Etyen MAHÇUPYAN
Cumhuriyet Halk Partisinin Meclis’teki dört partiyi bir araya getiren yeni anayasa çalışmasını kadük etmesi beklenen bir durum değildi. Bu çalışmanın sonuç vermesi beklenmiyordu ama daha çalışmaya başlamadan dağılması şaşırtıcı oldu. Bilindiği üzere söz konusu komisyonda her partiden üç kişi bulunuyordu ve ilk buluşmalarında çalışma usullerine karar verirken ‘oy birliği’ kuralını tercih etmişlerdi. Bu tercih zaten komisyondan herhangi bir sonuç çıkmayacağının habercisiydi. AKP ve HDP’nin komisyonun karar almasında çoğunluk kuralını tercih ettiklerinin işaretleri vardı. MHP’nin ise oy birliğini tercih edeceğini öngörmek zor değildi. Bu durumda eğer CHP çoğunluk kuralını savunursa MHP komisyonu terk edebilir CHP’yi zor durumda bırakabilirdi. Buna karşılık oy birliğinde ısrar ederse, komisyonun çalışmasını isteyen AKP ve HDP buna ‘evet’ demek durumunda kalacaktı.
Diğer bir deyişle oy birliği kuralı zaten CHP’nin istemediği hiçbir şeyin yeni anayasaya girmemesini garanti ediyor, çalışmayı bloke etme imkanı veriyordu. O halde acaba CHP resmi adıyla ‘Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmaya başlamasına bile izin vermeyen son çıkışını niye yaptı? Gerekçe olarak söylenenler epeyce mizahi. Anayasa çalışma komisyonundaki CHP’lilerin sözcülüğünü yapan üyenin dediğine göre bunun ‘Darbelerden Arındırma Komisyonu’ olacağını düşünmüşler: “Biz bu süreci anayasa ile birlikte bir darbe hukukunda arınma süreci olarak algıladık.” Buna göre “temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran bütün alt mevzuatı da eş zamanlı ele alacak bir anayasa çalışması” yapılacağını hayal etmişler. Yani meğerse CHP şu an var olan anayasanın ve tüm mevzuatın tek tek ele alınıp ‘darbe hukukundan’ arındırılması için masaya gelmiş.
Bir an için bu açıklamanın samimi olduğunu kabul edelim. Belki de CHP’liler bu konuya fazla yoğunlaşamadılar, Suriye ile uğraşmaktan ötürü iç siyasetteki tartışmayı takip edemediler. Ancak Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na önkoşul olarak öne sürdükleri madde insanın aklını karıştırıyor. Çünkü CHP halen var olan Anayasa’nın dibacesindeki Türk milliyetçiliği ve Atatürkçülük vurgusunun aynen kalmasını istiyor. Oysa ‘darbe hukuku’ denen her şey zaten bu iki kavramdan güç alıyor ve vesayet rejimini meşru kılıyor. Eğer sistemin darbe hukukundan temizlenmesi isteniyorsa yapılacak ilk iş dibacenin ele alınması ve asıl onun ‘temizlenmesi’.
Peki, zaten çıkmaza girmesi kaçınılmaz olan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nu, çıkmaza sokma yeteneğine de sahip olan CHP niçin daha baştan kadük etmek istedi? Bunun siyaseten tek bir anlamı var: AKP’nin öngörüsü Komisyon’un fazla yol almadan altı ay sonra dağılacağı ve iktidarın halkın önüne yeni bir anayasa koyma meşruiyetine sahip olacağıydı. O durumda AKP’nin anayasasının halktan onay alma ihtimali de yüksek olacaktı. Dolayısıyla CHP bu süreci şimdi başlatmak ve AKP’yi kendi alternatifini üretmek zorunda bırakmış oldu. CHP’nin Komisyon’dan ayrılma nedeni olarak başkanlık sistemini de işaret etmesi ve bunu ‘kırmızı çizgi’ olarak ilan etmesi önümüzdeki dönemde AKP’nin köşeye sıkışmasını hedefliyor. Oysa daha birkaç hafta önce Kılıçdaroğlu başkanlık sistemini de tartışmaya hazır olduklarını söylemekteydi.
Görünen o ki CHP dışarıda sıkışan iktidarı içerde de yalnızlaştırarak yanlışa sevk etmenin peşinde. Eğer AKP denge/denetleme sistemine haiz bir başkanlık sistemini özgürlükçü ve ademi merkeziyetçi bir anayasa ile birleştirirse, CHP yine kaybeden taraf olur. Ama AKP, CHP’nin beklediği üzere, ‘ne pahasına olursa olsun başkanlık’ derse bu kez kaybeden AKP olur.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023