Pelin CENGİZ
Doğa üzerindeki insan baskısını en iyi anlatan göstergelerden biri şüphesiz Ekolojik Ayak İzi. Dünyanın ekolojik sınırlarını epeyce aşmış durumdayız. İnsanlığın gelişimi ve bu gelişimin devamlılığı büyük oranda doğal sermayenin kullanılması ve paraya çevrilmesi ile mümkün kılındığı için, insanlık doğal kaynakları kendisini yenilemelerine izin vermeyen bir hızda tüketiyor.
Global Footprint Network’e (Küresel Ayak İzi Ağı) göre, Earth OverShoot Day (Dünya Limit Aşımı Günü), insanlığın doğa üzerindeki yıllık talebinin, dünyanın bir yılda sağlayabileceği kapasiteyi aştığı gün olarak tanımlanıyor. 1997 yılında ekim ayına denk gelen limit aşımı günü, 2017 yılında şimdiye kadarki en erken tarihini gördü: 2 Ağustos!
Ormanları hızla tahrip ederek, türlerin yok olmasına sebep olarak, denizlerin üretebildiğinden daha fazla balık tüketerek, okyanusları plastik çöplüğüne çevirerek, atmosfere, ormanlarla okyanusların tutabileceğinden daha fazla karbon salarak, doğadaki her şeyin hiç eksilmeden devam ettiğini sanıyoruz. Ama doğanın döngüsü böyle değil. İnsanlığın, doğal kaynaklar üzerindeki tahribatını ve koruma/kullanma dengesini nasıl sürekli kullanmaktan yana kurduğunu en net şekilde anlatan gösterge bu Ekolojik Ayak İzi. Dünyanın ekolojik sınırlarını her geçen yıl fena halde zorladığımızın matematiğini veriyor bize.
Dünya, bu yıl da 12 ayın doğal kaynağını yedi ayda tüketti. En azından sadece beş yıl geriye dönüp baktığımızda bile durumun vahameti karşımıza çıkıyor. 2012’de insanlığın Ekolojik Ayak İzi 22 Ağustos’ta, 2013’te 20 Ağustos'ta, 2014'te 19 Ağustos’ta, 2015’te 12 Ağustos’ta, 2016’da ise 8 Ağustos itibariyle o yılın kaynaklarını tükettiğimizi, gezegenin kapasitesini aştığımızı gösteriyor.
Dünya Limit Aşım Günü, insanlığın talebinin doğanın bir yıl içinde sunduğu miktarın üzerine çıktığı gün olarak her yıl Global Footprint Network tarafından açıklanıyor.
Bu ne demek? Gezegenin doğal kaynaklarının kendisini yenilemesine izin vermeden, dünya nüfusunun gelecek yılın kapasitesini şimdiden tüketmeye başlaması demek. Daha hızlı şekilde, daha fazla nüfus baskısıyla daha fazla kaynağın yok edilmesi demek... Bunun bedelini daha fazla kıtlık, daha fazla tarım arazisi ve su kaynağı kaybı, daha fazla kirlilik, iklim değişikliğine bağlı aşırı iklim olayları sonucu daha fazla felaket olarak ödeyeceğiz.
Dünyanın sürdürülebilir şekilde sağlayabildiği doğal kaynak miktarıyla dünya nüfusunun tükettiği miktar arasındaki açık, insan yaşamını biçimlendiren en önemli etkenlerin başında geliyor. Ekolojik Ayak İzi, tüketilen doğal kaynakların yeniden üretimi, oluşan atıkların geri kazanımı için ne kadar kara ve su sahasına ihtiyaç duyulduğunu gösteren bilimsel bir ölçü. Bu ölçü sayesinde, doğal kaynaklar ve ekosistem üzerinde insanların tüketimi sonucu oluşan etki ortaya konuyor. Bu ölçü, bize doğal kaynakların tüketim hızıyla dünyanın kendi kendini yenileme kapasitesini karşılaştırarak, mevcut tüketimin sürdürülebilir olup olmadığını gösteriyor. Buna, solunum için gerekli olan hava, temiz su, gıda, ısınma/soğutma, ihtiyaç duyulan enerji, tüketilen ağaç ürünleri, yaşam alanlarının yaratılması için tüketilen kaynaklar ve tüketim sonucu ortaya çıkan sera gazları, katı atıklar da dahil.
Herkesin Ekolojik Ayak İzi birbirinden farklı elbette. Bireylerin Ekolojik Ayak İzi olduğu gibi ülkelerin de Ekolojik Ayak İzi var, hatta bazılarının ayak izi devasa boyutlarda.
Dünyada ilk kez biliminsanları, William Rees ve Mathis Wackernagel tarafından daha sonra 2002’de WWF’in (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) yaptığı hesaplamalarla bir çok ülkenin Ekolojik Ayak İzi tespit edildi.
Bugün dünya nüfusunun yüzde 86’sı, doğanın arz edebildiğinden daha fazla kaynak talep eden ülkelerde yaşıyor.
Küresel Ayak İzi Ağı’nın hesapları gösteriyor ki, yenilenebilir ekolojik kaynaklara olan talebimiz günümüzde 1,7 gezegen seviyesinde. Ülkelerin tüketme hızı böyle giderse tahminlere göre, yüzyıl ortasında en az üç gezegene ihtiyaç var.
Mesela, Avustralya’nın kendi kendine yetebilmesi için 5,2, ABD için 5, Güney Kore ve Rusya için 3,4 gezegen gerekli. Bu oran Almanya için 3,2, İsviçre için 3,1, Fransa ve İngiltere için 3 gezegen oranında. Türkiye'nin doğal kaynakları, şu andakinin 1,9 katını üretebilseydi, Türkiye'nin kaynakları kendi kendine yetebilir olacaktı. Yani, 2012’de 1,5 dünya varmış gibi yaşayan Türkiye artık 1,9 dünya varmış gibi yaşıyor.
Üstelik başına gelen felaketleri umursamadığı da tescillenmiş vaziyette. Pew Research Center tarafından dün açıklanan bir çalışmaya göre, dünyada insanlar küresel anlamda birinci tehdidin yüzde 62 ile IŞİD olduğunu söylerken, yüzde 61 ile ikinci küresel tehdidin iklim değişikliği olduğunu belirtmiş. 38 ülke arasında yapılan araştırmada, Türkiye için iklim değişikliği sondan ikinci tehdit olarak ortaya çıkmış.
İnsanlık, tek gezegenlik yaşam döngüsü içinde varlığını sürdüremediği sürece çok tüketenlerin bedelini tüm dünya en çok da yoksullar ödemeye devam edecek. İnsanlığın doğal kaynak kapasitesinin sınırları içinde yaşamasını acilen öğrenmesi gerek, bilimsel çalışmalar yaşam olasılığı bulunan gezegen keşiflerini sürdürse de gidecek başka gezegen yok, en azından şimdilik...
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022