Hasan Bülent KAHRAMAN
Geçenlerde New York Times'ta yayınlanan bir yazıda Fransa'da şu anda yürürlükte mi desem kurulu mu desem bilemediğim 5.
Cumhuriyet'in tamamlandığından söz edilerek, artık 6'ncısını inşa etmenin zamanı geldi deniyordu.
Bu Fransa "cumhuriyetleri" başlı başına bir tarihtir.
Zamana yayılmış olan ilk evreler bir tarafa bırakılırsa bizi tarihsel planda ilgilendiren kısmı 3.
Cumhuriyet'tir. Bu dönemde Fransa toplumu bildiğimiz manada modernleşmeyle karşılaşmış, iç içe geçmiş, Osmanlı toplumu da onu örnek almış, aynı yollardan yürümeye başlamıştır. Şimdi üstünde konuştuğumuz laiklik anlayışı gene bu cumhuriyet döneminin ürünüdür ve bizim kurucu isimlerimizin başlıca etkilenme kaynağıdır.
Gerçekten de heyecanlı bir dönemdir.
Ama 1940'ta bitmiş, onu izleyen, 1946-
58 arasında yayılan 4. Cumhuriyet döneminden sonra General de Gaulle'ün başkanlığında 1958'de şimdiki 5. Cumhuriyet'e geçilmiştir.
Doğruya doğru, bu dönemin Fransa'sı artık Türkiye üstünde önceki 1870-1940 arasını kapsayan 3. Cumhuriyet ölçüsünde etkili değildir. Nasıl olsun? Paris, 20. yüzyılın değil, 19. yüzyılın başkentiydi, Walter Benjamin'e göre. Bizi derinden etkileyen bütün o pozitivist eğilimler, aydın öncülüğü, hatta Bonapartist darbe geleneğinin bir çeşidi bu dönemde ortaya çıktı. 1889'dan sonra da Osmanlı'ya intikal etti. 1923'te de biz 3.
Cumhuriyet'te şekillenmiş bir kültürü aktarıyorduk ülkeye.
Ama 5. Cumhuriyet'in de tamamlandığından söz ediliyor.
Bunun sebebi Devlet Başkanı Hollande'ın genç bir kadınla yeni bir ilişkiye başlaması değil. Zaten Fransızların o ilişkiyi umursadığı da yok. Toplumun % 70'i "Başkanın özel hayatıdır" deyip meseleyi "heyecan verici" bir hadise olarak izlemeye başlamış durumda. Asıl konu cumhuriyetin bunalımı. Bu bunalım doğal olarak katman katman. Bizdeki gibi laiklikle ilgili kısmı mevcut. Yolsuzlukla yani kötü yönetimle ilgili kısmı var. Ülkenin bir zamanlar sahip olduğu kuvvetinden, takatinden kaybetmesi var.
***
Sadece Fransa Cumhuriyeti'nde değil, diğer iki cumhuriyette de bunalımdan söz edilebilir: Amerika ve Türkiye. Bizimkini sona bırakırsak, evet, Amerika Cumhuriyeti de ciddi bir krizdedir.
Şu sıralarda siyasal alanda tartışılan daha öncelikli bir konu yok.
Amerikalıların, şimdi Harold Bloom'un vurguladığı gibi, Jakoben bir geleneklerinin olmaması, Hıristiyan kültüründen çok "gnositik" bir kültürden gelmeleri onların "Cumhuriyet bunalımını" daha örtülü olarak yaşamalarına yol açıyor.
Yokmuş gibi davranıyorlarsa da temel kurumları sorunlar ürettiğinden sıklıkla, cumhuriyetin değil ama "impartorluğun" sonundan dem vuruyorlar. İmparatorluk dedikleri Roma İmparatorluğu'dur ve öncelikle cumhuriyet düşüncesini kapsar. Gene de içlerinde en sakininin o olduğunu, çünkü par excellence, bir sivil toplum temeline yaslandığını, çok somut bir yurttaşlık kavramıyla bütünleştiğini belirtmek şart.
***
Türkiye ise bu bunalımı 1990'larda yaşadı, yaşayabileceği en uç seviyede. Yurttaşlık krizi, laiklik krizi, meşruiyet krizi olarak. Bunların bileşkesi cumhuriyet kriziydi. Fakat, dikkat çekicidir, Türkiye, bir yol bularak bu bunalımı aştı. Bu aşamaya gelmesi Türkiye'nin az buz şey değildir.
Üstelik kritik bir özelliğe de sahip oldu, bunalımdan çıkarken. ABD ve Fransa cumhuriyet krizlerini aynı zamanda modernleşme krizi olarak yaşadı. Modernleşmenin son evresine gelmiş ülkelerin sonrasına geçiş sıkıntılarıydı bunlar. Yapamadılar. Hele Fransa hiç yapamadı. Türkiye ise modernleşme planında onlarla mukayese edilemeyecek bir ülkeydi ve buna rağmen krizden çıkabildi.
Bunun nedeni de bana kalırsa yaşadığı bunalımları modernliğe geçiş sancısı olarak "idrak" etmesidir. Bu krizlerin olmadığı bir düzeni, modernlik olarak görmesidir.
Bence hiç sakınca yok, Fransızların 6.
Cumhuriyeti kurmalarında.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025