Namık ÇINAR
Öyle kolayından, üstünkörü bir geçiştirmeyle hâlledilecek gibi gözükmüyor bana bu mesele. Şu sandığı kastediyorum. Demokrasinin hiçbir olmazsa olmazına uymayacaksınız.
Ne ki “madem yetki aldım, katlanacaksınız” diyerek, havsalanın bile alamayacağı akla ziyan işler yapacaksınız.
Sonra da bunlar meşru olacak!
Bu kadar ucuz mu demokrasi, bu kadar çocuk oyuncağı mı?
Demokrasinin bütün özü sadece sandıkmış gibi göstermek, bir aldatmacadır.
Sandık halkın, devleti yönetecek siyasi görevlileri seçmekte kullandığı, dar anlamda ve teknik mahiyette bir politik alettir, netice olarak.
Keramet onda değil ki!
Keramet, halkın atalardan beri taşınagelen ama kendi deneyimlerini de kattıkları değerler toplamının, barışçı özgürlükçü eşitlikçi hâsılı insancıl parametrelerle yoğrulmuş bir toplum sözleşmesine evrilmesiyle; fakat bu da yetmez, ayrıca bireylerin de tek tek ruh ve bilinçlerine sinmesiyle elde edilen bir sihirselliktir.
Sandığın meşruiyeti, ancak demokrasi içinde kalındığı sürece vardır.
Çünkü meşruiyet sayacı hiç durmaz, tıpkı saat gibi sürekli işleyerek veri toplar, veri sunar.
Seçilenlerin güdeceği politikalar, derinlerinde neyin yattığını bilemeyeceğimiz iç âlemlerinin tezahürleriyle değil, önceden deklare ettikleri programları ve evrensel demokrasinin yazılı-yazısız kurallarıyla kayıtlanmış olarak ortaya çıkar ve ancak bu çerçevede hüküm ifade eder.
Hem sadece siz seçilmiyorsun ki, size muhalefet edenler de seçiliyor.
Rakamı tutturup “yürütme” oldunuz diye, dünya hemen sizin olmuyor. Onlar da kendilerini seçenlerin verdiği göreve uygun olarak, bir an önce alaşağı etmeye çalışacaklar sizi. İşleri bu.
Halkın yetki vermesi sandıkladır, ama geri alması her zaman bununla olmayabilir.
Nasıl olacağı da, o ülkenin kültürüne, siyasal ahlâkına, demokrasi deneyim ve birikimine, uygarlaşma istencinin kaviliğine vs. bağlıdır.
Yani çoğu şeyde olduğu gibi, bunu da hayat belirler.
Demokrasiden sapanlar, gene sandıkla gidebilecekleri gibi, halkın tepkisine bağlı olarak diğer demokratik tasfiye araçlarıyla da gönderilebilirler.
Yasama’nın gensorusu, Meclis aritmetiğinin değiştirilmesi yahut Sayıştay ya da bağımsız Yargı’nın denetimi ve hattâ halkın kararlılığı karşısında hükümetin istifası veya erken seçime zorlanması, bunlara birer örnektir.
Siyaset, sadece sandıktan çıkanların yaptığından ibaret bir eylem değildir.
En doğrudan şekliyle, tüm bireylerce tekil yahut gruplar hâlinde ve mutlaka siyasi parti olmak zorunluluğu da taşınmadan yapılan bir etkinliktir siyaset.
O yüzden muhalif unsurların hükümete karşı ortaya koydukları demokratik hak ve tepkileri, darbeci askerî vesayetin sivil uzantıları imiş gibi göstermek, ahlâklıca sayılmaz.
Egemenliğin asıl sahibi olan sivil toplum, tıpkı taşınmaz hukukundaki mal mülkiyeti sağlamlığında bir aynî hakkın tasarrufçusu gibidir.
Eğer vekâlet verdiklerini, ancak oyalanmadan ve daha fazla zarar görmeden en pratik ve kestirme yollardan azletme olanağına sahipse, bahsedilir demokrasiden.
İnsanlık yüzlerce yıl zorba hükümdarlardan çile çektiği içindir ki demokrasiyi icat etmiş ve onu, başa gelecek en küçük bir belirtide derhal savuşturacağı önlemlerle bezemiştir.
Varlık sebebi budur.
Aslolan budur.
Bu yoksa yahut sıkıntılıysa, demokrasi de yok demektir.
Yok devletin bekasıydı yok istiklâldi falan gibi gerekçelerle bile olsa, demokrasilerde vekil unsurun, asli unsurun önüne geçebileceği bir durum öngörülmemiştir.
Oysa şimdi, ne devlet bırakıldı ortada, ne yasama, ne bağımsız yargı, ne de denetçi organlar.
Yıktılar geçtiler, hepsinin üzerinden.
Hadi bunlar kalmadı; zor zamanlarda ortaya çıkan ve sağduyuyu temsil eden akıllı erdemli insanları da mı kalmadı bu ülkenin?
Daha ne kadar sürecek, korkutmayı sindirmeyi pıstırmayı amaçlayan cazgırlıklar?
Bu kadar mı çaresiziz hepimiz, demokrasiye düşman bir tavra karşı koymakta?
[email protected]
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016