2015 seçimleri yaklaşırken kamuoyuna yansıyan bazı anket sonuçları ve AKP’ye yakın çevrelerden aldığımız bilgiler partinin düşüş trendinde olduğunu gösteriyor. Yüce Divan oylamasında partideki fire sayısının yüksekliğinde, bu durumun da etkisi var.

AKP’de Erdoğan’ın iradesine rağmen fonda, başta Erdoğan-Davutoğlu gerilimi hep var olacak. Tek başına ne AKP’deki iç gerilim ne de düşen oy oranı, muhalefetin kazanması için yeterli değil.

AKP’NİN TÜRKİYE’Sİ 

AKP’nin son yıllarda tercih ettiği siyasal yönetim tarzı Türkiye’yi geçmişe kıyasla daha ağır sorunlarla karşı karşıya bıraktı.

Dinin siyasete alet edilmesi ve laikliğin ihlali, toplumsal kutuplaşma, temel hak ve özgürlüklerin daralması ve çözüm sürecinin belirsizliği. Bunları çoğaltmak mümkün.

2015 seçimlerinde muhalefetin başarı elde etmesinin koşulu, bu temel sorunlar konusunda sadece kendi tabanlarını değil AKP tabanını da ikna edecek siyasal önerme ve söylemlerle seçmen karşısına çıkmaları.

Türkiye’nin siyaseten normalleşmesi için en çok CHP ve HDP’ye sorumluluk düşmektedir.

HDP’NİN AÇMAZI 

Kuşkusuz seçimin en çok merak edilen partisi HDP’dir. Seçime parti olarak girme kararı, siyaseten anlaşılabilir olsa da sosyolojik şartların oluştuğunu söylemek güçtür.

AKP ve HDP tabanı dışında kalan kesim, HDP’nin bu kararını kendisinin değil Öcalan’nın aldığını düşünmektir. Öcalan’ın hayali muhtemelen Türkiye’yi AKP ile birlikte dönüştürmek olabilir ama AKP’nin son yıllardaki siyaseti bunun imkansız olduğunu söylemektedir. Ki, AKP’nin bir hedefi de başta bölgede olmak üzere seküler Kürtlerdir. Ki, HDP içinde bazı vekiller ve Kandil buna vurgu yapmaktadırlar.

Gerçekten şu soru çok önemlidir; gerek demokratikleşme gerek yolsuzlukla mücadele, gerek nepotizim, gerek popülizm, gerek çözüm süreci konusunda HDP’lilerin bu kadar sert eleştirdikleri AKP’nin, Türkiye’yi demokratikleştirebileceğine inanıyorlar mı?

SİYASET Mİ VESAYET Mİ? 

Sonuç ne olursa olsun HDP’nin, seçimin kazanan partisi olma olasılığı yüksektir. Eğer yüzde 10’u geçerse Kürt sorununun demokratik çözümüne ve ülkenin siyasal ikliminin normalleşmesine katkı sunan güçlü aktör; geçemezse de bölgede de facto yeni süreçler, başka senaryoların tartışılacağı yeni bir dönem başlayabilir.

HDP yüzde 10’u geçme ve normalleşmeye katkı sunma konusunda kararlı ise bu, Öcalan’ın AKP ile ortaklığı üzerinden değil, demokrasi, özgürlük savunusu ve laik kesimle kurulacak vesayeti dışlayan bir koalisyon ile mümkündür. Diğer kesimler buna hazır olmasa da HDP bunu zorlamalıdır.

CHP sonraki yazıya kaldı. HDP: Her durumda kazançlı gözüküyor