Mehmet ALTAN
Yaklaşık iki buçuk yıl önce 31 Ağustos 2021 tarihinde yazdığım "Baba evinden haberler" başlıklı yazıya şöyle başlamışım:
"1990'lı yıllarla beraber basın tarihinin bir parçası olan 'baba evinden haberler'e geri dönebiliriz.
Bir evden üç kişi yıllarını Babıâli'de geçirince, baba evi de basın tarihinin bir parçası hâline geliyor kaçınılmaz olarak."
Gördüm ki o zamandan bu yana "baba evinden haberlere" uzunca bir ara vermişim.
2006 yılını derdest edip bir sonraki yıla hamle etmeden önce bu ihmali gidermek istedim.
2006 yılı baba evi haberlerine geri döndüm.
xxxxxx
Babam Çetin Altan 2006 yılında "80'inci yaşla göz göze, burun buruna" gelivermişti.
Milliyet'teki "Şeytanın Gör Dediği" sütununda yaş gününe denk gelen 22 Haziran'da "80'inci yaşla da el sıkışıp tanışırken..." başlıklı yazısında şu soruyu soruyordu:
"Bir ülkede ise zamana dayanmayan nutukların önemi; zamana dayanma özenine çaba harcamışların değerine bin basarsa; o ülke acaba, 21. yüzyılda ne tür çalkantılı sürprizlerle karşılaşmak zorunda kalır?"
xxxxxx
Yazı şöyle devam ediyordu:
"Ben ise, hayat tecrübesinin ağırlığıyla öğüt vermeye kalkanların; ne kendi ana dillerindeki kalemlerin, yazı doruklarında yarattıkları lezzetlerden; ne de dünyadaki sanat ve bilim bahçelerinde kümelenmiş renkli tarhların tadından haberli olduklarını görüyor ve doğrusu kuruluklarına şaşırıp kalıyordum.
Henüz daha aklıma gelmiyordu:
- Bu kadar cehalet, ancak makam sahibi olmakla mümkündür, diye düşünmek."
xxxxxx
Ve yazı şöyle bitiyordu:
"80'inci yaşla da göz göze, burun buruna gelivermek...Her ne kadar durmuş oturmuş, akıllı uslu olamadıysak da yürekli durmak gerek 'geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan' geçmeye doğru...
Tek dileğim, bir ömür layık olmaya çalıştığım 'yazı'dan, ancak o kapıdan geçerken kopmak..."
xxxxxxx
Ahmet Altan, Hürriyet Pazar'da her hafta koca bir sayfa yazı yazıyordu:
"Sabah kalktım. Bahar gelmiş. Maviler, sarılar, beyazlar, yeşiller, altından bir ırmağın içinde yüzen balıklar gibi parlayarak neşeli ışık kırılmalarıyla doluyorlar odama. Bütün pencereleri açtım. Balkondaki hercai menekşeler, gardenyalar, açelyalar, sarı sulu meyveleriyle limon ağacı, sihirli turuncu meyveleriyle kumkuatlar, kısacık boyuyla annesinin rujunu sürmüş küçük bir kıza benzeyen minik mandalina, bahar ayininin peri kızları gibi gizli bir müzikle kımıldanıyorlar. Çayımı koydum."
28 Ağustos 2007 yılındaki "Veda" yazısına kadar da haftalık yazılarına deva edecekti.
Bir yandan da popüler bir edebiyat dergisi çıkarma peşindeydi...
Fikir babalığını yaptığı, daha sonraları daha da yakından ilgilendiği K Dergisi'nin ilk sayısı 6 Ekim 2006'da çıktı. Kapakta Alain Botton vardı. Fiyatı 1 liraydı... Amaç herkesi edebiyatla tanıştırmaktı.
Fikir tuttu. Hem pek çok genç yazar keşfedildi hem de tiraj 20 binlere çıktı.
xxxxxxx
Ben ise Sabah Gazetesi'ndeki 20 yıllık maceramı bitirme hazırlığı içindeydim.
11 Kasım 2006 tarihinde "Bana Müsaade" başlıklı yazıyı yazmışım:
"Kendi koyduğum başlığı kendim garipsedim: 'Bana müsaade...'
Dört ay daha dişimi sıksam dolu dolu yirmi yılı geride bırakacağım gazetenin en eski yazarı ben olduğum için 'müsaade' istemek garibime gitti belki de...
Neredeyse elime doğmuş sayılan Sabah'taki konukluğum çoktan sona erdiği gibi ev sahipliğim bile eskimişti.
İlk 'merhaba' yazısını yazdığım gazeteden geriye neredeyse kimse kalmamış, kurucu patronu bile gitmişti. Zaman hızlı ve hoyrat akıyordu."
xxxxxxx
"Zamanın içinde hem eskiyor hem biriktiriyoruz...
Bir yandan o zamanla birlikte akıyor, bir yandan da zamanın akışını gözlüyoruz.
Hem o geçip gitmiş zamana anılarımızla bağlıyız, hem de 'kaybolmuş bir zamanın' artık epey yabancısıyız."
xxxxxxx
"Yazının özgürlükle koklaşıp kısrak gibi koştuğu mutlu zamanları da yaşadık...
Haftada dört ile başlayan yazı macerasının, demokrasiden yana çıkmanın bir cilvesi olarak tek güne kadar indiği zamanları da gördük... Oksijensizliğin boğduğu bir ortamda bir yıllık terki diyarı da..."
xxxxxxx
"Otuz dört yaşında geldiğim gazeteden elli üç yaşında izin isterken dilimden Tanpınar düşmüyor:
'Yekpare geniş bir anın
Parçalanmaz akışında'
Allahaısmarladık...Bir gün yeniden görüşmek ümidiyle..."
xxxxxxx
O tarihte, 9 yıl sonra babamın bizi bırakıp gideceğinden, Türkiye'nin AB reformlarının çırağı olmaktan çıkıp zamanla ağır bir sivil vesayet rejimine dönüşeceğinden, 17/25 Aralık döneminden, 15 Temmuz'dan, Silivri zindanlardaki maceralardan, "sübliminal mesajla darbecilik" rezaletinden henüz haberdar değildik.
Yeni Babıali maceralarına adım atmak üzereydik...
Hepsi hem Baba evinin hem basın tarihinin parçası oldu.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025
11.07.2025
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025