Şahin ALPAY

AKP, Kürtleri kalıcı olarak kaybetti
4.02.2015
1899

 Hasan Cemal, katliamdan bir hafta sonra Diyarbakır, Urfa üzerinden Suruç'a gitti, oradan Kobane'ye geçti; gördüklerini, duyduklarını yazdı.

Özgürlüğe inanan bir demokrat; Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'nin huzur bulamayacağını iyi bilen bir aydın; nihayet mümkün olan her yoldan tahkik ettiği gerçekleri halka duyurmakla sorumlu bir gazeteci olarak bunu yapmayı görev bildi. İzlenimlerini T24 internet gazetesinde 27 – 31 Temmuz arasında beş gün yayımlanan yazılarla, sayıları sadece twitter üzerinden 500 bine yaklaşan okurlarıyla paylaştı. Türkiye'nin Kürt bölgesindeki ruh halini anlamak bakımından son derece dikkate değer olan izlenimlerden altı çizilmesi gerekenlerin başlıcaları şöyle:

Diyarbakır'da Cumhurbaşkanı “Erdoğan'ın 7 Haziran yenilgisini bir erken seçimle tersine çevirmek ve 276 milletvekilinin üzerine çıkmak için her türlü kanlı tuzağı kuracağına, ‘derin devlet'i acımasızca kullanacağına dair yaygın bir inanç” var… 20 Temmuz Suruç (ve ondan önce 5 Haziran Diyarbakır) katliamlarını IŞİD'in yaptığından, Ceylanpınar'da öldürülen polis cinayetlerini PKK'nın işlediğinden “derin kuşku” duyuluyor… Bir Kürt siyasetçi şöyle diyor: “Yazın bir kenara: AKP, Kürtleri kalıcı olarak kaybetti... Hava operasyonları, gözaltı operasyonları, savaş çığlıkları böyle devam edip giderse, hiç kuşkunuz olmasın, AKP'ye oy verecek tek bir Kürt bile kalmaz!” (27/7)

Aynı söylem Urfa'da da ağızlardan düşmüyor…  Bir Urfalı, “Bak Hasan abi” diyor, “Görüyorsun, biz ne kadar rengârengiz… Onun için biz öyle tek millet, tek devlet nutuklarına gelemeyiz, o ‘tek tek tek'lere sığmayız. Bu nedenle ‘Rojava modeli'ne tahammül edemiyor Tayyip Erdoğan; bu yüzden ‘Rojava devrimi'ni boğmak istiyorlar. IŞİD falan hikâye, bütün dertleri Kürtler...” (28/7)

Kobane'de biri şunları söylüyor: “Tel Abyad'ın IŞİD'in elinden alınması, böylece Cezire ve Kobanê kantonlarının birleşmesi, Tayyip Erdoğan'ı zıvanadan çıkarttı. Şimdi Cerablus korkusu yaşıyor. Ya orası da IŞİD'in elinden düşer de PYD'ye geçerse ben ne yaparım sorusu tam bir kâbus Erdoğan için... Bunu önlemek için her şeyi yapacak anlaşılan... Bir zamanlar ‘Kuzey Irak'a ya da daha resmi deyişle Irak'ın kuzeyi'ne çekilen ‘kırmızı çizgi' şimdilerde ‘Kuzey Suriye'ye çekiliyor.” Gülüyor: “Oysa ne diye korkuyor ki?.. IŞİD'le mi komşu olmak iyi, Kürtlerle mi? Kendi Kürtleriyle, Rojava Kürtleriyle barışan bir Türkiye, kendi içinde de barış ve demokrasiyi sağlam kazığa bağlar.” (31/7)

Belki en çarpıcı olan Hasan Cemal'in Kobane'den yazdığı şu satırlar: “Cehennemi yeryüzüne taşıyanlara lanet ederek dolaştım yıkıntıların, harabelerin arasında…” Orada dinlediğim şu sözler aklımdan çıkmıyor: “Allah'a reva mıdır bu hayat?.. Kobanê'de yaşanan bu hayatı Allah kabul eder mi?... Vicdanı olan herkesin yardım elini uzatması lazım Kobane'ye. İş makinalarına ihtiyaç var. Çimentoya, demire ihtiyaç var.

Kütüğe ihtiyaç var. Gıdaya, sağlık malzemesine ihtiyaç var. Kış gelmeden bir şeyler yapmak şart. Bu bir insanlık mücadelesidir… Kobanê'deki yıkıma seyirci kalan, Kobanê'deki hayatı daha da zorlaştıran bir Türkiye, sadece Rojava Kürtleriyle değil, kendi Kürtleriyle de köprüleri atar. Barış hayal olur…” Alman sivil toplum örgütlerinin Kobanê'de büyük bir sağlık ocağı inşa ettiklerini anlatıyor ve soruyor: “Türkiye'den ise Kürtler dışında kimse yok. Sivil toplum nerede? İş dünyası nerede? Hem IŞİD'le mücadele diyeceksin, hem de Kobanê'yi bu hâlde bırakacaksın!..” (30/7)

Evet, Alman sivil toplumunun gösterdiği Kobane dayanışmasını, Türkiye sivil toplumu gösteremeyecek mi? 20 Temmuz günü Suruç'ta katledilen 32 genç bu uğurda yola çıkmışlardı. Başlattıklarını yarım bırakmamak onların anısına saygının da gereği değil midir?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar