Namık ÇINAR
Başbakan Erdoğan, herkesi şaşırtan bir adam. Hızına yetişilemiyor; hiç karnından konuşmadan, yalancılıklar diplomasisinin tüm alışkanlıklarını yıkıp geçerek, teamülleri dahi değiştiriyor.
İcraatlarına bakarak, ikileme düşüyorum. Bir yanım alkışlarken, diğer yanım kaygılanıyor.
Çünkü mesele, üstüne vazife olmayan işlerin ceremesini ödemek üzere, gaza gelip anlamsız riskler alarak, Keşanlı Ali durumlarına düşmemek.
Fakat bir zamanlar, tavşan tersi gibi ne kokar ne bulaşır sinamekiliklerle, siyasaların üzerine lök gibi çöreklenerek, ülkesine takla attıracak yerde, miskinler tekkesinde mürit olmayı, politika yapmak diye yutturanlar diyarıydı burası.
O yüzden, bıçağın sırtında yürüyüp de, bunlardan herhangi birine devrilmeden, sadece bugün değil, ta en başından beridir dalgaların hiç altına düşmeden, hep üstünde kalarak sörf yapabilen, ortalıkta, doğrusu Erdoğan’dan başka bir babayiğit göremiyorum ben.
Kaygılanmaya gelince... Charles Tilly, “Bir ülkenin sınıfsal üretim ilişkilerinin yeniden ele alınıp, dağıtımlarının yeniden yapıldıkları süreçler, adeta devlet yıkan devlet yapan etkinliktedir” diyor. Ve aynı zamanda, “Bu yeni yapılanma, ‘zor kullanmayı ve savaş hazırlığını’, tüm çözümlemelerin getirip ta orta yerine koyar ve yeniden örgütlenme sürecini bütünüyle o çerçevede biçimlendirebilir” diye de ekliyor.
Biliyorum ki; yeniden devinimlenen bu yurdun, ekonomik anlamda ne zaman birazcık “biti kanlansa”, maddi enerjisini territorial bir tutkuyla, ya kum-çakıl-çimento’dan mamul bir inşaat mezarlığına gömer, ya da emperyal genlerinin dürtüklediği bir yekinmeyle, hinterlandındaki eski defterleri karıştırarak, “nerede kalmıştık” der gibi yapmaya başlar.
Şimdi de böyle olacak demiyorum; ama eğer, muhtemel bir harbin masraflarını göze almak hususunda, ter ü taze düşmanımız İsrail’e doğru, “Bu devletin onuru yüz elli milyar dolarlarla ölçülmez ve bu hesaplar da yapılmaz” salvolarını atma noktasına gelmişsek, korkarım pire için yorgan yakmaya da hazır hale gelmişiz demektir.
Savaş sanayiimizdeki gelişmelere dönük böbürlenmelerin, bütçeye yük bindirerek, bakalım hangi sınıfların sofralarındaki ekmekleri küçülteceğine karşılık geldiğinin ayırdına varılabilecek, hep birlikte göreceğiz.
Tv’lerin mütedeyyin kanalları Arap cangılına açılım yapan Erdoğan’ı tereddütsüz desteklerlerken, oralara adeta bir kurtarıcıyı uğurluyor gibiler.
Arap Baharı’nı desteklemek başka şey; arş yiğitler deyip, palayı kınından sıyırarak, üstelik henüz kendi evinin içine lâyığınca çekidüzen vermeden, önderlik etmek üzere başlarına geçmeye kalkmak, başka şeydir.
Meselâ Hrant Dink cinayetinin sonrası, o savrukluklardan biridir. Hrant’ın Arkadaşlarının Başbakan’a hitaben yazdıkları mektubu, altına imzamı da koyarak, şimdi burada yayınlıyorum:
***
Sayın Başbakan,
Arkadaşımız Hrant Dink’i öldürdüler.
Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır.
Dilekçe verdiğimiz topyekûn devlet, kendini katile yakın gördü.
Zaten; katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti.
Bir türlü ilâmını malûm edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliği ile kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı.
Şikâyetçiyiz.
“Namus Sözümdür Adalet” diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaret parmağıyla gösterip “bunu” diyen yardımcınızı “Meclis Başkanı”, resmî makamda, adamları resmen “yakarız canını bak” diyen Vali’nizi “Vekil”, emanet edilen canı kollamayan, kötülerin işini kolaylaştıran Emniyet Müdürü’nüzü “Vali”, 17 yaşındaki O.S’yi kocaman “Ogün Samast” ettiniz.
Kan adaletle susar, şikâyetçiyiz.
İsim verdik soruşturun diye, İçişleri Bakanı’nız olmaz onlar bizim çocuklar dedi.
Dışişleri Bakanı’nız AİHM savunmasında bu toprakların yiğit evladına “Nazi” dedi.
Çevik kuvvetleriniz Rakel Dink önlerinden geçerken katillere yazılan methiye türkülerini mırıldanarak Beşiktaş Adliyesi’nde koro yapıverdiler.
Katillerimizi adalet evine getiren Jandarma, cezaevi aracına “Ya sev ya terk et” diye yapıştırma asmıştı.
Sayın Başbakan, nedir daha derine inmeyi engelleyen o büyük kasabanın sırrı? Nedir sözünüzü tutmanıza mani olan?
Azınlıklardan gasp edilenin birazını geri vermeniz sebebiyle seslendirdiğiniz nutukta “Bu ülkede hiç kimse ruh tedirginliğiyle yaşamayacak artık” diyordunuz Hrant’ın veda mektubuna atfen.
İnanın tedirginliğimiz her zamankinden büyüktür.
Sayın Başbakan, mala gelenin telafisi bulunur
Cana gelene de davranınız.
O Anadolu Toprağı’ndan Hrant Dink’in payına bir metrekare toprak düştü; mezarıdır!
Kamera denilen vaka-ü nüvis silinmiş, bize kalan azıcık 19 Ocak 2007 seyirliğinde beş kişi saydık Hrant’a pusu kuranlardan.
Kim bunlar Sayın Başbakan?
Görüneni, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hâkim olsun diye.
Bizim hakkımız bizde saklı duruyor, helalleşmekten başka çarenin kalmadığı savaş yorgunu memleketimizde.
Suallerimiz cevapsız... Adalet nöbetçisi “Hepimiz Hrant’ız” diyen yüzbinlerin eli hâlâ vicdanında... Cevaplarımızı almadan susmayacağız, sormaya devam edeceğiz.
Hrant için, Adalet için.
Hrant’ın Arkadaşları.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016