Hasan Bülent KAHRAMAN
Bu lafı, Jül Sezar oyununda Shakespeare Sezar'ın yerde yatan cesedi başındaAntonius'a söyletir. Ben Samsun için söylüyorum.
Samsun felaketinde çocuklarını suya kurban veren kadıncağızın feryadı bir yandan, onların dışında 8-10 kişinin hayatını kaybetmesi diğer yandan eğer herkesin yüreğini parçaladıysa oturup bazı şeyleri tartışmanın zamanı geldi demektir.
Gavura kızıp oruç bozmanın âlemi yok. TOKİ çok önemli şeyler yapıyor. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın konut problemini çözmek için bulduğu formülü şimdi göç hamlesinin son dalgasını göğüslemek zorunda kalan bu hükümet söz konusu işi TOKİ aracılığıyla uyguluyor: Toplu konut. Bu kurum gerçekleştirdiği çoğu da çirkin olan o kulelerle, yoksulluğa sınıf atlattırdı.Yoksullara gelecek umudu zerk etti. Hayal kurmalarına ve gelecek güveni duymalarına ön ayak oldu. Hiçbiri bunların öyle ceffel kalem silinecek, yok sayılacak şeyler değil.
Ama bunu yaparken çok önemli kusurları da oldu. Daha evvel de epey yazdığım gibi bina gabarileri ve yoğunlukları bazı bölgelerde akıl almaz düzeylerde. Bu sadece bir estetik sorun değil. Aynı zamanda bir imar sorunu. O yoğunluğun doğurduğu sayıp dökemeyeceğim sayısız kısıtlama giriyor işin içine.
Samsun bir örnek işte. Güneşi balçıkla sıvamaya kalkmayalım. TOKİ de bal gibi vatandaşın yaptığı hatayı aynı gemlenemeyen iştah duygusuyla yapmış ve dere yatağının içine bu yapıları yerleştirmiş. İstanbul dere yatağına oturtulmuş binalarla dolu. Bir yağmurda gidin bakın neye dönüyor oralar.
Bu derecede vahim, bu ölçüde ağır bir sorun ortada dururken aklımı kurcalayan şey biraz daha ötede: Neden böyleyiz?
Objektif nedenler sayıp dökerek son 'Samsun olayı'nı ört bas edebiliriz, bu sonucun kaçınılmaz olduğuna bazılarını inandırabiliriz ama başta belirttiğim üzere ortada kanayan bir vicdan var ki, akıl da kabul etmez böyle bir işin örtbas edilmesini. Bugün sel, yarın yangın, başka bir gün deprem gelecek ve benzeri felaketleri hazırlayacak. O zaman problemin hala sel, deprem veya yangın olduğunu kim söyleyebilir?
Hayır, sorun zihniyettir.
Kabul ediyorum, tersi mümkün mü, Türkiye kaçmaktan kovalamaya vakit bulamıyor. Göç ve ona bağlı diğer sorunlar,nüfus ve ona bağlı diğer sorunlar, tümü modernleşmeyle ilgili. Nüfusunuza daha iyi bir hayat dediniz mi, başka ne söyleyeceksiniz, bu modernleşmenin dairesine giren bir arayış olur. O zaman Türkiye geliyor, belki çok yazık ama bir ölçüde de kaçınılmaz biçimde, her şeyi nicelik (kemiyet/kantite) düzeyinde çözmeye çalışıyor. Ne bileyim, eğitim dedurum bundan farklı değil. Şimdi şu kadar üniversitemiz var. Bu niceliksel bir hal yoludur ama nitelik (kalite) arkadan gelen istime benziyor. Olsun da nasıl olursa olsun düşüncesiyle, davranışıyla hareket ediyoruz.
Bu durumda çözüm iki yoldan gelişiyor.
Birincisi plan ve planlama. Tamam, merkezi planlamanın teorik ve politik manasını biliyoruz. Ama plan aynı zamandapratik ve çok işlevsel bir araçtır. Türkiye'nin bu planlama denen şeyi, modernleşmenin en önemli unsuru olarak öğrenmesi, tatbik etmesi, icra etmesi şarttır. Kaynak verimliliğinden, bir toplumun geleceğini tasavvur etmesine kadar bir dizi şey açıktan plana bağlıdır.
İkincisi, nitelik. En zorunun bir sorunu nitelik düzeyinde çözmek olduğunu söylemeye gerek dahi yok. Fakat bundan ötesini düşünmek de bir o kadar imkânsız. 'Az zamanda çok ve büyük işler yaptık' ama artık kendimizi niteliği olan işler yapmak safhasına, merhalesine erişmiş bir ülke olarak görmenin zamanı geldi, geçiyor.
***
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025