını attı.
ELİ KANLI DARBECİ: KENAN EVREN
O yılların, İran İslam Devrimi, SSCB'nin Afganistan'ı işgali, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadından ayrılması yüzünden Türkiye'nin Batı bloğunda tutulmasının çok önem kazandığı yıllar olduğunu anımsayınca, darbenin hangi saiklerle yapıldığı daha iyi anlaşılır ama konumuz bu olmadığı için burada kesip Kenan Evren’in cumhurbaşkanı olmasının hikayesine geçeyim.
Kenan Evren'in önünü de bilmeden Korutürk açmıştı. 1977'de Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na I. Ordu Komutanı Adnan Ersöz'ün gelmesi gerekirken, Demirel 3. Ordu Kumandanı Ali Fethi Esener'i bu göreve getirmek istemiş, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar da bunu onaylamıştı. Ama o güne dek ‘olumlu pasif’ diye ünlenen Korutürk “ordudaki hiyerarşi çok hassastır” diyerek kararnameye imzalamamıştı. Bu süre içinde Ersöz ve Esener ile hiyerarşideki üçüncü kişi Şükrü Olcay yaş haddinden emekli olunca, hiç hesapta olmadığı halde Kenan Evren KKK olmuştu. Altı ay sonra iktidara gelen Ecevit Hükümeti de Semih Sancar'ın görev süresini uzatmayınca Evren Genelkurmay Başkanı olmuştu. Cumhurbaşkanlığı daha kolay oldu. Askerlerin hazırladığı 1982 Anayasası oylanırken, Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı da otomatikman oylanmış oldu. Böylece Evren oylamaya katılan halkın yüzde 92’sinin oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. (Bu yüzden yarın yapılacak seçimlerde halk ilk kez cumhurbaşkanını seçmiş olmayacak.)
Vecize fabrikatörü
Evren’in cumhurbaşkanlığı dönemi öncelikle sol ve ülkücü hareket başta olmak üzere her türlü toplumsal muhalefetin kanlı biçimde bastırılmasıyla karakterize oldu. 1982 Anayasası ile her türlü özgürlük kısıtlandı. Türkiye'nin demokratikleşmesine ciddi bir ket vuruldu. Vesayet rejimi kurumsallaştı. Evren, dar kafalı bir askerden fazlası olmadığı halde halkı aydınlatma işinde kaba bir Atatürk taklitçiliğine girişti. “Namaz kılacak safları öyle ayarlamak lazım ki, namaz kılanın ayağı arkasındakinin burnuna değmesin” dedi, “klozetlerin arkasına destek koyun” diye uyarıda bulundu, “dinimizde israf haramdır, kadınlar çizme yerine ayakkabı giysin” diye buyurdu.
Atatürk’ü öveceğim derken “hangi taşı kaldırsan altından Atatürk çıkıyor” demesi yüzümüzde gülümseme yaratırken, 1986’da Trabzon’da yaptığı konuşmada ülkede işkence olmadığını işkenceden mahkûm olan polis sayısı (49) ile yargılanan polis sayısını (67) toplayıp çıkan rakamı mevcut polis sayısına (67 bin) bölerek ispatlaması bu gülümsemeyi acılaştırdı. Ama en meşhur sözü, “Asmayalım da besleyelim mi?” oldu. 17 yaşında olduğu halde adli tıp raporu ile yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’le ilgili bir soruya cevap verirken söylediği bu yüz kızartıcı söz, bu toplumun asırlardır siyasi sorunları çözmek için bulduğu en etkili yolun, hani “kuracaksın meydana darağacını, sallandıracak üç beş tane!” şeklindeki zihniyet kodlamasının yeniden formüle edilişinden başka bir şey değildi. Evren idam deyince susmayı bilmedi: “Bize ‘sizde niye idam var?’ diye soruyorlar. Biz onlara soruyor muyuz ‘sizde niye idam yok diye?” dedi, “Adalet yerini bulsun diye bir sağdan bir soldan asıyorduk. Eğer sağdan 2 asmışsak ertesi gün 2 de soldan asıyorduk” dedi...
Atatürk’ün totemleştirilmesi
Atatürk’ün totemleştirilmesi ve tabulaştırılmasında şampiyonluğu Kenan Evren ve ekibi kazandı. Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun yerine Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun (AKDTYK) kuruluşu; Nutuk’un sadeleştirilmiş baskılarının yapılması ve yayılması; okullarda Atatürk köşelerinin mecbur tutulması; Ankara’da bir Atatürk heykel fabrikası kurulması; Atatürk’e ait olduğu tartışmalı vecizelerin kamusal alanlarda boy göstermesi; kahvehanelere Atatürk resimlerinin asılmasının mecburi kılınması; Kenan Evren’in Atatürk pozlarında konuşmalar yapması (hatta Atatürk gibi tren penceresinden bakan fotoğraflar çektirmesi) gibi adımlarla Atatürkçülüğün adeta sivil bir din haline getirilmesi 12 Eylül darbesinden sonra oldu. Bir yandan da, ABD’nin ‘ılımlı İslam’ projesiyle uyumlu olarak Türk-İslam Sentezi denilen ideolojinin devletin her kademesine yerleşmesi bu dönemde oldu.
ALATURKA NEOLİBERAL: TURGUT ÖZAL
Kenan Evren “Çankaya’yı artık bırakıyorum. Heveslileri gelsin, biz hevesimizi aldık” dedikten kısa süre sonra ülke ‘sivillere’ (!) teslim edildi.
Ama ne sivillerdi bunlar! Darbecilerin kurdurdukları Milliyetçi Demokrasi Parti'nin (MDP) Genel Başkanı Turgut Sunalp gözaltına alınanlara işkence yapıldığı ve copla tecavüz edildiği haberlerine sinirlendi ve tarihe geçen şu vecizeyi yumurtlamıştı: “Niye cop kullansınlar, taş gibi delikanlılarımız var!” Neyse ki, bu sözün hayırlı bir sonucu oldu ve 6 Kasım 1983 seçimlerinde MDP seçimlerde bir varlık gösterememiş buna karşılık ANAP yüzde 45,14 oyla tek başına iktidara gelmişti. Diğer rakip Halkçı Parti’nin (HP) lideri Necdet Calp ile Turgut Özal arasındaki televizyon tartışmasında, Özal’ın Boğaz Köprüsü’nü halka satmak isteyen Özal’a kızan Calp’ın elini masaya vurup “Sattırmamm!” diye bağırması ise HP’nin seçimleri ikinci tamamlamasına neden olmuştu. Bu tartışmada galip gelen argüman, yeni dönemin değerlerinin de işaretiydi aslında…
6 Eylül 1987 günü yapılan referandum sonucunda eski siyasilere 1982 Anayasası’nın geçici 4. maddesi ile getirilen yasak kaldırılmış, 29 Kasım 1987’de yapılan erken genel seçimlerde seçim sisteminde yapılan oynamalarla, ANAP yüzde 36,31 oyla aldığı halde milletvekilliklerinin yüzde 65’ini kazanmıştı. Bir süre sonra yapılan yerel seçimlerde ANAP’ın oyu yüzde 21,75’e düştü. İşte Kenan Evren’in görev süresi ANAP’ın böyle kan kaybettiği ama Meclis’te hegemonyasını sürdürdüğü bu dönemde sona erdi.
Her zaman olduğu gibi yeni bir kriz kapıdaydı. ANAP Genel Başkanı Turgut Özal adaylığını açıkladı ama Demirel, ANAP’ın yerel seçimlerde oylarındaki düşüşü de öne sürerek Özal’ın Çankaya'ya çıkmasını gayri meşru bulduğunu ilan etti. DSP Genel Başkanı Ecevit ise, “Özal’ın aslında ordunun gizli adayı” olduğunu ileri sürerek karşı çıkıyordu bu adaylığa. Ancak Özal, 31 Ekim 1989 günü yapılan 3. tur oylamada, hepsi de kendi partisinin üyesi olan 263 milletvekilinin oyuyla Cumhurbaşkanı seçildi. (Muhalefet seçimlere katılmamıştı.) Bu tarihten sonra Süleyman Demirel Özal’a ‘Cumhurbaşkanı’ demedi, hep ‘861 rakımlı tepenin sakini’ diye andı.
Bir koyup üç almak
Özal’ın cumhurbaşkanlığına çıkması, siyasetten kaçış değildi, aksine başbakanlığı sırasında yapamadıklarını Çankaya’dan yapmayı hayal ediyordu. (Bu açıdan Erdoğan’a benziyordu.) Özal, seçilmezden önce makamın yetkilerinin çokluğundan, Kenan Evren’in müdahalelerinin bunaltıcılığından ve yetkilerinin azaltılması gerektiğinden söz ederken, seçildikten sonra fikrini tamamen değiştirmişti.
Dindarın da liberalin de, zenginin de yoksulun da, Doğu hayranının da Batı hayranının da, Türkün de Kürdünde baktığında kendisine yakın gelecek bazı özellikleri vardı Özal’ın. Örneğin Dünyada Soğuk Savaş'ın bitimi ve ABD’de Reagan'la birlikte egemen olan neoliberalizm anlayışının sadık bir uygulayıcısıydı. Cumhurbaşkanlığı dönemi, ‘ithal ikameci’ ekonomiden ‘ihracata dayalı’ ekonomiye geçiş dönemi oldu. İMF, Dünya Bankası destekli tekstil, beyaz eşya ve diğer tüketim mallarına dayalı bir gelişmeye ağırlık verdi. Türkiye'yi dışa açtı. Türki cumhuriyetlerle ilişki kurdu. Baba Bush'un Körfez Savaşı'na destek verdi. Kürt meselesini halletmek için akıl yürüttü. (Örneğin Türkiye’nin adını ‘Anadolu Cumhuriyeti’ olarak değiştirmeyi bile önerdi.) 141 142 veya 163 gibi özgürlükleri kısıtlayan yasaları kaldırdı.
Turgut Özal, İbrahim Tatlıses’le...
Bir yandan da, tüm değerlerin hızla yıprandığı hatta çürüdüğüne tanık olduk. Özal’ın yerel seçimlerin beş yılda bir yapılmasına ilişkin Anayasa hükmünü soran gazetecilere “Anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz” demesini, “Bu kadar az maaşla nasıl geçinilecek?” sorusuna “Benim memurum işini bilir...” cevabı vermesini, “Sen onu küçük Turgut’a anlat” türünden müstehcen laflarını, Semra Hanım’ın Papatyalar’ını, Has Bahçe gecelerini, Zeynep Hanım’a hediye edilen Jaguar’ı ve en acısı banker facilarını unutmak mümkün mü?
Bütün bunlar Türkiye'nin müesses nizamını oluşturan kesimler için yabancı ve rahatsız ediciydi. 1991 Körfez Savaşı sırasında “savaşa Amerikalıların yanında girersek bir koyar üç alırız” demişti, Musul’u, Kerkük’ü almayı hayal ediyordu ama Özal’ın ihtiraslarının birilerini ürküttüğü anlaşıldı. Önce Özal cumhurbaşkanı olurken ANAP’ın teslim edildiği ‘yedd-i emin’ Yıldırım Akbulut ayak sürümeye başladı. Sonra Genel Kurmay Başkanı Necip Torumtay, Dışişleri Bakanı Ali Bozer ve Milli Savunma Bakanı Sefa Giray istifa ettiler. (Yıllar sonra Yusuf Özal, ağabeyinin kendisine “Torumtay korktu” dediğini açıklayacaktı. Bozer ise Özal’ın aksine, ‘Misak-ı Milli’ye bağlı kalmaktan yana olduğunu belirtecekti.)
ÇOK BİLEN, ÇOK YANILAN: SÜLEYMAN DEMİREL
Özal'ın 17 Nisan 1993'te bazı çevrelerce hala şüpheli görülen ani ölümüyle ülke yeniden bir cumhurbaşkanlığı krizine girdi. 20 Ekim 1991 günlü seçimlerinde DYP yüzde 27,03 oyla birinci parti olmuş, DYP’nin yanı sıra, ANAP, SHP, RP ve DSP de meclise girmişti. Bu bölünmüşlük ve siyasal uzlaşma kültürünün olmayışı ülkeyi kırılgan koalisyonlarla karşı karşıya bırakmıştı. Özal’ın yerine yeni cumhurbaşkanı seçmek her zamankinden zordu.
DYP’nin adayı Süleyman Demirel’di ama partisinin oyları seçilmeye Demirel’i seçmeye yetmiyordu. SHP’nin adayı Erdal İnönü idi, SHP’nin oyu da yeterli değildi. Ancak genel beklenti, 3. turun sonunda partilerin, daha çok destekçisi olan Demirel üzerinde anlaşacağı yolundaydı. Çünkü 1982 Anayasası’na göre, 3. turda da cumhurbaşkanı seçilemezse Meclis’in feshi ve seçimlere gidilmesi gerekiyordu. Öngörü doğru çıktı ve Demirel, 16 Mayıs 1993 günü sadece DYP ve koalisyon ortağı SHP'nin oylarıyla hem de Özal’ın aldığı oyun daha azıyla cumhurbaşkanı seçildi. Özal 263 oyla, Demirel 244 oyla seçilmişti. Oy oranı yüzünden Özal’ı gayrimeşru bulan Demirel şu açıklamayı yaptı: "263 oyla seçilen 1. sınıf, 244 oyla seçilen 2. sınıf cumhurbaşkanı olur diye düşünmek, bu yanlış. Anayasadaki hükümlere göre seçilen herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanıdır."
Başbakanlığı döneminde kendisinden öncekiler gibi, sürekli Cumhurbaşkanı makamının yetkilerinin genişliğinden söz eden Demirel, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra makamını, sistemin temel aktörü haline getirip, meclisi ve hükümeti kendi gölgesi altında çalıştırdı. Demirel’in görev süresi boyunca 10 hükümet kuruldu, 28 Şubat 1997 ‘post modern darbesi’ yaşandı. Bu olayları ustaca yönettiği düşünüldüğü için olsa gerek, 2000 yılının Ocak ayında DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit, 16 Mayıs 2000’de görev süresi bitecek olan Demirel’in cumhurbaşkanlığı süresinin uzatılmasını düşündüğünü açıkladı basına. 5 Nisan’da DSP, MHP ve ANAP milletvekillerinin imzalarıyla değişiklik paketi TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Ancak değişiklik teklifi, gerekli 367 oyun çok altında (303 oy) alınca Demirel Güniz Sokağa döndü. Bunlar olurken, borsanın 1053 puan yükselmesi, hisselerin ortalama 6,6 değer kazanması pek manidardı.
NAMUSLU BÜROKRAT: AHMET NECDET SEZER
O dönemde siyasi denklem kabaca şöyleydi: DSP, MHP ve ANAP iktidarda, FP ve DYP muhalefetteydi. Bu bölünmüşlük yeni bir krizin habercisiydi aslında, ama bu sefer siyasiler uzlaşmayı başardılar. 131 bir imzayla önerilen ortak aday, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmed Necdet Sezer’di. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na mutaassıp üyelerin oylarıyla seçilen (hatta bu yüzden adı ‘Fethullahçı’ya çıkan), karar verirken özgürlüklerden yana tutumuyla sivrilen Sezer, Celal Bayar’dan sonraki ikinci ‘sivil’ adaydı. Dahası, her anlamda Meclis dışı biriydi. (Daha önceden, CB adayları önce Meclis üyesi yapılıyordu, sonra seçiliyordu hatırlarsanız.) 5 Mayıs 2000 günü yapılan 3. tur katılan 533 milletvekilinin 330’unun oyunu alan Ahmet Necdet Sezer 10. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Ayrıca değişik partilerden 9 aday vardı. Bunlardan en ünlüleri Doğan Güreş ve Yıldırım Akbulut idi. Son tura kalan adaylardan çok ikinci oyu ise Nevzat Yalçıntaş (113 oy) almıştı.
Cumhurbaşkanlığı törenine fraksız katılarak farklı olacağını hissettiren Sezer, ‘devletin kör kuruşuna sahip çıkan’ namuslu biri olduğunu kısa sürede gösterdi. Elbiselerini 40 yıllık terzisi Erol Akosman, Sümerbank ve Altınyıldız kumaşlarından dikti. Saçlarını 10 yıllık berberine kestirdi. Oğlunun düğününü Çankaya’da yaptı ama tüm masrafları cebinden ödedi. Akrabalarını kimse bilmedi. Çankaya’nın kadrolarını ve masraflarını neredeyse yarıya indirdi. Maaşına zam istemedi. Kırmızı ışıklarda durdu, eşiyle alışverişe çıktı. Namaz kılmadı ama düzenli oruç tuttu. Ve anketlerde “ordudan bile güvenilir” çıktı…
Hakimlik mesleğinin verdiği alışkanlıkla önceleri ‘hakem’ gibi davranan Sezer, 2001 yılında, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Bülent Ecevit’e “Çamurun üstünde oturuyorsunuz. Siz temizleyemiyorsanız, biz temizleyelim” dedi, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin kendisine “Bu yetkiyi nerden alıyorsunuz?” diye sorunca olanlar oldu. Sezer’in Anayasa kitapçığını Başbakan Ecevit’e fırlatması, Özkan’ın kitabı aynı usulle geri göndermesi, Ecevit’in sesi titreyerek bu olayı kamuoyuyla paylaşması ve ardından yaşanan büyük ekonomik kriz, Sezer’in hakem rolünden ayrılmasıyla ilişkilendirildi. Batı basını tam “Sezer’le Türkiye siyaseti sivilleşebilecek mi?” diye fal açıyordu ki, 3 Kasım 2002 günü, AKP’nin iktidara gelmesiyle, o güne dek kendisini ’28 Şubat’ çizgisinde olmadığı için sert şekilde eleştiren ‘laikçi’ (‘laik’ ve ‘laikçi’ ayrımına dikkat etmenizi rica edeceğim) kesimlerle doğal ittifaka girdi ve kadim vesayet sisteminin en etkin parçası oldu. Bugün, AKP’nin ve müttefiklerinin izlediği siyaseti görenlerin “Sezer az bile yapmış” dediğini söylemeye hacet yok herhalde.
AKP’NİN NOTERİ: ABDULLAH GÜL
Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin dolmasının yaklaşmasıyla birlikte 15 Nisan’da resmen cumhurbaşkanlığı seçim süreci, “başı örtülü olmayan” aday arayışları ile devam etti (bu bağlamda ‘çatı aday’ Ekmeleddin İhsanoğlu da AKP’nin aday adaylarından biriydi) 24 Nisan'da Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında cumhurbaşkanı adaylarının Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olduğunu açıklamasıyla önemli bir dönemece girmişti. 27 Nisan’da yapılan ilk turda CHP, ANAP ve DYP genel başkanları seçimlere katılmayınca Meclis 361 kişiyle toplandı. Abdullah Gül, 357 oy çıkarken, 3 oy geçersiz sayıldı, 1 oy da boş çıktı. O gece, TSK’nın internet sitesinde daha sonradan ‘e-muhtıra’ diye anılacak olan TSK’nın basın açıklaması yayımlandı. (İleriki dönemde, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, bizzat kendisinin yazdığını açıklayacaktı.)
367 krizi
Bunun üzerine Anayasa’nın 102/1. maddesinin toplantı yeter sayısını 367 olarak öngördüğü yönünde açıklamalar yapmış olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun görüşleri tekrar gündeme geldi. Bu görüşe göre Cumhurbaşkanı seçimin ilk turunda seçilme yeter sayısının altında bir sayıyla oturumun açılması anayasaya aykırıydı. Muhalefet, bu görüşü Cumhurbaşkanı seçimlerin yapılması öncesinde Meclise, akabinde de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. Mahkeme, ‘e-muhtıra’dan dört gün sonra kararını açıkladı. (Gerekçeli kararı 28 Haziran’da açıklayacaktı.) Başvuruyu haklı görmüş, birinci tur oylamayı iptal etmişti. Bu kararın anlamı, Meclis’te salt çoğunluğu elinde bulunduran bir siyasi partinin muhalefetin onayı olmadığı sürece kendi adayını Cumhurbaşkanı seçtiremeyeceğiydi. Karardan sonra CHP’nin direnişi yüzünden Meclis 367 kişiyle toplanamayınca, Abdullah Gül adaylığını geri çekti, anayasa gereği iptal oldu ve seçimlere gidildi.
AKP bu arada bir daha 367 krizi yaşamamak ve de seçim yasaklarına gireceği için değinemeyeceğim bir dizi nedenle, Anayasa’nın genel seçimlerin beş yılda bir yapılmasını öneren maddesini ‘dört yılda bir’ diye değiştirdi. Cumhurbaşkanı’nın halkoyuyla seçileceği maddesini ekledi. Cumhurbaşkanının görev süresini beş yıl olarak değiştirdi, bir kişinin üst üste iki kez seçilebileceğini ekledi. Ayrıca toplantı ve karar yeter sayılarını düzenledi. (Bazı konuların yeterince açıklıkla düzenlemediği bugün acı biçimde anlaşıldı.) Anayasa değişikliği mecliste kabul edildi ama Ahmet Necdet Sezer kanunu önce veto etti, aynen kabul edildiğinde Resmi Gazete’ye yayımlanmaya göndermedi, halkoyuna sunulmak üzere TBMM’ye iade etti. Ardından hükümetin referandumu 22 Temmuz 2007 günü erken genel seçimlerle birlikte yapmayı mümkün kılacak kanununu veto etti. Böylece halkoylamasının 21 Ekim 2007’de yapılmasına karar verilmek zorunda kalındı.
22 Temmuz 2007 günkü erken genel seçimlerin galibi AKP oldu ama milletvekili sayısı 341’de kalmıştı. Sonuçlar, AKP’ye hükümeti kurma garantisi sağlıyordu AYM’nin ‘367 içtihadı’ yüzünden, tek başına Cumhurbaşkanı seçme olanağı yoktu. AKP’nin imdadına MHP yetişti. 2 Ağustos 2007 günü yapılan 3. turda Abdullah Gül 339 oyla Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Seçime katılan diğer adaylar, Sabahattin Çakmakoğlu 70, Tayfun İçli ise 13 oy almışlardı.
21 Ekim 2007 günü yapılan halkoylamasına (bütün rakamları yuvarladım) 42 milyon 665 bin seçmenden 28 milyon 795 bini katıldı. Geçerli oyların 19 milyon 400 bini ‘evet’ (yüzde 69), 8 milyon 739 bini ‘hayır’ (yüzde 31) oldu.
Abdullah Gül’ü anlatmaya herhalde gerek yok. Benim zihnime, aşırı kibar tavırlı, sürekli gülümseyen, cümleleri yuvarlayarak konuşan, hiç bir zaman bir konuda ne düşündüğünü tam olarak anlatmayan veya anlatamayan biri olarak nakşedildi. Gül’ün siyaset üstü gibi duran ama esas itibariyle AKP iktidarının yolunda en ufak bir engel çıkmaması için canla başla çalışan bir cumhurbaşkanı olarak görevini başarıyla tamamladığını düşünüyorum.
Özet Kaynakça: Seyfi Öngider, Çankaya’nın Bütün Adamları, Aykırı Yayıncılık, 2013, Rıdvan Akın, Gaziden Günümüze Cumhurbaşkanlığı 1923–2007, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2009, Hikmet Özdemir, Atatürk’ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri. Remzi Kitabevi, tarihsiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016