Münir AKTOLGA
DEMOKRATİK CUMHURİYETE GİDEN YOLDA BİR KERE DAHA İSTANBUL ANADOLU SAVAŞLARI!..NEDEN BU KONUDA DA YENİ BİR AÇILIM GEREKİYOR?..
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
DEVLETÇİ BURJUVAZİNİN EVRİMİ..
NEDEN YENİ BİR AÇILIM..
YENİ BİR BURJUVAZİ AMA..
TEK BİR ÇÖZÜM YOLU VARDIR, O DA DEMOKRATİKLEŞME..
DEMOKRATİK CUMHURİYETİ İNŞA ETMEK..
NEDEN İSTANBUL BURJUVAZİSİ VE KÜRTLER..
KENDİ TARİHİNİZİ İYİ BİLMEK ZORUNDASINIZ..
Karaalioğlunun bu yazısı 21 Aralık 2012’de kaleme alınmış. Tesadüfe bakın ki, tam bu arada aralarında Koç’un da bulunduğu bir grup 5,7 milyar dolar vererek köprü-otoyollar ihalesini kazanıyor! Ve gene tesadüfe bakın ki, bu arada A.Doğan da (4 Ocak 2013) kendi medya mensuplarına bir mektup yazarak barış sürecine sahip çıkılması gerektiğini, medya mensuplarının yazılarında “barış dilini kullanması gerektiğini” söylüyor! Nitekim, açın bakın Doğan Medya Grubu’nun gazetelerine ve yayın organlarına, bu tarihten sonra tamamen farklı bir dilin kullanıldığını göreceksiniz. O zamana kadar AK Parti ve Erdoğan düşmanlığının kör ettiği kalemler sanki birden hidayete etmiş gibi değişiverdiler!.
Peki ne zamana kadar sürdü bu balayı havası? İçinde Koç’un da bulunduğu köprü-otoyol ihalesi iptal edilene kadar! Hani, iptal olayı, sadece ihale bedeli (5,7 milyar dolar) az bulunduğu için olsa birşey değil, yani anlaşılabilir; ama asıl gerekçe çok ilginçti: “Halkın malı bu şekilde özel sektöre nasıl satılırmış”! E, nasıl olmalıymış peki? “Halkın malı halka satılmalıymış”! Kim söylüyor bunu? Anadolu burjuvazisinin ideologluğuna soyunan bir grup! Arkasından da Erdoğan’ın iptal kararı geliyor tabi!
Fesuphanallah!! Bir zamanlar bir Ecevit vardı başımızda, “Halk sektörü” falan diye kapitalizme alternatif yaratmaya çalışarak saçmalayan, şimdi bir de Anadolu burjuvazisinin ideolojik klavuzları mı- yol göstericileri mi eklenecek buna! Şu işe bakın, dünyaya sadece Anadolu kapitalizminin penceresinden bakacağım derken nerelere varıyor işin ucu!
AK Parti’nin iktidara geldikten sonra yaptığı en devrimci işin özelleştirmeler olduğunu hep söylemişimdir. Çünkü başka yolu yoktur bunun. Devletçi üretim ilişkilerini tasfiye etmenin başka yolu yoktur. Eğer bu bir devrimse-bir burjuva devrimiyse, Devlet sınıfının “tasarruf” yoluyla kontrolü altında tuttuğu üretim araçlarının mülkiyetinin Devletin elinden özel sektörün-yani kapitalistlerin eline geçmesi de kaçınılmazdır. Hem Devlet sınıfına karşı mücadele edeceksin, onları iktidardan indireceksin, hem de Devlet mülkiyetine dokunmayacaksın bu mümkün değildir. Yani, iyi yaptılar işlerini-doğru yaptılar! Bu arada hiç öyle Ecevit vari “halka satma-halk sektörü yaratma” saçmalıklarına falan kaçmadan, işin adını da doğru koyarak, direkt olarak özelleştirme dediler buna ve de dediklerini yaptılar, ben de bunu alkışladım.
Ama son zamanlarda, sanki yeni bir keşifmiş gibi, “özel sektöre değil de halka satma” gibi yeni şeyler duymaya başladık AK Parti’ye yol göstermeye çalışan bazı çevrelerden. Bunlara, “İslam’da faize yer olmadığından” yola çıkılarak “kapitalizme karşı alternatif bir İslam ekonomisi” yaratmanın mümkün olduğu iddiaları da ekle-nince insan ister istemez “ne oluyoruz”! demeye başlıyor! Anadolu burjuvaları banka ve kredi sistemini kontrolleri altında tutan İstanbul burjuvazisine karşı mücadele edeceğim derken olaya ideolojik boyut mu kazandırmaya çalışıyorlar sorusu belirginleşmeye başlıyor! Hani tam, helâl olsun bak devrim denilen şey aşağıdan yukarıya doğru böyle yapılır derken, bunlarda mı toplum mühendisliğine soyunmaya başlıyorlar sorusu takılıyor insanın kafasına! Ne demek o “kapitalizme alternatif İslami bir sistem”! İslam bir din, kapitalizm ise belirli bir üretim ilişkileriyle birlikte ortaya çıkan toplumsal bir işletme sistemi. İslam kapitalizme karşı nasıl bir alternatif oluyor ki! Açıkça olmasa bile burada kastedilen şu aslında: Hani Anadolu burjuvazisi İslamcı bir kökten-kültürden (bilgi temelinden) geliyor ya, kapitalizmi İslamcı bir yaklaşımla yorumladınmı buradan pekala devrimle birlikte üretim araçlarının mülkiyetinin de İslamcı Anadolu burjuvalarının eline geçmesi gerektiği sonucunu çıkarabilirsin! İslamı bir inanç-kültür-yaşam bilgileri sistemi olmanın ötesine götürerek onu bir ideoloji haline getirirsen, buradan pekala üretim araçlarının mülkiyetinin de İslamcı burjuvaların eline geçmesi gerektiği sonucunu çıkarabilirsin!. Ki bu da İstanbul-Anadolu savaşlarında Anadolu burjuvalarının elinde güçlü bir silah haline gelebilir!. Faiz, İslam falan derken buna biraz da kapitalizme alternatif yeni tipte bir solculuk sosu kattınmıydı ya, al sana bir Anadolu burjuvası ideolojisi! Kimseyi suçlamıyorum ama, açıkçası ben böyle bir tehlikeyi görüyor, bunun kokusunu alıyorum ortalıkta! Benim hayatım senelerdir hep o pozitivizm virüsüne karşı mücadeleyle geçtiği için, ister istemez bu konuda hassas hale geldi burnum!.Sakın bana, “ama bu sefer biraz işi abartıyorsun” falan demeyin, böyle başlar bu işler!
YENİ BİR BURJUVAZİ AMA!..
Bakın ne diyor sayın bakan:
“Bakan Çağlayan, Koç Holding Başkanı Mustafa Koç’un ‘Yerli otomobil, ticari intihardır’ sözünü kınadı. Koç’un konuşmasını düzeltinceye kadar eleştirmeye devam edeceğini söyleyen Çağlayan “Bazı arkadaşlarımız zaman zaman kıbleyi şaşırmış olabilir” dedi. ‘Bazı gazeteler özel sektöre baskı yapılıyor’ diye eleştiriyor. Arkadaş, ben yaparım"[1].
Aynı gün Facebook’daki sayfamda haberin altına şunları yazmışım:
“Şimdi ne bu!! Adam “vizibilitesini çıkarmış” ve böyle bir yatırım intihar olur diyor, bitti! Sana ne oluyor! “Efendim, onlar Fiat'ın, Renault'un temsilcisiymişte” falan!..Olabilir!..Hani globalleşme çağındaydık!..Nedir bu milliyetçi çıkışların anlamı!..AK Parti’nin ve Erdoğan’ın önünde sadece Devletçi cephe engeli yok, bir de, dünyaya sadece Anadolu burjuvazisinin penceresinden bakmaya çalışan kendi içindeki jakoben kanadın kulağa hoş gelen hamaset dolu çıkışları da var..AK Parti kendi icindeki bu jakoben-"sol" kanada da dikkat etmek zorunda!!..Sadece arabanın önüne engel koyanlar değil, gereğinden fazla gaz verdirerek onun yoldan çıkmasına-kaza yapmasına neden olanlar da tehlikelidir”!..
Bu eleştiriye cevap sevgili C.Ertem’den geldi. Hergün yazılarını ilgiyle izlediğim ve birçok konuda genellikle görüş birliği içinde olduğumuz Ertem olayı şöyle ortaya koyuyor[2]:
“Türkiye’de birçok gelişmenin doğru tartışılmadığı kanısı galiba hepimizde var.Bu yalnız politik alanla sınırlı değil, işte, ekonomide olan şu yerli otomobil tartışması.
Sanıyorum burada, başta Sanayi ve Ekonomi bakanlıkları ve bizzat sayın bakanların ken-dileri olmak üzere, yerli otomobili simgesel bir olgu olarak ele alıyorlar. Örneğin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un ‘yerli otomobil intihar olur’ çıkışına bağlı olarak, bunun Türkiye’nin marka değeri ile ilgili bir sorun olduğunu söyledi.Çağlayan’ın ve tabii ki hükümetin bu anlamda yerli otomobile tarihsel-simgesel bir yük yüklediği belli. Bunun haklılık payı var; burada sorun, Türkiye’de ekonomideki oyuncuların da siyasette olduğu gibi, bundan sonrası için hazırlıklı olup olmadığı, anlayışlarının, dünyaya, Türkiye’ye ve ticarete bakışlarının değişip değişmediği.
Şimdiye değin hazır pazarlara dayanarak, devletin korumasında ve ancak devletin altyapısını hazırladığı alanlarda faaliyet gösteren, yanlış yatırım yapsa bile içinde bulunduğu tekelci yapıya dayanarak yüksek kârlar elde eden bir özel sektörle Türkiye ancak bir yere kadar gidebilir. İşte ‘yerli otomobil’ tartışması özünde budur. Ama Türkiye’de siyaset kurumu bunu yeni görüyor; Zafer Çağlayan bunun için ‘Türkiye marka çıkarmalı, yapamayan, yapmasın tamam, ama diğerlerinin de önünü tıkamasın’ diyor. İşte sorun budur, örneğin otomobil ya da uçak neyse bunu yeni bir markayla baştan üretmek ve pazar aramak Koç için intihar olabilir, doğrudur. Ama Koç, Türkiye adına konuşmamalı.
Siyasette Kürtler’le, Türkler’in eşit olduğunu yeni anlamaya, anlatmaya ve bunu Anayasal güvenceye kavuşturarak bu topraklarda barışı kalıcılaştırmak adımlarını yeni atmaya başladık; çok şey kaybettikten sonra. Şimdi yıllardır Türkiye’de her dediği olmuş tekellerin, artık Türkiye adına konuşamayacağını; yalnız, hepimiz gibi kendi aileleri ve şirketleri adına konuşabileceğini anlıyoruz. Aslında bu ikisi birbirine bağlı. Şimdiye değin, üç-beş aile hepimiz adına, Türkiye adına konuştuğu için Kürt sorunu diye bir sorunumuz oldu, bunun için bugün borç batağındaki İtalya’nın, İspanya’nın küresel sanayi markaları oldu, bizim olamadı. Biz ancak İtalya’nın küresel markasının bayiliğini yaptık ama o bayileri de Türkiye adına konuşturduk, sonra da buna demokrasi dedik. İşte hükümetin sanayide ‘babayiğit’ araması bu anlamda demokrasi talep eden burjuvazi aramasıdır. Yani sorun sadece otomobil yapan bir babayiğit bulunup bulunamaması değildir.
Şimdilerde içinde bulunduğumuz barış sürecinin kalıcılaşması, yeni demokratik bir Anayasa ve siyasetin bütün bu dinamiklerle yeniden yapılandırılması çok açık söyleyeyim ki, Türkiye’nin ‘eski’ yapıları ile rekabet edecek, onları intihara sürükleyecek kadar rekabet edecek, teknolojiyi yalnız uygulayacak değil, üretecek ve ticarileştirecek ve bütün bu sürece siyasi olarak -hükümetten bile daha fazla- sahip çıkacak yeni bir burjuva sınıfı ile olur. İşte hükümetin ‘babayiğit’ arayışı ve yeni bir otomobil markası ısrarı budur. Bu anlamda bu arayış simgesel ve tarihseldir”.
Yani, sevgili Ertem diyor ki: “Şimdiye değin hazır pazarlara dayanarak, devletin korumasında ve ancak devletin altyapısını hazırladığı alanlarda faaliyet gösteren, yanlış yatırım yapsa bile içinde bulunduğu tekelci yapıya dayanarak yüksek kârlar elde eden bir özel sektörle Türkiye ancak bir yere kadar gidebilir”. Doğru söze ne denir, kesinlikle katılıyorum. Ve sanıyorum bu konuda şimdiye kadar en çok yazan da ben oldum. Hepsi bir yana, sadece, “Kimlik Sorununu Tartışıyoruz, “Devşirme Burjuva Kimliği ve Bunun Nöropsikolojik Temeleri”[3] başlıklı Makale bile bu konuya açıklık getirmek için yeterlidir sanırım.
Ancak olay burada bitmiyor. Sürece sadece Anadolu burjuvazisi açısından, onun penceresinden bakmak yetmiyor. Çünkü, işin içine sınıf ve “çıkar” girince görüş ufkunu belirleyen koordinat sistemini koyduğunuz merkez hemen olayın boyutlarını değiştiriverir ve öyle olur ki, ondan sonra artık sürece objektif-bilişsel olarak değil sübjektif olarak bakmaya başlarsınız! Ve hiç farkında olmadan burjuvazinin iki kanadı arasındaki mücadelede taraf olma durumu ortaya çıkar!
İş bu noktaya gelince, altı çizilmesi gereken içiçe geçmiş vaziyette iki süreç çıkıyor karşımıza: Birincisi açık, senelerdir yazıp duruyorum. Türkiye’de Anadolu burjuvazisinin gelişimi ve AK Parti’yle birlikte iktidara gelişi, sistemin tarihsel evrimi açısından, zamana yayılmış bir şekilde gelişen burjuva devrimine işaret eder. Olaya bu açıdan bakınca Devletçi-İstanbul burjuvazisiyle (TÜSİAD’cılarla) Anadolu burjuvazisi arasındaki çelişki basit bir büyük-küçük çelişkisi olmanın çok ötesindedir. Bu açıdan aradaki fark nitelikseldir. Bunlardan biri politik olarak halâ eski Devletçi sistemin-cephenin içindeki bir unsurken, diğeri bunun tam karşısında, modern kapitalist ilişkileri temsil eden devrimci bir unsurdur. Şimdiye kadar gelinen yol bunun en açık örnekleriyle doludur.
Az önce “içiçe geçmiş” olduğunu söylediğim süreçlerden ikincisi ise, eskinin İstanbul burjuvalarının yeni Anadolu burjuvalarına göre daha büyük olmalarıyla, bunların eskiden beri kazandıkları mevziler nedeniyle kapitalist sistem içinde daha avantajlı bir konumda olmalarıyla ilgilidir. Meseleye bu açıdan bakınca olay, İstanbul’un büyük burjuvalarıyla Anadolu burjuvaları arasındaki sistem içi bir çelişki boyutuna indirgenir. Örneğin, eskinin bu büyük burjuvalarının birçoğunun bankaları bile varken, Anadolu burjuvaları bu türden olanaklara henüz daha sahip değildirler. Bu yüzden de kredi mekanizmaları falan halâ daha çok hep o büyüklerden yana çalışır ülkede. Bu nedenle, olaya bu açıdan bakınca aradaki mücadelenin daha çok sınıf-sistem içi bir mücadele, büyük-küçük mücadelesi olduğu, sistemin olanaklarını kimin daha çok kullandığı-kullanacağı sorunu çıkar ortaya.
Bir yanda eski Devletçi sistemin içinde Devletin kanatları altında gelişerek büyüyen İstanbul’un büyük burjuvaları, diğer yanda da, onlar kadar büyük olmamakla birlikte, ama gene de son yıllarda iyice palazlanarak onlara bacak germeye başlayan yeni devrimci Anadolu burjuvaları. Mücadele normaldir tamam da burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var.
Anadolu burjuvaları bu mücadelede hiçbirzaman büyüklere karşı küçüklerin, ya da daha ortaboy olanların temsilcileri olarak çıkmazlar ortaya. Onlar, burjuva devrimi sürecinde başı çeken lokomotif konumlarını-yani devrimci kimliklerini- öne sürerek işi götürme taraftarıdırlar. Kendi açılarından bunda haklıdırlar da. Eski sisteme karşı verilen mücadelelerin sonunda eski Devletçi yapı yıkıldığı halde onun bir parçası durumunda olan Devletçi burjuvazi konumundan hiçbirşey kaybetmeden halâ karşılarında durmaktadır. Bu yüzden de onlar bunun bir haksızlık olduğunu, Devletçi burjuvaların halen ellerinde bulunan imkanlara eski sistemin içindeki imtiyazlı durumlarından dolayı sahip olduklarını söyleyerek, eski sistemin yok oluşuna paralel olarak bu olanakların da onların elinden alınması gerektiğini söylemekte, bir tür devrimci “mülksüzleştirmeden” bahsetmektedirler.
Bakın, sevgili Ertem ne diyor: “Türkiye’nin ‘eski’ yapıları ile rekabet edecek, onları intihara sürükleyecek kadar rekabet edecek, teknolojiyi yalnız uygulayacak değil, üretecek ve ticarileştirecek ve bütün bu sürece siyasi olarak -hükümetten bile daha fazla- sahip çıkacak yeni bir burjuva sınıfı ile olur. İşte hükümetin ‘babayiğit’ arayışı ve yeni bir otomobil markası ısrarı budur. Bu anlamda bu arayış simgesel ve tarihseldir”.
Meselenin canalıcı noktası işte burası! Burada benim söylemek istediklerimle arada o kadar ince bir çizgi var ki, ilk bakışta olayın özü gözden kaçıyor gibi. Ben diyorum ki, “onları intihara sürükleyecek kadar rekabet edecek”..”sürece siyasi olarak hükümetten bile daha fazla sahip çıkacak yeni bir burjuva sınıfına olan ihtiyaç” gene dursun ortada! Eğer gerçekten durum böyleyse, hiç kimsenin şüphesi olmasın sürecin diyalektiği böyle bir sınıfı yaratır da. Ama, tam şu geçiş aşamasında, tam yeni bir anayasanın hazırlanması için ittifaklara ihtiyaç duyulduğu aşamada, barış sürecinin oturuşması açısından en kritik dönemde hükümeti de arkasına alarak İstanbul burjuvalarını “intihara sürükleyecek kadar rekabetin”-bu türden bir jakobenliğin- sırası değildir!
Hem sonra bu iş bir kere başladımıydı ya öyle İstanbul-Anadolu savaşıyla falan kalmaz, işin ucu otomatikman küresel sermayeyle olan ilişkiye de sıçrar! Sen tutmuşsun bir sürü ilişkiler içine girmişsin şimdiye kadar, şimdi ise birden, arkana hükümeti de alarak, Anadolu sermayesi falan derken, özünde “millici”-korumacı bir politika izlemeye başlayacaksın! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler adama! Anadolu burjuvazisi şimdiye kadar kendi çıkarlarını-politikasını küresel sermayeyle bütünleştirerek ayakta kaldı ve bugünlere ulaştı. Şimdi birden “U” dönlüşü yapmaya kalkarlarsa adamı şeytan çarpmış gibi duman ederler vallahi! Hem de üstelik haklı konuma da girerler bu durumda. O zaman, bu türden bir politikayı yürütenlere de “millliyetçi” gözyaşları dökerek-bugünkü “ulusalcıların” korosuna katılmaktan başka yol kalmaz!
Bakın, Devletçi burjuva kimlikleriyle onları beğenmesek de, geçmişleri dolayısıyla onları tu kaka etmekte haklı olsak da, bütün bunlar şu gerçeği değiştirmez: Onlar da son tahlilde burjuvadır. Ve bugün artık onlar da küreselleşme sürecine entegre olmuşlardır. Ben Almanya’da evimin bodrumundaki çamaşırhaneye indiğim zaman oradaki çamaşır makinalarının çoğunun Beko olduğunu görüyorum artık. Sırası mı şimdi Beko’lara karşı “onları intihara sürükleyecek kadar rekabetin”! Hem sonra niye intihara sürükleniyorlar ki, o gözükara-idealist Anadolu burjuvaları da daha iyisini, daha ilerisini yapsınlar, intihar neyin nesi! Yani Anadolu burjuvaları yapınca otomatikman daha mı iyi çalışacak o makinalar? Tamam, eğer gerçekten durum böyle olursa, o zaman biz de onların ürünlerini alırız olur biter. Serbest rekabet böyle olur. Kim daha iyi kalitede, daha ucuza üretirse onun borusu öter. Ben Anadolu burjuvasıyım diye hükümeti arkana alıpta korumacılık talep ederek, milliyetçi duygularla olmaz bu iş! Tamam, Koç’lar Fiat’la, başka bir Tüsiad üyesi de başka bir küresel grupla ortak, e, o zaman “yerli milli” otomobille-ya da başka bir ürünle-bunları bu kimliklerinden dolayı “burası bizim ülkemiz, burada bizim borumuz öter” deyip (elimizdeki iktidar gücünü kullanarak) intihara mı sürükleyeceğiz! Yoksa otomobilin yerli-milli olanı sırf bu özelliğinden dolayı otomatikman daha iyi kalitede ve daha ucuza mı olacak! O zaman hangi küresel sermaye güvenir de gelir ki ülkeye! Gelen adam tabii ki içerde birileriyle işbirliği yapacak, e, sen onları bu işbirliğinden dolayı küçümsersen, arkasında devlet desteği olan yerli-milli burjuvalar aracılığıyla “intihara sürüklemeye” yöneltirsen, kiminle iş yapacak o küresel sermaye! Yoksa, Anadolu sermayesiyle işbirliği yaparlarsa ona laf yok mu diyeceğiz! Bu işler boştur!
[1]21 Nisan, Gazetelerden..
[2]„Simgesel ve Tarihsel bir Arayış“, C.Ertem, Star Gazetesi, 24 Nisan 2013
[3]www.aktolga.de Makaleler, Eylül 2010
DEVAM EDECEK...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- TARİH NEDİR?..
16.11.2024 - AMERİKAN SEÇİMLERİ Mİ DEDİNİZ!..
9.11.2024 - ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI BAŞLAMIŞ BİLE!!
31.07.2024 - İTTİHATÇILIK NEDİR?
3.06.2024 - YAŞANILAN SÜRECİN DİYALEKTİĞİ!..
9.04.2024 - DAHA İLERİYE NASIL GİDECEĞİZ?..(3)
20.07.2023 - DAHA İLERİYE NASIL GİDECEĞİZ?..(2)
18.07.2023 - DAHA İLERİYE NASIL GİDECEĞİZ?.. (1)
17.07.2023 - KİMLİK SORUNU (4) KÜRESEL-BİLİŞSEL KİMLİĞE GİDEN YOL…
20.06.2023 - KİMLİK SORUNU (3) KÜRESELLEŞME SÜRECİ…
18.06.2023
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
tuncay demirtaş
kendi kaderini tayin hakkını" programlaştırmış ve anayasa mahkemesinde kapatılmıştır. komünistler ilkesel olarak öteden beri kürtlerin özgürlük taleplerine "hayırhah" bakarken bay çok bilir, kürt hareketini yazının bir yerinde-"solun hayal.. ve kürt reel hareketi"-"reel", bir yerinde ise "radikal" olarak tanımlamaktadır ki "solcular" reel kavramını "olması gerekenin yerine, yaşayan", radikali ise "olması gerekene özgü" nitelikler olarak kullanırlar ki bu da başka bir tutarsızlığınızdır ve ./.
tuncay demirtaş
vurgsunu pas geçip sadece "sömürüye son verecek ahlak özlemi" ifadesi üzerine döktürüyor ki "eşit insan" konseptinin sanki sosyalizme ait olduğunu bilmiyormuş gibi muratı hiç haketmediği halde "sosyalizmi özlemler ve ahlak yumağına indirgemekle" suçluyor. hazret kendisini haklı çıkartacak ya, demogoji de serbest. yazının başındaki "bir kısım solcunun radikal kürt hareketine hayırhah bakması ve fazla kredi açması" söylemi ise tam taha akyol, taha kıvanç söylemi. üyesi olduğum TBKP Kürt halkının-
Ad Soyad Giriniz...
devrimci değişim hareketlerine, yani insanlığın gelişimine olan düşmanlığının bilinçaltı tezahürlerini itiraf ediyor. neden böyledir bilmek imkansız ama sosyalizmin tarihi gerçekliğiyle-ne demekse-insanlığın ideallerini karşı karşıya koyarak sosyalizme-komünizme ait hiç bir şey söylemeden(dünyadaki farklı reel uygulamaların eleştirisi soyalizm-komünizm teorisinin eleştirisi olamaz) totaliter bir söylemle hiç bir şey söylemiyor. murat belgenin " insanların eşit ve özgür olduğu bir toplum" vurgu-
tuncay demirtaş
demokratik konfederalizm söylemleriyle yeni-sol okumaların ideolojik belirleyiciliği sözkonusudur- olarak tanımlarken ve yazının başka bir yerinde murat belgenin "neden sosyalist olduk" yazısıyla roni ve nabinin benzer içerikli olduğunu söylediği yazılarını kıyaslarken, muratın yazısına oranla "aşırı ve makul sınırlarının ötesine taşınmış şekilleri"olarak tanımlayarak kendisinde sadece sosyalizm-komünizm, sol düşmanlığının değil, sözünü ettiği "insanlık idealleri"uğruna ortaya çıkacak olan tüm
tuncay demirtas
ortaokul son-lise 1 yıllarımızdaki marksist bilgi toplamı sınırları içinde-o da maalesef kavram kargaşası ve demogojiyle malul olup, birazdan örnekliyeceğim- yazabilen ve özünün patalojik olduğuna bu yazıyla iyice emin olduğum bay herşeyi bilir filozof aslında belki yanıtlanmayı bile haketmiyordur ama biz sorumluluğumuzu yerine getirelim. kürt hareketini tanımlarken "radikal"-ki ulusal bir özgürlük hareketidir ve yazar kadar marksizme mesafelidir ama gerçekten demokratik-ekolojik paradigma," ./.