Demir Küçükaydın
Kadınların Katline Karşı Acil ve Pratik bir Teklif: Kadınlara Silah taşıma Hakkı; Erkeklerde Tırnak Çakısının Bile Suç Olması
Erkeklerin kadınlara karşı yürüttüğü savaşın en somut ve can yakıcı biçimleri “Kadın cinayetleri” biçiminde görülüyor.
Peki, bu savaşa karşı, yine erkeklerin egemen olduğu devletin, partilerin, örgütlerin somut olarak önerdiği neler?
Ya daha fazla eğitim gibi çıkmaz ayın son çarşambasına yönelik; ya “kadınları koruyan” yeni yasalar çıkarılması gibi hukuki ya da erkeklerin kendi erkeklikleriyle mücadele etmesi gibi, kapitalistlere işçilerin haklarını gözet demekten farksız ahlaki ve nasihatçi öneriler.
Bütün bunlar, bu sistemin devamını sağlayan; gerçek nedenlere girmeyen; acil ve pratik çözümler sunmayan önerilerdir.
Eğitim mi? Eğitecekleri kim eğitecek? Bugünkü eğitim sisteminin kendisi ve eğitecek olanların kendisi erkeklerdir. (Kadın bile olsalar bu erkek egemenliğini içselleştirmiş, onun ideolojisini savunduğunun farkında olmayan kadınlardır.)
Yasaları değiştirmek mi?
O yasaları değiştirecek olanların bizzat o erkek egemen sistemin savunucuları olduğu gerçeğini bir yana bıraksak bile, yasalar nedenlere yönelmezler; sonuçlarla mücadele ederler. Daha sert cezalar, kadın konuma evleri vs. bütün bunlar sonuçlarla mücadele araçlarıdır. Hiçbir gerçek ve elle tutulun sonuç sağlamazlar.
Erkeklerin kendi erkeklikleriyle hesaplaşması gibi çocukça, beyaz adama ırkçı olmamasını; kapitaliste işçileri çok sömürmemesini nasihat etmekten farksız rahip ideolojisi mi? Rahipler ve cellatlar tarihte ve bugün her zaman aynı madalyonun iki yüzüdürler. Hiç bir nasihat, hiçbir ahlaki vaaz en küçük bir iyileşmeye yol açmamıştır tarih boyunca.
Egemenler (Kapitalistler, Beyaz Adam, Türkler, Erkekler vs. fark etmez) ancak ezilenlerin güçlü direniş ve kavgalarıyla, eskisi gibi devam etmeleri durumunda, astarının yüzünden pahalı olacağını görünce tavizler verirler.
Bunun en son ve somut örneği Türkiye’de Kürtlerin mücadelesinde görüldü. Kürtler yıllarca bütün o yolları denemeye çalıştılar. Hiçbir sonuç alamadılar; Türklere ve Türk devletine bu gidişin astarının yüzünden pahalı olacağını gösterince, şimdi bir zamanlar konuşulması ve hayal edilmesi bile düşünülemeyecek şeyleri bu direnişin önünü ve hızını kesmek için bizzat bu devlet yapmaya başladı.
O halde, “kadın cinayetleri”ne son vermek için, bütün yukarıdakileri bir kenara atmak gerekiyor öncelikle.
*
Kadınların üzerindeki baskı ve sömürüyü ortadan kaldırmak elbet, çok uzun vadeli ve çok temelden değişiklikleri gerektiren uzun bir mücadeledir ve mücadele olacaktır.
Ancak bunun yanı sıra, kısa vadede acil olarak yapılabilecek ve kesin sonuç alıcı son derece pratik işler de vardır. Üstelik bunlar, hiçbir bürokrasi gerektirmediği gibi, bizzat bürokrasiye karşı da bir mücadele aracıdırlar.
Bunu somutça söyle ifade edebiliriz:
Derhal bir tek kanun maddesiyle kadınların hiçbir makama haber vermeden ve izin almadan, çakı, bıçak, tabanca, göz yaşartıcı gaz gibi silahları taşıma hakkı; buna karşılık, erkeklerin meyve bıçağı bile taşımalarının kesinlikle yasaklanması.
Böylece her kadın daha güvenli ve rahat hareket edebilecek; her erkek de kadınlar karşısında daha saygılı, ölçülü ve saldırganlıktan uzak durma zorunluluğunu hissedecektir. Saldırı olduğunda kadınlar ellerindeki silahlarla erkekleri etkisiz hale getirebileceklerdir.
Düşünün şimdi, Özgecan’ın çantasında silah taşıyor olma ihtimalini bilseydi, o erkek minibüs şoförü yaptıklarına cesaret edebilir miydi? Özgecan saldırganın şüpheli davranışları karşısında, silahını çıkarıp kendisini savunamaz mıydı?
O halde, tüm partiler, örgütler, Özgecan için ağıt düzenler, Kadınların silahlanması ve erkeklerin silahlardan arındırılmasını istemiyorlarsa, havanda su dövüyorlar demektir. Bütün döktükleri gözyaşları timsah gözyaşlarıdır. Hele “ırz düşmanları”nı linç etmeye kalkanlar ve Hindistan’da olduğu gibi linç edenler, hepsi kendileri potansiyel birer “ırz düşmanı”dır.
*
Kadınlar silahlandığı takdirde, sadece kendilerini değil, demokrasiyi de savunur ve güçlendirirler.
Neden ve nasıl?
Bugünkü Türkiye’deki özellikle Türk erkeklerin neredeyse hepsi bir ruh hastasıdır. Çürümüş bir insan posasıdır. Kürdistan ve Kürtler ise nispeten farklıdır. Daha doğrusu, Kürdistan’da ve Kürtler arasında Türk devletinin işbirlikçisi olmayan kesimler farklıdır. Türk çürümüşlüğünün Kürdistan’da da korkunç etkileri vardır özellikle, Özgürlük Hareketinin etkisi dışında kalan alanlarda ve toplum kesimlerinde.
Kürdistan’da haklı bir savaş yürütüldüğü; toplumun en alt ve ezilen kesimleri bu savaşın başını çektiği için; insanlarda tıpkı büyük dinlerin ortaya çıkışlarında; devrimlerde olduğu gibi, bir kendini aşma; örnek insan olma eğilimi baskın olur. İslam’ın her zaman örnek olarak öne çıkardığı “sahabeler” böyle bir devrim döneminin dönüştürdüğü insanlardır. Fransız Devrimi’ndeki “baştan çıkarılamaz” Robespiyer’ler veya Sosyalist hareketin unutulmuş geleneğinde “ilk saatin işçileri” diye adlandırdığı “sosyalist sahabeler” İslam’ın sahabelerinin; Hıristiyanlığın havarilerinin, modern toplumsal mücadeleler ve dönüşümlerdeki karşılıklarıdır.
Öte yandan devrimler kadınları öne çıkarırlar ve kadınların öne çıkması da ayrıca erkekler üzerinde bir eğitici etki yapar.
Örneğin bugün bütün dünyanın hayran olduğu ve IŞİD’e karşı elinde Klaşnikov adlı AK-47’siyle duran kadın gerillalar bu Kürdistan’daki devrimci yükselişin ürünü oldukları gibi; o yükseliş de kendilerinin ürünüdür. O Kürt mücadelesinin esas motoru kadınlardır.
Bir Kürt mitingine ya da Kürdistan’da bir mitinge gidin bir de Türk mitingine gidin. Kürt mitinglerinin en az yarısını o Türklerin “feodal” diyerek hor gördüğü Kürtlerin kadınları oluşturur. Türklerin mitinglerinde ise, bozkurt işareti yapan faşist Türk ve erkeklerinden başka bir şey bulamazsınız.
Türk erkekleri, binlerce yıllık ezilenlerin yazılı olmayan bilgeliğini ve ahlaki değerlerini bile yitirmiş bulunuyorlar. Neden ve nasıl?
Sadece şu son doksanlı yılları; 2002 seçimlerine kadar geçen dönemi göz önüne alalım.
Kürdistan’daki savaşı finanse etmek için yüksek enflasyon uygulanarak, nüfus iliklerine kadar sömürüldü.
Yine bu savaşı finanse etmek için devletin bizzat kendisi, mafyayla iş birliği içinde uyuşturucu kaçakçılığı yaptı. Bu nedenle Türk diplomatik pasaportları bile Avrupa ülkelerinde kuşkulu oldu.
Sadece bu ikisi bile bir toplumu iliklerine kadar çürütmeye yeter.
Ama üstüne üstlük, en iğrenç yöntemlerle binlerce faili meçhule, insanların evlerinden ve köylerinden atılmasına yol açan bir savaş yürütüldü. En minimum sayıları alsak bile, sadece 1992 ile 2002 arasını alsak bile, Kürdistan’daki savaştan her yıl 200.000 askerin geçtiğini var saysak bile. On yılda en az iki milyon Türk erkeği, Kürdistan’daki savaşta, işkence etmeyi, kulak, bunu kesmeyi; insanları gözünü kırpmadan öldürmeyi; onlara en aşağılayıcı muamele yapmayı öğrendi. Yani aslında on yılda Kürdistan’daki savaşta insanlıktan çıkarılmış en az 2.000.000 insan bugün tüm Türkiye’de her an aramızda yaşıyor ve zehirini her an, her dakika her yerde tüm topluma akıtmaya devam ediyor.
İşin kötüsü bu 2.000.000 erkek, bu devletin arpalıklarıyla, bir minibüs hattında bir şoförlük, muhtemelen yine bir özel savaşçı tarafından kurulmuş bir “koruma” şirketinde “güvenlekçi”lik, bir sitede güvenlik kapıcılığı veya polis olarak veya en kötü halde bir belediyede bir arpalık; bir park yeri değnekçisi olarak bir takım ilişkilerle toplumun en kritik noktalarında ve de silahlı olarak bulunmaya devam ediyor.
Ayrıca bunların Türkiye’deki Özel savaş dairesi veya Seferberlik Tetkik Kurulu veya namı diğer Kontr Gerilla veya Ergenekon gibi isimlerle anılan “Derin Devlet” tarafından birer vurucu güç olarak örgütlendiği ve sürekli el altında tutulduğu da Türkiye’de yaşayan herkesin bildiği ama bilmezden geldiği ve yokmuş gibi davrandığı açık sırlardandır.
Daha birkaç gün önceki gazetelerde bile şu haberler okunuyordu:
“Buna göre Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndan alınan belgeler “Vali ve Belediye Başkanları, siyah personel, yeşil personel, turuncu personel, beyaz personel, yardımcı kuvvet olarak gösterilen çizelge, koruculardan faydalanma, halk, oy tabanındaki hareketlilik, partiler sistemi, tarikatlar, azınlıklar, yeni kurulması gereken gerilla birlikleri, grup ve bireysel gayri nizami harple ilgili yönergeler, rektörler” gibi başlıklarla tasniflendi.”
Sadece bu kısa alıntıdaki başlıklar bile, nasıl gizli ve her türlü denetim dışı, gereğinde harekete geçirilmek üzere bu yukarıda söz edilenlerden; siyasi olarak da büyük ölçüde ırkçı Türklerden derlenmiş bir ordunun alesta beklediğini gösterir.
Tam da bu nedenle, aksi kanıtlanmadığı sürece her türlü cinayetin faili Türk devletidir. En son Kobani olayları da bunu bir kere daha kanıtladı. HDP’nin Karadeniz veya Ege’ye her gidişinde yapılan saldırılar bu yukarıda değinilenler olmadan anlaşılamaz.
*
Yani Türk Devleti’nin tepeden tırnağa örgütlü ve silahlı, demokrasi düşmanı gizli bir ordusu vardır ve bu ordu esas olarak ırkçı Türk milliyetçisi, mafyayla ilişkili, Kürdistan’da insan kanının ve etinin tadını almış Türk Erkeklere dayanmaktadır.
Bu gerçek göz ardı edilerek, sanki yokmuş gibi tartışılarak kadın cinayetleri anlaşılamaz.
Örneğin Türkiye’de “Cinnet” diye ne idüğü belirsiz bir “şey” ya da bir “mikrop” var. Bu “Cinnet” nedense hep Polislere ve Askerlere bulaşır. Hep onlar “Cinnet geçirir” ve karılarını, çocuklarını bazen da nöbetteki Kürt veya Ermeni arkadaşlarını ve kendilerini öldürürler.
Neden?
Çünkü bu “Cinnet” sözünün ardında gizlenen gerçek yukarıdaki gerçektir.
*
O halde Kürtlere karşı yürütülen savaş ile Türkiye’nin tümünde Kadınlara karşı yürütülen savaş arasında derin bir bağ bulunmaktadır.
Son zamanlarda özellikle kadın cinayitlerinin artması da yine bununla ilgilidir.
Kürdistan’da mücadeleyle epey yol kat edildi; Türk erkekleri, şimdi orada eskisi gibi köpeksiz köyde değneksiz gezemiyorlar. O zaman biriken pisliklerini toplumun en zayıf kesimi olan kadınlara, Çingenelere, Batı’da yaşayan Kürtlere vs. yöneltiyorlar. (Yakında da Suriyeli biçare mültecilere yöneltecekler.)
Buna ek olarak, kapitalist ilişkilerin yayılması ister istemez kadının sokağa çıkmasını getirdi. Çalışan işçi kadınların başörtüsü ve türban takması ve bunun böylece çok yaygınlaşması aslında erkeklerin bu saldırganlığına karşı aynı zamanda kadınların pasif bir savunma silahıdır; erkekleri kendi oyununa getirme girişimidir. Türbanı takan emekçi kadın veya öğrenci genç kız başı açık olarak yapamayacağı her şeyi yapabilir olmaktadır.
Ama bu aynı zamanda eski, köle ruhlu kadının giderek daha kişilikli ve direngen olmasına yol açmaktadır. Bu da çürümüş Türk ve Kürt erkeklerini iyice çıldırtmaktadır.
Öte yandan Kürt hareketinin kadınlara ilişkin örneği de bu kadınları derinden etkilemektedir.
*
Aslında son yirmi yılda Türkiye’de üç büyük kadın hareketi ortaya çıkmıştır.
Biri Kürt kadınlarının hareketi. Bu kadın gerillalar imgesinde ifadesini bulmaktadır.
Bir de şehirlerde sokağa çıkan modern hayata giren işçi ve öğrenci kadınların hareketi vardır. Bu da şehirlerin sokaklarını dolduran türbanlı genç kız ve kadınlarda ifadesini bulmaktadır. Bu hareket AKP’yi desteklemiştir.
Aslında bir üçüncü Kadın hareketi daha vardır ama devletin Tıpkı Alevileri ve laikleri Kürt hareketine karşı kışkırtarak egemenliğini sürdürmesi gibi, başı açık kadınların AKP’ye direnişleri olan bir kadın hareketi daha vardır. Bu kadınlar Türbanlı kadınlarla ittifak yapacak yerde onları kendine düşman gibi görerek aslında saçma bir bölünmeyi ebedileştirmektedirler. Ama batının tipik, saçını sarıya boyamış kadınları da aslında kadınların var olan özgürlüklerinin kaybedilmesi korkusuna dayanmaktadır ama devlet ve ırkçılar, yani yukarıda sözü edilen güçler, bunların bu korkusunu, tıpkı Alevilerin korkularını Kürtlere yöneltmeleri gibi (Uğur Mumcu cinayetleri, Sivas katliamları Alevi ve Laiklerin Devlet tarafından yedeğe alınmasının araçlarıydı) bu kadınların korkularını, AKP’ye ve Kürtlere yöneltmektedir.
Tıpkı Alevileri kazanmak için olduğu gibi bu kadınları da kazanmak için Kürt Özgürlük hareketinin bıkmaksızın çaba göstermesi gerekmektedir.
*
İşte bu bağlamda HDP acil olarak böyle bir yasa teklifi yapmalıdır: kadınların silah taşıma hakkı ve erkeklerin silah taşımasının yasaklanması.
Bunu sadece toplumun gündemine getirip tartıştırmak bile önemlidir. Elbet bu hükümet bunu engellemeye çalışacaktır. Ama “deliye taşı andırmak” gerekmektedir. Kadınların aklına silahlanmayı ve erkekleri silahsızlandırmayı düşürmek gerekmektedir. Bugün uygulama olanağı bulunmasa bile uygun zamanda bu fikirler yeşerme olanağı bulabilir.
Kaldı ki kadınlar böylece fiilen kendileri silahlanmaya başlayabilirler. Milyonlarca kadın siyahlı dolaşmaya başladığında var olan erkek yasaları tüm geçerliliğini yitirir.
*
Öte yandan işçi hareketinin ve sosyalist hareketin bugün unutulmuş bulunan“Geçişsel Talepler” diye ifade ettiği bir deneyi vardır. Toplumun önündeki acil sorunlar için öylesine somut talepler önerilir ki, onlar hem o soruna acil bir cevap olurlar; hem de halkın kendini örgütlemesi ve ilerde gereğinde bir ikili iktidar organlı oluşturabilmesi için mekanizmaları yaratırlar.
Örneğin İşverenler iflas ediyorum kar edemiyorum diyerek işçileri isten mi atıyor. Firmaların tüm hesaplarının açıklanması ve firmanın denetiminin işçilere verilmesi. Mülkiyeti kapitalistte dursun.
Türk devletinin en büyük korkusu budur. Örneğin İzmit Depremi’nde halkın kendi örgütlülüğü ve dayanışması başlayınca devletin bütün dikkati bu organizmaları parçalayarak tüm yardım ve dayanışma çalışmalarını kendi denetimine almaya yöneldi ve bunu başardı.
Kadınların silahlanması ve erkeklerin silahsızlandırılması böyle bir geçişsel talep özelliği taşımaktadır.
Sistem içinde uygulanabilir; ezilenleri örgütler ama aynı zamanda o sistemin sınırlarını gösterip varlığını tehlikeye atar.
Kürt hareketi ve Öcalan, İşçi ve Sosyalist hareketin bu deneyini bilmez ama kendisi bunu yeniden keşfetmiştir.
Öcalan’ın “her şeyi devletten beklemeyin, kendiniz yapın, örgütleyin” demesi genellikle bu anlamdadır.
Kürt hareketi bu sayede geniş kitlelerin bir “alternatif devlet” gibi örgütlenebildiği organlar oluşturabilmektedir.
Kadınlar da her şeyi devletten beklememeli.
O yasa çıkarmıyorsa kendileri fiilen uygulayabilirler.
*
Kadınların silahlanması ve Erkeklerin silahsızlandırılmasının hem demokrasiyi genişletmek hem de acil olarak Erdoğan’ın diktatörlük heveslerini engellemek ve var olanı savunmak için de çok büyük bir önemi bulunmaktadır.
Türkiye’deki dişinden tırnağına örgütlü, (“Kontr Gerilla” veya “Seferberlik Tetkik Kurulu” veya “Özel Savaş Dairesi” veya “Ergenekon” veya “Derin Devlet” denen) güç esas olarak erkeklere dayanan; erkekler arasında örgütlü bir güçtür. Toplumun yarısı olan kadınlar şükür ki bu güç tarafından örgütlenmemiştir ve kullanılamamaktadır.
Eğer kadınların silah taşıma hakkı olur ve erkeklerinki yasak olursa, bu güç birden bire felç olur.
HDP diyelim ki Trabzon’da toplantı yapmaya gittiğinde kadınlar bu örgütlenmenin dışında olduğundan ve silah taşıma hakları olduğundan anti demokratik saldırılar durur, devlet en güçlü ve tehlikeli aracını kullanamaz olur.
*
Öte yandan acil olarak da şu seçim döneminde gereklidir.
Erdoğan’ın kaderi gücünü korumasına ve arttırmasına bağlıdır. En küçük bir zaafı kaçınılmaz olarak hızlı bir düşüş getirecektir.
Bu nedenle HDP’nin oyunun yüzde onu aştığı veya aşacağı ortaya çıktıkça, bu gidişi durdurmak için muhtemelen en kanlı ve korkunç provokasyonla başvurarak Batı’da, kadınlarda ve Alevilerde oluşan ilgiyi ve yönelişi durdurup HDP’yi yine Kürt ve Kürdistan gettosuna tıkmayı ve böylece yüzde onun altında tutmayı deneyecektir.
Bunun için her şey de hazırdır. Dün tutukladığı Ergenekon, bugün artık serbesttir. Hatta Vatan Partisi gibi partilerde örgütlenmiş ve Erdoğan’a desteğini ilan etmiş bulunuyor.
Yani ikisinin de çıkarı ortaktır artık. İlişkiler de eskisi gibi değildir.
Bir provokasyon için tüm örgütsel ve çıkarsal koşullar bulunmaktadır.
Muhtemelen Nisan ayı bu provokasyonların zirve yaptığı günler olacaktır.
Çünkü 24 Nisan, Ermeni katliamının yüzüncü yıl dönümüdür. Devletin bütün baskıcı ve inkarcı güçlerini toparlayıp, seferber edip bir saldırı başlatacağı zamandır.
Bu aynı zamanda seçimlerin arifesine de denk gelmektedir.
Bütün bu olasılıklar nedeniyle kadınların silahlanması ve erkeklerin bir tırnak çakısı taşımalarının bile yasaklanması, az çok barışçıl bir seçim atmosferi için de zorunlu bir ön koşul olarak ortaya çıkmaktadır.
Kadınların, Demokrasinin, Kürtlerin, Alevilerin, Laik yaşam tarzındakilerin kaderi ortak.
Kaderi ortak olanların ortak bir davranışı gerekiyor. Kadınlar silahlanırsa, bundan Kürtler de, yaşam tarzı farklı olanlar da, Aleviler de ve son duruşmada Demokrasi de kazançlı çıkacaktır.
Demir Küçükaydın
13 Mart 2015 Cuma
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.04.2020
30.03.2020
19.03.2020
18.03.2020
17.03.2020
10.03.2020
2.03.2020
1.03.2020
2.02.2020
3.01.2020