Ferhat KENTEL
Soma katliamı vesilesiyle "vahşi kapitalizm ve devletle ilişkisi nedir?" dersinin örneklerle canlı anlatıldığı, kapitalizmin ne olduğunu satır satır tane tane anlatan günlerden geçtik. Sermaye ve devlet arasındaki ilişki bu kadar apaçık biçimde kendini gösterdikten sonra, bu dersten çakmak için aptal olmak lazımdı.
Şimdi Gezi'nin yıldönümüne doğru gidiyoruz. Siz bu yazıyı okuduğunuz zaman o "yıldönümü" başlamış olacak. O gün neler olacağını önceden kestirmem mümkün değil ama geçen sene Gezi'de bütün karmaşıklığıyla gerçekten neler olduğunu görmemek için ya sabit fikirli ya da ne olursa olsun, taraftar olduğu cemaatin / kimliğin haklı çıkması fikrine sıkışmış olmak lazım.
Kalkınmacı dilin dibine batmış ve insaf, izan, merhamet, adalet diye mefhumlarla arasındaki bütün köprüleri atmış olan bir hükümet; "ölmek bu mesleğin fıtratında var" diyen bir başbakan; ona "İngiltere'de de 1900'lerin başında kaza oldu başbakanım!" diye akıl veren danışmanlar; kaza falan değil, böylesine cinayet karşısında bile kibirlerini bir kenara bırakmayan, bir kerecik özür dilemeyen, bir kerecik "hata ettik" demeyen bir iktidar zihniyeti; "devrim yapan halkı" anlamayan Somalı genci yattığı yerde tekmeleyen ve "halkımızı" temsilen "devrim" gerçekleştirmiş takım elbise-kravatlı jön danışmanlar; ahlak ve vicdanlarını kaybetmiş ve de ne pahasına olursa olsun, sadece kendilerini ve efendilerini haklı çıkarmaya çalışan medya ve "yeni Türkiye'nin" (!) aydınları, köşe yazarları, manşet atıcıları...
Evet, bunların hepsi ve daha fazlasıyla birlikte, ibretlik bir ders izledik.
Bu yeni efendilere göre, her şey mükemmeldi... Tabii ufak tefek hatalar olabilirdi ama bunlar aşılmaz değildi. Çünkü "devrim" gerçekleşmiş ve artık her şey düzelme aşamasına gelmişti...
Devrimci ya da devrim sonrası muhteşem retorik! Yeni "düzenin" retoriği...
Tabii ki bunun öncesi var... Yeni yükselen sınıflarla içiçe geçmiş bir halk hareketi, bir toplumsal hareket var ve bu hareketin getirdiği bir devrimci durum var. Jakobenlerin, Bolşeviklerin, Kemalistlerin, Ayetullah'ların yaptığı gibi AKP'nin yaptığı ya da AKP'yi taşıyan İslami hareketin yaptığı da devrimdi. Diğerleri gibi kanlı olmadı bu devrim; zamana yayıldı ve çok şey değiştirdi; bir yandan bir burjuva devrimi olarak kapitalizmin bütün ülkeye yayılmasını sağladı. Geleneksel sermaye yapısı değişti; yeni aktörler devreye girdi. Bu arada tabii ki bütün toplum için de iyi şeyler oldu; mesela askeri vesayet en azından hiç görülmediği kadar geriledi. Kürt hareketinin verdiği mücadele karşılığını buldu; hiç olmadığı kadarıyla barış bir alternatif olarak "gerçekleşebilir" bir umut oldu.
Ancak bütün devrimler gibi bu devrim de esas olarak, "oluncaya" kadar "iyi"ydi.
"Olduktan" sonra devrim bitti; bütün devrimler gibi düzene dönüştü. Bu konuda henüz bir istisna çıkmadı; bütün devrimleri, devrimlerin en güçlü kardeşleri ele geçirdi ve bunlar diğer kardeşlerini yedi. Her bir devrim bir Termidor yaşadı; her devrimin sonunda birileri devrimin bittiğini ilan etti ve kendi "düzenlerini" kurarak, "artık başka özgürlüğe gerek kalmadı" dediler. Evet, onların iktidarları her türlü özgürlüğe sahip olduğu için başkalarının yeni özgürlükler için uğraşmasına da gerek görmediler.
Her devrim gibi, "AKP devrimi"nin arkasından gelen AKP düzeni de bir "eski rejim" ("ancien régime") - "yeni rejim" karşıtlığı yarattı; "yeni Türkiye'ye karşı eski Türkiye"... Kızıl Ordu'ya karşı Beyaz Ordu... Kuvayı Milli'ye karşı Anzavur birlikleri... Devrim karşısında karşı-devrim...
Bu yüzden, iç düşman bulmak ve inşa etmek açısından Erdoğancılık vasıtasıyla duygu dilini kuran AKP rejimi de, daha önceki Fransız, Sovyetik ya da laik Türk devrimlerinden çok farklı değil.
Ama nasıl Kemalist devrimin içinden başka bir devrim –ya da islamcı bir toplumsal hareket - çıktıysa; AKP devriminin içinden de ipuçlarını Taksim Gezi'de veren başka bir hareket çıkacak. "Yeni" Türkiye sırası ona gelecek.
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020