Murat Sevinç
Tarkan, perşembe akşamı yeni şarkısını yayınladı, bir anda gündem oldu, bir-iki günde milyonlarca kez seyredildi. Perşembe akşamı şarkıyı dinleyince bir oynama, hatta şöyle şıkıdım şıkıdım hissi uyandı içimde, içimizde, keyfimiz yerine geldi, mutlu oldum, olduk.
Sen misin mutlu olan, şıkıdım oynamak isteyen, içinde bir şeyler kıpırdayan; ertesi gün şöyle bir gezindim sanal dünyada, ‘Otaboka Mutlu Olunmaz Dairesi’nin (OMO) her düzeydeki görevlileri -aman yanlış anlaşılmasın, AKP muhaliflerinden, aydınlık yarınlardan söz ediyorum- Tarkan ve şarkı eleştirisine girişmişler ve yine iyiyi, doğruyu, güzeli gösteriyorlar, büyük istekle.
Bu ‘yapılanma’ çok çeşitli kolları olan karmaşık bir ‘kurum’ ve yeni değil bilindiği üzere, eskiden, sosyal medya yokken en yakınındakilerin yaşamını çekilmez hale getirenler, şimdi internet sayesinde, hele bir de takipçileri çoksa, benzerleriyle bir olup hayli kalabalık toplum kesimlerini bunaltma, eser miktar kalmış yaşama sevincini tüketme işine girişebiliyorlar. Haliyle OMO dairesi, ‘Doğru Düşünme ve Saçmalamadan Yaşama Bakanlığı’nın, yalnızca bir faaliyet kolu durumunda.
Siz de tanımışsınızdır mutlaka, diyelim keyfiniz biraz yerinde, okuduğunuz, seyrettiğiniz ya da dinlediğiniz herhangi bir kitap/yazı, oyun, şarkı hoşunuza gitti, heyecan duydunuz, başkalarıyla paylaşma ihtiyacı da hissettiniz -eyvah, en riskli alandır, çünkü ‘İlgi Alanıma Girmiyor Şube Müdürlüğü’nün, ‘Allah Aşkına Bunu mu Beğendin’ sekretaryası, söz konusu alanda faaliyet gösterir, ilgili birimlerden biri mutlaka hevesinizi kursağınızda bırakmak üzere harekete geçer ve o kitabın, o yazının, o oyunun, o şarkının neden beş para etmediğini anlatmaya girişir. Eğer şanslıysanız tabii, karşınızdaki konuşuyorsa, bir de sözcükler yerine hal ve tavırlarıyla küçümseyenler vardır, muhatabınız ola ki ‘Mimiklerle Yaşıyorum Sefam Olsun Oh’ şubesinden ise, yandınız, hangi ölçüde yerin dibine sokulduğunuzu anlayabilirseniz, anlayın bakalım.
İşte sosyal medya, bu birim memurlarının kamunun yaşamına girebilmesine olanak tanıdı belli ki. Bir iyi yanı var yalnızca, interneti kapatınca geçiyor!
Tarkan’ın neşesi, her ne söylüyorsa onu müthiş bir coşkuyla, enerjiyle söylemesi, bir anda milyonlarca insana sevinç yaşatması olağanüstü değil mi; biraz sevinsek, kuruyan içlerimiz azıcık kıpırdansa, şarkı kalitesini hiç bilmesek, müzik cahili olsak, hatta zırcahil olsak, yine de yüzümüz gülse, bezgin kanepemizden kalkıp iki göbek atmak istesek, bir an dertlerimizi unutsak, en ilkel halimizle tepinsek, bağırıp çağırsak, hey hey hey desek, duramayıp bir de tey tey tey desek, hatta ‘mozaik değil mermer’ olduğumuzu unutuverip “Tili lili” desek, olmaz mı!
O şarkıyı dinlediğinde şarkının dilini, niteliğini, şusunu busunu eleştirenlere -eleştirmek kuşkusuz olağan olmasına olağan da- aklına ilk bunlar gelenlere, “Müsaade edin biraz oynayalım, sonra yine mutsuz, kasvetli haytalarımıza döneceğiz ve sizleri dinleyeceğiz, söz” desek örneğin, işe yarar mı? ‘Geççekmiş’ ama öyle kendiliğinden olmazmış bu işler, çaba harcamak gerekirmiş; bak sen, ne yapsın, anayasa mı yazsın Tarkan, Kürt sorununu mu çözsün, zamları mı önlesin; ya da biz ne yapalım, bir an coşup eğlenme ve mutlu olma gafletinde bulunan biz fâniler, ne yapalım hakikaten, tam göbek atmaya başlamışken, o göbeğin ortasında, “Bir şeyler yapmalıyım, böyle boş boş oynanmaz ki” mi demeliyim, bize, şıkıdımcılara hiç olmazsa bir gün tahammül edilse de sonra yadırgansa, olmaz mı?
Canımın içi, bıktık bıktık, şu kareli ceketlilerin kibrinden, her Allah’ın günü sövmelerinden, tanık olduklarımızdan, sesimizi çıkardıklarımız ve çıkaramadıklarımızdan, o teflon hallerinden, toprağı ve bizleri malları gibi görmelerinden, adaletsizlikten, bıktık. Şu hale bak, şu ülkeye bak, hayatlarımıza bak, bir şey arıyor insan, bir heyecan, bir kıpırtı, bir neşe, kahkaha fırsatı, kısa sürsün, önemli değil, aptal mı ahali, neyin ne kadar süreceğini hesap edemiyor mu!
Son zamanlarda özellikle şöhretli komedyen ve şarkıcılarımızın sesi daha çok ve gür çıkmaya başladı. Muhtemelen, suskunluğun kendi yaşam alanlarını da yok eder hale geldiğinin farkına varıyorlar, çoğu yurttaş gibi. Ne güzel işte, konuşsunlar, tepki göstersinler, kamusallığa katkı yapsınlar, fena mı olur, oluyor. Milyonlarca insanın sevdiği, takip ettiği ve pek muadili bulunmayan insanlar ses çıkardığında, onlara, yıllarca iktidar dalkavukluğu ardından muhalif saflara transfer olmaya çalışan arsızlara gösterilen haklı tepkiyi yöneltmek, akıl kârı mı? Malum bakanlığın, ‘Yeni mi Akıllandılar’ ve ‘Aslında Apolitikler’ birimleri harekete geçiyor bir anda. Öf.
Kim apolitik, Cem Yılmaz mı? Hadi canım! Çeyrek yüzyıldır yaşamımızı güzelleştiren, yüzümüzü güldüren bir insanın büyük gözlem yeteneğini, bazen açıktan çoğu zaman örtük politikliğini, eleştiri gücünü nasıl görmezden gelir insan. Nedir politik olan, bir tek politik hal mi var? O politik değil de, sen misin peki, neden, nereden belli, nedir politik eylemin, düşüncen. Cem Yılmaz politik değil, memleket akademisi mi politik, tiyatrocuları mı politik, basın mı, örneğin, haydi tartışsak ya şu politik olanın içeriğini. Bak Moda Sahne’nin elektriğini kesecekler üç güne, faturayı ödeyecek geliri olmadığı için. E hani politik sanatçılarımız, oyuncularımız, politik kamuoyu, haydi ama.
Kimi akademisyen eleştirilerini gördüğümde ise düşüp bayılacaktım! Ah akademi, o büyük unvanlar… Bir avuç insan ve kurum istisna, şunca rezalete sesini çıkarmayıp, bunca adaletsizliği seyretmekle yetinip, OHAL’i, ceberutluğu, yaşamları çürütülenleri beceriyle görmezden gelip, Boğaziçi ya da sivil ölüme mahkûm edilen meslektaşları için bir satırı çok görüp de, Tarkan şarkısında kusur bulan akademi, ah güzel akademi, ah duyarlı akademi…
Tarkan, ilk günden itibaren ‘tepki gösteren’ bir yıldız, yıldızlığın hakkını verenlerden, şımarmamış, hep aklı balında kalmış nadir bulanacak bir ‘yurttaş.’ Ayrıca hem çok güzel hem çok yetenekli adam, yalan mı!
Zehra Çelenk, Duvar’da çok güzel bir yazı yayınladı. Orada diyor ki (önceki bir yazısına atıfla): “Tarkan’ı severim. Niye severim? Naziktir. Nezaketi de her şeyi gibi kendine özgü olduğundan altında buzağı arayasım gelmez. Yapay mı doğal mı, derecesi ne… Tarkan bir sahne yaratığı, hiçbir şeyi dümdüz olmayan, simli, janjanlı bir ruh. Onun doğallığı da kısmen bu ‘yapaylık’ta yani, ne bekleniyor ki? Yılların megastarı olarak bu kadar ilgiye, şöhrete rağmen bir tık fazladan şımarmaması… Üç beş yıl içinde ün zehirlenmesinden kendini imha eden ünlüler cehenneminde ünden delirmemesi az şey mi? Her nevi Alfalık imkanına sahip olduğu halde kameralara çemkirmemesi, bir kadına, bir erkeğe, bir canlıya kötü davranırken görüntülenmemiş olması müebbet starlığı için yeterli benim gözümde. İki şeye eminim: ‘Yıldızların yapıldığı maddeden’ ve iyi bir insan. Bu iki özelliği nedeniyle işte çirkinliğin elli tonuna boğulduğumuz bir ülkede güzel ve özel. Hep de öyle olacak diye umuyorum.”
Milyonlar tarafından sevilen insanların, değer üretenlerin, tanınmışların ses çıkarması, er ya da geç, çok önemli. Bu yazıyı üç kişi okur, oysa onlar tepki gösterdiğinde otuz milyon haberdar oluyor, çıkardıkları o sesin değerini bilmek gerek; hele ki her bir sözcüğümüzden çekinir hale geldiğimiz, birinin diğerinden kahramanlık beklediği, çoğunluğun sindiği, bir kesim varlıklı muhalifin yalnızca ‘can sıkıntısı’ yaşayarak mağdur olduğu, bu devirde. Çıkan her ses somut bir politik hedefe yönelik olmaz, bazen hiçbir şey değiştirmiyor görünür, değiştirmez de, buna mukabil zemin yaratır, herkesi ferahlatacak o çoğulcu ve eşitlikçi zeminin inşasına yardım eder.
Tarkan’ın sözleri salgına mı, iktidara mı yönelik; belli ki çok zekice, hınzırca bir yol bulmuş, kutlamak gerekir. Anlayan anladı, mesele bu. Hatta öyle anladı ki, ‘Aslında İlluminati’ ve ‘Yok Hayır, Rotşild’ şubeleri dahil, ne kadar yandaş varsa pek sinirlendi. İki eşeğin yemini bölmekten aciz olup irili ufaklı bunca ayrıcalık ve servete kavuşan yandaşların öfkesini ve “Geçmeyeceeek” bağırışlarını anlamak mümkün; haklılar, kim olsa o zavallıların yerinde aynı tavrı sergiler.
Her neyse… Perşembe akşamı çok eğlendik, şıkıdım şıkıdım, harika, bizim ufaklık da çok seviyor Tarkan şarkılarını, kliplerini seyredip onunla birlikte oynuyor, ne güzel, neşe, çığlık, hoplayıp zıplamak; üstelik, ‘Zıplanmamaya En Çok Gereksinim Duyduğumuz Şu Günler’ şubesine bağlı, ‘İktidara Yarar’ kolu memurlarının tedirginliği eşliğinde, zıplamak. Harika. Kurtlarımızı döktük şekerim, daha ne olsun. Sağolsun, var olsun Tarkan…
Yazı önerileri:
1. Dağhan Irak’ın Kıbrıs yazısı.
2. Ümit Kıvanç’ın Kıbrıs yazısı.
3. Kemal Can’ın yazısı.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025