Mehmet YILDIZ
Toplum veya toplumsal gelişmeler hakkında yapılan konuşmaların arkasında yaptırıcı bir gücü olan siyasi bir iktidar yoksa, bu konuşmalar çoğu kez amaçsız boş konuşmalar olmaya mahkumdur. Arkasında siyasi bir iktidarın olmadığı konuşmalar özellikle doğrudan siyasi mücadelede her zaman önemli bir rol oynayan konsept oluşumlarına hizmet etmiyorsa tamamen boş yere yapılıyor.
Siyasi mücadele yoluyla toplumu değiştirme (iyileştirme) mücadelesine katılma potansiyeline sahip bireyin veya kesimin ne zaman ne yönde hareket edeceğini kimse önceden bilemez. Bilinen tek şey şudur: Birey hareketin yönünü, biçimini ve zamanını seçerken sosyal dünyayı algılamak üzere beyninin içinde geliştirdiği soyut modelleri veya konseptlerikullanıyor. Soyut modeller ve konseptler kararların oluşumunda çok önemli bir rol oynuyor.
Türkiye’de medyada ve siyasi arenada inanılmaz sayıda hiçbir toplumsal fonksiyonu olmayan boş konuşmalar yapılıyor. Sayısız televizyon kanalında yapılan sayısız boş konuşmaya, sayısız köşe yazarının yaptığı sayısız boş konuşmayı da eklemek gerekir. TBMM’de yapılan boş konuşmaları da unutmamalıyız. Bilhassa muhalefet partilerinin konuşmaları tamamen boş konuşmalardır.
Konuşmacıların sağcı veya solcu olmaları vb. önemli değil, iktidar partisinin baş konuşmacısından başka herkes boş konuşmalar yapıyor. Tayyip Erdoğan’ın elinde ise güç vardır ve bu nedenle söylediklerini yapma kudretine sahiptir. Onun konuşmaları (Mahalle kabadayılarına özgü babalanmaları hariç) çoğunlukla boş konuşmalar sayılmaz.
Son 15 yılda konuşmacılar arasından yalnızca politik İslamcılar başarılı oldular. Seçmen kitlesi sadece onları dinliyor. Toplam oyların %60’ını kazanmak üzereler. AKP’nin dışında herkes boş konuşuyor. Tıpkı Kılıçdaroğlu gibi. Ne konuşmalarında bir anlam ne de zatı muhteremleri dinleyenler var.
Medyada ve siyaset alanında yapılan on binlerce boş konuşmanın entelektüel ve pratik hiçbir değeri, topluma bir yararı, toplumsal ilerlemeye bir katkısı yoktur. Buna rağmen, konuşmacılar konuşmaya devam ediyorlar. Hatta konuşmacıların önemli bir kesimine bu boş konuşmaları sürekli bir biçimde yapmaları için maaş ödeniyor. Bir düşünün, binlerce insan ömrünü entelektüel ve pratik hiçbir değeri olmayan boş konuşmalar uğruna heba ediyor.Bu şahısların mesleği boş konuşmalar yapmaktır.
81 il ve 957 ilçedeki yerel gazeteleri, küçük yerel gazetelerin bile en az 10 tane köşe yazarının olduğunu hesaba kattığımızda on binlerce insanın ömrünü kendisine, yakın çevresine ve topluma hiçbir yararı olmayan boş konuşmalar yapmakla geçirdiğini söyleyebiliriz. Toplumu değiştirmeye/iyileştirmeye yol açacak olan etkin bir siyasi mücadelede kullanılmak özere konsept oluşturmayı hedeflemeyen boş konuşmalar insanın ömrünü yararsız bir biçimde tüketmesi anlamına gelir.
Bilgi çağındayız ve küresel bilgi çağında perspektifi, niteliği, kalitesi ne olursa olsun bir konuşma yapılır yapılmaz bir ülkenin sınırları dahilinde kalmıyor. Öncelikle belirli birülkenin halkı tarafından ilgi gösterileceği umulan boş konuşmaların sayısında exponential bir artış gözleniyor.
Bu yalın gerçeği bilmesine rağmen insanoğlu ciddiye alınacağı, bir farklılık yaratacağı umuduyla boş konuşmaya devam ediyor.
05.05.2013 tarihinde yukarıdaki başlık altında bu konuyu ele alan bir yazı yazmaya çalışıyorkengazetelerde uzun bir süredir ALS hastası olan Suna Kıraç’ın resmi gözüme ilişti. Gazetelerdeki resminin yakın zamanda çekilmiş bir resim olup olmadığını merak ettim. Çünkü Suna Hanım resimde çok sağlıklı gözüküyordu. Maalesef resim eski bir resimmiş, hanımefendinin tahmin ettiğim tekerlekli sandalyedeki son halini gösterir resmini görünce ister istemez kendi kendime yüksek sesle “İştebeni bekleyen parlak gelecek” dedim.
Suna Hanım konuşma yeteneğini yitirdiği, vücudunu hiç hareket ettiremediği halde gözleriyle bir kitap yazmış. Gösterilen dirayete, azme büyük bir saygı duydum.
Aniden insanoğlunun vücudunu hiç hareket ettiremiyorken bile konuşabiliyor olmasının kendi başına ne kadar büyük bir imtiyaz olduğunu fark ettim. Söz konusu haberi okumadan önce yazmaya karar verdiğim ve ilk birkaç paragrafını yazdığım makalenin planını ve içeriğini kafamda hemen değiştirdim. Boş konuşmalar yapan aktörlere karşı daha bir hoşgörülü olmaya başladım. Kendime karşı da şüphesiz.
23.03.2013 tarihinden itibaren klavyeyi tek elle kullanarak yazdığım yazılarla 62’si“yerel” ve 95’i“ulusal” olmak üzere toplam 157 yazarı olan Düzce Yerel Haber gazetesi web sitesine katıldım. Boş konuşmalar yapma alışkanlığımdan bir türlü vazgeçemiyorum demek ki. Belki de sırf hâlâ konuşabildiğimi göstermek için yapıyorum bunu.
Öte yandan, fiziki dünyada kurulu toplumların sübjektif ontolojisi sosyal gerçeklerinhareketliliğini, devinimini birbirini izleyen ayrık ünitelere bölerek ölçenkavramsal bir ölçüm teknolojisi yaratmayı olanaksız kılıyor. Son yıllar da kompleks sistem yaklaşımları çerçevesinde yapılan araştırmalar umut veriyor olsa da,intuitivedeğerlendirmelerin bir türlü sonu gelmiyor. Dahası, bilimin bu alanında işin içine çok sayıda çıkar giriyor, çıkarlar ahlaki değerleri ve sonuçta bilimi zedeliyor ve iletişimi zorlaştırıyor.
Yerkürenin iç içe geçen büyük ekolojik, biyolojik ve sosyal sorunlarının gerçek ağırlığı karşısında aslında tüm ulusal politikaların ve tartışmaların önemsiz olduğunu söyleyebiliriz. Büyük ölçekli sanayi üretimi, aşırı tüketim, aşırı nüfus artışı, petrol kaynaklarının tükenmeye başlaması, doğanın onarılmaz bir biçimde tahrip edilmesi vb. gibi büyük sorunlarını görmezlikten gelen her türlü politik tartışma anlamsızdır. Bu nedenle Burak gibineşvesinden dolayı biraz serkeşçe hareket eden AKP’nin toplumu nereye götürdüğünü, ne yaptığını tek başına tartışmak da lüzumsuz gözüküyor.
Sosyal dünyayı bilimsel olarak kavramak entelektüel olarak zor olmasa da,bu bana çok pahalıya patladı. Uzun yıllar basit bir ideolojinin bilimsel bir teori olduğuna inandım. Sonra mainstreamakademiyanında çağdaş sosyal bilimler adına absürt konuşmalar yapmakla yetindiğini fark ettim. Bundan 12-13 yıl önce 9-10 soruyu içeren bir metin hazırlayarak onu Hollanda’nın en çok tanınan sosyal bilimcilerine gönderdim. Aldığım cevaplar olağanüstüydü:Her şeyden önce sorularımla herkesi irrite etmiştim. “Size ayrılmış araştırma alanında saniye, metre, kilogram cinsinden ifade edilebilecek kaç kantitatif değişken buldunuz?” sorusuna bir cevap veren olmamıştı. Bir ideoloji olan neo-klasizmin ekonomi bilimi olarak okutulmasını, “bilim adamı yetiştiriyoruz” diye üçkağıtçı yetiştirilmesini kimse sorgulama gereğini duymuyordu. “Ekonomi biliminin textbooklarında oluşumu, canlı varlıkları destekleme tarihi, yörüngesi, atmosferi, uzaydaki yeri, hacmi, ağırlığı, çapı, bileşenleri iyi bilinen yerkürenin neden sırf sonsuz exponential ekonomik büyümenin hatırı için sonsuz büyüklükteki bir cisim gibi gösterildiği” soruma kimse tenezzül edip bir cevap vermemişti.
“Sosyoloji bilim ise sosyolojinin neden fizik gibi, yani klasik mekanik gibi bir textbooku yok?” seklindeki soruma ünlü bir sosyoloji profesörü “Olur mu var, iki arkadaşımla birlikte falanca tarihte klasik mekaniğin textbookundan daha kalın mavi kapaklı 714 sayfalı bir kitap yazdık” diye cevap vermişti. “Biz o kitabı birinci sınıfta okumuştuk, onun içinde kavram tarifler, formula vb. gibi şeyler yok. Sosyolojinin birbiriyle çelişen spekülatif topal teorilerinin gereksizliklerini ve suyunu kafanıza göre alarak vehypothetico-deductive modeli kullanarak bir teste tabi tutmuşsunuz. Hiçbir teori testinizden sağlam çıkmamış. Dönüp öğrencilere diyorsunuz ki, ‘Karamsar olmayın ve daha iyi bir teori bulmadan sakın eski teorileri atmayın.’ Bunun neresi textbook?”
Adam adeta çıldırdı, bu sefer de beni küstah eski bir öğrencisi sandı. Abartılı, samimiyetsiz bir saygıyı ifade eden hitaplarla beni kendince alaya aldı. En sonunda ben de patladım: “Hadi be oradan! Fizik alanında bu gibi soruları soracak kadar bir zekaya sahip olsaydım bana departmandan hemen bir randevu verirlerdi, hatta kim bilir belki beni alması için özel bir uçak bile gönderirlerdi. Sizin bu kızgınlığınız departmanınızın parlak olmayan genel durumunu ve tartışmamızın gerçek entelektüel çapını ortaya koyuyor. StanislavAndreski doğru söylüyor, sosyal bilimlerle mediocre akademisyenler ilgileniyor.”
Her zaman böyle açık sözlü olmadım şüphesiz. Haftalık olarak sunmam gereken makalelerde bilim felsefesi hocasının elektronları çıplak gözle gözleme imkansızlığıyla sosyal gerçekleri doğrudan (çıplak gözle) görme ve ölçme imkansızlığını aynılaştıran (Halbuki kendi kendine işaret edip duran sosyal gerçeklerin bir objesi yok ki! Deney tüpüne ne koyacağız?) makalesinden alıntılar yaptım. Hocamız bundan fevkalade memnun kaldı. “Bilim felsefesinde kullanılan bu yanlış argüman öne sürülmedenönce herhangi bir sosyal gerçeği (demokrasi, öğretmenlik, futbol oyunu, başbakanlık, evlilik vb.) incelemek üzere J.J. Thomson’unelektronun keşfiyle sonuçlanan 1897 yılında yaptığı deneye benzer bir deney yapıldı mı acaba?” diye sorsaydım, başıma neyin geleceği belli olmazdı.
“Pretentious” olmaya hiç gerek yok, mediocre da olsalar Batılı sosyal bilimcilerle yarışmak zordur. En şarki konularda bile sana söz hakkı tanımazlar. Kimi Nilüfer Göle’yi bulur Kemalist modernizmin uzmanı olur, kimi Baytar Nuri’yi okur Dersim uzmanı olur.
Öte yandan, bir Fransız psikoanalistiolan Jacques Lacan yıllarca bu toplumlarla az alay etmedi. Lacan’ın 1970’li yıllarda verdiği bir konferansın videosunu izledim “Ha Jacques Lacan, ha Cinci Hoca!” dedim.
Alayın en feci olanını ise heykelleri dikilen filozof Sir Karl Popper etti.Viyana Çevresi (WienerKreis)olarak bilinen filozoflar tarafından ciddiye alınmayınca “logicalpozitivism”e savaş açtı. Onu öldürmekle övünürken gerçekte indüksiyonu kelime oyunlarıyla ve milleti aptal yerine koyarak falsificationism yapmış ve nefret ettiği RudolfCarnap’ı tahtından etmişti.
Karl Poppereleştirel rasyonalizm veya şahsına ait yeni bilim felsefesi adına tüm bilimsel teorilerin statüsünü öylesine edilmiş laflar statüsüne indirdi. En önemlisi de meşhur deneme-yanılma yoluyla çözüme ulaşma fikri ve siyah kuğu da dahil pek çok temel cephaneyiAuschwitz’te ölen hocası OttoSelz’den almıştı. Ömrü boyunca dürüstlük, özellikle entelektüel dürüstlük üzerine konuşup duran Sir Karl Popper eserlerinde bir kez olsun OttoSelz’den bahsetmedi. Ölmeden önce kişisel arşivini araştırmacılara açmak yerine imha etmeyi tercih etti.
OttoSelz’in siyah kuğusunu çalan Karl Popper’ın bilim felsefesini bugün kimse ciddiye almıyor artık.
Boş konuşuyorum. Bedenim beni mutlak sessizliğe mahkum etmediği sürece boş konuşmaya devam edeceğim galiba.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Maggotlaşan İnsanoğlu ve Yerel Dar Kafalılık (2)
9.09.2014 - Maggotlaşan İnsanoğlu ve Yerel Dar Kafalılık (1)
26.08.2014 - La Catedral Hapishanesi veya Çankaya Köşkü
15.08.2014 - Kasımpaşalı Tayyip cumhurbaşkanı olurken
6.08.2014 - Dersim ve solculuk
15.07.2014 - Öcalan serbest bırakılmalıdır
22.06.2014 - Anadolu’da Bir Hümanizm Şavkı
12.06.2014 - Öcalan nasıl serbest kalır?
9.06.2014 - Öcalan'nın aşk mektubu ve barış
7.06.2014 - “Vura vura büktüler bizi, eğildikçene eğildik”
20.05.2014
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
greehgregrggggggggggggggggggggggggggggggggggggg,,fffffffffff