Etyen MAHÇUPYAN
Hayatı meşru/gayrimeşru diye ayırdığımız anda, buna kimin karar vereceği sorusu bir yana, hayatın parçası olan siyasetin de meşru/gayrimeşru olarak ayrılabileceğini ve buradan hiç istenmeyen sonuçların çıkabileceğini tahmin edebiliriz.
Dolayısıyla Başbakan’ın diline de yansıyan muhafazakâr norm ve alışkanlıkların bugünün Türkiye’si için yetersiz kaldığını kabul etmekte yarar var. Bu bağlamda ‘muhafazakâr demokrat’ terimi olumlu bir potansiyel içerebilir, çünkü iki farklı zihniyeti, yani ataerkillikle demokratlığı bir araya getirerek muhtemel bir sentez arayışının haberciliğini yapıyor. Ataerkil ahlak anlayışı cemaatin sınırlarının aşıldığı, çoğul bir toplumda anlamını yitirmekle kalmıyor, muhtemel çatışmalara da malzeme ve vesile oluyor. Oysa demokratlık ahlakın kategorik olarak kimseye ait olmadığını teslim ederken, toplum olabilmek için ortak bir ahlaka ihtiyacımız olduğunu da varsayan bir bakış. Dolayısıyla ‘muhafazakâr demokratlık’ muhafazakârların modern dünyada ötekilerle etkileşim içinde inşa edici olabilmelerinin ve değişime açık kılabildikleri ölçüde kendi değerlerine sahip çıkabilmelerinin önünü açıyor.
İçselleştirilmesi gereken gerçek şu: Bugünün dünyasında eğer kendi kabuğunuza çekilip yaşamakla yetinmiyor, dışınızdaki hayata ve imkânlara entegre olmak istiyorsanız, sizinkine benzemeyen ahlak sistemleriyle birlikte, iç içe ve karşılıklı etkileşimin muhtemel sonuçlarına hazır olarak yaşamak durumundasınız. İktisadi ve sosyal değişimin ahlaki kodlarda değişiklik yaratmamasını beklemek gerçekçi olmadığı gibi, bu noktada ısrar bizzat kendi cemaatinizin yeni nesillerini geleceğe taşımakta da ayak bağı olacaktır. Dolayısıyla muhafazakârların demokrat zihniyetin ima ettiği bir meşruiyet anlayışına doğru kayması herkes için hayırlıdır. Söz konusu anlayış her türlü farklı ahlak anlayışına özgürlük alanı açılmasıyla yetinmez. Farklı ahlak anlayışlarına sahip kişi ve toplulukların ortak bir ahlakı oluşturmak üzere etkileşim içine girmelerini, ancak bu ortak ahlaka tam olarak hiçbir zaman ulaşılamayacağı gerçeğini de içlerine sindirmelerini ima eder.
Muhafazakârlar bugün onlara sunulan ‘modern’ ve ‘liberal’ kelimeleriyle taçlandırılmış ortak hayat alternatifinin pek de matah bir şey olmadığının farkındalar. Zaman içinde ahlakın tümden yozlaşacağını, anarşiye dönüşeceğini düşünüyorlar ve bu nedenle doğal refleksleri kendini korumaya alma yönünde oluyor. Laik/modern/liberal/solcu kesim için Başbakan’ı eleştirmek çok kolay. Ama bu kesimin bizzat kendisine eleştirel gözlerle baktığına dair fazla bir belirti yok ve bu olmadığı sürece muhafazakâr kesimin Başbakan etrafında toplanmasından daha doğal bir sonuç da olamaz. Çünkü muhafazakârlar bu laik/modern/liberal/solculara baktıklarında özgürlükleri savunan ama ahlak arayışları olmayan bir kitle görüyorlar. Bireysel ve bencilce bakışın yanında, ilkesel eleştiriyi abartarak Başbakan nezdinde muhafazakârları aşağılama dürtüsü de epeyce açık bir biçimde gözlemleniyor. Bu yaklaşımın ortak bir hayat ve toplum kurmada engelleyici olduğu açık… Bugünün ‘liberalleri’ sosyal planda geçmişin muhafazakârlarına dönüşmekteler. Kendi hayatlarını yaşasınlar ve kimse onlara karışmasın istiyorlar. Ayrıca farklı hayat tarzına sahip olanlardan da gidip kendi köşelerinde yaşamalarını, gözden ırak olmalarını bekliyorlar.
Türkiye’de laik kesimin siyasi dili giderek toplum olma hayalini bir kenara itiyor. Ne var ki ‘benim hayat tarzım bu’ diyerek istediğiniz gibi de yaşayamazsınız, çünkü başkaları ile birlikte yaşıyorsunuz ve henüz başkaları ile nasıl birlikte yaşanır bahsini o başkaları ile konuşmadınız. Evrensel normları yardıma çağırmak da sonuç vermez… Çünkü somut, sahici insanlarla yaşıyorsunuz, kurgulanmış ve ‘evrenselleştirilmiş’ bir mahlûk olarak paketlediğiniz insanlarla değil.
Başbakan’ın dili muhafazakârların temel bir kaygısına tercüman olurken, o kesimin toplum olma yolundaki sıkıntısını da açığa çıkardı. Aslında aynı sıkıntı farklı kültürel kodlar içinde laik/modern/liberal/sol kesimde de mevcut. Onlar da henüz ötekilerle birlikte nasıl yaşanabileceğini, nasıl bir ortak ahlaki zemin üretilebileceğini bilmiyor ve üzerinde de düşünmüyorlar. Ne var ki muhafazakârlığın kazanamayacağı, ama modernliğin çoktan kaybettiği bir zemindeyiz. Toplum ise kendi mecrasında melezleşme yoluyla bir yeni ahlaki toprak oluşturmakta. Bunu da AKP temsil ederse kimse şaşırmasın, çünkü Başbakan’ın yanlışlarının arkasında diğerlerinde olmayan bir toplum olma kaygısı var ve bu farklılık gözüküyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023