Mehmet Y. Yılmaz
Ali Babacan partisini kurdu ve programını açıkladı. Şimdi merak edilen ve yanıtını da kısa vadede alamayacağımız soru bu: Babacan’ın partisinin bir geleceği olur mu?
Rahmetli gazeteci Hakkı Devrim’in sıkça anlattığı bir öyküsü vardı.
Real Madrid’in efsane yılları, kulübün başkanı da şimdiki stadyuma adı verilen Kont Barnebau. Hakkı Bey başkan ile bir röportaj yapıyor. Söyleşinin sonunda sıra o hafta oynanacak Beşiktaş – Real Madrid maçına geliyor ve Hakkı Bey maç tahmini istiyor.
Barnebau, "Bu maç nasıl biter, bilemem. Ama şunu söyleyebilirim, 100 maç yaparsak 90’ını rahat kazanırız."
"Ali Babacan’ın partisi ne yapar" diye bana soranlara bu anekdotu anlatıyorum.
Bu seçimde ne yapar, bugünden bilmeme olanak yok ama şunu biliyorum: Ali Babacan, daha uzun süre Türk siyasetinde bir figür olarak varlığını sürdürür.
Günümüz parti liderlerinden Devlet Bahçeli 72, Kemal Kılıçdaroğlu 71, Recep Tayyip Erdoğan 66, Ahmet Davutoğlu 61 yaşında.
Buna karşılık Ali Babacan 52, Ekrem İmamoğlu 49 yaşındalar.
Gelecek yıllarda yarışın bu ikili arasında geçmesi benim için sürpriz olmaz, elbette çok büyük siyasi hatalar yapmazlar ise.
Bazıları bu yarışa Berat Albayrak ismini de yazabilirler ama onun handikapı kayınpederinden başkası değil. Türkiye’de seçmen, veliahtlardan hoşlanmadığını birçok kereler gösterdi.
Erbakan’ın, Türkeş’in, Özal’ın, Menderes’in çocuklarının hüsranla neticelenen siyasi kariyerleri bunun örneği.
* İmamoğlu’nun avantajı gibi görünen belediye başkanlığı aynı zamanda "seçmen tarafından denenmesi" anlamına da geliyor ki başarısızlığı hiç kaldırmayacak bir durum bu.
Babacan ise seçmenin çoğunluğunun olumlu hatırladığı bir icraat dönemini ardında bıraktı, tekrar seçilene kadar test edilmesi söz konusu değil. Bu Babacan için bir avantaj olarak görülmeli.
* Başkanlık sistemi, halkımıza "koalisyonlar dönemini bitirecek" diye pazarlandı ama sistemin doğası gereği, işi ikinci tura bırakmak istemeyenler ve küçük partiler için koalisyonlar artık seçim öncesinde kurulmak durumunda.
Seçim ittifakı gibi görünen şey, icracı bir Cumhurbaşkanı seçileceği için aslında bir tür koalisyon protokolü hazırlamak demek.
Ve birçok kişi Babacan’ın partisinin "millet ittifakı" içinde yer alacağını düşünüyor.
Bu mümkün elbette ama tersi olursa da hiç şaşırmam, daha seçime çok uzun süre var ve Türkiye’de sular bazen beklenmedik hızla köprülerin altından akıp gidiveriyor.
* Ali Babacan ve partisinin en büyük sorunu medyada kendisine bir yer bulabilmek olacak elbette. Mesela havuz gazetesinde partinin kuruluşu ile ilgili tek bir satır haber yoktu ama bu partinin neden tutmayacağına ilişkin bir yorum vardı. Piyango gazetesinin genel yayın müdürü ve Saray’ın talimat yazarı Babacan’ın partisinin neden dertlere deva olmayacağını yazmışlardı fakat partinin kuruluşu ile ilgili haber ancak tek sütun 15 santimlik bir yer bulabilmişti.
Bugünden "bu parti tutmaz" diyenler, bir temenni dile getiriyorlar; tıpkı "bu parti çok şeyi değiştirir" diyenlerin de hayallerini dillendiriyor oldukları gibi!
Bu partinin örgütlenmesi ilerledikçe, Abdullah Gül ekibi meselesi açıklığa kavuştukça ne yönde gelişeceğini daha iyi görebiliriz.
Örgüt, bir siyasi parti için her şeyin başladığı ve bittiği yerdir.
Canlı, hareketli, toplumun kılcal damarlarına uzanabilen bir örgüt kurabilirlerse, akılları erdiğinden beri karşılarında Recep Tayyip Erdoğan’dan başkasını görmeyen ve şu anda çoğu işsiz genç kitleleri de harekete geçirebilirler.
* * *
Erdoğan dedikoduyu çok mu seviyor?
Saray’ın fiskoscusu, dünkü köşesinde şunu yazdı:
"Erdoğan’a, Babacan’ın partisindeki kurucuların isimlerini ilettiklerinde bir kurucu üye için 'O kripto FETÖ’cü' demiş. Hem de üstüne basa basa. O isim bende ama sormayın, söylemem."
Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla, devletin elindeki bu tür bütün bilgilere erişebilecek konumda.
Ama nedense bu bilgiler ile ilgili bir işlem yapılması için savcılıkları bilgilendirmiyor.
Bilgiyi kendisine saklıyor, yakın çevresiyle paylaşıyor ama adli mekanizmayı harekete geçirmiyor.
Yetkili bir makamda oturuyor ama dedikodu ile yetiniyor.
Erdoğan’ın bu bildiklerini "günü geldiğinde kullanmak üzere bir kenara kaldırdığını" mı düşünmeliyiz, bilemedim.
Kendisi geçenlerde darbe girişimi gününe ait HTS kayıtları ile ilgili imalı sözler de söylemişti ama ardı gelmedi.
2016 yılının öğretmenler gününde de sarayında ağırladığı öğretmenlere "Şu anda bildiklerimi tabii söyleyemeyecek durumdayım ama günü geldiğinde inşallah onlar da belki kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu, her yerde söylemek doğru değil. Onun için sabır gerekiyor" demişti.
Buradan anlıyorum ki Cumhurbaşkanı, darbe girişimi gibi ağır bir suça ortak olan, bu örgütün gizli üyesi konumunda olanları biliyor ama söyleyemiyor.
Son derece tuhaf bir durum!
Acaba bu bilgiyi Babacan’ın partisi güçlenirse, ona darbe vurmak için mi kendine saklıyor?
* * *
Hukuksuzluktan kaynaklanan dolandırıcılık
Ankara’da yaşayan bir emekli general daha dolandırıldı.
Dolandırıcılar hep aynı numarayı yapıyorlar: Terörle Mücadele Şubesi’nden aradıklarını söylüyorlar, aradıkları kişinin işlenen bir suç nedeniyle zan altında olduğunu hissetmesini sağlıyorlar, sonra da paraları, altınları alıp toz oluyorlar.
Bu dolandırıcılık türünün, bu iktidar döneminde zirvesine ulaşmış olmasına hiç şaşırmıyorum.
Bütün sorun, Türkiye’de insanların hukuka olan güvenlerinin tükenmiş olmasından kaynaklanıyor.
Suçsuz olduğunu kolayca anlatabileceğini düşünen bir insan, böyle bir durumda niye parasını kaptırsın?
Kendisini arayana "Benim o işlerle alakam yok, hadi yallah" der, geçer.
Ama herkes biliyor ki suçlu olup olmadığınız önemli değil.
Önemli olan "devlet otoritesinin" seni nasıl görmek istediği.
Seni suçlu olarak görmek istiyorlarsa, ağzınla kuş tutsan haklılığını ispatlayamıyorsun.
Çok sayıda örnek de var ama en meşhurları her halde Osman Kavala olmalı.
Hukukun işlemediği, insanların haklılıklarını savunamadıkları bir düzen!
AKP Genel Başkanı, geçen gün partisinin toplantısında, bugünkü Türkiye’de her şeyin partisinin eseri olduğunu söylemişti.
Bu bir "eser" sayılır mı bilmiyorum ama bu dolandırıcılık türü de bu partinin muhalefeti sindirmek için hukuku yok etmiş olmasının bir eseri olarak türedi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025