Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Okulları derecelendirme
10.06.2014
2237

 Sabah gazeteleri karıştırırken Hürriyet’in haberi dikkatimi çekti. Milli Eğitim Bakanlığı, özel okulları, oteller gibi, bir sınıflandırmaya tabi tutacakmış. Yani, nasıl iki yıldızlı ya da beş yıldızlı oteller varsa, okullar da “A, B, C, D” diye dört kategoriye ayrılacak (“özel” okullar için bir uygulama bu). Neye göre? Gazete diyor ki, “okulun başarısı, imkânları, temizlik ve güvenlik şartları baz alınacak”mış!

Otellerde hizmete ve imkânlara göre sınıflandırmalar olmasına aklım eriyor. Para sorunu, öncelikle. Kaldığım otele şuradan şuraya kadar bir para ödemeyi kararlaştırırım. Göze aldığım para sınırlıysa, otelden bekleyeceğim hizmetin de sınırlı olacağını baştan kabul ederim. Tabii çarşaf temiz olacak vb. Ama ille buzdolabı olmayabilir. Her zaman, otelde kalmayı mümkün olduğu kadar ucuza mal etmek isteyecekler olacağına göre, bu farklı sınıflar da olacaktır. Onların sahipleri de şuradan şuraya bir ücret karşılığında şu kadar hizmet vermeyi kendilerine uygun görürler. Özel bir neden olmazsa, işe bir ya da iki yıldızdan başlayan bir otel, bir ya da iki yıldızda bitirir. Böyle bir oteli işleten kişinin dostlarının da, ona, “Umarım işlerin iyi gider, yakında dört yıldıza çıkarsın,” türünden temennide bulunmalarının anlamı yoktur.

“Okul” denen kurumu bu anlattığım kuruma benzetemiyorum. Adamın birini düşünün, özel okul açacak, hesap yapıyor: “Mahallede iki okul daha var; yılda şu kadar para alıyorlar. Ben onlardan ucuza getirirsem, daha çok müşteri çekerim.” Diyelim öbür iki okul, 1000 lira alıyor, toplama- çıkarma- çarpma- bölme öğretiyor. Bizim girişimci “500 liraya toplama- çıkarma” diye reklam yapıyor. “Bizde çarpma- bölme yok. Yarı yarıya ucuzluk!”

Özellikle absürd bir örnek veriyorum. Ama tasarlanan aslında böyle bir şey. Başlarsınız işe bu kafayla, çok vakit geçmeden bu noktaya varırsınız. Üstelik bu zaten bir ölçüde böyle oluyor. Zaten böyle olan şeyi bir de üstüne yasa çıkarıp iyice meşru hale getirmek midir, akıl kârı olan.

Böyle bir sınıflama yapacaksanız, durmadan olanı biteni denetlemelisiniz: “Falanca ‘B’ sertifikası aldı, ama ‘B’nin gereğini veriyor mu?”

Eh, böyle yeterli bir denetim sistemi kurup çalıştırabiliyorsanız, eldeki bütün kurumların “A” olması, bu hemen olamıyorsa hepsinin “A” olmak için gözle görülür bir çaba harcamasını hedef alsanız, denetim sisteminizi de ona göre çalıştırsanız daha iyi olmaz mı?

Ahmet “A”dan, Mehmet “D”den mezun oldu... Daha baştan böyle bir nitelik farklılaşmasını koymak (dediğim gibi, aslında var ve olmaması gereken bir şey) ve bunu meşrulaştırmak, yasalaştırmak için nasıl bir dünya görüşü gerekiyor?

Ama bence bu konu eğitimle sınırlı bir şey değil zaten; bütün topluma yayılması istenen bir şey. Şöyle ki, bunu yaptığınızda aslında tepeden aşağı ve merkeziyetçi bir sistemi yürürlüğe koyuyorsunuz. Yukarıdan aşağıya bir denetim, ama daha önemlisi bir “kalite kontrolü”nden çok bir “kalite sınıflandırması” yapacaksınız. Kimin daha kaliteli, kimin daha kalitesiz olduğuna karar verme yetkisi de sizin elinizde.

“Control-freak” denecek bir dünyaya girmekteyiz zaten. Ama o “freak” niteliğinin iyice tepelere tırmandığı bir ülkedeyiz ayrıca.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar