Murat Sevinç
Her ülkede böyle midir, yoksa Türkiye ortalamasının ayrıksı niteliklerinden biri mi bilemiyorum, ancak özellikle son zamanlarda iyice ortalığa dökülen ‘komplo teorisi severlik’ herhalde herkesin dikkatini çekiyordur.
Bir kitabevine gidin ve bu tarz yayınların olduğu raflara yönelin. Adını hiç duymadığınız ancak bilmem kaçıncı kitabını çıkarmış, her kitabı defalarca basılmış ‘müstakil araştırmacılar’ ile karşılaşıyorsunuz. Ya gazeteci sıfatıyla yazıyorlar ya da bir yerlerden emekliler.
Neden, emekli olduklarında gidip orman ve deniz seyretmek, kalan hayatın tadını çıkarıp doğaya karışmak yerine bir şeyler yazmak istediklerini tam anlamıyla kavramakta zorlansam da, tahmin etmek mümkün. Özellikle son zamanlarda daha ziyade ‘kalabalık’ sözcüğüyle adlandırmayı tercih ettiğim ‘Türkiye toplumunu’ aydınlatmayı görev edinmişler. Ola ki bazı şeyler yanlış anlaşılır, ‘büyük fotoğraf’ gözden kaçar kaygısıyla mütemadiyen ‘uyarmak’ istiyorlar kitleleri.
Tabii artık kitap yazmak tek başına anlamlı/yeterli olmadığı için, bir de sosyal medya faaliyeti yürütüyorlar. Tanıdıklarımdan sık sık ‘büyük fotoğraf’ mesajları geliyor. O mesajlarda, adını daha önce duymadığım birileri, sayısız isim arasında örüntüler kurarak Türkiye’nin başına gelenleri açıklıyorlar ve söz konusu metinlerin yayılmasını talep ediyorlar, okuyandan.
Örneğin bir mesajda (ve çeşitli medya organlarında!), ‘liberal ihanet çeteleri’ tespit ediliyor ki en sık başvurulan jargonlardan biri bu. Herkesin tanıdığı ve adı liberale çıkmış bir kaç isim çevresinde dolaşıp onların yurt dışı ve içi bağlantılarını anlatıyor ve bu yolla Türkiye’nin altının ‘nasıl oyulduğunu’ teşhir ediyorlar. Ancak o isimler birbirini tanısa dahi, nasıl ve neye ihanet ettiklerini anlamıyorsunuz okuduğunuzdan. Nitekim yazanın da okuyanın da böyle bir kaygısı yok. Önemli olan Türkiye kalabalığının bir kısmı tarafından tu kaka edilmiş insanları bir arada anmak.
Ya da bir diğeri, Papa ile uluslararası sermeye arasında kurduğu bağla, din sosu ekleyerek yapıyor çözümlemesini. Malum, din eksik kalırsa milliyetçiliğin tadı çıkmaz! Tabii, Papa’nın derdi de Türkiye’nin altını oymak. Neden? Derdi neymiş adamın? Orası belli değil. Bunu nasıl yapacak? O da yok.
Beriki daha da fantastik işler peşinde, olup biteni bilmem ne ‘şövalyelerinin’ faaliyetleriyle açıklıyor. Yine yarı gizli örgütlenmeler bunlar ve dertleri Türkiye’nin yok olmasını sağlamakmış. Oysa hepimiz farkındayız ki bizatihi kendi vatandaşımız bunu çok daha büyük bir maharetle yapabilir, yani öyle ıvır zıvır şövalyelere ihtiyaç yok!
ABD ile yaşanan kriz, misal. Evanjelistlerin komplosu! Tüm Müslüman ülkeleri yok etmek istiyorlarmış ve işe Türkiye’den başlamışlar. Kim bu Evanjelistler? Bizimle nasıl bir dertleri var? Neden? Evanjelistler denilen milyonlarca insanın başka işi gücü yok mudur? Türkiye’yi harita üzerinde gösterecek kaç Evanjelist yaşıyordur ABD’de?
Ya şu meşhur Rahip? Bir Allah’ın kulu merak ediyor mu, Rahip’in hangi gerekçeyle, hangi iddianameyle tutuklu olduğunu? Ne gezer! Adam ajan…
Uzatmayayım… Şu aralar fantastik hikayeler gözle görülür bir biçimde çoğalıyor. Parsayı toplayan hikâyeciler, hayatlarından memnun! Türkiye’deki delilik hali, hemen herkesi esir alıyor. Oysa ABD dolarını dua ederek düşüreceğini iddia etmekle, her gelişmeyi komplolarla açıklamak arasındaki fark, zannedildiğinden çok daha az…
Başlıkta, yalnızca ‘bir kesim laik yurttaşın’ yer alması ‘yönlendirici’ bulunabilir. Komplo teorileri çok farklı kesimler açısından cazip kuşkusuz. Ancak, şeyhinin atletini koklayıp cennete gideceğini düşünenlerin konuya yaklaşımıyla, pek ilgilenmiyorum doğrusu.
Beni asıl ilgilendiren, laik olduğu iddiasındaki kesimin tavrı. Çünkü söz konusu ‘komplo teorisi severlik’ hiç de ‘laik’ bir zihniyetin ürünü değil!
Daha önce defalarca yazılanı, tekrar tekrar hatırlatmanın zararı yok: Yeryüzünde laik/seküler olmayan bir demokrasi yok. Bir kez daha: Yok!
Demokratik sistemlerin ortak bir niteliklerinden biri, laiklik/sekülerlik. Batı demokrasilerinde laiklik ilkesine dair farklı uygulamalar var elbette. Ancak hepsinde bazı ortaklıklar da görüyoruz. Burada ‘inanç özgürlüğüne’ girmeyeceğim, çünkü yazının asıl konusu bu değil. İsteyen istediği inanca sahip olabilir, isterse kurşun kaleme ibadet edebilir ve o insan dışında hiç kimseyi ilgilendirmez. ‘Diğerlerini’ ilgilendiren, toplumsal sorunların hangi yöntemle/araçlarla ele alınıp çözüme kavuşturulduğu.
Sorunların çözümü için ‘aklın gereklerine’ dayananların mı, yoksa ‘inanç sistemlerinin’ ilkelerine başvuranların mı ‘çoğunlukta’ olduğu önemli. Her toplumda her ikisi de bulunur doğal olarak. Mars’a robot gönderen ABD’de, dünyanın dönmediğine inanan tarikat mensupları var. Mesele, hangisi çoğunlukta! Demokratik sistemlerde çoğunluk, ilki olmalı. Aksi takdirde bir ‘demokrasiden’ söz etme ihtimali yok.
İşte laiklik/sekülerlik, çoğunluğun, akla dayanarak çözüm üretme eğiliminin siyasal düzeydeki sonucu. Bunun, insanların dindar olup olmamasıyla ilgisi yok. Dindarlığın içeriği ve ‘yeryüzü’işlerine ne ölçüde müdahale ettiğiyle ilgisi var. Yurttaş ibadet edebilir, sorunlarının üstesinden gelebilmek ya da kendi bileceği gerekçelerle dua edebilir. Hatta bir yurttaş; sel baskınlarını, yol çökmelerini, maden kazalarını dua ile engelleyeceğini düşünebilir. Kendi bileceği iş.
Laik ve demokratik rejim açısından kritik olan, bu yönde düşünenlerin ‘çoğunlukta’ olup olmadığı ve o çoğunluğun, yönetimin ilkelerini aynı yönde belirleme talepleri. O andan itibaren artık demokrasiden ve laik/seküler idareden söz edilemez.
Dolayısıyla laiklik ilkesinin başat özelliklerinden biri, yönetimde, toplumsal sorunların çözümünde ‘akılcılığın’ hâkim olması. O‘aklın’ nasıl, hangi koşullarda oluşan ‘akıl’ olduğu, başka mesele. Bu nedenle, bazen ‘akıl’ yerine, ‘yeryüzü kuralları’ ifadesini kullanmak daha yerinde olabilir.
Sorunların çözümü için, öncelikle o sorunların ‘tespit’ edilmesi gerekir. Demek ki ‘tespitin’ de yine ‘aklın’ ürünü olması gerekiyor.
Hâl böyleyken örneğin, ‘Ekonomik sorunların nedeni içki içilmesi ve yeteri kadar dua edilmemesi’ diyen biriyle; ‘Sorunlarımızın kaynağının Evanjelistlerin planları’ olduğunu düşünen biri, çok farklı görünen ama aslında hiç de farklı olmayan yolun yolcuları…
Ayrıca her ikisi de otoriterliğe hizmet ediyor. Şöyle sorulursa, daha açıklayıcı olabilir: ‘Kargaşanın nedeni Evanjeliklerin komplolarıymış’ varsayımı, Türkiye’de en çok kimi/kimleri memnun eder?
Laiklik, hiç kuşkusuz müdahalesiz yaşam tarzının, inanç özgürlüğünün de güvencesi. Ancak laiklik ilkesi her neyin güvencesiyse, onları, akla dayanan, kaynağı yeryüzünde olan çözümler üretmeyi önkoşul kabul ettiği için koruyabilir. Haliyle laik/seküler düşünce, yalnızca telefon üzerinde tepinerek ABD’ye zarar vereceğini düşünenlere değil; ‘Evanjelikler ile Katolikler (o telefonların bir çıktısı olan) sosyal medyayı, Türkiye’yi içten ele geçirmek ve toplumsal dokumuzu bozmak için kullanıyor’buyuranlara da gerekli.
Tarih boyunca, başka ülkelerle ilişkilerinde olmadık işler yapmaya niyetlenen ve yapan devletler, kişi ve gruplar, örgütlenmeler oldu tabii. Bundan sonra da olacak. Herhalde şu anda ABD ya da Avrupa’da birileri, dünyanın geri kalanını ele geçirmeyi düşlüyordur. Kimi Hristiyanlar, ‘Sabah yola çıksak akşam İstanbul’daki kilisede ibadetimizi yaparız’ diyordur. Böyle şuursuzlar, başkasının toprağında, huzurunda gözü olan ruh hastaları her yerde, her ülkede var. Başka dinlerin, mezheplerin, etnik grupların mensuplarından nefret eden ve tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu düşünen ırkçı faşistler, her coğrafyada üreyebilir.
Ancak devletler arasındaki ilişkileri ve toplumsal gelişmeleri anlamak ve açıklamak için tuhaf fanteziler dışında, mebzul miktarda kavram mevcut. Uluslararası ilişkiler, devlet menfaatleri, reel politik, siyasal ve kültürel hegemonya, ekonomik tercih ve gereklilikler, sınıf mücadelesi, emperyalizm, kapitalizm vesaire… Onlarca kavram, sayısız açıklama biçimi var.
Bir ülkede olup biteni anlamlandırmak için, tarihe, siyasete, toplumsal gelişmelere, ekonomiye dair okumalar yapmak, sınıflar arası ilişkileri kavramak gerekiyor. Kavramak ise ancak emek harcamakla mümkün.
Oysa komplo teorileri, her şeyi olağanüstü basitleştiriyor ve yurttaşın önüne, başı sonu belirsiz, bağlamsız bilgi kırıntıları koyuyor. İnanılmaz bir zihinsel konfor. Ve o ölçüde tehlikeli. Kuşkusuz bir o kadar cazip. Çok sayıda alıcısı olmasının nedeni bu.
Dünyayı ve ülkeyi takip etmeden, en karmaşık görüneni dahi ‘bir dakikada’ anlama imkanı sunuyor. Yeme de yanında yat!
Ekonomi neden kötü?
Birikim modeli krizi, bugüne dek yapılan hatalar, kapitalizm, kapitalist sistemlerin artık yolun sonuna gelmesi, otoriterliğin yükselişi, temsili demokrasilerin çıkmaza girmesi…
Hayır. Görmüyorsunuz. Anlamıyorsunuz. Evanjelikler, Trump ile anlaştı, canımıza okuyacaklar. Eyvallah!
Peki iki gözüm kardeşim, diyelim Türkiye’de, 16 Nisan’da bu anormal sisteme ‘Evet’ oyu veren nalbur Ahmet, Evanjelik mi? Ülkenin tüm malvarlıkları satılırken susup seyreden yurttaş kitlesi (yani, sizler!) Katolik mi? Papa mı Kürt sorununun çözülmesini engelliyor? Çorlu’daki tren kazasının, madenlerde yüzlerce insanın ölmesinin sorumlusu zıttırık şövalyeleri mi?
Elinizi yalnızca vicdanınıza değil, biraz da aklınıza koyun ne olur!
İzmir’in dağlarında çiçekler açar… Açsın, ne güzel.
Türkiye laiktir laik kalacak… Laik değil, hayal görüyorsunuz ama doğru bir ‘temenni’ elbette. Laik/seküler olmalı.
Bu sloganlar iyi hoş. Buna mukabil biraz zahmete girmekte, gelişmeleri ‘anlamak’ için daha fazla emek harcamakta büyük yarar var. Evanjelikler, Papa, şövalyeler vs. derken, ne İzmir’in dağlarında çiçek kalacak ne laik cumhuriyet…
Laik/seküler düşünme biçimi, bir kesim laik yurttaş için de son derece yaşamsal önemde…
Yazı önerisi: Çiğdem Toker’in, özellikle telefon üzerinde tepinmenin ‘değeri’ üzerine kaleme aldığı bilgilendirici yazıyı buraya bırakıyorum.
Levent Gültekin’e zorunlu bir yanıt: Değerli köşe komşum Levent Gültekin son yazısında, benim ‘ideolojilerle’ ilgili yazımda kendisini hedef aldığımı düşünerek, yanıt vermiş. Teşekkür ederim, ancak yazım, Gültekin’in (ve aynı yönde düşünen çok sayıda insanın) değerlendirmelerine bazı genel itirazlar yöneltiyor olsa da, Levent Gültekin’i değil; asıl olarak olup biteni yalnızca izleyen ve her kritik anda, ‘Şimdi ayrışma zamanı değil, birlik olmalıyız’ diyerek zırvalayan muhalefet partilerini hedef alıyordu. Eğer Gültekin’i eleştirmeye niyetlenseydim, doğrudan ve atıf yaparak eleştirirdim.
Derdimi tam olarak anlatamadım demek ki. Şu aşamada Levent Gültekin’e, ister istemez kişiselleşecek bir yanıt vermek yerine, daha sonra başka bir bağlamda (ideolojisiz anayasa hevesi gibi!), ideoloji konusuna dönmeyi tercih ederim. Yazıdaki düşüncelerimin elbette ısrarcısıyım ve oradaki ‘ideolojik yönelim’, başkalarını yok sayan bir ‘bağnazlığı’ değil, her birimiz açısından ‘kaçınılmaz’ olan bağıntıları anlatıyordu. Ülke açısından ‘kritik’ anlarda (ki bu yaşıma dek hiç kritik olmayan bir an tecrübe etmedim!) ‘ideolojilerimizi bir yana bırakalım’ diyen her kimse, isteyerek ya da istemeyerek, hakim sınıfın çıkarına hizmet ediyordur. Çünkü o ‘yaşamsal/kritik anın’ yolları, o hâkim ideolojinin ‘gerekleriyle’ döşenmiştir.
Değerli Levent Gültekin’in varsaydığı gibi (ki kendisinin bu dileği elbette tümüyle iyi niyet barındırıyor), diyelim ki ben Murat Sevinç ile memleketin büyük sermayedarı, diyelim Sabancı familyası; bir gün ‘Biz ideolojilerimizi bir anlığına görmezden gelip o malum geminin güvertesinde buluşalım’ desek… Olmaz ya… Diyelim oldu… Eğer o güvertede, kendi mensubiyetimi bir an olsun yok sayar ve o familya ile asgari müşterekte buluşabileceğim yanılgısına kapılırsam; beş dakika içinde, çok affedersiniz üzerimdeki son kıyafet parçasını da alır, beni çırılçıplak vaziyette su alan bir filikaya bindirir, denize salar ve arkamdan koro halinde, “Bırakınız gitsinler, bırakınız yüzsünler” diye tempo tutarlar. Yazıda söylemek istediğim buydu. Levent Gültekin’e eleştiri yazısı için tekrar teşekkür ederim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025