Murat BELGE
Almanya’da da beklenen oldu ve 1915’le ilgili tasarı yasalaştı. “Zorunlu hareketler” aşamasındayız: Elçimizi çekmek, onların elçisini Dışişleri’ne çağırmak vb. Tayyip Erdoğan, bunlardan öte, “asıl adımlar” olduğunu ima etti. Bu herhalde Erdoğan’ın Batı’ya duyduğu öfke ve düşmanlık duygusunun yeni bir adımı olacaktır.
Bekleneceği üzere, Türkiye’de değişik davalar güden siyasî çizgiler burada hemen bir araya gelebiliyorlar. Dava, “milli dava”ya; hemen gereğini yapıyorlar. Bu başlı başına ilginç bir çizgi: Ergenekon’la sinyallerini veren bir “yakınlaşma” süreci söz konusu. Tayyip Erdoğan bütün o yargılamaların sorumluluğunu “paralel” dediği kesime yükledi. Bunun, o yargılamalara uğramış kesimin duygularını nereye kadar yumuşattığı belli değil tabii. Ancak bunu ciddiye almayacakları çoğu yargılamanın sıkıntısını bizzat çekenler, dolayısıyla şu anda elinde bir yetkisi bulunmayanlar.
Ermeni Kıyımı’nı reddetmek, yani bu konuda geleneksel politikayı devam ettirmek, o kesimde hâlen etkili ve yetkili olanların da onaylayacağı bir tavırdır. Tabii bundan daha önemlisi ve belirleyici olan “Kürt politikası.” Bu söz konusu olduğu zaman da Tayyip Erdoğan’ın şu anda izlemekte olduğu yol Silahlı Kuvvetler içinde hiç değilse bir kesimin öteden beri benimsediği yol olmalıdır.
Yani Tayyip Erdoğan, gün geçtikçe, başlangıçta boğuşmak zorunda kaldığı “Jakoben-vesayetçi” çizginin pozisyonlarına yaklaşıyor. Bu da bir çeşit “Türk-İslâm sentezi”, ne de olsa.
Bundan önce de yığınla benzer olay yaşandığı için soykırımın parlamentoda bir yasa ile (falan ya da filan memlekette) kabul edilmesinin tuhaf bir şey olduğunu tekrar tekrar yazdık. Tuhaf da olsa, bu böyle yürüyor ve bunu bu şekilde kabul etmemiş ülke sayısı habire artıyor.
Biz bunun bir “faydası” olmadığını haykırıyoruz her seferinde. Anlamı, “Siz istediğiniz kadar yasa çıkarın, biz bunu kabul etmeyeceğiz.” “Bu sorun parlamentoların değil, tarihçilerin (ya da mahkemelerin) işidir” diyenler var. İyi de, tarihçiler zaten bu alanda boş durmamış. Yığınla tarihi araştırma var ve bunların karşısında yeni Başbakan Binali Yıldırım gibi “sıradan olaylar” deyip geçmek pek kolay değil. Ya da “sıradan” kavramını epey farklı bir şekilde anlamlandırmak gerek.
Bizim beklediğimiz bir tarihçinin çıkıp böyle bir şey olmadığını kanıtlayarak yazması. Ama böyle bir şey olamaz ve olmayacak. Oldurmak için çaba harcanmadığı için değil. Çaba harcanacağı kadar harcandı. Esat Uras’tan Kâmuran Gürün’e olan olayı yutulur lokma haline getirmek için elden gelen her şey yapıldı. Bunu da “yutulur” hale getirmek mümkün değil.
Almanlar yayımladıkları metinde Ermeni Kıyımı’nda savaş müttefiki olarak sorumluluklarına da değiniyorlar; onunla yetinmeyip İkinci Dünya Savaşı’ndaki marifetleriyle eşsiz benzersiz bir konuma eriştiklerini de söylüyorlar. Doğru, övülesi bir tavır. Ama Türkiye sonuna kadar reddetmekte kararlı. Dolayısıyla o yasa metninde Almanların söylediğiyle cevap metninde Türkiye’nin söylediği arasındaki yaklaşım farkı önemli. Üslûp farkı önemli.
Yasa metninde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelmesine de epey verilmiş ve bu konuda bir “kabul” tavrının buna ne kadar katkısı olacağı belirtilmiş. Ama cevap ortada.
Tayyip Erdoğan bugünlerde “İstanbul’un fethi” dolayımıyla da zihnî dünyasının bir bölümünü ortaya serdi: Batı bizim (Osmanlılar, Türk ve Müslüman) İstanbul’u fethetmemizi hâlâ hazmedememiş!
Her yıl bunu kutlamakla, ortada biz “hazmedemeyen” varsa, onun bazı Türkler olduğunu kim bilir kaç kere yazmışımdır. Şimdiye kadar bu “fetih” yıl dönümünü allayıp pullayanlar daha çok MHP çevreleriydi. Ama Tayyip Erdoğan MHP’nin söylediği her şeyi kendisi söyleyerek- ve MHP’nin söylemediklerini de yaparak- MHP’ye gerek olmadığını, memlekete faşizm lâzımsa bunu kendisinin yapacağını kanıtlamaya çalışan bir politika güdüyor. İstanbul’un fethi, onun da önemli bir olayı olmalı. Kut'ül Ammare gibi, Cumhuriyet’in parlak günlerine alternatif arayan bir zihniyet için bu ”fetih” son derece uygun.
Alman Parlamentosu’nun Ermeni Soykırımı yasası çıkarması da böylece Batı’nın İstanbul’un fethini hâlâ hazmedememesine bağlanır. Batı ülkelerinin eleştirileri (bu arada Zarrab davasından gelecekler vb) Tayyip Erdoğan’ın dünyadaki adaletsizliklere karşı söylediklerinin tepkisi olur.
Ve Türkiye önderinin çizdiği yolda yürür.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025