Ömer F. Gergerlioğlu
Reyhanlı'daki patlama Suriye'de 120 bin sayılarını bulmuş olan iç savaş halinin Türkiye'deki küçük bir örneği oldu. Artık Türkiye'nin en önemli dış politika meselesi haline gelen Suriye iç savaşı yakın zamanda bir dünya savaşı bile çıkarabilecek potansiyele sahiptir.
Türkiye'nin Esed rejimine müdahale edip etmemesi üzerine çok konuşuldu. Esed zalimliği ve kurduğu polis devleti ile tüm dünyada yakından tanınan bir diktatör. Baba Esed 1982'de gözünü kırpmadan Hama'da binlerce sivili katletmişti. Onun için iktidarını devam ettirme seviyesi kadar önemli bir meşruiyet yoktur.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Arap devrimlerinin başarıya ulaşmasından sonra üsttenci bir dille Esed'e yönelik beyanlarını işittiğim gün bu politikadan rahatsız olmuş ve sonucun iyi bir yere gitmeyeceğini tahmin etmiştim. Düne kadar ailece dostane fotoğraf karelerini gördüğümüz liderler bir anda birbirine düşman olmuştu. Esed dünkü Esed'di. Değişen neydi ki Esed bir anda düşman ilan edilmişti?
Arap baharı önünde durulamayacak bir şekilde liderleri deviriyordu ama Esed'in arkasında İran gibi Suriye jeopolitiğini çok önemseyen bir güç vardı. Bu gücün Suriye'den vazgeçmeyeceği belliydi. Arap baharıyla diğer Arap ülkelerinde yıllardır var olan muhalefetin bu sefer önü kesilmiyor ve sonuç bekleniyordu. Yıllardır kapağını fırlatarak patlayacak bir kaynayan tencere olan Arap ülkeleri artık önlerindeki setlerin çekildiğini görünce iyice cesaretlenerek olmazı başarıyor ve zalim diktatörler devriliyordu.
Ülkelerin birbirinin zayıf noktasını koz olarak kullanma politikaları kirli ve fakat herkesin bildiği bir metoddur. Suriye'nin zamanında PKK'yı, Türkiye'nin Suriye ihvanını kullandığı açık bir gerçektir. Türkiye'nin "zamanı geldi" diyerek özgür Suriye ordusunu desteklemesi kolayca Suriye yönetiminin yıkılmasına yol açacak bir hadise değildi. Suriye'nin arkasındaki güç olan İran ve Hizbullah'ın buna izin vermeyeceği ve sonu gelmez bir iç savaşın devam edeceği belliydi.
Suriye'de savaş başladıktan sonra itidal gözlemek, savaşanların birbirine karşı makul davranışlarını aramak artık hayaldir. Zalim Esed rejiminin gözünü kırpmadan yaptığı katliamlara paralel olarak muhaliflerin kafa kesme, cesedin kalbini ısırma vb. görüntülerini izlemek bu savaşta taraf olmanın vebalini hissetmemiz için yeterlidir.
Reyhanlı'daki acıyı görünce mi ayılıyoruz? Döne nine'nin yürekler yakan feryadını duyunca mı savaşın çirkinliğini anlıyoruz? Taraflar Suriye'deki ve Reyhanlı'daki o bebeklerin katili olduğunu derinden hissedebiliyor mu? Reyhanlı'daki görüntülerin bin katı 2.5 yıldır Suriye'de yaşanıyor.
Bölge, Ortadoğu halklarını yüzyıllar boyu tekrar birbirinden koparacak, kinlendirecek çok kütü günlere gidiyor. Bir Amerikan müdahalesi de çözüm değildir. Zira Irak'ın son halini biliyoruz, etnik ve mezhebi kavganın pençesinden kurtulamadılar ve kurtulmaları da çok zor.
Köşeye sıkışan kedi olarak Esed'in Reyhanlı katliamını yapabileceğini tahmin etmek zor değil. Bölgede inisiyatif sahibi olmayı düşünen Türkiye bunu barış adımlarıyla yapmalıydı. İçerde barışı tercih edip dışarda savaşan taraflardan birisinin reddedilemeyecek destekçisi olursanız reaktif hareketleri de tahmin edebilmelisiniz.
Suriye'li ünlü İslam alimi Cevdet Said, Esed'in karşısında yıllardır olmasına rağmen zalimliğe karşı aynı metodları kullanarak yapılacak bir savaşı tasvip etmemişti. Said "Suriye'de ve başka yerlerde zulme uğrayan Müslümanlar zulüm kimden gelirse gelsin, boyutu ne olursa olsun sabretmeli, asla silaha sarılmamalıdır. Kısas (kasten ve haksız yere adam öldüreni idam etmek) dahil hiçbir kimseye ölüm cezası verilmemelidir. İnsanlar silah yoluyla ikna edilemezler, sabır ve tahammül yoluyla ikna edilebilirler, gönülleri kazanılabilir." demektedir. Aklı selim bir islam alimi olarak "eleştirdiğin zalimin duruma düşme" diyen Said'in bu tavrını destekliyorum. Zalim yapılar zaten Arap baharının karşısında çok fazla duramayacak ve bir şekilde tarih sahnesinden çekilecekti.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2020
26.08.2020
9.02.2018
5.02.2018
3.02.2018
25.06.2018
23.06.2018
18.06.2018
12.06.2018
11.06.2018