Mümtazer TÜRKÖNE
Geride çözemediği ve asla çözemeyeceği bir problem kalıyor: Para (üstelik çalınmış-çırpılmış olanı) ile iman birlikte, yan yana var olamıyor.
Din-diyanet, dindarlık namına Hükümet’in sunduğu her şey otomatik olarak paranın gücü ile yaşama imkânı buluyor. Sayın ki TOKİ, cennetten arsa dağıtıyor.
“Siyasî” sıfatı, Erdoğan etrafında oluşan otokrasiyi açıklamaya yetmiyor; karşımızda dört dörtlük bir “ekonomik otokrasi” var. Erdoğan sandıktan aldığı güçle değil, ekonomik araçlarla yönetiyor. Sandığı da paranın sağladığı propaganda araçları ile kontrol altında tutuyor. Otokrasi, gücünün sınırlarını kendisi belirleyen bir yönetim demek. Siz belirliyorsanız, sınır olmaz; siyasî çıkarlarınıza göre şekil değiştiren kuralsız ve keyfi bir yönetim ortaya çıkar. Türkiye’de bir otokrasi var ve bu yönetim ekonomik araçlarla işliyor.
17 Aralık’tan sonra Başbakan, yolsuzlukları savunmak için iki argümana sığındı: Birincisi, ABD’nin kaynak olarak gösterildiği “dış operasyon” iddiası; ikincisi ortalığa dökülen yolsuzlukların “hayır-hasenat işleri”ni finanse etmek için yapıldığı. “Dış operasyon” doğrudan bu otokrasinin, ülke sınırlarını aşan para operasyonlarını, kara para ticaretini ve dolaylı olarak millî çıkarlarımızı hedef alıyor. “Hayır-hasenat işleri” ise, “imam-hatip davası”, “dindar nesiller yetiştirme” gibi ulvî amaçlarla kamufle edilen iktidar hesaplarını yansıtıyor. Tamamını halkın yaptığı İmam-Hatiplerle, usulsüz biçimde devletin veya kamu kaynaklarından beslenen imam hatiplerin aynı misyonu üstlenmesi ve yerine getirmesi mümkün mü? Gerçekte otokrasi, ekonomik gücünü seferber ederek topluma nüfûz etmeye ve toplumsal tabanını devlet kaynaklı “hayır-hasenat işleri” ile kalıcı hale getirmeye çalışıyor. “Çalıyor ama çalışıyor”un bir adım daha ötesi, çaldıkları ile öbür dünyamızı imar ediyorlar. Daha ne isteyebiliriz?
Erdoğan’ın “hayır-hasenat stratejisi”, dindar ve sağlıklı bir toplum oluşturamaz, ancak kullandığı ekonomik otokrasi araçları ile totaliter bir siyasî yapı inşa etmeye yarar. Devlet merkezli din ve dindarlık anlayışını merkeze alan bir ideoloji devleti. Totaliterlik, sadece siyaseti değil toplumun bütün alanlarını belirleyen ve yöneten kapsayıcılığı ifade eder. Erdoğan’ın vizyonunda, devletleştirilmiş din devleti ve toplumu kaynaştıran ideolojik gövdeyi oluşturuyor. Devlet iktidarı para basıyor ve Erdoğan devlet kaynaklarıyla bizim dinimizi satın alıyor. Vakıflara kamu mallarının bağışlanmasını mümkün kılan yasa tasarısı, doğrudan bizim paramızla inancımızın devletleştirilmesi ve iktidarı sürdüren bir payandaya dönüşmesi demek. Belediye arsayı Başbakan’ın emrindeki vakfa bağışlayacak, devlet rantından pay alanlar beşte bir ödeyecek ve ortaya dindar nesiller çıkacak. Öbür yanda toplumun kendi dinine-diyanetine sahip çıkma çabası yani bütün sivil alanlar devlet zoruyla yok edilecek. Erdoğan’ın düşman ilan ettiği cemaatlerle hangi itikadî farkı var? Risaleleri kamulaştırmanın, Sivil İslâm’ı iktidar tekeline alma çabası dışında bir açıklaması aklınıza geliyor mu?
Bugünün iktidarının gücünü ve zaaflarını paranın izini takip ederek çözebilirsiniz. Askerî darbe düzenleri askerlerin bildiği yöntemlerle, yani silahla yürüyordu. Esnaflıktan gelme, piyasadan çıkma sonradan görmeler, devlete, gökten tavuk kümesine düşmüş tilki gibi bakıyorlar. Dün faili meçhul cinayetler iktidar aracıydı; bugün hükümet BÇG’nin benzerini kendisine biat etmeyen şirketleri yok etmek için oluşturuyor. Dün devlet kurumları, devlet yetkisini kullananlar öncelikle fişleniyordu; bugün aynı öncelik piyasada iş gören şirketlere verilmiş durumda. Silahlı devlet terörünün yerini ekonomik devlet terörü aldı.
Nereye kadar? Ekonomik otokrasinin zaafı temerküz eğilimidir. Para hırsının sınırı yok ve su başlarını kesenler yanlarına kimseyi yaklaştırmıyorlar. Başbakan’ın buğulu gözlerle geride bıraktıkları, tavuk kümesinde öncelik yarışına başladılar bile.
Din ve iman işleri yoluyla siyasî sadakat parayla satın alınamıyor. Devletleştirilen din, resmî din eğitimi gibi sahte, sevimsiz ve topluma uzak. İktidarın bugünden yarına hükmü kalmayacak cilveleri bir kenara, toplum kendisine ve inançlarına her şeye rağmen sahip çıkıyor.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2025
7.12.2025
4.12.2025
2.12.2025
1.12.2025
30.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
22.11.2025