Ahmet Şık, döverek öldüremedikleri Metin Göktepe'dir
Sezin ÖNEY
Ahmet Şık’ı yakından tanıyan tanımayan herkesin hakkında hemen söyleyeceği şu: açık sözlüdür ve olduğu gibidir.
Aklındakini olduğu gibi söyler. Tabii, böylesi “açık sözlülük” pek öyle kolay kaldırılan ve hele Türkiye gibi bir ülkede de “bedelsiz” bırakılan bir özellik değil.
Farklı düşünenlerin daha bir sessizleştiği son dönemlerde, Ahmet’in konuşması daha da bir dikkat çekti. Ve 29 Aralık 2016’dan beri de tutuklu...
25 Aralık 2017’de, kapsamında yargılandığı Cumhuriyet Gazetesi’nin 17 çalışanı başta olmak üzere 19 sanıklı davada da, savunma yapmasına izin verilmedi.
Gazeteci Hilmi Hacaloğlu, 31 Ekim 2016’da, Cumhuriyet gazetesine ilk operasyon düzenlendiği dönemde, Ahmet ile yaptığı röportajı şöyle aktarıyor:
“Hikmet Çetinkaya’nın odasında röportaj yaptığımda ona ‘Korkmuyor musun?’ diye sordum. Açıkça “Her kim korkmuyorum derse yalan söyler” dedi ve ekledi: ‘Konuşması gerekenler sustuğu için benim söylediklerim sertmiş gibi algılanıyor.”
Ahmet’in de, şu an evinde eşi, kızı ve köpeği ile rahat oturmak isteyeceğinden eminim; ama susmadığı için şimdi gene Silivri Cezaevi’nde.
10 Ocak 2015’te, Ruşen Çakır’ın kendisiyle yaptığı röportajda Ahmet şöyle diyordu:
“Gidin hayatımdan, özür istemiyorum. Çok ahlaksız ve samimiyetsiz buluyorum. Yok, ‘kullanılmışım’, yok ‘aptalmışım’ sözlerini bıraksınlar. Aklımla alay etmesinler.”
O dönemde, hapisten çıkalı yaklaşık üç yıl olmuştu. Yani, 12 Mart 2012’de “zorunlu Silivri ikametinin” sona ermesinin üzerinden üç sene geçmişti.
3 Mart 2011 tarihinde, “Ergenekon Soruşturması” kapsamında, evinde ve ders verdiği İstanbul Bilgi Üniversitesi'ndeki odasında yapılan arama sonrasında gözaltına alınmıştı.
Gözaltında iki gün kaldıktan sonra tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmişti. 6 Mart 2011'de de, tutuklanarak gazeteci Nedim Şener ile birlikte Metris Cezaevi'ne gönderildi; ardından da, o meşum Silivri’ye.
O dönemde, “İmamın Ordusu” adını vermeyi planladığı bir kitap yazıyordu Ahmet; gözaltına alınırken de, “Dokunan Yanar” diyerek bu kitaba ve kitabın konusu olan Gülen Cemaati’nin emniyet içindeki örgütlenmesine atıfta bulundu.
Sonradan, o zaman sadece taslak halinde olan bu kitap, 2011’de “Dokunan Yanar” ismiyle basılacaktı.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, “İmamın Ordusu” kitap taslağının doküman ve tüm nüshalarına “Ergenekon silahlı terör örgütünün amacına hizmet etmek ve adil yargılamayı etkileme” gerekçesiyle el konulması kararını aldı.
Kararı alan kişi, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’dü.
23 Mart 2011’de de, kitabı basacağı öne sürülen İthaki Yayınevi’nin Kadıköy’deki merkezinde, polis ekipleri tarafından taslağın kopyası, yedi saat boyunca arandı.
Arama sırasında yayınevinde bulunan editör Ahmet Öz, daha önce de Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün emriyle arama yapan polislerin, “Şık’ın kendisine gönderdiği kitap taslağını zaten aldıklarını ve o kopyayı sildiklerini” belirtti.
24 Mart’ta, İthaki Kitaevi gene arandı; Radikal gazetesinde de, kitabın bir nüshasının Ertuğrul Mavioğlu’nda olduğu iddiasıyla arama yapıldı. Aramalarda bulunan tüm taslaklar silindi.
Ancak, aynı gün kitap, Twitter ve Facebook üzerinden yayınlanmıştı bile…
Ahmet’in “sakıncalı kitabı” sosyal medya üzerinden yayınlanırken şu mesaj da paylaşılmıştı:
“Ahmet Şık’ın yazdığı ve çalışma başlığı İmamın Ordusu olan kitabı şu anda Dokunan Yanar başlığıyla ekranlarımızda…
Kitabın sahte kopyalarının elektronik ortamlarda dolaştığı şu günlerde, okurların “kitabın aslı”nı okuma olanağının sağlanmasını demokratik bir görev, düşünce özgürlüğünün savunulması yönünde bir katkı olduğu inancındayız. Kitabı internet ortamında yaymamızın tek nedeni ve amacı bundan ibarettir”.
Yayınlanmamış kitabın suç vesilesi sayılması, gazetecilerin tutuklanması, saatler süren aramaların yarattığı korku ve tedirginlik ortamı; hatta “sübliminal mesaj” tarzı “algı kontrolü” iddialarının ilk nüveleri…
Zira kitap ile ilgili olarak tutulan tutanakta şu ifadeler kullanılmıştı:
“12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak olan genel seçimler öncesi yayınlanması planlanarak, genel seçimler öncesi ülke gündemini etkilemeyi ve yönlendirmeyi amaçladığı görüldüğü; bu kitap çalışması ile Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda propaganda yapıldığı, bu kapsamda özellikle devam etmekte olan dava sürecini etkileyerek ve yönlendirerek Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs edildiği, ayrıca suçu ve suçluyu övdüğü anlaşıldığı belirtilmiştir.”
Ahmet, Mart 2016’da tahliye edildikten sonraki ilk açıklamasında şöyle konuşmuştu:
Çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Eksik kalmış adalet, hukuk ve demokrasi getirmeyecek. Sadece benim davamda 5 tutuklu var, 100 civarında gazeteci hala içeride. İfade özgürlüğü meselesi sadece gazetecilerin sorunu değil. 600 civarında öğrenci var.
Bunun mücadelesine devam edeceğiz. Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcılar ve hâkimler bu cezaevine girecek. Onlar buraya girdiğinde adalet gelecek. O cemaat bağlantılı, o çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Bunlara sesini çıkarmadığı için siyaseten sorumlu AKP hükümetidir.
Ahmet’in dediği çıktı; ancak, adalet gelmedi.
Öncelikle, Ahmet’in kendisi gene hapiste; ama onun ötesinde de, adaletsizlikler, özellikle de gazetecilere yönelik ve ifade özgürlüğüne ilişkin olanlar, katlanarak arttı.
Bu arada, Ahmet’in kapsamında yargılandığı Oda TV Davası da, 2011’den Nisan 2017’ye kadar sürdü. Sonunda da, Ahmet’in de aralarında olduğu 13 sanık beraat etti.
Duruşmada Ahmet, mahkemeye hitaben şunları söyledi:
“Girişteki adalet heykelin terazisinde bir tarafında adalet şeref diğerinde adaletsizlik ve şerefsizlik var. Ve maalesef bu yargı mensupları için bu terazinin kefesindeki kötülük daha ağır oluyor. Aslında söyleyecek çok söz var. Ama aklımdan geçenleri söylersem yeni bir dava olacak. Hakkımızda yeni iddianame yazan iktidarın tetikçiliğini yapanları kastediyorum. Bu Adliye sarayı adaletin mezarı oldu.”
Karar sonrasında da, izleyicilere hitaben şu sözleri sarfetti:
“Bu karar Cumhuriyet iddianamesini yazan ve kabul eden savcılara ve hâkimlere ders olsun.”
Daha o noktada olmadığımız çok açık. Ahmet şimdi, hem PKK, hem DHKP-C, hem de FETÖ’ye destekten yargılandığı gibi, savunma hakkını dahi kullanamaz hale getiriliyor.
Ancak, daha önceki kitabı örneğinde olduğu gibi, Ahmet’in yaptırılmayan savunması, daha çok yayılıyor; sosyal medya ve kalabilen bağımsız yayın organlarınca paylaşılıyor.
İngilizce olarak da, uluslararası mecralarda yayınlanıyor.
Tutukluluğunun 250. gününde, çalıştığı Cumhuriyet gazetesinde Canan Coşkun imzalı, dostlarının onu anlattığı bir haber yayınlandı.
Haberde, Ahmet ile ilgili, Ertuğrul Mavioğlu şunu diyordu:
“Evet, haklısınız, bir Ahmet Şık kolay olunmuyor.”
Evet, Ahmet Şık kolay olunmuyor; çünkü aynı zamanda onun seçtiği muhabir hayatı, gazeteciliğin en meşakkatli ve en az maddi getirisi olan, koşulların hep zorlu olduğu bir yaşam.
Ahmet de aradan geçen yıllarda, köşe yazarlığı veya editörlüğü seçerek masa başına geçebilirdi; ancak, hep “sahada” olmayı tercih etti.
Geriye bakınca da, tutuklanana kadar hala adliye muhabiri gibi dava takip ettiğini; birçok farklı alan ve konuda, aktif biçimde haber peşinde koştuğunun izini sürebilirsiniz.
Kolay koşullardan da yetişmemişti; 1970’te Adana’da mütevazı bir ailenin çocuğu olarak doğdu.
2011’de tutuklandığında emekli memur olan annesi Fatma Albay Şık, Ahmet’in görme engelli babası Hüseyin Bey ile beraber, şöyle diyecekti:
"Ben anneyim. 1980 öncesi kardeşimi şehit verdim, şimdi de oğlumu veremem. Oğlumun suçlu olduğuna inanmıyorum. Oğluma bir şey olursa kendimi yakarım… Oğullarımı başkalarının paralarıyla Amerika’da okutmadım, başkalarının paralarıyla iş kurmadım. Hediye gemiler almadım. Ben çocuklarımı okutmak için yeri geldi nikâh yüzüğümü, yeri geldi çeyizimi sattım, ama onları Türkiye’ye dürüst, onurlu bir miras vererek yetiştirdim?”
En baştan, eğitim hayatından başlayarak gazeteciliği seçti; İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Mesleğe, üniversitenin birinci sınıfında Milliyet gazetesinde stajyer muhabir olarak başladı.
Burada kişisel bir parantez açayım; ben de aşağı yukarı bu yaştayken ve Milliyet’te stajyer muhabirken tanıştım-o zamanlar Ahmet, Radikal gazetesinde kıdemli bir muhabirdi.
Benim de ilk gözlemim, hep koruyucu ve kollayıcı bir yönü olduğu, kime ve nasıl olursa olsun haksızlığa hiç dayanamadığı idi.
Radikal dışında, Cumhuriyet, Evrensel ve Yeni Yüzyıl gazeteleri ile Nokta dergisinde muhabir, Reuters haber ajansında foto muhabiri olarak da çalıştı Ahmet; tehlikeyle de hep burun buruna yaşadı.
1996’da gözaltında öldürülen gazeteci, Evrensel muhabiri Metin Göktepe’nin en yakın dostu Ahmet Şık idi.
İkisi de, çok gözü kara şekilde, 1990’ların yoğun insan hakları ihlalleri ve hatta faili meçhul cinayetlerin haberlerinin peşinde beraber koşarlardı.
Hatta Ahmet, daha da sert ve iğneli biçimde lafını sakınmadan, sık sık polislerle de kavga edermiş o dönemde.
Nazım Alpman, ikisinin dostluğu ve Ahmet’in de o dönem nasıl “kıl payı” hayatta kaldığını bir BirGün gazetesindeki, 7 Ocak 2017 tarihli “Ahmet Şık -döverek öldüremedikleri- Metin Göktepe’dir!” yazısında şöyle aktarmıştı:
“O dönemde Ahmet Şık evine geldiğinde kapılarının açık dolaplarının karıştırılmış ama hiçbir şey alınmamış olduğunu görmeye başlamıştı. Bazen pencereler ve televizyon açık bırakılarak çıkılıp gidiliyordu. Ahmet’e “mesajlar” veriliyordu:
- Seninle ilgileniyoruz!
Ahmet Şık, bir eğitim bursunu kabul ederek yurt dışına çıktı.”
Nazım Alpman, gene aynı yazısında, yaklaşık 21 yıl sonra, bu sefer Gezi Protestolarında, Ahmet’in yine “direkten döndüğünü” şu ifadelerle dile getiriyordu:
“Ahmet Şık 2013 Haziran’ında Gezi Parkı Direnişi’nin ilk günü başına isabet eden bir gaz fişeğiyle vuruldu. Hastanede iki gün yattı. Taburcu olunca yeniden Gezi Parkı’na döndü.
Bu sefer başında gazeteciler için üretilmiş bir kask vardı, ensesine kadar inen bir koruma bölgesi bulunuyordu. Kaskın en alt koruma alanına yine bir fişek isabet etmişti. Eğer o kask olmasaydı, Ahmet en iyi ihtimalle felç olabilirdi!"
Ahmet Şık için en güzel tespiti onu yeniden tutukladıkları gün Barış Tahmaz yaptı:
Ahmet Şık döverek öldüremedikleri Metin Göktepe’dir!”
Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe de, oğlunun 2017’deki ölüm yıldönümünde mezarı başında, şöyle demişti:
Metinim 22 yıl önce öldürüldü o bir gazeteciydi. Benim için emekçiler kadınlar çocuklar birer Metin’dir. Fatih [Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat], Ahmet benim için bir Metin’dir. Onları Metin kadar seviyorum. Yani hepiniz birer Metin’siniz benim için…Ahmet Şık niye cezaevinde. Gerçeği yazdı. Metin’i de onun için katlettiler. Tüm gazeteciler benim için bir Metin. Ben katilleri biliyorum.
Daha çok şey yazılabilir Ahmet ile ilgili; burada bahsettiğimizden daha farklı kereler, hakkında soruşturmalar açıldı, haberleri nedeniyle defalarca davalık oldu, Diyarbakır Barosu’nun “Herkes için Adalet Projesi” kapsamında kara mayınlarıyla ilgili çalışmak gibi pek bilinmeyen başka riskli işler de yaptı, beş kitaba imza attı ve bir düzineye yakın ulusal çapta ve uluslararası ödül aldı.
Ahmet’i, bir gazetecinin olması gerektiği gibi, “kusurlarımızı gösteren bir ayna” olarak nitelemek herhalde yerinde olur.
Ahmet’in eşi Yonca Verdioğlu Şık, 2016’da Ahmet tutuklandığında, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Bu akılsızlığın Ahmet Şık'ı yıldırmayacağını biliyoruz. Giderken dediği gibi 'yarınlar bizimdir'” demişti.
Bu akılsızlığın #AhmetŞık 'ı yıldırmayacağını biliyoruz. Giderken dediği gibi "yarınlar bizimdir" ;) #ahmetşıkgazetecidir
Evet; 2018’de “yarınların” Şık ailesi ile beraber olması mümkün olursa, onlarla beraber Türkiye için de çok müspet bir gelişme olur.
Tüm tutuklu gazetecilerin tahliye olacağı ve gazeteciliğin “serbest” kalacağı, adaletli bir 2018 dileğiyle.
.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024